Kitaplarım - Mitolojik ve tarihi gerçeklerin isiginda Newroz


üçüncü bölüm

newroz efsanesinin figürleri ve bunların kürdistan ile bağlantıları

Şimdi konuya biraz daha yakından bakabiliriz. Figürleri Avestik olan Newroz'un Avesta'dan soyutlanamayacağı ortada olduğuna göre, şimdi Avesta merkezli olarak bu figürleri daha yakından inceleyeceğiz.

Aji Dahaka çevresinde şekillenen efsane; Medya Halkı'nın önderleri ile Güney Mezopotamya imparatorlukları arasında, uzak tarihlerde cereyan ettiği muhakkak olan bir mücadeleden başka hiç bir şeyi anlatmaz. Bu konuda Darmasteter çok emin kayıtlarda bulunur. Bu bilinen ve tam olarak kayıtlara geçen bir mücadele değildir. Yarı efsanevidir. Ama özde Medler'in özgürlüklerini kazandığı bir süreçteki olaylar, biraz idealize edilerek işlenir. Aji Dahaka olayında Newroz, yabancı istilacılara bir başkaldırı hareketinin işareti olarak kabul edilir. Avesta'yı dikkatle inceleyenler, olayın tümüyle Medya'da cereyan ettiğini görürler. Şimdi bu efsanenin veya yarı efsanenin tüm figürlerini inceleyelim ve Avesta'daki asıl yerlerine koyalım:

a) cemşid (yima xşhaêta)

Yima; birleşme, ikiz anlamına gelir. İsmindeki Xşhaêta; parlak, gözalıcı demektir. 'Parlak ikiz' adının gerekçelerini Avesta ve Pahlevi Dili'ndeki dini kitaplarda bulabiliriz. Yima, Firdowsi'de Cemşid'dir ve somut bir tarihi kişilik olarak sunulur. Cemşid, Yima Xşeta'nın önce 'Yim-xşet' sonra 'Cim-xşet' en sonunda 'cimşet' veya şimdiki haliyle 'Cemşid' şeklinde bozulmasiyla oluştu. Newroz menkibesinde, Feridun, Dahak ve Kawa ile birlikte merkezi bir yer kaplar.

İsminin özelliğinden dolayı araştırmacılar ona hep bir ikiz kardeş aramışlardır. Kimdir bu ikiz? Bundahişn'a göre bu ikiz (XVIII,1), Yimak adlı bir kızkardeştir. Bu kızkardeşin adının geçtiği bir de hikaye vardır: Yima Aryanlar'ın hükümdarlık işareti olan hvareno'yu üç kez kaybeder. Bu mitolojik hükümdar hvareno'yu son kez kaybettiğinde veya hvareno kendisinden ayrıldığında çok korkmuş. Bir dişi iblisi kendisine eş olarak almış. Buna karşılık kızkardeşi Yimak da bir iblis ile evlenmiş. Böylece ikisi de Kötü ile uzlaşarak kötülüklerden korunmaya çalışmışlar. Ama daha sonra aktaracağımız gibi yürümemiş bu. Çünkü Zarathuştra Dini, Kötü ile uzlaşmayı yasaklar. O halde bu uzlaşmayı yapanlar cezalarını bulmalıydılar. Ölümsüzlüğü kaybetmeliydiler.

Yima ayrıca güneşin yeryüzündeki eşi olarak da kabul edilir. Yima'nın Güneş'le eş kabul edilmesinden dolayı, bu en güçlü ışık kadar parlak krala veya mitolojik figüre ikiz anlamınma gelen Yima adı verildiği tahmin edilebilir. Bu 'eş'liği hem kutsal dinsel eserlerde hem de Avesta'da görürüz. Aryaniler'in ilk kralı olarak kabul gören bu mitolojik figürün 'Güneş'in yeryüzündeki eşi' olarak takdim edilmesi, benzeri bir kulvarda ilerleyen Hint mitolojisindeki Yama'nın kabul edildiği biçim ile de karşılaştırıldığında büyük bir çakışma görülür. Başını Zaehner'in çektiği bazı araştırmacılar ise Yima'yı biraz şüphe payı bırakaraktan, Mithra'nın ikizi olarak sunarlar. Aryan Mitolojisi'nde Mithra, güneş'in efendisidir (bkz; Mihir yaşt). Yima ise yersel güneş olarak kabul edilir. Burada yine Yima-Güneş ikilisi söz konusu oluyor.

Rg Veda'da (Hindular'ın dini kitabı) Yima karşılığı, Yama veya Yami'dir. Barhmanlar'ın kutsal kitabına göre; Vivasvat adlı bir babası olmasına rağmen, Medler'in kuzeni olan bu halkın Yamisi ilk insandır. İnsan ırkını yaratan Yama'dır. İlk peygamberdir. İlk ölümlüdür. Kraldır. Ölümlülere ölümden sonra cennette (Yamasadanam'da) hükümdarlık edecek olan O'dur. Ölülere yardım etmek için ölümü kendi iradesi ile seçmiştir. Ölümden sonra ölüler aleminin hükümdarı olmuştur. Ölerek o diyara gidenleri, hayır ve şer durumuna göre bir yerlere gönderen de O'dur. 

