"ingiliz ajani" Şêx Se'id-I

Kürdistan üstüne yeni oyunlarin sahneye konduğu çok karmaşık bir süreci geçiyoruz. Herkesin bizi pazarladığı bir sırada, ajitasyon yüklü konuşma ve yazıların dışında, doğru dürüst fikir üretememenin acısını ilerde çekmek istemiyoruz. Bundan dolayı soğuk kanlılıkla, ama hassasiyetle konulara eğilmek zorundayız. Türk'ü, Arab'ı, Fars'ı adeta tek ses halinde Kürdistan merkezli pazarlıklar geliştirirken biz, milliyetçisi, sosyalisti, komünisti ve demokratik dincisi ile Kürt Milleti olarak her tarafta çok sağlam bir duruş sergilemek, artık şeflerin hikmetlerinden ziyade sürecin emri olan aklın yolunu seçmek zorundayız. Ama maalesef, bilhassa Kuzey'de milletimiz çok karmaşık bir planla psikolojik bir sindirme, beyinleri teslim alma harekatının kurbanı olma yolundadır. Üstelik neredeyse savunmasız. Bunda, sadece ve sadece solcu oldukları için her türlü Türk örgüt ve entellektüeli ile kucaklaşan en büyük Kürt ağırlıklı legal örgütü yöneten çoğunluk kliğinin günahı büyüktür. Bilinir, ! Türk Solu'nun Özgür Politika'daki ideolojik egemenliğine karşı giriştiğim mücadeleyi kaybettiğim zaman yayınladığım yazının başlığı; "Özgür Politika'da ve KADEK'te Türk Solu kazandı" şeklindeydi.. Şimdi ise bu defa DEHAP'la 'hesaplaşma' olarak bile algılanmayacak bir tartışma sürecinin sonunda görüldü ki bu partide 'Türkleş'me aşamasına giriş kazandı'. SHP ile yapılan ittifağı talimatla yönlendirmeye çalışan kuvvet merkezi, boyuna 'daha fazla esnek olun' dediği sıralarda Kemalist yüzünü tamamen açan Karayalçın, kendisini etnik politika yapanlarla yürümekle suçlayan CHP genel başkanına cevap olarak şunları söylüyordu:

"SHP, devletin tekliğini, ulusun tümlüğünü, yurdun bölünmez bütünlüğünü, Cumhuriyetimizin kutsal üçlemesi olarak görmektedir. Bunu kabul eden ve eşzamanlı olarak sol, sosyal demokrat değerlere bağlı olan her parti ile yargısız infazda bulunmadan, görüşürüz, ittifak yaparız."

