Psikolojik Savaş, Korunma yolları ve Kürt Tarafı'nın hataları-IV

Geçen bölümde bir Kürt'ün, Kürtler'in kendi kaderlerine sahip çıkma davasının haklılığına olan inancının önemini ve bu inancın sürekli tazelenmesinin psikolojik karşı atakta vazgeçilemez bir silah olduğunu göstermeye çalışmıştım. Ama aynı zamanda düşmanlarının davalarının, yani Kürtler'i yok etme davasının, haksız bir dava olduğu da ortada. Düşman cephenin başı olan Türkiye bunu aşmak için eğilip bükülmüş, "Terörist Kürtler", "Terörist KADEK", "hiç bir parçadaki Kürtler'e güvenilmez", "Komünist PKK-KADEK", "stratejik konumum mükemmeldir", "Batı uygarlığı yanlısıyım" gibi ciddi bir şekilde incelenmesi ve cevap bulunması gereken "argümanlar"ı dıştaki diplomasi satrancında kullanırken, içte ise; "ecdad mirası", "çakıltaşı dahi verilmez", "bebek kaatilleri", "vatan hainleri", "Büyük Türkiye", "Vatan bölünmez" gibi daha ziyade "güçlendirici PS" kategorisine giren ve milliyetçi, şövenist duygulara hitap eden sloganlar kullanıyor. Bu sloganlara karşı Kürt tarafı, ne kadar vatanın bölünmezliğine bağlı bir hareket olduğunu ıspatlamaya çalışarak, "Türkler'e en yakın Kürt" şiarı ile "demokratlar"ı harekete geçirmeye çalışmakla bir yere varamaz. Çözüm her zaman ve gerçekten öz kaynaklardır. Sabırla çalışılırsa, tek çatı altına girmeden, bu hedefe varılabilir. Yeter ki herkes biribirini eşit görsün..

Yazı hazırlanırken, "Irak'ta işgale son, Filistin'e özgürlük" şiarı altında dünya ve Türkiye çapında gösteriler gösteriler düzenlendi. Bu gösterilerden Kürtler'in iki ders çıkarması gerekir. Birincisi; dünya çapında ele aldığımızda bu cephede, yani "savaş karşıtı cephe" nezdinde Kürt diye bir nesne yoktur. Bu sloganı saptayanlara bakılırsa Ortadoğu'da acı çekenler sadece Saddam'ın Irak'ı ve Filistinliler oluyor. Daha da açıkçası 40 milyon Kürt, hadi yarısını atalım, 20 milyon Kürt yaşamıyor. Hayalet! Onlar ölü, onların hiç bir hakları olamaz. Onlar katliama uğramış olsalar da rahat durmadıkları için "te'dip edilmişler"dir. Barış yanlılarının bu sloganlarına bakılırsa tarih sahnesine çıkmak için canını dişine takmış bir vaziyette çırpınan Kürtler bir hiç oluyorlar. SADECE DEVLET ŞEKLİNDE ÖRGÜTLENMİŞ OLAN MİLLETLER, yani ARAPLAR; TÜRKLER VE FARSLAR DİKKATE ALINIYOR. Türkiye'deki faili meçhullerin sayısı bile, intifadalar sırasında canını kaybetmiş olan Filistinliler'in sayısı beşe, ona katlamışken Kürtler, dünyanın bu görmezliğini, bu sessizliğini basit kelimelerle izah edemezler.. Eksikliği hep başkalarında arayacaklarına, biraz da kendilerine baksalar orada çok şey göreceklerdir. Hemen ve biraz sevinçle ekleyeyim, aldığım son bilgilere göre bu yönde, Kürtler tarafından bazı atımların atılmakta olduğu yönünde.