Babası Vivaghvant olan Avesta'nın Yiması ise ölümsüzlüğü bulan veya ölümsüzlüğün sırrına eren hükümdardır. Onun döneminde insanlar ölümsüzleşmişti. Aç insan yoktu. Hastalık yoktu. Kurtla koyun birlikte dolaşırdı (Vendidad). Fakat, Rg Veda'nın Yaması'nın aksine  Avesta'da ilk insan o değil, Gayo Maratan'dır. Bu Gayo Maratan, insansı bir yaratıktır. Onun tohumundan doğan Masye ve Masyane ilk insanların asıl cedleri olarak kabul edilebilirler. Tıpkı Ortadoğu kaynaklı dinlerin Adem ile Havvası gibi. Bu arada şunu da kaydedelim ki, dünyayı üç kez ve her defasında üçte bir oranında genişleten ve ilk uygarlığı kuran da Yima'dır. Avesta'yı mitolojik açıdan daha derin bir tahlile tabi tutan bazı yazarlar, aslında Yima'nın 'Parlayan Gökyüzü'nü temsil ettiği kanısındadırlar. Avesta'da, birincisi; Vendidad'da, II. Fergard (siz bölüm olarak anlayınız), ikincisi Aban Yaşt, üçüncüsü Zamyad Yaşt olmak üzere başlıca üç yerde Yima'dan esaslı bir şekilde bahsedilir. Zarathuştra'nın Gathaları'nda da Yima adı geçer.

Yima, Önasya dinlerine 'Nuh Menkibesi' olarak geçen benzer bir menkibenin de kahramanıdır. Bu mitolojik kahraman aynı zamanda bir de Adem menkibesi ile karşımıza çıkar. Yasak yiyecek olan bifteği yediği için ölümsüzlüğü, dolayısıyla yeryüzünde inşa ettiği zenginlik ve bolluk dolu cennet ülkesinin hükümdarlığını (hvareno'yu) da kaybeder. İşte kardeşi Mitolojik Spityura ile birleşen yine mitolojik bir figür olan Aji Dahaka'nın ona saldırarak tahttan indirmesi bu sıraya rastlatılır. Avesta'da kaydedildiğine göre kardeşi Spityura, Yima'yı parçalamak (ikiye bölmek) suretiyle öldürür.

Newroz'la ilişkisi, Aji Dahaka gibi bir yabancının O'nu; iç ihanetle birleşerek, devirmesi çerçevesindedir. Dahaka hükümdarlığı ele geçirdikten sonra Aryan Ülkesi'ni zulüm altında inletecek bir şekilde bin yıl yönetir. Bilindiği gibi iç ihanet, Kürt Halkı'nın ezeli derdidir. Her ayaklanmacının karşısına, o ayaklanmayı başarısızlığa uğratacak şekilde düşmanla birleşen bir hain çıkar. Bu hain; bazen bir ya da bir kaç ağa veya bey, bazan birden fazla aşiret, bazan bir veya bir kaç ajan olabiliyor. Açın tarihin sayfalarını şöyle bir dolaşın ve Med Devleti'nin yıkılış yıllarına kadar gidin, her sayfada bir ihanet bulacaksınız.. İşte mitsel Yima'nın mitsel kardeşi de bunlardan biridir..

b) dahak (aji dahaka)

Avesta'daki her figür gibi, Dahak da dini kitapta (Avesta'da) ve Med efsanelerinde ayrı karekterler olarak yer alır. Avestik Dahak, Aji Dahaka'dır. Aji=yılan, Dahaka=zehirli, sokucu. Bu iki kelime sonradan birleşmiş, Ajdahak, ajdaha, Ejdeha veya ejderha gibi değişimlere uğrayarak Günümüz Kürtçesi'nin ve komşu Hint-Avrupa Dilleri'nin çeşitli diyalektlerinde ayrı bir şekilde kullanılır hale gelmiştir. Kürt ve giderek Indo-İranian Masalları'nın çoğunda kahramanlardan biri ejderha olmasındaki sır da belki budur. Ejderhalı mitolojik olgular, kuzenlerimiz Hindular'ın dini kitabı olan Rg Veda'da da yer alır. Oradaki ejderha Aji yerine Ahi'dir. Ahi göksel suların kaynağını tutmuştur. Bu kaynağın kurtarılması gerekir. İndra bu yılana  karşı şimşek ve yıldırımlarla silahlanmış olarak mücadele eder. Daha somut ve Avesta'daki anlatıma daha fazla benzeyen şekliyle (hemen aynı figürler), Rg Veda'da (Rv I, 158, 5; X, 99,6) yer alır. Burada Traitana Aptya (Firdowsi'deki Feridun), üç başlı, altı gözlü düşmanı öldürerek inekleri özgürleştirir.

Dahak, Avesta'nın genelinde şöyle tarif edilir: '…üç çeneli, üç başlı, altı gözlüydü ve bizim yerleşik insanlarımızı öldüren, yalanın (kendisi) bir ifritti. Deavaların (yarattığı) çok muazzam güçteki bir ifritti o. Kötü ve günahkar bir zalim. Aşavanlar'ın evini yıkan da budur' (Yasna IX, 8). Burada 'Aşavan', Aşa adı verilen 'dürüstlük' gücü'nden yana kişi, yani mü'min kişi anlamına gelir. Dahaka Bawrili'dir. Fırtına Bulutu'nun zalim yılanıdır o.. Bawri, Babil'in ya da Güney Mezopotamya'daki Sami-Hami kökenli ülkelerin Avesta'daki genel adıdır. Bu 'Zalim Yılan', Aryanlar'ın kalıtsal özellikler taşıyan düşmanıdır. Asıl olarak Kaldeli olarak kabul edilir (mitolojik halinden boşaltılarak). Babil adı bununla birleştirilmiş. Bu konuda yardımcı olabilecek bir tarihi kanıt, Asur zulmunu anlatan silik bir tarihi kayıt vardı, ki bu sonradan unutuldu gitti (Derm, 1905-6). Bu kayıtta ayrıca İranlılar'ın (ki Medler dersek daha doğru olur) komşu Kaldea'da yaşayan Samiler'e duyduğu ulusal kine dair bir kaç satırlık bir metin(cik) de vardı ((Bkz yaştlar, s 60, dipnot 3). Aban Yaşt'ta Dahak 'bin duyu sahibi' veya 'bin kulaklı' olarak tarif edilir. Bu 'bin duyu' Mithra Yaşt'ta bir başka şekilde bir daha geçer. Aban Yaşt, 34'te Dahak 'çok kuvvetli', 'zalim, yalana sapmış kişi', 'iblis', 'dünyaya zararlı', 'Angra Mainyu'nun maddi dünyaya zarar vermek için yarattığı yalana sapmışların en güçlüsü', 'İyi'nin yandaşlarının dünyasını yıkmak için (Kötü tarafindan yaratılmış)' biri olarak yer alır. Aynı tarif Zamyad Yaşt, 37'de de tekrarlanır.

