Amerikancılık mı,
Kürtçülük mü?

Kuzey'in en büyük hareketini, iç tartışma sürecine (hatırlatalım biz buna bölünme demiyoruz ve böyle görmek istemiyoruz) bir taraf gibi müdahale ederek, destekleyen Avrupa'daki gazetenin yazarları ve politika belirleyici kadrosu son zamanlarda gittikçe artan bir sertlikte ABD'ye yüklenmektedirler.. ABD'nin BOP'u fikir olarak "çaldığı"ndan tutun da "Kürtler'i yeniden aldattığı"na kadar, komediden drama varan, çeşitli iddialarla bir Kürt Amerikan düşmanlığını canlandırma çabasını en üst düzeye erdirmiş bulunuyorlar. Bu arada Kürdistani hareket edip Güney'deki ölüm kalım mücadelesine omuz verenler de karalanıyor, Güneyli Kürt Örgütleri ile birlikte "Amerikancı" olarak niteleniyorlar. Neden tam da Irak'ın yeniden şekillenmekte olduğu bir sırada? Neden tam da Kuzey'deki hareketin içine sürüklendiği iç tartışma ortamında? Bunu elbette net olarak bilmek isteriz.
Hayatları boyunca "şu cu" veya "bu cu" olarak kalem oynatanlardan elbette bağımsız bir bakış açısını anlamalarını beklemek mümkün olamazdı. Bundan dolayı, ulusal mücadelede bir nevi turnusol kağıdının devreye girdiği Amerikan müdahalesinden beri hep diken üstünde duruyorlar. Reel sosyalist çizgilerinden vazgeçmeyi "teslimiyet" olarak algılıyan ve değişimden büyük rahatsızlık duyan bu insanlar, maalesef, hala Kuzey Kürtleri'nin en büyük örgütünü yazıları ile yönlendiriyor, kitlelere hükmediyorlar, hem de Türk yazarlarının kabarmış iştahlarının dışa vurumunun ifadesi olan salyalarının akmasına baka baka.. Değişime, Kürdistan Ulusal Hareketi'ne nefes aldıracak, mesafe katettirecek değişime ölümüne direnmelerini anlamak mümkün değil. Tamam, bu takım bildiği yerde kalsın, ama ya şu klasik, gülünç, basit ve mahalle kavgacıları ağzıyla çamur atmalar?
Ben, kendi adıma geçmişte ABD ve Bush Ailesi hakkında yazdıklarıma, uslupsal ve bazı bilgi düzeltmeleri dışında, imzamı yeniden atarım. Ama Kürdistanlılar tarihleri boyunca sadece ABD'liler tarafından değil, kendilerine ulaşabilen herkes tarafından aldatıldılar. SSCB'si, Yeni Rusyası, İngilteresi, Fransası, Osmanlısı, Kemalist Türkiyesi, Suriyesi, İranı, Grek'i... Herkes parmak attı içimize. Yeri geldiğinde bunları ve oyunun aktörlerini, kim hassas olursa olsun, çok daha açık yazacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın. Bütün bunlar birer realite. Ama realite budur diye, tarihten ders almış olarak bazı ittifakları kendimize yasaklamak ilkelliğini elbette gösteremeyiz. İttifaklar ise küfürle kurulmaz, çıkar ortaklıkları ile kurulur. Bunu siyasetin ABC'sinden haberdar herkes bilir.. Hele en büyük düşmanımız olan Türk Devleti pusuya yatmış, tarihte yakaladığımız bu, belki de en sonuncu fırsatı berheva etmek için her fırsatı değerlendirmekteyken.
Peki, ittifaklar arayan, kurtuluş yolunu tıkayan engelleri aşmaya çalışan insanların esasında ne yaptıklarını kendilerini çok akıllı, bilimsel sanan kesim anlayabilmiş mi? Bir odağın etrafında kümelenmiş olanların dışında kalan Kürtler toptan Amerikancı mı? Bu "suçlamalar"ı yöneltiyorlar, ama alternatifleri ne? "Ortadoğu Halkları" ile birleşerek ABD'ye karşı savaşmak mı? Kabuğa çekilmek mi? Her şeyi red etmek mi? Ne? Bu konudaki görüşlerini öğrenmek için dayanılmaz bir istek duyduğumu kaydetmeliyim.
