Kürtler artık partner

Evet, Kürtler çok hassas olacakları, olmaları gereken, bazan viraj olarak nitelediğim, tarihi bir geçide girmiş bulunuyorlar. Bu geçit, tuzaklarla dolu bir ölüm kalım geçididir. Sağlam veya "tek parça halinde" düzlüğe ermeleri için, Kürtler'in kararlı, tecrübeli, uyanık, parçayı, siyasi yoğunluğu, grubu değil bütünü kucaklayan lider veya liderliklere her zamandan daha fazla ihtiyaçları var.. Gittikleri her yerde, zemine göre konuşan sözcüler, sopa gördüğü yerde ürken temsilciler, parça fetişizmine kapılan "kitleler" elbette bütüne ve giderek kendi bacaklarına baltayı indirirler.

Şu dönemeçte Kürt Milleti'nin yeni peygamberlere, her söylediği sözde hikmet aranan insanlara değil, ayağı yere basan, somut gerçeği gereği gibi tahlil edip adım atan, parti ve örgütleri aşan bir kollektivizmi bireysel liderliğin önüne koyan bir zihniyeti temsil eden liderliklere ihtiyacı vardır. Emin olunuz ki böylesine bir zihniyetle hareket etmek geniş ölçüde kurtarıcı olacaktır. Şartlar olgundu, gittikçe olgunlaştı ve şu anda bu olgunluk önde yürüyenlerin yanlış yorumlayamayacakları kadar belirginleşti. Yine de hata yapılırsa buna siyasi körlük denmez de ne denir? Ben, Kürtler'in önde yürüyen kadrolarının bu modern tanıma girdiğini biliyorum. Türk Generaller Devleti her gün, adeta ilan verircesine hiç bir Kürt oluşumuna fırsat vermeyeceğini anlatırken, Kürtler hala iç rakiplerin kökünü kurutmaktan bahsederlerse, biribirlerini döverlerse, sindirme gibi ilkel metodları öne çıkarırlarsa buna ne denir? Başta demokratik devrim yaptığını söyleyen KADEK olmak üzere tüm parti, örgüt ve şahsiyetlerimizin bu tür sıra dışı yönelimleri onaylamayacaklarını umarım. Dahası bazı temsilcilerin bir düşman başkentte diğer Kürtler'i "dövecekleri"ni açıklamaları da neyin nesi oluyor? O başkente göz kırpmak, gözünün çıkarılması riskini peşinen kabullenmek ile eş anlamlı değil mi? Hepsini bir tarafa bırakın, sadece Demirel denilen ezeli Kürt düşmanının dediklerine bakın yeter. Şöyle diyor devletin sesi gibi davranan bu adam: "Kuzey Irak'ta bir 'Güney Kürdistan' kurulursa, dünyanın 'Kuzey Kürdistan''ı arayacağını ve Türkiye'nin 'kurarlarsa kursunlar bize ne bundan?' deme lüksü bulunmadığını (bilmemiz gerekir)". Hayır Dizai, bu olmadı.. Yakışmadı. Tam da inancımızın doruk yaptığı bir sırada Kuzey'i feda ediyor gibi görünmen, sadece sana ait bir belirleme olmalı. Başkan Mesut Barzani'nin, "bir daha Kürt kanı asla" belirlemesini senet kabul ediyor, Kerkük kadar Batman'ın, Amed'in ve Van'ın da Kürdistan'ın kalbi olduğu bilincine seni de davet ediyoruz. Artık eskide kalması gereken "Dış Kürtler" ibaresini düşman çoktan atmış bulunuyor.. Sen de at. Unutma, Kuzeyliler, Ölmez Lider Mustafa Barzani döneminden beri Güneyli kardeşlerine hizmet ediyorlar. Sor bunu kendine, neden? Münferit olay da olsa Şıvan'ın dövülmesi de yakışık almaz.