Dahak zamanla, özellikle Firdowsi'de, Avesta'daki bu yarı mitsel durumundan çıkartılır, somut bir tarihi kişi haline getirilir. Newroz Efsanesi'nin içinde, büyük bir ihtimalle ya Sasaniler'in 'Xvataynameg' adlı saray çevresinin kendilerine bir nevi secere icat etmek için de kullandıkları bir nevi olay kayıt defterinde ya da Medlerin torunları tarafından dilden dile anlatılarak halk arasından gelen şekliyle, Firdowsi'ye kadar ulaşır. Özetle; Şah Name'de (Firdowsi; takriben MS 1000 yılı-çeşitli tercümeler) Dahak zalim bir kraldır. Somuttur. Cemşid'in yerine (İran Coğrafyası'nda) 1000 yıl hükmünü sürdürmüştür. Aşçılığını yapan Ahriman (veya hekim kılığındaki Ahriman), omuzlarından öptüğü için her omuzundan birer yılan adeta filizlenmiştir. Yılanlar (ameliyatla) oradan sökülüp atıldıkça yeniden türemişler. Ardından Ahriman bu kez bilge şeklinde kendisini Dahak'a gösterir. Ona yılanların (şerrinden) korunmak için tavsiyelerde bulunur. Bu yılanların beslenmesi için gençlerin beynine ihtiyaçları vardır. Böylece yılanların şerrinden korunmak için, bunları her gün İranlı gençler'in beyinleri ile beslemeye başlarlar vs.. (Menkibeyi sonra ele alacağız).

Bu hikayedeki Cemşid, Avesta'nın mitolojik figürlerinden biri olan ve yukarıda incelediğimiz Yima'dır. Ahriman ise Angra Mainyu'dur. Hakeim Abul ⁄asem Firdowsi'nin (MS 1020) naklettiği efsanenin bir benzerinde yılanlar, Mithra panteonundan Deus aeternus'un omuzlarından başlarını çıkarırlar. Firdowsi'nin naklettiği efsaneye Afganlılar'ın da sahip çıktıklarını hatırlatalım. Dahak 'Persler'in İblis versiyonu' olarak tarif ediliyor ve isim olarak Dahak yerine 'Zohak' kullanılıyor (P. G. Woodcock, 1953). Avesta'da nakledilen mitolojik söylemde Yima, yasak yiyecek olarak  biftek yemeye başlayınca, sahip olduğu hvareno'yu hükümdarlık yaptığı 616 yıl, altı ay sonra kaybeder (Bundahişn, 34,4). Bundan sonra Aji Dahaka ile birleşen Yima'nın öz kardeşi Spityura, herhalde krallığı ele geçirmek için olacak, kardeşini bu Kötü Güç ile birleşerek ikiye biçti (19. Yaşt,46 ve Bundahişn 31.3). Ama Spityura kral olamadı. Menkibeye göre onun yerine Dahak ülkenin kaderini 1000 yıl elinde tuttu. Aji Dahaka ayrıca Yima'nın Savanghanak ile Erenavak adlarındaki çok güzel iki kızını da nikahladı.

Görüldüğü gibi ister mitolojik (Avestik) versiyonu olsun, ister efsanevi; ortada yılanın rol aldığı bir anlatım vardır. Her iki hikayeyi birleştirirsek, tasviri itibariyle; üç başlı, üç ağızlı, altı gözlü, bin duyulu (kulaklı), güçlü, zalim, kötülük için Kötü tarafından yaratılmış, iki omuzunda iki yılan bulunan bir mitsel veya efsanevi yaratık ortaya çıkar. Benim elimde bu iki tarifi birleştiren ve Amed'in Güney-Batısı'nda bulunmuş olan bir heykelin fotografları var. Heykel'in bulunduğu yer, Tigris'in (Hiddekel'in=Dicle'nin) batısıdır ve tarihi Asur Toprakları'nın içerisinde bulunur. Heykel'in Asur Toprağı olduğu sanılan bir yerde bulunması, daha sonraki Newroz belirlememizi güçlendiren bir kanıttır. Bu heykel; üç başlı feminin (dişi) bir mitsel varlığı tasvir ediyor. Heykel üç başlıdır. İki baş bir tarafta (diyelim ki ayak tarafında) bir baş ise diğer taraftadır (diyelim ki gerçek başın bulunması gereken tarafta). Bu heykelde, omuzlara doğru kıvrılan iki yılan görülür. Heykelin her iki kolunda ayrıca ikişer satır halinde, Ortadoğu'da şimdiye kadar ortaya çıkarılmamış olan bir alfabe ile kaleme alınmış bir metin vardır. Bu metnin bir kısmının eski Hint alfabesindeki rakamlardan oluştuğu Uppsala Üniversitesi'inden bir profesör tarafından saptandı. Bu da heykelin Hurriler'e ait olma ihtimalini konuşmamıza sebep olabilir. Fakat heykele doğrudan doğruya ulaşma olanağı bulunmadığından, yazı çözülemedi. Burada ilginç olan şudur; heykel Kürdistan'da bulunmuştur. Muhtemelen Kürtler arasında torunları bulunan Hurri dönemine aittir. Bir diğer önemli husus, bu heykelin Avesta ve Firdewsi'de yer bulan Dahak tasvirlerinin ikisi bir arada içermesidir. Bu, şimdiye kadar bulunmuş olan (eğer doğrulanabilirse) delillerin en önemlisidir, ki Newroz'un baş figürünü Kürdistan'ın göbeğine getirip yerleştirmektedir.

