Newroz, Seçim ve Iz'an-II

 
"Bu gidişat neden birikimin berhava edilmesine giden yoldur" sorusu havada kalmamalı. Çünkü günümüzün cevap bekleyen temel sorusu budur. Yürütülen iş sandığımızdan çok daha derindir. Seçim sadece bunun açığa çıkan tepesidir. Asıl buzdağı altta. Biz ise çoğu zaman buzdağının tepesi ile uğraşıyoruz. Şimdi biraz derinlere inmeyi deneyelim...

Gidişat; planlı, her yönü ile hesaplanmış, uygun vasıtaları bulunmuş, hedef kitlesi çok iyi tahlil edilmiş, zayıf ve güçlü yanları çok iyi bilinen bir düşmana, yani Kürt Ulusu'na karşı yürütülen bir psikolojik saldırıdır. Bu psikolojik saldırıda Kürt Ulusu mücadeleyi yürütmüş olan öncü örgütün, en hafif deyimi ile yetersizliği, militanlarının işlemez bir konuma getirilmesi, şaşkın bir hale getirmek için sürekli istikrarsız bir ortamda tutulması ile kelimenin tam anlamı ile bir öncüden yoksun olarak yakalanmıştır. İmralı bu istikrarsızlığı yaratan ve sürekli kılan, ideolojik açıdan yalpalanmayı günlük olay haline getiren, kadroları aşağılamak suretiyle özgüvenlerini en alt düzeyde tutan, ulus içinde kafa karışıklığı yaratmak için sürekli hakaret ve takdir ikilemi (havuç-sopa ikilemi) içinde tutan dolaylı bir rol üstlenmiş bulunuyor. Bugün bunları açacağız..

Evet, Türk Devleti, İmralı süreci ile birlikte altın değerinde bir fırsat yakalamıştır. İlk yıllarda pek açığa çıkmayan, ama son iki yıl içinde çok açık bir şekilde, göstere göstere yürüttüğü bir psikolojik saldırı geliştirmiş bulunuyor. Burada amaç bilimsel metodlar kullanarak Kürt Ulusu'nun taleplerinde büyük bir sapma yaratmak, mücadelenin beyhude olduğunu "ortaya koymak", Kürtler'in gerçek ulusal taleplerinde ısrar etmeleri halinde büyük bir katliama uğrayacaklarına, Güney'deki kazanımların geçici olduğuna, ABD'nin çekilmesi halinde bu bölgenin de yerle bir edileceğine, Kürtler için en iyi yolun bölge ülkeleri ile birlikte hareket etmeleri olduğuna vs kitleleri inandırmaktır. Dikkatle okuyanlar Avukat notlarında bunların tümünü yakalayabilirler. Türk Derin Devleti sonuçta düşmanın beyninde yaratacağı teslimiyetin Kürtler'i sorun olmaktan çıkaracağını hesaplamaktadır. Gerisi beyaz asimilasyon.. Bu savaşta Kürtler geniş ölçüde hazırlıksız ve "örgütsüz" yakalanmışlardır.
Oysa bir psikolojik mücadelede en önemli vasıta; programı ulusal, kitleleri ideolojik fark gözetmeden kucaklayan, iyi niyetli eleştirilere kulak veren, tek şef zihniyetinden sıyrılmış demokratik bir öncülüktür. Durumun böyle olması şartına karşılık son zamanlarda, en hafif deyimi kullanıyorum, Derin devletin manipulasyonu ile Kürtler'e öncülük eden örgüt boyuna yalpalatılmaktadır. PKK son beş yılda beş kongre yaşadı. Kongre bolluğu demokrasinin değil, istikrarsızlığın, İSTİKRARSIZLAŞTIRMA operasyonunun ürünüdür. İstikrarsızlaştırma ideolojik boşalma ile elele yürütülünce parti emekçileri şaşkınlaşmış, Avrupa'da her an yeni eğitim bahanesiyle Fransa'nın dağlık yerlerine çekilmekten ve para toplamaktan başka bir iş yapamaz hale gelirken dağlık alanda bir yıl boyunca "son kongre kararları" benimsetilmeye çalışılmıştır.. Ondan sonra yeni bir yöneliş, yeni bir kongre yeni bir altüst oluş süreci.. Yeni süreç kavranacak ve iş yapılacak derken bir daha alt üst oluş.. Şimdi ise başa dönüş planlanıyor, yani PKK'yi yeniden inşa.. Bu ise bir kavgaya yol açınca İmralı her iki tarafı bir daha "kuyruklarına teneke bağlama taktiği" ile hizaya getirme fırsatı yakaladı. OYSA KUYRUĞUNA TENEKE BAĞLANAN BİR KAÇ PKK ÃœST DÃœZEY YÖNETİCİSİ DEĞİL, KÃœRT MİLLETİ'NİN KENDİSİDİR. Çünkü istikrarsızlık ve ulusal bir ideoloji ile ulusal, çağdaş, ilerici, dünyaya entegrasyonu hedefleyen bir programdan yoksunluk Türk Derin Devleti'nin bilerek bu hareketi getirdiği bir noktadır..

