Kürt Ulusu'na

Kürdistanımız'ın çok kritik günler yaşadığı bu zaman kesitinde sizlerin uyanık olmanız olmazsa olmaz bir şarttır. Ülkemiz, Irak'ın işgali ile birlikte tarihi bir fırsat yakalamıştır. Bir daha yakalama olanağımız olmayan böylesi bir fırsatı berhava etmeye hiç bir Kürt'ün hakkı olamaz. Ama gelin görün ki anlaşılmaz bir şekilde, bu fırsatın çöpe atılması için gayret edenler var. Bunun kuru bir iddia olmadığını az sonra göstereceğiz. Kürt Halkı'ının bu ihanet dolu gidişe dur demesi hayatidir.
Sürecin sunduğu olanakları yok etmek için iç ve dış düşmanlarımız kolkoladırlar. Bilhassa Kuzey iki yönlü bir manipulasyon altında yaşıyor, insanlarımızı biribirine kırdırmak için sonsuz bir çaba sürdürülüyor. Bu manipulasyonları yürüten odakları iyi tanımanız yolunuzu çizmenizde doğru bir yönlendirici olacaktır.
Evet, bu iki manipulatif odaktan biri maalesef Kürt olduğunu söyleyen Kongra-Gel'dir, diğeri ise Türk Devleti'dir. Kaydettiğim bu iki odaktan birinin Kongra-Gel olduğunu kaydetmem hemen bazı tiplerin ve iç barışa büyük değer biçen insanlarımızın tepkilerini teşvik edecektir. Bunu biliyorum. Ama doğruyu, doğru delillerle ortaya koyduğumuz zaman onların da düşünmeleri gerektiğini bir teklif olarak iletiyorum. Biz aşağı yukarı Türk Devleti'nin aldatıcı metodlarını biliyoruz. Bu odak dini alet ederek, ekmeği alet ederek, İş kapısını ruhları teslim almak için kullanarak, ekonomik kaynaklarımızı yok ederek, umutsuzluk aşılayarak bizleri teslim almaya çalışır. Bu odak zaten açık düşmanlık etmekte, dünyadaki hiçbir parçamızın bir statü kazanmaması için varını yoğunu ortaya koymaktadır.
Ama ya Kürt tabanlı, Kürt gerillalı olmasına rağmen Kemalist kafalı bir tepenin emrine girmiş olan Kongra-gel'e ne demeli? Yazılarımı takip etmişseniz, bunlara geçmişte çok nazik hitaplarda bulunmuş, onları onore etmiş olmama rağmen, bu odağın tepesini tutan kişilerin ulusal çizgideki hiç bir uyarıma tepki vermemiş olmalarının hüznünü yakalarsınız. Bunlar yetmiyormuş gibi uyarılarımı gittikçe daha edep dışı tavırlarla boşa çıkarmaya çalışmış, hakkımda ölüm kararı almış, daha da ileri giderek bulundukları çizgide kemikleşme yoluna gitmişlerdir. Kongra-Gel'in, Kongrede seçilmiş olan meşru yöneticileri, bir iç çatışmaya meydan vermemek için ayrıldıklarından beri, yönetimi ele geçiren Türkiye Yurtseverleri adeta çıldırmışcasına kendilerinden olmayan bütün Kürtler'e karşı, politik anlamda, saldırı üstüne saldırı düzenleyip duruyorlar. Artık tüm Kürtler'e karşı geri dönüşsüz bir savaş ilan etmiş durumdadırlar.
Bu arada güçlerinin yetmediği Güneyli iki partimizi, yani PDK ve YNK'yi biribirlerine düşürmek için de envayi tür entrikaya başvuruyorlar. Bunlardan sonuncusu meşhur bant olayıdır. Bilinir, PKK'nin Televizyonu Roj-TV geçenlerde Talabani'nin bir esprisini de içeren bir video bandını büyük bir gürültü ile yayınladı. Bu filmde Talabani, MİT'in görevlendirdiği gazetecilere " çekin haydi, gidip yazın, Talabani Kürdistan'ı sattı deyin" diye serzenişli bir espri yapmıştı. İşte Roj ve ÖP bunu "Talabani Kürdistan'ı sattığını itiraf etti" şeklinde verdi (veya başka kelimelerle). Bantı yayınladıktan hemen sonra Süleymaniye'de "bantı bize PDK verdi" dedikodusunu yaydılar.. Bu söylentiyi çok inandırıcı bir şekilde yayıyorlardı ve anlaşılan Türk MİT'inden bu konuda yardım da almışlardı.. Bant olayı ve ardından gelen "haber" YNK'liler arasında bomba etkisi yarattı. PDK ile ilişkiler donduruldu! Herşey birden bire alt üst olma yoluna girdi. Olaylar ve etkileri Mesut Barzani'yi harekete geçirdi. Bu Kürtler arasında yürütülen yeni bir "Beko"luk'tu. Kazanımları tehlikeye sokacak bir ortam doğmak üzereydi. PDK hiç haberi olmadığı hade suçlanıyordu. Bunun üzerine Sayın Barzani tüm Güneyli Kürtler'in hiçbir şekilde kuşku duymadıkları yeminini (nikahım üzerine and içerimki! Şeklindedir bu yemin) etmek suretiyle bant olayında Kongra-Gel'in geliştirdiği dedikoduyu red etti. Güneyliler Sayın Barzani'nin bu yemini yalan yere edeceğine ölmeyi tercih ettiğini çok iyi bildiklerinden, olay anlaşıldı ve Bekolar'ın planı geri tepti..
Şimdi Sevgili Kürt Ulusu,
Siz Güneyli Kürtler'in boğaz boğaza gelmesini ister misiniz? Şu en kiritik günlerde Kim Güneyli Kürtler'in bir iç savaşa girmesini ister? Kerkük'ün Kürt Kimliği'ne geri dönmesini en fazla istemeyenler kimlerdir? Başta Türk Devleti olmak üzere tüm sömürgeci bölge devletleri değil mi? Türk Devleti ile aynı saflarda Güney'e karşı psikolojik savaş yürütüp, Türk Devleti ile mücadele etme iddiası açık bir yalan değil mi? İşte size belge! Bunlar nasıl Kürt Yurtseveri olabilirler? Güney'in kazanımlarını çöpe attıracak bir fitne hareketi, Kuzey için hangi bilinçle ne yapabilir?
Kongra-Gel, PKK ulusal yolda iken kazanılan dostlukların tümünü yıkmış, Kürtler'i, bilhassa Kuzey'de yalnız bırakmıştır. Festivallere eskiden belediye başkanları çeşitli çevrelerden milletvekilleri önemli uluslararası şahsiyetler gelirdi. Şimdi ise Fransa'nın bir köyünün belediye meclis üyesi ile yetinmek zorunda kalmak da bir politikadır. Ama tümüyle yıkıcı, çözümü tıkayıcı bir politika.. Bu konuda açılım yapılmasını isteyenler ise TV'lerinde "işbirlikçi, çorbacı, hain, alçak, yüzüne tükürülesi" olarak niteleniyorlar. Dostsuzluk adeta bir iftihar vesilesi sayılıyor. ABD ve İngiltere'ye karşı Saddamsal kutsal savaşa girmek en büyük fazilet olarak görülüyor.. Bütün dünya güçlerini karşı tarafa itmek bir görev oluyor.. Bunlar mı çözüm yolunu açacak?
Gerillayı dağlara süren fakat parti yöneticilerini güvenli alanlarda tutanlar ne için bunu yapıyorlar hiç sordunuz mu? Sizin evlatlarınız ille de ölmeli mi? "Yurt için gerekirse seve seve ölürüz" diyebilirsiniz, ki bu en yüce duygudur, peki bu yeni savaş için açıkladıkları mantığı benimsiyor musunuz? "Onlar ateş açmasınlar biz de açmayız" mantığı neden durdu durdu da bugünlerde, şu yaşadığımız çözüm günlerinde işlemeye başladı? Çözüm isteyen çözüm için elverişli şartları hazırlar.. Hangi gayretleri var bu konuda?. Sıfır! Ama onlar bir şeyleri bozmak için sahadalar, bunun farkında olunmalı.
Kürt Ulusu
Sırtına binmiş olan bu sülüklerden kurtul! Silkelen ve ulusal yolun ruhunu tekrar yakala. Dost öldürme, dost edin. Boşa kan döktürme, evladın sana ve ulusuna lazımdır. Örgütlü bir şekilde yeniyi yakalamaya çalış.
Yarınlar senindir. Karşında saygıyla eğilirim.

2004-09-28




Gorusunuz