c) feridun (threataona)

Feridun, Avesta'da yer alan 'Threataona' kelimesinin bozulmuş şeklidir. Biz, Thraetaona'yı ve Newroz Mitolojisi'ndeki rolunu daha iyi anlamak için, biraz 'tarihçe'ye bakacağız. Buna geçmeden önce konuya daha net bakabilmek için bir başka açıdan 'Hvareno' veya 'Hvarr' kavramını incelemeliyiz. Hvareno veya Hvarr, sonraki Kürtçe'de değişime uğrayarak 'farr' veya 'fer'e dönüşmüştür. Bilindiği gibi Avestik bir kavram olan 'Hvareno'nun 'Hv' kısmı ancak 'f' gibi telafuz edilebilir. Böylece 'fareno' veya 'farr' kelimesine varırız. İşte Kürtler'in göz ışığı için kullandıkları 'fer' kelimesi kökünü buradan alır. Bu fer Türkler tarafından da çok kullanılır (mesela; gözünün feri kaçmış).

Hvareno'nun özel bir şekli olan 'ahvaratem hvareno', tamamıyla 'egemenlik ışığı' anlamına gelir. Bir ışıktır ki; ilahi olarak verilmiştir ve krala tanrısal bir sıfat kazandırır. Bu, adeta onların gözlerinden okunur. Bundan dolayı kral olabilmek için, mutlaka hvarr sahibi olmak gerekiyor. Hvareno, Aryanlar'da ilk olarak Vivaghvant'a verilmiştir. Mitolojiye göre Vivaghvant, Taxmarup'un, o da Hoşang'ın oğludur. Hoşang ise Aryan Irkı'nı kuran veya oluşturan ilk mitolojik erkektir. Bu durum karşısında, dünyevi krallığa layık görülen ve hvareno sahibi ilk Aryani Vivaghvant'tır denilebilir. Hvareno ondan oğlu efsanevi Yima'ya geçiyor. Ama bir çelişki olarak (veya öyle görünerekten) Yima'nın da ilk kral olduğunu mitolojik kayıtlarda görmek mümkün. Fakat Yima özeldir. Çünkü o, ölümsüzlüğü bulan kraldır. Yima hvarenoyu üç kez kaybediyor. Bu hvareno son kez kaybedildiğinde bir yabancı'nın, Bawrili Aji Dahaka'nın eline geçecek.. İşte hvareno üzerine Aryaniler (burada Medler) ile bu yabancı arasında verilen kavga, aslında Newroz efsanesini izah eden önemli delillerden biridir.. Çünkü Zamyad Yaşt'ta (19. yaştta) ahvaratem hvareno uğrunda verilen kavga, ki kavga Athar (Ateş) ve Dahaka arasında cereyan etmişti, mitolojik olarak İyi ile Kötü'nün veya tarihi olarak yerli halkı ile istilacıların kavgasını temsil ediyordu. Evet gerçekten iyi düşünüldüğünde bunun, aslında Kürtler'in Newroz Efsanesi'nde dile getirildiği şekliyle, yabancı güçlere karşı verilen iktidar kavgasının dinsel motiflerle anlatılmasından başka bir şey olmadığı kanısına varılabilir. Daha önce de değindiğimiz gibi, Avesta'ya göre hvareno üç kez Yima'dan, bir kuzgun kuşu şekline bürünerek kaçar. Yima ölümsüzlüğü bulan fakat onu koruyamayan hükümdardır. Hatalarından dolayı üç kez hükümdarlık ferini kaybeder. Birinci kez bu hvarenoyu Mithra kurtarır. Mithra bilindiği gibi Aryanlar'ın taptığı en eski tanrılardan biridir. Avesta'da bir tanrısal güç olarak yer alır. İkinci kez ise onu Threataona kurtarır (üçüncü kez ateş).

Threataona'nın hvareno'yu kurtarması, ona, mitolojik anlamıyla, tanrı tarafından hükümdarlık ünvanı verildiğini gösterir. Avesta'nın Yasna bölümüne göre (yasna; 9, 8) bu önemli figür Aji Dahaka'yı cezalandırmıştır. Threataona, ayrıca Homa hazırlama imtiyazı almış olan birinin, Athwya'nın oğludur. Medyalı'dır. Bilindiği gibi Zerdüştilik'te Homa hazırlama imtiyazı dinsel yönü aşikar, önemli mitolojik ve gerçek kişilere verilmiştir. Yine Avesta'ya göre O, Aspiyan (Atlılar) aşiretine mensuptur. Avesta'nın Vendidad bölümü'ne göre Threataona, 'Çathru-gouşo Varena'da doğmuştur. Orada Aji Dahaka ile mücadele etmiş, onu alt etmiştir. Fakat, Vendidad'a göre (Fergard I,18), bu olaya çok içerleyen Angra Mainyu, yabancı hükümdarların zulmunu yaratmıştır. Bu da, yabancı zulmüne karşı mücadele anlamına, dikkat çekicidir. Çathru-gouşa Varuna, 'dört köşeli Varuna ülkesi' veya gökyüzü anlamına gelir. Bu ülke, Rg Veda'da da 'Catur-asrir Varuno' olarak geçer.

