Kitaplarım - Zarathutra- Gathalar


II. bölüm

gathalar'ın tercüme ve yorumları

Bu bölümde Gathalar'ın, İngilizce'ye ve kısmende İsveççe'ye çevrilmiş olan metinlerini esas alarak tercüme edeceğim ve yorumlarını da ekleyerek vereceğim. Modern çağa gelinceye kadar Avesta'nın bu bölümü ile ilgili pek çok tercüme örnekleri ortaya çıkmıştır. Bunların çoğu, Gathalar'ın gramatik bakımdan çok zor birer metin olmalarından dolayı, sağlıksız tercümelerdir. Ben, bunun için çağımızın başlarından beri yapılmış olan alternatif tercümeler arasından üçünü esas aldım. Bunlar, çok çeşitli ve bazan biribirine zıt İngilizce tercüme örnekleri arasından en eskisi (Mills-1887), en yenisi (Insler-1975) ve ortadaki birinden (Moulton-1913) ibarettir. Moulton'un tercüme metni ise Bartholomae'ninkini esas almıştır. Bunları başta Khabardar-1951 olmak üzere diğer bazı tercüme denemeleri ile karşılaştırarak bir analize vardım ve aşağıda sunduğum metni elde ettim. Öte yandan kendim de elimdeki olanaklarla Avesta dili ve gramatiği üzerine yaptığım araştırmadan elde ettiğim bilgileri abartmadan kullandım. Bu suretle en sağlıklı sonucu elde etmeye çalıştım. Şimdi aşağıda bu çalışmanın ürünü olan metni bulacaksınız.

Dikkat! Her yasnanın tercümesini hemen o yasnanın yorum ve açıklaması takip ediyor. Yorum ve tercümenin bir bütün olduğunu unutmayınız ve her “ayetin=Ha'nın“ yorumunu okumadan metni anlamış olduğunuzdan emin olmayınız. Bir şey daha; her yasnanın iç numaralarına tekabül eden parçalara “Ha“ denir. Bunlar İslam'ın Kutsal Kitabı'nda “ayet“ olarak adlandırılıyor.

gatha(â) ahunavaiti(i)

28.yasna

1. (Senden) yardım isteyen şu uzatılmış ellerle, Ey Mazda, ben herşeyden önce Kutsal Ruh'un, (yani) ey Gerçek senin, eserlerin için dua ederim, ki bununla ben İyi Düşünce'nin ve Boğanın Ruhu'nun iradesini de tatmin etmiş (memnun etmiş) oluyorum.

2. Ey Ahura Mazda, ben her zaman İyi Düşüncem'le hizmetinizde olacağım. Bana her iki hayatla -evet, hem mana dünyasındaki hem de maddi dünyadaki (yaşamla ilgili)- ilgili bilgiler verildi, bu bilgiler Gerçek İnanç'a yaraşır bilgilerdir, ki onların herbiri (bir teki bile) senin destekçilerini mutluluğa gark edebilir.

3. Hepinizi -Seni Ey Dürüstlük, Ey İyi Düşünce ve Ahura Mazda ile (birlikte) Dindarlık'ın hükümranlıklarını genişlettiği (ve Ahura Mazda'yı) temsil eden diğer değerler- eskiden olmadığı kadar öveceğim, gelin benim medet isteyen çığlıklarıma.

4. Ben ki; kendimi tamamen İyi Düşüncem'le yüceltmeye (adamışım), ben ki; Ahura Mazda'nın fiilllerimiz için vereceği mükafatları bilinçle aklımda tutarım, (işte böyle biri olan ben, bunu); kudretim ve gücüm (yettiği) ve Gerçek'in takipçisi olduğum sürece yapacağım (yapmaya devam edeceğim).

5. Ey Gerçek, ben her ikisini; yani İyi Düşünce'yi ve Yaradan'a giden yolu öğrenmeyi sürdürürken, (aynı zamanda) seni (de) görebilecek miyim (sana ulaşabilecek miyim)? (bunun için) Ateşli bir dille (terennüm edeceğimiz) aşağıdaki yakarışla Yüce Söz'e (Mathra'ya) İtaate (Sraoşa) başlamalıyız:

6. “Sen (Ey Yüce Söz), İyi Düşünce ile birlikte (bize) gel. Ey Ahura Mazda, (sana ait olan O) Yüce Söz (vasıtasıyla) Zarathuştra'ya ve bize; Düşman'ın (Yalan'ın ve takipçilerinin) düşmanlıklarının üstesinden gelebilmemiz için o güçlü yardımı bağışla.“

7. Ey Gerçek ver şu ödülü, yani hüner (veya hikmet) dolu bilgilerinden bize ver. Sen ey Dindarlık, Viştaspa'ya ve bana güç ver ve Sen ey Bilge Egemen bize; onun vasıtasıyla (bizim için) ihtimam gösterdiğini duyacağımız şu sözü ver.

