Zübeyir denilen bir yaratık..

Dünyada çeşitli sürüngen tipleri var. Kertenkeleden tutun basir kirpiye kadar. Bunlar hep sürünürler. Yiyeceklerini sürünerek ararlar. En büyük kariyerleri rakiplerini atlatıp ava erken ulaşmaktır. Fazla bir şey yapmaları gerekmez yaşamak için. Kışları derin bir uykuya daldıkları için yiyecek depolamaları da gerekmez.
İki ayaklı sürüngenlerden bahsedildiğini de duyarsınız. Bunlar da bir yere gelmek ve orada tutunmak için hep diz üstü hareket eder, icap ettiğinde ise o karar verici gücün karşısında başlarını da yere koyarlar. İşte o anda yapılacak muamelenin tipi artık gücün isteğine kalmıştır. Hep sürünen bu tip insanlardan biri de kendisini bir yerlerin başkanı sayan Zübeyir efendidir. Zübeyir Efendi'yi Sayın Kaya, eğer isim yanlış aklımda kalmamışsa, Menşikov diye çağırırdı. Bu Rus prensi sadece kadınlara kur yapmaktan ve misafirlere teşrifatçılık yapmaktan başka bir işe yaramazdı. PKDW döneminde Zübeyir Efendi de gelen misafirleri ağırlar, binayı gezdirir, övünç payı çıkarırdı. Bu arada her gelenin telefon numarasını alır, sık sık, bilhassa Güneyli ve Doğulu Kürtler'e telefon edip kendisini çok önemli ve vazgeçilmez bir Kürt Büyüğü olarak gösterirdi. Her toplantıda en önde oturmayı ihmal etmez, gerdanını kıra kıra konuşulanları izlerdi. Ama onun en büyük hayali hep toplantıyı yöneten masada oturmaktı. O makamın kendisi için vazgeçilmez bir prestiji vardı. Ama büyük güce karşı boyhu hep kıldsan ince olurdu. Büyük güç Şam'da kükredi mi, O Brüksel'de ağır bir nezle geçirirdi.
İspiyon onun en önemli silahıydı. Bütün aydınları, yazarları, siyasi gözlemcileri jurnallemek onun vazgeçilmez karekteriydi. Bir çok insanın bu unsurun jurnalcılığından dolayı kırıldığını, sahayı terk ettiğini bilirim. Değerli hukukçuları, akademisyenleri, emekçileri ayak oyunları ile tasfiye eden bu sürüngen, şimdi sadece kendisine kalan bir meydanda at oynatıyor, başkancılık oynuyor. Üstelik kendisini gerçekten başkan sanıyor. Kongra-gel'in terörist listesinden kurtulmak, biraz da "sivil" bir görüntü vermek için bunu kolundan tutup "başkanlık" koltuğuna oturttular. O günden beri yürüyüşü değişti, gerdanı biraz daha sarktı, Demirel'e benzeme sürecini oldukça hızlandırdı..
İşte bu kişilik, hiç ummadığı bir şekilde, Yeni PKK militanlarının can havli ile çalışıp meydana topladığı kırk bin kişilik topluluğu görünce coştu, coştukça da saçmaladı. İyi bir ajitatör, fakat çok kötü bir yalan makinası gibi coştukça söyledi, söyledikçe inandı, inandıkça salladı ha salladı.. "Behey vicdansızlar!" diye kahramanca haykırması bir harikaydı. Kongra-gel savaşıyormuş da inkar ediyormuşuz.. Her yerde onlar yurdu savunuyorlarmış. Onlar olmazsa (Allah Korusun!) ne Kuzey'de, ne Güney-Batı'da ve ne de Doğu'da kimse direnemezmiş. Göğüslerini onlar kurşunlara siper ediyormuş.. Ne hainliğimiz kaldı ne de işbirlikçiliğimiz.
Analar ne arslanlar doğururmuş.. Bindireceksin bu adamı bir arabaya. Şoför olarak da SEVGİLİ ŞERİF'İ direksiyona geçireceksin.. Sonra Şerif dibine kadar gaza basacak. O da arabada altına edecek. Tıpkı Avaşin'e gittiğimizde cereyan ettiği gibi. Değil mi Nizameddin Toğuç? Yüreği bir arabanın süratine dayanamayan bu sahte kahraman cepheye, ölüme, gönderdiği Kürt evlatlarının ardından ve onların sırtından kahramanlık taslamıyor mu, gel de kahrolma..
Sevgili teşrifatçı hazretleri, sen, yine ve her zamanki gibi meseleyi hiç anlamamışsın. Ne yapalım, sende jeton dört köşe! Biz Kongra-gel hedefi, geleceği, gidişatı ve programı belli olmayan bir şekilde Kürt Gençleri'ni cepheye sürdüğü için kınıyoruz, savaşmadığı için değil. Biz yeni keşfedilen Kemalizmi bağrımıza bir hançer gibi sokan zihniyeti yerle bir etme azmindeyiz ve bunun için bu kadar rahatsızız. Biz tarihimize, şehitlerimize ve eski liderlerimize küfr eden zihniyeti Kürt olmamakla suçluyoruz. Biz Güney'deki tüm kazanımları bir çırpıda karalayan, Kürt'ü dostsuzluğa mahkum eden zihniyeti satılmış buluyoruz. Biz yurtseverlik diye Türkseverlik anlayan kafaları istemiyoruz ve Kürt yurtseverliği ile zıtlık buluyoruz bu tür yaratıklarda. Anladın mı Zübük efendi? Tövbe ki anladın.
Sen her zaman kandıracak kalabalıkları bulmayacağın günlerin yakın olduğunun bile farkında değilsin. Uyu hazret. Karpuz uyuya uyuya büyür..

2004-09-26




Gorusunuz