'Devletin tekliği', 'ulusun tümlüğü' ve 'yurdun bölünmez bütünlüğü' üçlemesinde har şey bir yana ulusun bütünlüğü ibaresini alın, bu adamın bilinç altını okursunuz.. Anlam; Kürt yok, Türk var! Ama ne yapılıyor? DEHAP tarafından bu görüş es geçiliyor, sansür ediliyor. İşte tavizin vardığı nokta! 'Türkiye Türkler'indir' demenin bir başka şekli. DEHAP'ta ise bir genel başkan yardımcısı kalkmış TV'de avurtlarını şişire şişire 'barışın tek yolu'nun bu (Türk solcuları ile iitifak) olduğunu, 'demokratik güçlerin ittifakı'nın faydalarını üfürüp durur.. Kürt'ün Türk Ulus kavramı içinde eritildiği bir assimilasyon ittifakı. Bu sayın zat, Baykal'ı 1970'lerin Ecevit'i ile eş tutarken, aynı yıllarda bu partinin senatör adayı olduğunu unutturmaya mı çalışıyor, bilinmez. Ama benim bildiğim Kürtler 30 yılda iki "kara"ya çarptı(rıldı)lar.. Biri "Kara"oğlan, diğeri "Kara"yalçın. Hem ikincisi çok pahallıya, 30 binin üstünde şehide ve yıkılan bir yurda mal olurken, DEHAP'ın yönetici çoğunluğu b! unu barışçı çözüme giden yol olarak pazarlıyor.
Hemen kaydedelim ki, DEHAP'ın yaptığı ittifakta bileşenlerin tümü, şöyle veya böyle Kürtler'in Güney'deki muhtemel kazanımlarına karşı olduklarını, Güneyli kardeşlerimizi "emperyalizmin işbirlikçisi" göstermişlerdir. İşte DEHAP'ın yönetim çoğunluğu bu dostlarını gücendirmemek için veya daha da vahimi bilerek ve isteyerek Güney ile ilgili bütün aktiviteleri sessiz bir şekilde boykota tabi tutmaktadır diyebiliriz. Güney'in hayati bir virajı aldığı ve Kürt varlığının büyük bir tehdit altında bulunduğu bu sırada Kürt Halkı Kuzey'de yapay gündemlerle oyalanılıyor.. Bunların tümüne bütünlüklü bir analiz getirdiğimizde durumun vahameti bütün çıplaklığı ile ortaya çıkar.
İşte bu odağın lokomotifi tam da bu alışveriş ortamında daha açık bir şekilde Kürtler'in tarihi şahsiyetlerine, şehitlerine, tam da Kemalistler'in ağzıyla saldırıya geçmez mi?!
Kürt meselesi ile haşır neşir olmuş hiçbir parti ve hareketin lideri, geçmiş direnişleri karalayarak, bu direnişlerin liderlerini küçük düşürmeye teşebbüs ederek tarihteki yerini genişletemez. Tarih, yarın yazılır. Yarın ise imanlı taraftarların tavrı değişir, ayaklar yere basmaya başlar. Yani yazılacak tarih artık "iman gücü" ile yazılmayacak, bugün ve dün söylenenler, yapılanlar ve hızla değişen rotalar kağıda dökülecek. Başka türlüsü devlet destekli resmi tarih de olsa ebediyete kadar yaşayamaz. Dolayısıyla, Kürt Aydın kliğinin önemli bir kesiminin (belki de KDP hariç tümünün) 1970li yıllara kadar afaroz ettiği Şêx Se'id, nasıl örülen tüm çeperleri yararak bugün kalbi Kürdistan için çarpan her Kürt'ün odasına girdiyse, yarın, bu kez karalayıcının en yakınında duranların torunları ile merhabalaşacaktır. Bunun için ilgiliye tavsiyem, Kürt Ulusu'nun geçmişi ile barış içinde olsun, gelecekteki yerini daha da daraltmasın.. İrade Çok önemlidir. Hiç kimse ebediyete kadar yaşayam! az. Bu gün olsa da yarın ölür. Bu unutulmamalı.
Tutun ki Şehit Şêx Se'id İngiliz ajanı olsun. Emin olun, bunu böyle bilsem de onu yine bugünkü gibi sayar, onun Şehit Şêx Şerif ile birlikte idam öncesi çekilmiş resmini yine de evime asardım. O, bugün bir siyasi odağın en önde yürüyenlerinin başı tarafından kutsanan Kemal'in yağlı ipini, 80 yaşında, nazik bir asilin boyun bağı gibi vücudunda his etmişti ya, tek başına bu bile haksızlığa, haysiyet yoksunluğuna karşı yüz yıl savaşmış gibi bir büyüklük verir ona. "Şêx Sê'id Kürtler için ne yaptı" diyen bir zihniyetin sahibi, basit bir Kürt köylüsünün bile bu soruya ciltler dolusu anlam yüklenebilecek; "O, Kürtler için canını verdi, az mı?" cevabını vereceğini ANLAYAMIYOR..
Üstelik Şêx Se'id İngiliz ajanı olsaydı kazanırdı o şavaşı… Bu kadar basit bir gerçek de mi anlaşılmıyor? Devrin, "üstünde güneş batmayan imparatorluğu İngilistan bir ayaklanmayı destekleyecek, "ajanı" vasıtasıyla organize edecek de kaybedecek.. Olur iş mi bu? Oysa bu iddia amaçlı bir iddiadır. Güya Musul Meselesi ile ilişkilidir. "Şêx Sa'id Direnişi İngiliz oyunudur" ibaresi ile kafalara işlenen desinformatik konsept, Türk Devleti'nin formüle ettiği ve "emir ve komuta zinciri içinde emirle" kabul ettirdiği basit bir tezdir.. Buna göre İngilizler, Musul Meselesi'ni lehlerine sonuçlandırmak için Kürtler'i kullandılar. Böylece Antiemperyalist Kemal tezine varılıyor. Ama Musul meselesi böyle mi idi? (Devam edecek)




Gorusunuz