8. Sen, Tek üstün (varlık), Gerçek ile aynı hamurdan oluşan Alemlerin Efendisi, Ben kahraman Fraşaoştra için, kendim için ve (şu diğer imanlılar için) en üstün olanı (Gerçek'i) muhabbetle (yalvararak) diliyorum, ki Sen (bu bahsettiklerime) En iyi olanı, İyi Düşünce varolduğu sürece ver(meli)sin (bir defa için değil).

9. Bizim bu (ısrarlı) yakarışlarımız Sizi -Seni, Gerçek'i, ve En Üstün Düşünce'yi- gücendirmemeli, biz ki Sizler'e övgülerimizi sunmak üzere örgütlenmişiz, Siz en güçlüsünüz ve sizin gibi güçlülere kudret ve Egemenlik yaraşır.

10. Ey Mazda Ahura, bundan dolayı bildiğin (şu insanlara), Senin şu Gerçek ve İyi Düşünce'ye (sahip oldukları için) değer verdiğin (o insanlara, sahip olmak için sonsuz bir özlem duydukları) o hikmet dolu bilgileri onlara ver. Çünkü ben o sözler'in (o edilen duaların) İyi amaçlardan, sevgiden türediğini, (bundan dolayı) bunların Senin nezdinde muteber olduğunu biliyorum.

11. O suretle (kendi içimde) Gerçek'i ve İyi Düşünce'yi her zaman muhafaza edecek olan bana, Sen öğreteceksin ey Mazda Ahura, kendi öz ruhsal yapından ve (öz) ruhsal ağzınla, bu dünyasal hayatın nasıl olacağını bana (öğret), ki ben (bu bilgileri) Senin, bunları bekleyen insanlarına bildireyim.

28. yasna'nın yorumu ve açıklamalar

1. Bu bölümü Insler (1975) çevirirken; bir yerde “I first entreat all (of you)“ diyor. Onun bu bölüme getirdiği yoruma karşılık (çoğul), pek çok bilim adamı yakarışın sadece Aşa'ya yönelik olduğunu kaydeder. Oysa Insler; bu bölümde geçen “All of you“ ibaresi ile Ahura Mazda'nın kendisi başta olmak üzere; Aşa ve Vohu Manah'a da yakarışta bulunulduğunu söylemektedir. Bu ve bunu takibedecek olan Gatha metinlerinde bir şey muhakkak dikkatinizi çekecektir, ki o da şudur: Ahura Mazda ile onun iki önemli veçhesi olan Aşa ve Vohu Manah çoğu kez birlikte zikredilirler. Gathalar'dan anladığım kadarıyla Ahura Mazda; (yaradılışla ilgili meseleler hariç) daha ziyade insanın eylemi söz konusu olduğunda anılıyor. Aşa ise; Gerçeği ve ilahi düzeni ifade ettiğinden dolayı sözle ilgili vurgulamalarda sahneye çıkıyor. Bu arada Vohu Manah İyi düşünce söz konusu olduğunda karşımıza çıkar. Böylece Bahdiniler'in meşhur üçlemesi; “iyi düşünce, iyi söz ve iyi eylem“, en önemli üç tanrısal varlık ile ifade edilmiş olur: Tek Tanrı; Ahura Mazda ve œ'nun veçheleri olan Aşa ile Vohu Manah. Tanrı'nın diğer veçheleri bu üçlüyü destekler, takviye ederler.

2. Metinde geçen “İyi Düşünce(m)“ ibaresi, daha önceki çalışmalarımda Vohu Manah'a atfetmediğim ve insanın iç dünyasına özgü olan bir başka fonkiyonunu işaret ediyor. İlk iki çalışmamda, Tanrı'nın diğer beş veçhesi ile birlikte Vohu Manah'ı da sadece icra ettiği evrensel fonksiyonları itibariyle ele almıştım. Fakat Gathalar'ı incelemeye başladığım ilk adımdan itibaren bunların, “mikro kozmos“ olarak kabul edilen insanın iç alemi ile ilgili fonksiyonları ile de karşılaştım. Yani; Vohu Manah'ın, evrensel bir ruhsal varlık olarak kabul edildiği gerçeğinin yanında, insanın ruhsal yapılanmasında, daenası aracılığıyla geliştirdiği ve ona sahip olana ilahi bir mutluluk veren bir kavram olduğunu gördüm. O, bu yönüyle insanın “İyi Düşünce“sidir ve ona sahip olanı selamete götürecektir.