Threataona, ayrıca Avestik kavalar serisinde yer alır. Bu mitolojik kavalar sekiz figürdür (sonradan kişidir). Bu arada kaydedelim ki, kawa (kava, kavi), eski Med toplumunda küçük prenslere verilen ünvandır. Bu unvan Persler'de yoktur.

Aji Dahaka'yı yenen Threataona, onu öldürmedi, zincirleyerek Daena Dağı'na (sonraki yayınlarda bu dağ, Medya'daki Demavend Dağı olarak yer alır) hapsetti. Avesta'nın en önemli terimlerinden biri olan Daena, kısaca vicdan anlamına gelir. Barholome, daenayı 'içsel varlık (inners wessen)', 'sprituel ego (geistiges ich)' ve 'kişilik (individualitet)' olarak tarif eder ki bu çok yerinde bir tarif olarak kabul ediliyor. Reitzensen, daenayı 'ich (ego, ben)' olarak tarif ederken, Moulton'da onun bu tarifine katılıyor; 'self=ben veya ego', Meillet ise 'personnalité religeuse= dinsel kişilik' olarak anlıyor bu kavramı. İşte bu tarifleri gözönüne aldığımızda, yukarıdan beri anlatmaya çalıştığımız Ünlü Kawa, Aji Dahaka'yı insanların vicdanına, onu insanlar tarafından her gün yargılanacak bir yere hapsetti diyebiliriz. Bu tamamen dinsel bir belirlemedir ve önemlidir. Zalimin unutulmaması, beynimiz veya vicdanımız vasıtasıyla da olsa sürekli yargılanması gerektiğini hatırlatır bize. Kendimizi bu tür bir içsel yargılama sayesinde her gün yenilemiş, yolumuzu aydınlık tutmuş oluruz.

d) ateş (athar)

Newroz Efsanesi'nin Ateşle (Athar'la) çok sıkı bir ilişkisi vardır. Bu bakımdan Athar gibi Newroz'un en önemli figürünü atlamak, Newroz'u hiç anlamamak demektir. Ateş dinlerin önemli bir bölümünde kutsaldır. Hint-Avrupa kavimlerinin onun alevlerinin arasında bir tanrının varlığını his ettikleri kesin. Hint Rahipleri Brahmanlar o tanrıya 'Agni' diyorlardı, İran Aryanları ise (Avesta'ya inananlar) Athar diye adlandırırlar onu. Athar görünmeyen ateş olarak, fravaşileri oluşturur. Bu Ahura Mazda'nın görünmeyen ateşidir (fravaşi). Ahura Mazda dürüstlük'ün simgesi olduğuna göre bu şekliyle Athar, Aşa'dır (Dürüstlük). Çok karmaşık olan figürler arası ilişkiyi daha fazla deşmeden burada bırakalım..

Genç Avesta'da Mithra, ateşin efendisi haline getirildi. En büyük ateş olan güneşin kendi yörüngesinde dönüşü Mithra'nın gözetimindedir. Ateşe yüklenen anlam Aryani dinlerde biribirine uymaz. Zarathuştra Dini'nde ise bu anlam çok daha değişiktir. Ateş, Zarathuştra Dini'nin temel figürleri arasında en önde gelenidir desek yeridir. Kürdistan Newrozları'nda, dağlarda ateş yakılmasının acaba özel bir anlamı var mı? Bunu araştırmadan Newroz Efsanesi'ni yerine oturtmak mümkün değildir.

Evet, Kürtler'in ataları tarafından geliştirilen mitolojik Ateş kavramı, Zarathuştra'da ve sonraki karmaşık Zerdüşt Dini'nde çok önemli bir yer tutar. Ateş vicdandır, ateş zaferin müjdecisidir, ateş hayatın yakıtıdır, ateş kıbledir, ateş iyinin koruyucusudur, ateş bağımsızlıktır, evet yanlış anlamadınız, ateş bağımsızlıktır.. Bütün bunları Avesta'nın ruhunu incelediğimizde görürüz. Böylece ateşin Newroz'da bu kadar merkezi bir yer kaplamasını anlayabiliriz.

Avesta'da; Zarathuştra'nın oluşturduğu bölüm olan Gathalar'da, ayrıca Genç Avesta'da; Yasna XVII'de, Yaşt XIX'da, Siroza 9'da, Nyayiler'in V.'sinde, Bundahişn; Bölüm XVII'de ve Zat Sparam; VI. Bölüm'de, Ahura Mazda'nın oğlu Athar'dan (Ateş'ten) geniş ölçüde, Avesta'nın diğer bölümlerinde ise şuraya buraya serpiştirilmiş bir durumda bahsedilir. Bunlara baktığımızda beş çeşit ateşin varlığına inanıldığını görürüz.

Birinci tür ateş; Athar Berezi-savangha'dır. Bu ateş, Ahura Mazda 'hareketli hale' gelmeden önce dahi var olan Anarg-Roşni=sonsuz ışıktır. Ahura Mazda'nın oluştuğu görünmez ateştir bu. Tanrı'nın bilincini (Vohu Menah) açıklar. Her iyi varlık, özünü bu ateşten alır. Ateşten oluşan bu ruhsal ezeli özlere Fravaşi deniliyor. Bunlar kutsaldırlar ve her türlü kirlenmeden uzak bir saflıkta bulunurlar ve ölümsüzdürler. Fravaşiler, ruhsal kompozisyonları sebebiyle, Ahura Mazda'nın  Görünmez Sonsuz Işığı'nı (Aşa'yı) aksettirirler (Mistry, Pervin, '20. Yasna; Aşem Vohu Framroat Ha'nın şerhi üzerine' adlı yazısından).