Bu gösterilerden çıkarılacak ikinci ders, sağdan sola, 150 Türk(iyeli) parti ve örgütün düzenlediği gösteride Kürtler'i kesin bir şekilde hesaba katmadıklarını görmekle alınacak derstir. KADEK'in uğruna, Tarık ben Zeyyad misali, gemiler yaktığı Türkiyelilik budur işte! Bir yıldır birlikte çalıştıkları Türk Solu gözünü kırpmadan onlara ihanet edebiliyor demek ki. Üstelik Kürtler'in emeği ile yayın yapan ÖP'de yazan Filiz Koçali, bu sloganla düzenlenen yürüyüşe Kürt Ulusal Hareketi katılmadı diye eleştiriyor, daha geniş bir çevre ile ilşki kurma fırsatı kaçırdıklarından dem vuruyor.. O yazar biliyor ki tavizi yeteri kadar verirsen MHP ile de ilşki kurabilirsin. Yeri geniş olan SDP'li bu yazarın Kürtler gibi yanmakta olan bir ulusu anlamamasına anlam verebilirim. Ama anlam veremediğim, bu tip Sol Kolonizatörler'i eleştiren, ayaklarına basan Sayın Ferat'ın, bu takımla mücadelesinde yalnız bırakılmasıdır. Ferat gibi sadece bir iki kişinin kaldığı gazete kendine gelir "inşallah".

KADEK dönüp de şöyle bir geriye baksın.. Kendilere evet diyen Kürtler, halk olarak, ne zaman onları yalnız bıraktılar? Şimdiye kadar hangi Türk partisi KADEK'i anlaşılır bir şekilde ve dışardan bakanlara "evet, işte ben buna destek derim" dedirtecek kadar açıkça destekledi? Bu sorular çok önemlidir ve yıkıcı değil, yol göstericidir. Şimdi Kürt kitlesi ile yeniden buluşmayı getirecek olan tarzı restore etmenin, ama sağlam bir şekilde restore etmenin zamanıdır diyoruz. "Yarın yine yıkılacak" gibi bir ön yargıyı da sonsuza kadar gömecek olan adımlar atılırsa çok şey değişir. Bunu biliyorum. Bu adımlar atılıyor da..

Kürdistan'dan gelen son haberler oldukça iyi. Sağlam kaynaklardan aldığım bilgilere göre üç büyük parti başta olmak üzere Kürdistan partileri arasında, ilişki düzeyinde, oldukça iyi bir mesafe alınmış bulunuyor. "Eski defterleri kapatalım" görüşü artık LİDERLER DÜZEYİNDE ortaklaşa dile getirilen bir anlayış haline gelmiş durumda. Birliğin önündeki en büyük gölge olan, şu veya bu sömürgeci ile ilişkileri bozmama eğilimi (en hafif deyim budur) Irak Devleti'nin yeniden şekillenmek üzere ortadan kalkması sonucu kaybolmuş bulunuyor. Coğrafyanın yarattığı düşman ortam tarafından itildikleri ilişki mecburiyetinin yarattığı bu tür bağımlılıktan kurtulan partiler görece bağımsızlaştıklarından, Kürdistanilik olan esas yüzleri kolaylıkla ortaya çıkmıştır. Bunun da katkısıyla partiler artık kucaklaşma zamanı geldi gibi bir düşünceye varmış bulunuyorlar. Bu hiç bir şekilde abartı değildir. Kaynak, dediğim gibi oldukça sağlam. Hiçbir parti, organizasyon veya şahsiyet, "KÜRDİSTANLILAR ARASI SOĞUK SAVAŞ" günlerindeki pozisyonlarını korumakla hiçbir yere varamaz. Dışarda kalır. Bu, tabii ki "ey partiler, organizasyonlar ve şahsiyetler bağımsızlığınızı, gerektiğinde sert eleştirilerinizı bırakın da birlik içinde kendinizi güvene alacak bir yer kapmaya çalışın" gibi bir anlam taşımaz. Bilakis her yanlışın üstüne gitmeyi görev bilenlere her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır.