Bu bölümde ayrıca “hem mana dünyasındaki, hemde maddi dünyadaki“ diye çevirdiğimiz bir ibare geçiyor. Ibarenin orijinali olan; “astvatasca hyatca manangho“, kelimesi kelimesine tercüme edildiğinde “hem vücut, hem de düşünsel...“ şeklinde bir yan cümlecik ortaya çıkar. Gathalar'ın şekillendiği çağların ifade sisteminde bu ibarenin vermeye çalıştığı mesaj, doğrudan doğruya benim getirdiğim yorumsal tercümeye uygundur.

3. “…Dindarlık'ın sarsılmaz Egemenlik'lerini genişlettiği .... diğer değerler“, ibaresinde kastedilen şey, müminlerin dindarlık duygularıdır. İnsanların dindarlık duyguları arttığında Ahura Mazda'yı temsil eden değerler daha bir sağlam temellere oturacaklardır. İyi'yi seçenler artacak, Kötü'nün tecriti daha bir gerçeklik kazanacaktır. Bu bölümde “Dindarlık“ olarak çevirdiğimiz, aslında; “Yer Ana“ veya "Dünya'nın Ruhu“ olarak da çevrilebilecek olan “Armaiti“ de tabloya ekleniyor. İleride, Yasna: 31.6'da; ilk olarak söz edilecek olan “Haurvatat“ ve “Ameretat“la birlikte tanrının veçhelerinin tümü tamamlanmış olacaktır.

4. 'Fiillerimiz için vereceği mükâfatlar“, hem kötü, hem de iyi olabilirler, ki bu şüphesiz fiilin durumuna bağlıdır. “Gerçek'in takipçisi olmak“ ise Ahura Mazda'nın gösterdiği İyi'nin yolunda ilerlemektir, Kötü güçlerinkinin değil. Çünkü Gerçek; tek yaratıcının Ahura Mazda olduğuna, düşüncede, sözde ve eylemde doğruyu seçmekle Kötü'nün yenilgiye uğratılacağına inanmaktır. Böyle davranmak imanın esasıdır.

Bu bölümde geçen ve düşünürler tarafından çok tartışılan; “..meen geirı“ (olduğu gibi okuyunuz) ibaresi var. Bazı yazarlar bunda bir yükselti hissedip (geirı'nın günümüz Kurmancisi'nde “gır“ halinde hala küçük dağları ifade etmek için kullanıldığını hatırlayınız), Aryanların mitolojik dağından bahsedildiği gibi bir kanı ile hareket etmişken, bazıları bu ibare ile “cennet“in kastedildiği kanısındalar. Bunlara göre Meen geirı, Pehlevice'ye kelimeler yer değiştirip birleşerek “geirımeen“ ve zaman içinde giderek “garotman“a dönüşmüştür, ki bu şekliyle ibare bir çeşit cennet anlamına geliyor. Diğer bazılarının ise “to watch over“, yani “göz kulak olma“, “onları (halkının ruhlarını) koruma amaçlı olarak izleme“ anlamını verdikleri görülüyor. Fakat en nihayet; “kendi benliğimi yüceltme“ gibi kabul edilebilir bir yoruma varılmıştır.

5. “Gerçek'i görmek“ fiili pek çok araştırmacı tarafından biraz yanlış yorumlanmıştır. Mesela, Moulton (1913) ve Khabardar (1951); “Gerçek ve İyi Düşünce'nin ikisini birden“ görme isteğinden bahsederken, Mills (1887) ve Insler doğru bir şekilde (duacının) “Gerçek'i görme“ isteğinin ifade edildiğini vurgularlar. Bunun için şart olan şeyler; İyi Düşünce'yi ve Yaradan'a giden yolu öğrenmektir.

Bu bölümde Manthra ve Sraoşa kavramları da yer almaktadırlar. Manthra veya mathra “söz“dür. Önasya'nın tüm tek tanrılı dinlerinde, tanrının “ol“ demesiyle evrenin yaradılışını başlattığı o kutsal buyruğun Bahdin'deki karşılığı olan bir ilahi kelimedir. Zarathuşracı inanca göre bu söz “vâxş“ olarak yaradılış sürecinin en başlarında belirir. O, ayrıca 30 yazatadan (melek) biri olarak kabul görüyor ve bu haliyle “Spenta Manthra“dır (bu konuda daha ayrıntılı açıklamalarım “Aryan Mitolojisi“ adlı çalışmamda yer almaktadır). Bu Ayette veya Ha'da geçen Sraoşa ise geç Zerdüştilik'te meleklerin lideri olarak kabul ediliyor. Pekçok görevleri arasında en önemlisi; ahirette ruhların rehberliğini yapmaktır. Sraoşa bu metinde daha ziyade “ilahi itaat“ sıfatı ile yer almaktadır (ayrıntılar için bkz age).