İkinci tür ateş; Athar Vohu-fryana'dır. Vohu; iyi, frya; rahmet anlamına gelir. Bu hayat ateşidir ve insanlarla hayvanların hayatlarına kaynaklık eden ateştir. Siestan'a inmiştir (Zamyad yaşt). Vicdan anlamına gelen hvareno ve bağımsızlık anlamına gelen hükümdarlık hvarenosu bu ateştendir. Üçüncü tür ateş; Athar Urvazişta'dır. Bitkilerin hayat ateşidir. Bu ateş Horasan'a inmiştir (Raevant Dağı). Dördüncü tür ateş; Athar Vazişta'dır. Bu ateş bulutlarda bulunan ve yağmur yağdıran ateştir. 'Suların Oğlu' da denilen Apam Napat söz konusu ateşi  temsil eden mitolojik figürdür (yazata). Apam Napat, bulutların içindeki şimşektir ve bulutları yağmur yağdırmak üzere döllediğine inanılır.

Beşinci ve konumuz bakımından en önemli ateş türü, Athar Spenta'dır. Nairya-Sangha da denilen bu ateş, Zafer Ateşi'dir ve mitolojiye göre Athar/Athur-patakan'da, Asnavant Dağı'na inmiştir. Atharpatakan, şimdiki Azerbaycan'dır, yani Medya'dadır (tarihi Kürdistan). Athar=Kürtçe (sırasıyla Zazaki ve Kurmanci) Adır, Agır=Od anlamına gelir (kısaca ateş). patakan; döl, soy (Kürtçe'nin Zazakisi'ndeki putek?). Bundan hareketle araştırmacılar bu ismin 'Ateş'in tohumu' (Adarbîgân'a izafeten), 'Ateş'in indiği yer', 'Ateş soyu'ndan gelenler' anlamlarını çıkarırlar. Her halukarda ateş ile Kürtler'in atalarının zafer tutkusu açık bir şekilde ilişkilendirilir. Bu ateşin Zafer=varhram ateşi ve aynı zamanda Kava ateşi olması, bizi ister istemez efsanede, Aji Dahaka'ya karşı burada (Adarbigan'da) kazanılan zaferin ateş yakılarak dağdan dağa haber verilmesini hatırlatır. Bu ateşin, Key Husrev'in Turanilere karşı zaferini kazanmasına yardım ettiği de aynı dini kaynaklarda anlatılır (sirozalar; 9, dipnot, 7; SBE cilt V'te).

Ateş'in, Ahura Mazda'nın oğlu Athar'ın, kralların farr'ı (hvarenosu) uğruna, daha açıkçası Aryanlar'ın egemenliği uğruna Aji Dahak ile savaşması, bu zafer olayını daha da somutlaştırır. Yima'dan uzaklaşan hvareno uğruna verilen savaş Avesta'da şöyle anlatılır:

Hvareno üç kez Yima'dan uzaklaşır. Bu hikaye üçüncü kez, yine bir kuzgun şekline bürünerek ayrılması ile ilgilidir. Bunu Aji Dahaka kapmaya çalışmaktadır. O kaparsa, Aryanlar'ın varlık sebebi bile ortadan kalkacaktır. Şimdi XIX. yaşta göre bu kavgayı izleyelim.

(47). …Bunun üzerine Athar, Ahura Mazda'nın oğlu 'ben hvarenoyu kapmalıyım, onu, zorla alınamayacak olan hvarenoyu kapmalıyım' diye içinden geçirerek ilerledi.

Fakat şu üç ağızlı, Aji Dahaka, şu Kötü'nün kanunun takipçisi arkadan onun (Athar'ın) üstüne, onu söndürmek düşüncesiyle atıldı:

(48). (Aji Dahak): 'Onu (hvarenoyu) bana ver, Ey Athar, Ahura Mazda'nın oğlu. Eğer Sen, o zorla alınamayacak olanı kaparsan, senin üzerine; bir daha Ahura'nın yarattığı şu dünyanın yüzünde bir daha parlayamayacağın bir hale (getirecek) şekilde üstüne atlayacağım ve böylelikle sen, bir daha iyi kurallar dünyasını savunamayacak (duruma geleceksin).

…Ve Athar ellerini, canını koruma güdüsü üstün geldiğinden geri çekti. Aji onu bu kadar korkutmuştu.

(49). Daha sonra Aji, üç ağızlı, şu kötü kuralın (adamı) kalbinden şunları geçirerek ileri atıldı: 'Ben, zorla alınamayacak olan hvarenoyu almak istiyorum.'

Fakat Athar, Ahura Mazda'nın oğlu, onun ardından, şu sözleri sarfederek ilerledi: ilerledi:

(50). 'Sen üç ağızlı Aji Dahaka, onu bana ver. Eğer sen, zorla alınamayacak olan hvarenoyu almışsan, senin arka tarafından (kıçından) girecek, alevleyerek ağzından çenenden çıkacağım, böylece sen bir daha Mazda tarafından yaratılan yeryüzüne saldıramayacak, iyi kurallar dünyasını tahrip edemeyeceksin.'

Böylece Aji ellerini (hvarenodan), canını koruma güdüsüyle geri çekti. Athar onu bu kadar korkutmuştu.

.....

