ÖP, Tipik taktik; iki yazı, iki kişilik..

Özgür Politika'da bugün, saldırgan bir dille beni ve benim de aralarında yer aldığım bir kısım insanı karalayıcı iki yazı çıktı. Birini İmralı'nın vekil tayin ettiği bir zat, diğerini ise İnternet'in aşağılık bir icad olduğuna, bu haberleşme cihazının "evde kalmış kızlar" misali Avrupa'daki bazı sığıntılar tarafından sağa sola saldırmak veya küfretmek üzere kullanıldığına, insanların bu sanal alemde maske takarak yazdığına falan filan işaret ederek, isim zikretmeden bana çatan bir diğer zattır. Uçaklar ilk kez savaşlarda kullanılmaya başlandığında bu canavarların değerini ilk anlamayan bir büyük ülkenin genelkurmay başkanı olmuştu. Şimdi ise dünyanın en büyük filosu bu ülkenin elinde. TV ilk yayınlarını sürdürürken, meşhur bir sinema adamı, bunun kısa bir süre içerisinde söneceğini, küçük bir kutunun sinema ile rekabet edemeyeceğini anlatıp duruyordu.. Şimdi ise kağıt üzerinde yazı yazmayı büyük bir üstünlük, internette yazmayı ise "farelik" olarak niteleyen bir tip ile karşı karşıyayız.. Ama bu zat, Başkan Bush'un da internette yazdığını unutuyor.. Neyse, o bildiği yolda yürüsün, ama şunu bilsin ki bazı Kürt İnternet yazarları onun yazdığı ÖP'nin tüm yazarlarının toplamı kadar okuyucu buluyor. Uygarlığın en büyük nimetinden yararlanarak ülkemize hizmet etmeye, halkımızı girdiğiniz yolun şerrinden korumak için yazmaya devam edeceğimiz tabiidir..
Şunu yeniden ve yeniden kaydedeyim ki, ben kişi olarak PKK'nin ulusal çizgiye dönüp orada mücadele vermesini en fazla isteyenlerden biriyim. Çünkü PKK büyük emeklerle oluşmuş bir büyük Kürt tabanlı organizasyondur. Ama, üzüntü ile ifade ediyorum ki, PKK'nin tepesini tutan azınlık şimdi Kürt kafalı, Kürt ruhlu bir yapıdan tümüyle uzaklaşmıştır. Bunu hiçbir lafın ardına saklanarak gösteremezler. Bu anlamda "biz dağda eziyet çekiyoruz" yollu yakınmalar boşta kalıyor, cevap olamıyor.. ÖNEMLİ OLAN SENİN NE KADAR EZİYET ÇEKTİĞİN DEĞİL, NE UĞRUNA EZİYET ÇEKTİĞİNDİR.. Hiçbir Kürt, bir parçada yakalanan bir avuç özgürlüğü boğmak için düşmana işbirliği teklif etmez. Şunu söyleyen İmralı'dır, ben değil: "....Talabani Türkiye'ye karşı bunları örgütlemiş, hesabı var, Irak'ta federasyon kurduktan sonra sıra Türkiye'de federasyon kurmaya gelecek.....
....Ben, milliyetçilikle 92'den beri mücadele ediyorum. Devlet bunu yeni yeni anlamaya başladı."
Bu cümlenin her yerdeki anlamı açıktır. Bu analfabetler, yukarıdaki belirlemelerin "biz her yerde Kürtler'in federasyon veya bağımsız devlet şeklinde haklar elde etmelerine karşıyız. Türk Devleti'nin üniter yapısının bekçileriyiz" anlamına geldiğini artık anlasınlar (aslında biliyorlar, ama anlamamazlıktan geliyorlar). Bu zihniyete, düşmanın istemlerine bu derecede teslim oluşa karşı en bilimsel, en öz ve en büyük inançla karşı çıktığım için, bu zihniyetin patronları bana karşı internette bir boşa çıkarma operasyonu başlatmış ve aralarında Metin Esen'in, Welatparez, Rızgari ve Serbesti Forumları ile Nasname'nin bulunduğu yazarların ve forumların yılmaz karşı duruşu ile operasyon boşa çıkarılmıştır. Adını bildiği tüm psikolojik hastalıkları ard arda sıralayarak savunmaya geçen ÖP'deki yıkılan kişilik, bunları doğru okuyamıyorsa veya