6. Burada Yüce Söz'den bahsedilmesinin sebebi, Angra Mainyu'nun ve ona inanan veya onun doktrinini takibeden ölümlülerin moral tahribatlarına karşı, Gerçek'in gerektirdiği düzeni kurmak ve savunmak için (ilahi bir) bilgilenme ihtiyacını dile getirmektir. Bu bilgilenme, tabii ki vahiy yoluyla aktarılacak bilgilerle sağlanacaktır.

7. Ayette her güçlü varlığın taşıdığı sıfatlar zikrediliyor. Peygamber bu sıfatların ifade ettiği kavramlara ermeye çalışmaktadır. Bu bölümde dikkat edeceğiniz gibi Bilge Egemen ibaresi geçiyor, ki bu; Ahura Mazda'yı ifade eder. Siz bunu; “Egemen Mazda“ diye de okuyabilirsiniz. Çünkü Mazda; Bilge anlamına geliyorken, Xşayaca; “Egemen olan“ şeklinde yorumlanabilir.

8. Hazaoşem kelimesini ben “aynı hamurdan gelmek“ şeklinde yorumladım. Düşünürlerin hemen hemen tümü, ayrı ayrı anlamlar vererekten de olsa aynı kapıya çıkacak olan yorumlar geliştirmişler. “Co-association“, “of one will with..“, “of the same temperament“, “one in will with“ vs gibi yorum denemeleri, bu bölümde anlatılmak istenenler ve genel Doğu Aryan Mitolojisi'nin ruhu ile birleştirildiğinde “hazaoşem“ kelimesi tereddütsüz bir şekilde “aynı hamurdan gelmek“ şeklinde çevrilebilir. Çünkü Ahura Mazda; hem dürüstlüğü, hem de Gerçek'i ifade eder, ki bunlar Aşa'nın da sıfatlarıdır. Dolayısıyla tümü aynı hamurdan gelirler.

9. Yoithema kelimesi değişik yazarlar tarafından değişik şekillerde yorumlandığından dolayı, yer yer tercüme farlılıkları gözlemleniyor. Bu yorumculardan biri olan Mills, biraz da metnin Pehlevice versiyonuna bağlı kaldığından, yer yer gramatik yanlışlıklar da yapmıştır. Bundan dolayı bu bölümde (muhtemelen Zarathuştra'yı) “..Ey Efendim... bu mükâfatlarla arzumu doyur..“ şeklinde yakartıyor. Oysa yakın çağın bağımsız yazarları yoithema kelimesini “..organized“ veya “joined“ yada “associated“ şeklinde çevirmişler, ki bu şekliyle kelimenin anlamı dinin ruhuna da uygundur.

10. Bu bölümün tercümesinde düşünürler arasında pek büyük bir yorum farkı yoktur. İmanlılar, İyi Düşünce sahibi ve Gerçek'ten yana olduklarından mükâfatlandırılmak istenirler. Ödül ise onların öğrenmeyi arzuladıkları o “hikmet dolu“ bilgilerdir.

11. Bu Ha'da benim; 'kendi öz ruhsal yapından ve (öz) ruhsal ağzınla“ diye çevirdiğim bölüm konusunda yazarlar arasında biraz anlayış karışıklığı boy gösteriyor. Bazıları; “from thy (your) spririt by thy mouth“, derken diğer bir kısım yazar; “..befitting Thy spirit and with Thine own mouth“ diyor. Mills ise “from Thine own mouth of spirit“ diyerek daha doğru gibi görünen bir yorum getiriyor. Dindar bir Zerdüşti olan Khabardar ise Ahura Mazda'nın ebedi bir birlik içinde olduğu “Spenta Mainyu'nun ağzından“ bu istenen bilgileri aktarması istenmiştir diyor.