Avesta'daki bu anlatım da Athar'la Atharpatakan Halkı arasındaki ilişkiyi, athar'ın vatanı olarak Atharpatakan'ı düşündüğümüzde (seed of the fire), biraz daha net ortaya koyar. Zaten Zerdüştiler'in hac mevsiminde ziyaret ettikleri en büyük Ateş Mabedleri de Atharpatakan'da bulunuyordu. Bunların en ünlüleri (Pehlevice) Adur i Guşnasp veya eski adıyla Athar Verêşnaspa'dır (Aygır Sahib(liğ)i ateşi). Bu ateşe adanan mabed, Medya'da bulunan Asnavand Dağı'nda inşa edilmiştir. Bundahişn'a göre (Bund.; XVII. 7) Key Xusrev (Kava Xusrava), Atharbadagan'daki işgalci putperestlere karşı zafer kazanarak, onların putlarına adadıkları mabedleri yerle bir etmiş ve herhalde bu savaşta kaybettiği atının ruhuna adadığı bir ateş mabedi kurmuştur. Zafer Ateşi'nin, Asnavant Dağı'nın tepesinde ilk kez ne zaman yakıldığı bilinmiyor. Yukarıdaki anlatımın mitolojik olduğunu da unutmayalım.

Fakat mitolojide, bu Zafer Ateşi ile tanrısal varlık Varathraghna arasında sıkı bir bağ bulunur. Varathraghna, adı; muhaliflerini, rakiplerini ezen, zafer kazanmış anlamına gelen tanrısal bir varlıktır. Ayrıca eski bir Aryan tanrısıdır. Bu mitolojik figürün yukarıda zikrettiğimiz sıfat çeçevesinde ateşle ilişkilendirilmesi, zafer ateşine adanan mabedin bölgesinde ulaşılabilir yüksek bir dağa inşa edilmesi, çok önemli anlamlar içerir. Varathraghna, görünür ateşi yere indirmiş, kalp ateşini ise insanların kalbine yerleştirmiş olan mitolojik figürdür. Yukarıdaki birinci yan cümleciği yorumlamaya kalkarsak, zamanın birinde Medyalılar'ın kazandığı bir zaferin, oradaki en yüksek dağda ateş yakılarak ilan edildiği sonucunu çıkarmak gerekir. Bunun Newroz Menkibesi ile ilişkisi -neredeyse- kuşku götürmez bir şekilde açıktır. Bazı okuyucular bu tür zafer ilanlarının her yerde görülebileceğini düşünebilirler. Fakat yanılmayalım ve olayı bir bütünlük içerisinde ele alalım. Ateş, Threataona, Aji Dahaka, Kawa gibi kavramları bir arada düşünerek menkibeyi doğru algılarsak her şey daha kolay yerine oturur.

Zerdüştiler'in en önemli ateş mabedi olan Athar Varêşnaspa'ya, daha önce de belirttiğimiz gibi, her yıl hac ziyaretleri düzenlenirdi. Daha düşük mertebedeki ateş mabedleri bilhassa Atharpatakan'da çok bol miktarda bulunurdu. Bu mabedler hem günlük ibadetler, hem kurban törenleri hem de gahambar kutlamaları için kullanılırdi. Müslüman istilasından 400 yıl sonra bile bu bölgede 400 ateş mabedi varlığını müslüman kaynaklarından öğreniyoruz (Baldhuri).

Ateş, Zerdüştilik'te kıble olarak da kabul edilir(di). Bu, Müslümanlar'ın 'Allah'ın Evi' olarak kabul ettikleri Kabe'ye dönerek ibadet etmelerini andırır.

Ateş, insanların vücuduna vicdan olarak yerleşmiştir. Onu insanların kalbine Varathraghna yerleştirmiştir. Günümüzün tıp dünyası, kalbin dört odacığından birine 'Atrium' adını veriyor. Athrium, Latince'de; ateş yakılan oda anlamına gelir. Demek ki kalbin, insan vücudunda vicdan ateşinin yakıldığı yer olduğu Latinler'de de kabul ediliyordu veya bu isimlendirmeden bunu çıkarabiliriz. Bu konuda esaslı bir araştırmamız olmadığı için şöyle bir değinerek geçelim. Kalp ateşi insanı kötülüklerden, daha doğrusu kötülük yapmaktan koruyan ateştir. Vicdandır o. İnsan bir kötülük yapmaya kalktığında bu ateş devreye girerek insanı uyarır.

e) kawa veya kava

Kava, Kawa, Kawe veya Kavi, ki Avesta'da bu sonuncu yazılış şekli itibariyle yer alır, manifest=tebliğ, küçük kral ve kahraman anlamlarına gelir. Nyberg bu sıfatın 'küçük hükümdar'lara veya 'kabile reisleri'ne verildiğini belirtir. Kaviler, Hindizm'de 'gaipten haber veren' birer kahin ve 'şair' olarak işlev görürler. Nyberg, kavilerin Medya ile ilgileri yoktur' gibi bir iddiada bulunmaya cesaret edemem' demektedir. Ama o, Avesta'nın çok eski bir kitap olduğunda ısrarlı olduğundan, kavileri doğrudan Medya'ya bağlamaya da cesaret edemiyor! Ama onları Medya'ya bağlamaktan başka çare de bulamıyor. Zaten şimdiye kadar ortaya çıkan belgelerde aksini iddia edecek en ufak bir belgeye rastlanmıyor. Nyberg bu durumda elindeki kullanmakta tereddüt etmemeli, kavileri asıl kimlikleri ile, yani Medyalı kimlikleri ile tanıtmalı idi. Bir adım daha atalım, eğer en aşağısından Genç Avesta Medya'da şekillenmişse, ki buna itiraz eden yok, veya onu Medler'den birileri yazmışsa (veya terennüm etmişse), ki Nyberg'de buna hiç bir şekilde itiraz etmiyor, o halde Genç Avesta'daki 'kavi' bolluğuna bakarak bunun nedenini bilimsel olarak düşunmeli idi. Bu sıfatı Avesta hep Medyalılar için kullannaktadır. Çünkü Medyalılar'ın bir sıfatıdır bu. Bu konuda hiç bir araştırmacı ciddi bir itiraz getiremediği gibi, bunların Medya'lı kavalar serisi olduğu konusunda bilim adamları arasında geniş bir konsensüs var.