Evet, tam da bu sırada her şey Kürt kartı diye bir kartın kalmadığını, Kürtler'in partnerliğe yükselmekte olduğunu gösteriyor. Başkan Bush artık Türk Devleti'nin bitmez isteklerinden bıkkınlık geldiğini açıkça beyan etmeye başladı. Türk Devleti'nin bu saatten sonra yapacağı bir u-dönüşü bile kendilerine istenen faydayı vermeyecek gibi.. ABD ile generaller devletinin yol ayırımına işaret eden ve gazetelerden aktardığım "nazik" bazı düşünceleri aktarayım: "(Amerikalı temsilci) Richard Boucher, Kuzey Irak'ta Türkiye'nin rolüne ilişkin sorulara karşılık, 'Türk yetkililerle bu duruma ilişkin yakın temastayız. Yoğun biçimde Kuzey Irak'ı görüşüyoruz. Irak muhalefetiyle de bu konuları konuşuyoruz. Biz şunu çok açık şekilde belirttik ki, Kuzey Irak'ta herhangi bir tek taraflı faaliyete kuvvetle karşı olmayı sürdürüyoruz. Bu, Türkler'in de çok açıkça anladıkları bir durumdur" diyor. ABD yönetimi Erdoğan'a 'Önümüzü görmemiz lazım. Bize destek verip vermeyeceğinize çabuk karar verin. Destek vermeyecekseniz Akdeniz'de bekleyen gemilerimizi güneye indireceğiz' mesajını da iletti. Pearson (bir) görüşmede, Türkiye'nin kısa sürede karar almaması durumunda Kuzey Irak'a tek başına girmesinin de güç olacağını vurgulayarak, 'Birlikte hareket etmeyeceksek sizin de oraya tek başınıza girmeniz ve kalmanız uygun olmaz' ifadelerini kullandı. Pearson'ın ayrılışının ardından Başbakanlığa geçen Erdoğan, Başbakan Gül ve Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'le Cheney'ye iletilecek yanıtı hazırlamak için zirve düzenledi. 'ABD ya hemen bombardımana başlayacak ya da bizi by - pass edip birliklerini havadan Kuzey Irak'a indirecek' değerlendirmesinin yapıldığı zirvede Washington'un hava sahası da dahil tüm askeri taleplerine olumlu yanıt verilebilmesi için TBMM tezkeresine ihtiyaç olduğu kararına varıldı. Bu nedenle yeni kabine listesinin bugün Köşk'e çıkarılmasından sonra yeni sürecin başlaması benimsendi. Meclis onayı olmadan hava sahasının kullandırılmasına sıcak bakmayan Erdoğan, dün saat 18.30'da telefonla görüştüğü Cheney'ye, 'Sıkıntılarınızı anlıyorum. Ama hava sahası için dahi tezkere çıkarmak gerekiyor. Talebinizi yeni hükümet karara bağlayacak' yanıtını verdi. Eski Cumhurbaşkanı Demirel: ABD , çok enteresan bir memlekettir , hazımsızdır. Büyük devlet olmasının sebebi de belki odur belki de değil. Bana göre hazımsızdır. Bize , elinden gelen kötülüğü yapar , durup durduğumuz yerde kendi ayağımıza kurşun sıkmanın bir manası yok. Başta söylerdiniz, "biz ne olursa olsun kendimiz bakarız işimize" diyebilirdiniz. Yani , şimdi yapılacak iş, Tayyip beyin bu gün hükümeti kurmak için güvenoyunu beklemeden tezkereyi meclisten geçirmesidir…" Başkan Bush, 'Kuzey Irak'ta tek taraflı hareket ederseniz bu bizim planlamamızı ve uygulamamızı olumsuz yönde etkiler' 'Böyle durumda, korkarım, Türk askerleri ile ABD askerleri çatışabilirler. Bu da iki müttefik ülke için hiç iyi bir sonuç doğurmaz.'

HERKESE SESLENİYORUM, ANLAŞILSIN ARTIK, ABD KÜRT SORUNU'NDA KÜRTLER'İ BİR KART OLARAK KULLANMA DURUMUNU AŞMIŞTIR. Kürtler'i bir daha satma veya yalnız bırakma şansı, Kürt Liderleri hata yapmadıkça, yoktur. Bunu kendi kamuoyuna hiç bir şekilde izah edemeyecek bir noktadadır. Amerikan Gazeteleri her gün çarşaf çarşaf Kürtler'le ilgili haberler yayınlarken, Türk Devleti göbek atarken işgalden sonra bir u-dönüşü akıl kârımıdır? Bu durumda, siyasi satrancın şu andaki hamleleri itibariyle, Kürtler için en büyük tehlike, bazı korkularından dolayı atacakları yanlış adımlardır. Unutmayınız, I. Körfez Savaşı bittiğinde, Kürt Liderleri'nin yaptığı en büyük hata Bağdat'a koşup Saddam'ı şapur şupur öpmeleri oldu.. Bunu onlar "yüksek diplomasi" olarak nitelediler, ama kendilerini silme destekleyen dünya, ekranlara yansıyan bu manzara karşısında donup kalmıştı.. Kısa ders, "Osmanlı'da oyun çoktur" deyimini unutmayın ve bu deyimin ışığında; zayıf gününde kuzulaşan, eli güçlendiğinde kaplanlaşan Türk Devleti'ne hiç bir şekilde aldanmayın. Kürt Milleti yarın sizi Tayyip Erdoğan'la öpüşürken yakalamak istemiyor. Bunu yapmayacağınıza eminim, ama uyarı yine de bir görevdir. Daha bir kaç gün önce, yani Dizai'nin Ankara'ya gitmesinden sonra Türk Televizyonu caşları TV'ye çıkarıp Barzani'nin kendilerine ve Türkmenler'e "yaptığı zulmu" anlattırması tesadüf mü? Her gün tekrarlanan tehditler nasıl yorumlanıyor?

Bu noktada KADEK'in Anti-Amerikan gibi okunan tavırları kendilerini, hesaplayamadığımız bir zafere mi götürecek, bilmiyoruz. Ortadoğu Halkları denilen ve çok kez benim de çok şey umduğum insanlar kompozisyonunun harekete geçeceğine dair bir sinyal mi alındı? Harekete geçen kitleler ABD'yi okyanusun öbür yakasına sürecek kadar güçlü ve kararlı bir liderlik kurdular mı, onu da bilmiyoruz. Umarız doğru sinyaller alınmış olsun. Ama hemen peşinen söyleyeyim bu iş, Levent Tüzel'in orta yerinde oturduğu bir blokun üstesinden geleceği bir iş değildir. Protestolara bile Kürt pankartlarının arasında boğulan bir kitle ile katılabilen bir ortaklar topluluğuna Türk Halkı'nı temsil misyonunu yüklemek hayalcilik olmaz mı?

Bizce, yaşanacak geri dönüşsüz bir alt üst oluş sürecinde, eski malum literatür ayakta kalmaya yetecek kadar bir yol gösterici ışık saçmıyor. Umarım bu cümle doğru okunur. Şimdi artık savaşı bekleme zamanı. Yarın mı? Halepçe şehitleri ancak bu günlerde yaşanacak uyanıklıkla anılır.




Gorusunuz