Newroz, Seçim ve İz'an-I

 
Kuzey'de yalpalatılan, yalpalatıldıkça dağılan Kürt Milleti kendi kimliğine bağlılığını gururla gösterebileceği bir fırsatı daha kaçırmak zorunda bırakıldı. Türk Derin Devleti'nin Kürtler'in seçim yenilgisini ve seçimler sırasındaki perişan duruşu kast ederek, memnuniyetle "normale döndük" diye niteleyebileceği düşürülmüşlük durumu yaşadı, daha doğrusu bu noktaya itildi. Artık söylenecek sözün bittiğini dehşetle hissediyorum. Şehit kanı unutuldu. Ulusumuzun son yirmi yılda yaşadığı rezalet durumu hiç yaşanmamış gibi normal görüldü, ekmek parası için vücutlarını satmak zorunda bırakılanlar, buna katlanmamak için intihar edenler yok sayıldı ve siyasi coğrafya açısından geniş ölçüde türkleştirme yolu açıldı. Üstelik her değer bu hedefe varmak için pervasızca kullanılmıştır. Çok insafsızca ve iğrenççe peşkeş çekildik. Ulusumuzu bu noktaya çekenlerin savunulacak hangi tarafları kaldı anlamak güç..  
Yazım oldukça gecikti. Bunun sebebleri arasında, başta, yazacaklarımı bir daha, bir daha düşünmek için kendime zaman tanımak ve gireceğim geri dönüşsüz yolun milletimize kaybettirebileceği veya kazandıracağı şeyleri düşünmek ve bu arada düşürüldüğümüz bu yeni aşağılık durumun asıl aktörlerinden gelecek olan yorumları almaktı. Sonuç her zamanki gibi hüsran oldu. PKK üst yönetimi bu gerici ittifakın, tutucu bir unsuru olarak, Türk tutucu solu ile birlik olayını öylesine içine sindirmiş ki, bu yönetimin 3 Kasım Seçimleri kadar bile tereddüt geçirmeden yola "devam" kararı aldığını hemencecik ilan etmesi ile yapacak başka hiç bir şey kalmadı. Artık açıkça tartışmak ve müsebbibi dolaysız işaret etmekten başka çare kalmamıştır. Ama önce bazı sebep arama "operasyonları"na bakalım:  
Duran Kalkan, yenilgiyi, her zaman yaptıkları gibi, oligarşinin geliştirdiği bir konsepte bağlıyor ve neredeyse "düşman yolumuza halı sermeli, hatta bize çalışmalıydı" demeye getiriyor.. Şimdi bu izah mıdır? "Biz iyi çalışamadık, bunun özeleştirisini vereceğiz" demesi bile sorunu anlamamakta ısrarlı olduğunun işareti değil mi? Aslında Sn Öcalan'dan alınan talimatların tam uygulandığını ama kaybedildiğini saklamak için başvurduğu kelime oyunlarına gerek yoktu. Kaybetme sebebi az veya çok çalışma değil, işin içeriğidir. Bu saklanıyor ve saklanacak. Roj-TV ve Özgür Politika ise hala çöplükte oy toplamakla meşgul.. Sanki Mersin'de ortaya çıkan bir kaç çöplük oyunun tümü kendilerine verilse, üçüncülükten çıkacaklarmış gibi bir sanı uyandırmaya çalışmalarını takdirle karşılayacak çevreler olabilir, ama sonuç ortada. Hile iddialarının bayatladığını, Türkiye seçimlerinde her zaman hile yapılabileceğini, ama hile marjının bu seçimde sonucu değiştirecek bir oranda olmadığını herkes biliyor... Bunun için de yankı yok.  
Sn Karayalçın ise çok daha gülünç bir iddia ile ortaya çıkmış, yenilgiyi "Barzani aleyhimize çalıştı, onun için kaybettik" gibi bir gerekçeye bağlamış. Şimdi şapkayı önümüze koyup düşünelim: Barzani ne zaman Türkiye seçimleri ile ilgili bir demeç verdi de biz atladık? Diyelimki, Güneyli Lider gizli saklı böyle bir çalışma yapmıştır. Eğer çalışması bu kadar ses getirmişse, Barzani Kuzey'de bu kadar güçlenmişse o zaman sizin anlı şanlı partilerinizin Kürdistan politikasında bir yanlışlık aramak gerekmez mi? Bu demeç Barzani'nin Lider kişiliğinin onayı olarak algılanmaz mı? (ki öyledir)  