doğru okuduğu halde sırf bazıları tarafından takdir edilsin diye bu kadar hiddetle bize saldırıyorsa, bu tavır kendisinin sahip olduğu ilkesiz kafa yapısının aynası olarak kabul görecektir.. Yazısının başlığını "siyasette cellatlık" koyan bu zat, PKK tepelerinin yürüttüğü siyasette cellatlığın sadece bana karşı değil, Kürdistan'ın tüm kazanımlarına karşı yürütüldüğünü asla görecek bir yapıda değil gibi.. Anlaşıldığı kadarıyla bu zat, meselelere yüzeysel bakma ve populizmi ulusal çıkarların önüne koyma alışkanlığını bırakmayacaktır. Soruyorum bu zata, Güney Kürdistan'daki bir Federe Kürt Devleti mi önemli, savunduğu kişilikler mi önemli? Federe bir Kürt Devleti'ne karşı "....Biz milliyetçiliğin esiri, kurbanı olmayacağız. Kürt feodalizmi, Türk burjuvazisinden pay istiyor, yarın 'federasyon' diyecekler. Irak'ta, Musul'da Kürtleri birleştirecek, bunu Kürt halkına, PKK'ye Türkiye'ye karşı saldırtacaklar. İşte ben bu tehlikeyi gördüm ve bu yüzden PKK'nin yeniden inşası dedim. Biz, bu Kürt hainlerine karşı kendimizi korumaya çalışıyoruz. Bunların Kürtçülüğü sahte, bu çok tehlikeli, hepsi kaçıp Avrupa'ya gittiler." Diyerek TÜRK DEVLETİ İLE BİRLİKTE HAREKETE GEÇMEYİ ÖNEREN BİR ZİHNİYET Mİ "SİYASİ CELLATTIR, BUNLARI HALKA AÇIKLAYAN BİZLER Mİ? Ama onun umurunda değil.. Tirajı artık hiç bir subvansiyon ile karşılanamayacak kadar düşen bir kağıt parçasında yazma "lüksü" ona yetiyor. Yazık…
Bu kişilik beni Yalçın Küçük'ün devamı bir ajan olarak takdim etmeyi unutmuyor. Oysa Yalçın Küçük ile aynı dili kullanan İmralı'nın kendisidir. İkisi de bir şekilde Atatürkçü, ikisi de Türkiye'nin bölünmez bütünüğünden yana, ikisi de Güney'e karşı.. Yani bir şekilde makale yazarı kendisini tarif ediyor..
İmralı'nın vekili ise özgüce takmış bugün.. Özgüç aşağı, özgüç yukarı.. Gurur kaynağı özgüç. Ben herkesten çok özgüce dayanmayı, ama aynı zamanda enayi olmamayı savunurum. Üstelik bu özgüççü yazısıyla bizi emperyalizmin kapısında bağlı köpek olarak tanımlıyor. Ağzı bizim devreşe benzeyen bu zat bozuntusu dağda bulunmayı bir marifet biliyor, kendilerini eleştirenleri şunun bunun adamı olarak tanımlıyor.
Eveleme gevelemeyi çok seven bu kişilik, Kürt Milliyetçileri'ni ABD'nin kullandığı ve kapının önünde bağladığı köpekler olarak tanımlarken aslında uzanamadıkları peynire "kokuyor" diyen yaratıkları hatırlatıyor (seviye düşüklüğü için özür dilerim). Bu kişiliğe bakılırsa, ABD'ye karşı mücadele etmeyen Kürt özgücüne dayanmayan güçtür. Aynı zat, Irak işgali başlarken "hepimiz birer Arabız" diyen karanlık kişilik değil miydi? Gerilla'nın komutası bunun elinde olsaydı daha o günden Güneyliler'e saldıracaktı. Zaten İmralı da bu "hasleti"nden dolayı bu zatı "sözcüsü olarak seçmişti.
Ben artık bu tiplere doğru politika yapmanın yollarını göstermeyeceğim. Çünkü bunlar, saplandıkları çamurdan çıkacak iradeye sahip değiller. Bu irade yok bunlarda.
Kimin, hangi gücün kapısının önünde bağlandığına vereceğim cevaba gelince, bu defa da, son olarak, yazmıyorum. Ama daha da ısrar ederlerse Esad, Saddam ve Mollalar Rejimi ile ilgili dosyaları açacak, asıl kapı önünde bağlı yaratıkların kimler olduğunu göstereceğim.. (onlar devam ettikçe devamı var).. 2004-07-28

2004-07-28




Gorusunuz