Gördüğüm, saptadığım kadarıyla ve bilimsel rezerv bırakaraktan diyebilirim ki Kürtler geri dönüşsüz bir birliğe doğru ilerliyorlar. İlerliyorlar ilerlemesine, ama.. Evet yine bazı "ama"lar var. Bazı cephelerde, mesela açıkça kaydedelim, iç yapılanma alanında, iç düşünce sistemi alanında, demokratikleşme alanında ve dışa bakışta alınması gereken mesafe var. Bu da açık. Hiç kimse saklamıyor bunu. Bu aşılmalı. Öte yandan eğer Kürt Birliği hala açıkça deklere edilmemişse bunun sebebi sadece İÇ PÜRÜZLER DEĞİLDİR. Çözülme yoluna girmiş olan iç pürüzleri etkileyen düşünce sisteminin, çağın dışında kalmış olan yapılanma sisteminin ve demokratikleşmenin devrim niteliğinde bir müdahale ile gerçekleştirilmesi ideal olanıdır. Hatta sözde reformlarla yetinilmeyip bu alanlarda kağıda dökülen olan kararların stabilize edilmesi Kürtler'in önünde geniş bir yol açacaktır. Reformun içtenliği dış direniş belirtilerinin son kalıntılarını da yok edecektir. Bu konuda KADEK'e çok büyük görevler düşüyor. KADEK artık eski duruşunun kendisine ve giderek önünde yürüdüğü Kürt Uluısu'na verdiği zararları net bir şekilde görmelidir. Bu bakış ayarlaması YNK ve giderek KDP içinde geçerlidir. YNK her alanda KDP'yi marke etmek yerine bu parti ile konuşarak Kürt cephesini daha güçlendireceğini bilmeli. Güney'de güçlü bir parti "bağımsızlık da düşünülebilir" dediği bir zaman kesitinde diğerinin "Kürtler'in ajandalarında bağımsızlık diye bir sorun yoktur" demesi bir çatlağı ifade eder. Bu çatlak elbete sadece düşmanı ve bazan dost bildiğin güçleri sevindirir. Umarım bu arada DEHAP gibi partiler de bir daha "Güney'de federasyona karşıyız" diyecek Ahmet Turan gibi yöneticileri farklı düşünmesi için ikna eder. Bu eleştiri benzer görüşleri dile getiren ayırımsız herkes için geçerlidir. Görüldüğü gibi bu gibi sorunlar bile ayakbağı rolü oynarken, derin ve yürüyüşe esas alınan ideolojik yapı farklılıkların yarattığı tahribatı artık görmek istemiyoruz.
Bugün için bazı notlar: Sayfama 03.09.15 tarihinde yaptığınız 1433 giriş için teşekkürler. Bu sayı en kabadayı giriş sahibi olan forumlarla bile mukayese edilebilir düzeydedir. Ayrıca Amerikalı Zerdüştiler'in sayfasından sayfama link yapmasına da teşekkürler (bkz; www.zarathushtra.com/z/links). Bundan dolayı gelecekte kültür yazılarına da başlamayı düşünüyorum. (devam edecek)




Gorusunuz



Bu yazilanlar, soleenenylr uzun zamandir mevcut. Yazdiklarina katilmam

Babyls

2012-08-10 15:40 - Bu yazilanlar, soleenenylr uzun zamandir mevcut. Yazdiklarina katilmamak mumkun degil. Uzucu, yikici bir hal bu. Evet lazim adam gibi bir sol tamam da daha ataturkcu dusunce derneginin aidatini odeyemiyorken bu insanlar kim cikar da yapar bilmiyorum, yaparim diyenlerin de nasil omurlerinin tuketildigini gorduk gecmiste bizzat CHP tarafindan.Agzina saglik. Bagnaz ve yobaz sadece din taraftarkarinda yok. Soldaki bagnaz ve yobazlara su yazilan ve soleenenylrin tek kelimesinin faydasi yok.Uzucu ve yikicidir bu durum.