Görüldüğü gibi müsebbiplerden gelen ilk tahliller hiç de ceviz kabuğunu dolduramıyor. Yenilgi açıkça PKK Lideri'nin geliştirdiği bir konseptin, türkiyelileşme, barışçı görünme perdesinin arkasında türkleştirme konseptinin yenilgisidir. Bu konuda fazla uğraşmaya gerek yok, notları okuyun yeter..  
Aynı şahsiyetler ve onları pohpohlamakta fayda mülahaza eden çevreler Newroz'daki kalabalıkları politikalarının onayı olarak algılamakta da geri durmamşlardı. Oysa Newroz duruşu ve seçimdeki tavır biribirini tamamlıyordu. Kürtler Newroz'da kimliklerine sahip çıkmış, seçimde ise kimliksizleşmenin tescilini red etmişlerdi. Hepsi bu. İz'an sahipleri bunu böyle yorumlamışlardı (bunu daha sonra açacağız).  
Yazacağım bu yazı dizisinden sonra, bana karşı hem Türk milliyetçisi kesimden, hem de PKK'lilerden gelecek olan tehditlerin artacağını biliyorum. Bu tehditler zaten başlamıştı. Şimdi ellerindeki bütün yayın olanaklarını da kullanarak harekete geçmeleri işten bile olmayacaktır. "Hain" kelimesinin çok kolay ifade edildiği bir hareketle karşı karşıya olduğumu biliyorum. Bunun en son örneği Osman Öcalan ve arkadaşlarıdır. Onu nasıl çamura bulandırdıklarını hep beraber gördük. Şimdi ise yıkamakla meşguller. Ama ben kesin bir şekilde gerilemeyeceğim. Yapılacak olan bütün saldırılara sadece internet vasıtasıyla da olsa, tek başıma da kalsam tarihe belge bırakmak için gerekli cevabı vereceğim. Eğer bu uğurda fiziki olarak yok edilirsem, Kürt Milleti sağ olsun (bunun işaretlerini vermeye başlamış bulunuyorlar).  
İlk sözüm PKK'li emekçileredir. Sizler, dünyanın en fedakar mücadelecileri! Şu son yirmi yıl içinde çok şeyler yarattınız. Herşey inkar edilse bile dev gibi bir örgüt ortaya çıkardınız. İki ferdi bile kolay kolay yan yana gelmeyen bir milletin en fedakar evlatlarını bir araya getirdiniz. Ölüme, Vatan uğruna ölüme, düğüne gider gibi giden sizlersiniz. 24 saat profesyonel bir çalışma ile yarattığınız büyük değerler orta yerde duruyor. Bir Lice-1996 Destanı bile sizin kim olduğunuzu tam anlatamaz. Halkımızın fedakarlık hasletini gün yüzüne çıkarmak, Kuzey'de en fazla sizin eserinizdir. Siz yaratılan değerlerin gerçek anlamı ile bekçileri olmalısınız.  
Ama sizin yarattığınız değerler biribiri ardına çarçur ediliyor. KÜRTLEŞME ŞİARI İLE BAŞLATTIĞINIZ MÜCADELEKİ BİRİKİM, ŞU ANDA TÜRKLEŞME MECRASINA SOKULMUŞTUR. Buna dur demezseniz, en başta kendi emeğinizi inkar etmiş olursunuz. Kendinize ve emeğinize sahip çıkınız ve bu gidişata dur deyiniz! Başkanınıza sahip çıkmak ona saygı göstermek elbette gerekli ve gurur vericidir. Hele şu fiili ve siyasi esaret şartlarında. Ama hiçbir şahsiyet ve parti Kürdistan'dan büyük değildir. Yanlışa yanlış demek saygısızlık değildir. Son iki yıla baktığınızda dahi çok şeyleri net olarak görebilirsiniz. Siz yanlışa "yanlış" demekle aslında hem Kürdistan'a hem de Lider'inize sahip çıkmış olursunuz. Vakit artık gelmiştir. Tercihiniz herşeyi değiştirecektir. Öncülük yapabilecek konumda olduğunuzu unutmayınız. Tarihi bir dönüm noktası yaşatacak olanlar sizler olmalısınız. (devam edecek)

2004-03-31




Gorusunuz