Bartholomae kavi kavramına üç tarif getirir. Birincisi; 'Daevaların dinine bağlı, Zarathuştra doktrinine muhalif, kabile prensleri'. İkincisi; 'Kavata tarafından kurulan bir hanedanlık'. Üçüncüsü; 'Mazdacılar'a ve Mazdacı Halk'a kesin düşman olan (bir grup)'. Bu üç tarif az çok biribirleri ile çelişmiyor. Çünkü her üçünün de ortak yanı vardır; her üç tarif de üst sınıflardan birini işaret ediyor. Ama yine bir terslik, Kava Viştaspa söz konusu olduğunda açıkça kendisini ele verir. Çünkü eğer Kavalar'ın tümü Mazdacı Halk'a kesin düşman idi iseler, o zaman Zarathuştra'nın koruyucusu olan bu kavaya ne demeli? Çünkü Kava Viştaspa hem Zarathuştra Dini'ni kabul eden ilk kavadır, hem de Peygamber'in koruyucusudur (the patron of Zarathushtra). Bir diğer itiraz, Genç Avesta'da kavaların tamamen iyi kişiler olarak sunulmasıdır. Sonradan şekillenen Avesta bölümlerinde kavaların  tümüyle 'beraat' etmesi, Athurpatakan'da kavaların önemli bir mertebede bulunduklarının da işareti olmalı.

***

Kabile prensleri kavramında anlaşılmayacak bir şey yoktur. Bunlar, günümüzün aşiret reisleri ile aynı seviyedeki insanlardır. Zaten 'aşiret' kelimesi, Medce'de aynı anlama gelen  'zantu' kelimesi terkedilerek alınmıştır. Arapça'da aşiret reisi şeyhtir. Sonradan gelişen 'Keya=muhtar veya adalet dağıtan' kavramının da kava kavramından doğduğu konusunda kuşkularım var, ki bu konuda yalnız olmadığım açık. Kabile reisliği-kava aynılığı, o günün şartlarında ve bu prenslerin tanrısal bazı güçler taşıdıkları inancıyla birleştirilirse anlamlıdır. Fakat 'Kavata tarafından kurulan hanedanlık' okuyucuya tanıdık gelmeyebilir. Bu tarif, Genç (Medya'da ortaya çıkan) Avesta'da kendisini gösteren mitolojik kavalar serisini işaret ediyor.

Sekiz kavadır bunlar. Bu serinin ilk kavası Kavi Kavata, son kavası ise Kavi Husrava'dır. Bu isimler modern dillerde Key Kubat ve Key Husrev olarak değişir. Bilindiği gibi Key Husrev, Kürtler'in ulusal marşında da geçer ('êmi roley key xusrevin=biz Key Husrev'in çocuklarıyız' şeklinde) ve Herzfeldt'e göre (1947) bu Key Husrev Akamenid Hükümdarı Cyrus'tur. Fakat, gerçekte Herzfeld'in bazan şecereleri bilerek veya bälmeyerek saptırdığını bilen araştırmacılar onun bu iddiasını ciddiye almış değiller. Bütün bu mitolojik kavalarla Medya arasında bir yandan açık ve öte yandan da mitolojinin karekteri icabı bulanıklaşan  köprüler vardır. Mesela; Manusçithra veya isminin bozulmuş şekliyle Manuskihar, Medyalı Threataona'nın torunudur. Aynı zamanda Zarathuştra'nın uzak atasıdır. Kava Kavata (Key Kubat), Çiz'den (Ormiye) 240 Km uzaklıkta yerleşik, Nodar'ın torunudur. Kava Uzava ise Kava Kubata'nın evlat edindiği bir figürdür. Bu kava, bir nehirde (bu nehir Araxes=Aras olsa gerek), kadın bluzuna sarışmış bir durumda, kelek gibi bir şeyin üzerinde soğuktan donmak üzere iken terk edilmiş olarak bulunur (Bundahişn, XXXI,24). Bu bebeği kurtaran Kava Kavata kendisine 'titreyen çocuk' anlamına gelen Uzava adını vermiş.

Key Husrev ise mitolojiye göre Medya'da kraldı (Yaştlar sayfa, 64; dip not;1 ve bundan sonra sayfa 114, dip not; 7 ile sayfa 304). Bu kral sürekli bir şekilde yurdunu Turani istilacı hükümdarlara karşı savunmak için mücadele etmiş (söz konusu Turaniler tabii ki Türk değil. Bkz; aşağıda, Türkler'in Newroz'la ilişkilerinin anlatılacağı bölüme). Buradan anladığımıza göre Manuscihar'dan itibaren Kava Husrava'ya (Key Hüsrev'e) kadar bütün kavalar bu düşmanlara (Aryani olan Turaniler'e) karşı savaşmışlardır.

Newroz Menkibesi'inde geçen Kawa'nın, Med Devleti'nin kuruluş aşamasında (Takriben M.Ö. 715 veya daha somut olarak 674), Önasyalı yabancı istilacılara karşı ilk kez 'bayrak açan' Kawa olmalı. Bu arada kaydedelim ki Firdowsi'nin dışında tüm hikayeyi birleştirerek veren yoktur. Fakat o da devreye çok geç girdiğinden hikayesini çelişkilerle doldurmuş, bir masal haline getirmiştir. Ama biz figürleri net bir şekilde yerli yerine oturttuğumuzda Newroz Menkibesinin esas ruhunu, yani direnişçi ruhunu yakalarız. Ayrıca bu menkibenin Medya'ya özgülüğünü de..