Bu noktada Kürt Ulusu'nun Kuzey'deki kesiminde öncüye karşı gittikçe derinleşen bir güvensizlik gelişti. Kürt Halkı kafasında şekillenmiş olan ulusal programla fiilen önüne konan Türkiyelileşme perdesinin ardında saklanan Türkleşme konsepti arasında tercih yapmak zorunda bırakılmıştı.Aslında Kürt Ulusu bu politikayı red ettiğini gösteren bir çok ihtarlar vermiştir. Seçim-2002'de ilk ihtarı verdi, algılanmadı. Ardından 2003 Newroz'larında ikinci ihtarı verdi, yine algılanmadı. Nihayet Güney'deki büyük özgürlük mücadelesi ile Güney-Batı'daki Te'dip ve Tenkil harekatının hemen ertesinde gelen Newroz'larda meydanları doldurunca asimilatör eğilim bunu kendi politikalarının onayı olarak sundu. Ama ardından gelen Seçim-2004 bunun böyle olmadığını bütün çıplaklığı ile ortaya koydu.. Kıssadan hisse; Kürt Ulusu bitmişliği ve bitmişliğe giden yolu ve onu bu yola sokan politikaları red etmiş, ama Newroz'larda olduğu gibi "BEN VARIM" demeyi sürdürmüştür.

Bugünkü tahlilin sonunda yine PKK emekçilerine sesleneceğim. Bütün bunlar ya sizin gözlerinizin önünde cereyan etti ya da büyük bir gayretle üstü örtüldü, size olduğu gibi yansıması önlendi. Reformcu olarak ortaya çıkan Osman Öcalan'ın yetersizliği ve tecrit edilmişliğin yarattığı korku, bu hareketin ulusal bir program temelinde rayına oturmasını sağlayacak radikal çıkışı engelledi. Ulusal çizgiye yöneliş sizin eseriniz olacaktır. Yeni bir 15 Ağustos çıkışının gerekliliği gün gibi ortadadır. Ama bu yeni 15 Ağustos akılcı ve demokratik, yani siyasi bir 15 Ağustos çıkışı olmalıdır. Mevcut yönetim sizi ve Kuzey Kürt Halkı'nı hızla uçuruma doğru sürüklemektedir. Kürt Halkı'nı bölgedeki en büyük güç ABD ile karşı karşıya getirmeye, Güney ile Kuzey arasında kan davası başlatmaya veya olanı sürdürmeye, fiilen çalışmaktadır. Beritan Çizgisi'nin anlamı budur. Sizin davranışınız, sizin siyasi isyanınız ve gidişe el koymanız herşeyi kısa sürede rayına oturtmaya yetecektir. Sizin ve şehitlerin omuzunda ayakta durmaya çalışan bu zatları durdurmak sizin elinizde.. Sürecek..

2004-04-01




Gorusunuz