Oysa işi taa başından, Mart 2003'ten itibaren alırsak tablonun hiç de bu karalamacıların büyük bir çaba ile göstermeye çalıştığı gibi olmadığını herkes görür. Ben dahil her yazar, başta Mesut Barzani olmak üzere Güneyli tüm ciddi politik parti liderleri hep mücadele, uyanıklık ve ittifak temasını birlikte işlemiş ve yürütmüşlerdir. Güney Kürtleri'nin tümü ve Kuzey Kürtleri'nin kahır ekseriyeti ABD ve İngiltere'ye samimi bir şekilde hoş geldiniz derken, onları dostça kucaklarken, aynı zamanda bu güçlerin istedikleri gibi hareket etmesini de engelleyecek bir direnişler serisi sergilemişlerdi. Türk Devleti'nin asker gönderme isteğini boğazına tıkan "gelecekleri varsa görecekleri de vardır" diyen Barzani'nin o bunaltıcı direnişi değil miydi? Ne çabuk unutuluyor partik.. Türkler birincisinde muvaffak olmayınca bu kez kırmızı hatlar çizmediler mi? Bu hatları da yerle bir eden aynı Güneyli liderler değil miydi? ABD'nin dahi kısmen onayladığı bu hatlar şimdi nerede? Bir daha asker yollamak istemediler mi? Ne oldu? Kürtler Kerkük'e de Musul'a da girdiler. Yeni kurtarılan yerlere kaymakam atadılar, Kerkük Valiliği'ni ele geçirdiler.. Kimin ve neyin sayesinde? Elbette dostluk ile birlikte yürüyen o bunaltıcı ve sonuna kadar haklı direniş sayeesinde.
Sonra Kerkük Meselesi bunalım haline dönüştü, Vilayet esasına dayalı federasyon planı ortaya çıktı. Bu planı, o meşhur gazetenin desteklediği bazı güçler açıkça "en iyi plan budur" diye lanse etmediler mi? Benim ile bu güçler arasındaki tartışma ve en sonunda atılan geri adım hala belleklerde. Ama asıl belirleyici direnişi Mesut Barzani'nin gösterdiğini, "Kerkuk dilê Kurdistane" sloganı ve o bunaltıcı coğrafi ve ulusal çoğunluğu temel alan federasyon mücadelesi, başta Türk Devleti, Arap Birliği, Suriye ve İran olmak üzere bir yerde ABD'ye de karşı yürütülmedi mi? Vilayetlere dayalı federasyon planını Talabani'ye de imzalatan ABD yönetimi en nihayetinde bu konuda da gerçekleri görecek noktaya getirilirken bu takım neredeydi?
Şimdi mücadelenin en can alıcı noktasına gelinmiş bulunuluyor. Kürt Tarafı büyük bir uyanıklık sürecinde. En ufak bir hata, kazanılan hemen hemen her şeyin birdenbire elden kaymasına yol açacaktır. Kerkük Meselesi en hassas dönemeçte. Yeni anayasa taslağının kalıcı anayasaya dönüşeceği virajdayız. Bütün bu dertler arasında bir de Kuzey'in yaşamakta olduklarını takip ediyor, üzülüyoruz. Kuzey'i bu hale getiren zihniyete yapıcı eleştiri yöneteceklerine, kalkmış, hesaplı ve kitaplı bir şekilde, tarihten ders alarak yürüyenleri karalamaya çalışıyorlar.
Anlayın Bayanlar Baylar, bunun adı Amerikancılık değil, Kürtçülüktür. Ama ilerici Kürtçülük. Herkesin haklarına saygılı, ama kendisini çiğnetmemeye azimli bir Kürtçülük. Çağdışı Şii taleplerine, Arap Birliği'nin manipulasyonlarına, Türk Devleti'nin tehditlerine karşı insanlığı temsil eden bir direnişi temsil eden bir Kürtçülük az şey mi? İşte Ortadoğu böyle kurtuluşa gider, öyle hayali ve belki de hiç gerçekleşmeyecek olan "halkların birliği" teorisi ile değil. Çağdaş Kürtçüler neyin doğru ve güzel olduğunu başta Iraklılar olmak üzere tüm bölgeye göstererek onlara, yavaş da gitse, bir nevi öğretmenlik yapıyorlar. Kadın halkarını kısıtlayan o ilkel yasayı daha dün çöpe attıran Kürt Direnişi değil miydi? Din Devleti konseptini durduran yine onlar.. Meclise kadın kontenjanını Şiiler miş koydurdu sanıyorsunuz?
Sizi de bu kutsal kavgaya, ideolojinizi muhafaza etmeniz kaydıyla, davet ediyoruz ve buna demokrasi diyoruz..




Gorusunuz