29. yasna

1. Boğanın Ruhu ağlayarak Hepinize (Ölümsüzlere) hitap etti: “Beni kim(ler)in (menfaati) için yarattınız? Kim beni(m vücudumu) biçimlendirdi? (Bu biçimimle) beni Şiddetin ve zorbalığın acımasızlığı, köle(ci)lik ve kuvvetin acımasızlığı tutsak aldı. Benim sizden başka çobanım yoktur. Bundan dolayı bana (refah için tek umudum olan) çayırları hazırlayın.“

2. Bunun üzerine Boğa'nın (vücudunu) Şekillendirici (ruhsal varlık) Gerçek'e sordu: “ sığır senin kararınla mı bu (keder verici) yola girdi? Eğer karar mercii olan sizler (ölümsüz altılar) onu (yeryüzüne) yerleştirmişseniz, orada her zaman sığırın bakımı hamiyetli bir çiftçinin (ellerine) bırakılmalıdır. Siz kimin ona sahip olmasını arzularsınız? Yalan'ın (sebep olduğu) öfkeyi kıracak birinin değil mi?“

3. Onlar (Boğa'nın vücudunu şekillendiren ruha) cevaplarını Gerçek vasıtasıyla verdiler: “ Orada Boğa için düşmanca davranışı engelleyebilecek hiç bir yardımcı yoktur. Şu ötedeki varlıklar (yani dünyadaki varlıklar) arasında, Yüce Varlıklar'ın düşük mevkidekileri (ölümlüleri) onun vasıtasıyla etkileyebilecekleri güçlü biri bulunamadı, ki ben (işitmeye) hazır kulaklarımla (böyle) birinin çağrısını (buna aday olduğunu bildirmesini) bekliyorum“.

4. Mazda (geçmişte) Daevalar'ın ve insanların neyi ne amaçla yapmış olduklarını en iyi bilendir, onların neyi ne amaçla yaptıklarını gelecekte de bilecektir. O karar verici olan Efendi'mizdir. (Bizim için) neyi arzularsa, o zaman o (şey) olacaktır.

5. Bu nedenle biz ikimiz, yani Boğanın Ruhu (Gauş Urvan) olan ben ile Ana (dişi) Sığırın Ruhu ellerimizi açmış, Efendimiz'e (Yaradan'a) dua ediyorken (dua ettiğimiz sırada), şu soruları soruyorduk Ona (Ahura Mazda'ya): “ Orada (yeryüzünde) namusu ile yaşayan bir adamın (iyi) bir geleceği olamayacak mı? Yalan'ın (taraftarları) arasında sığır sürüleri besle(meye kalkan) biri için bir gelecek (hiç) olmayacak mı?“

6. Bunun üzerine Ahura Mazda, Tek Bilge, duyarlılığından dolayı (cevap vererek) şu Kutsal Sözler'i sarfetti: “(Aramızdan) hiç kimse ne bir efendi, ne de cidden Gerçek'e layık (olduğu açık olan) bir hüküm bulabildi. Buna rağmen (vücudunu şekillendiren) Şekillendiricin seni, yine de bir hayvan yetiştiricisi ve bir çiftçi için şekillendirdi.“

7. Gerçek ile aynı hamurdan (mizaca sahip) olan Ahura Mazda, sığır için yağ ve (bakıcısı) için süt (sağlayacağına dair) Kutsal Söz'le (onlara söz) verdi. O, buyrukları ile (gereğince) yoksullar için erdem doludur.

Sordu: “Ey İyi düşünce, bu gibi şeyleri ölümlülere vermek üzere kimi buldun?“

8. (İyi Düşünce cevapladı):" Onlar arasında sadece Zarathuştra Spitama var bizim emirlerimize kulak veren. Ey Ahura Mazda, O bizim düşüncemizi bildik yapmaya (tebliğ etmeye) arzuludur, Senin ve şu Gerçek'in (düşüncelerini). Bırak ona hayranlık uyandıran bir konuşma (bilgisi) kaabiliyeti ihsan edelim."

9. Fakat bunun üzerine Sığırın Ruhu ağladı (ve şöyle dedi): “Ben ki şimdi sözleri etkisiz, (kendisi) kudretsiz bir koruyucu ile yetinmek zorundayım, hayat sürem boyunca ne zaman emirleri etkili olan birini(n bana sahip çıkmasını) umabilirim? Acaba ne zaman orada (yeryüzünde) biri ona (sığıra) etkili yardımı verebilecek (onu katliamdan koruyabilecek)?“

10. (Zarathuştra konuştu): Ey (Yaratıcı) Efendi, şu ölümlülere, sayesinde barış ve huzuru sağlayacakları, Gerçek'in ve İyi Düşünce'nin düzeninin kudretini bağışla! Ben (Zarathuştra) bu (gücü) elinde tutanın Sen, Ahura Mazda olduğunu biliyorum.

11. (Zarathuştra devam etti): Nerede Gerçek, (nerede) İyi Düşünce (ve nerede) onların eğemenlikleri? Evet gelin, siz şimdi (hemen) bana gelin! Mazda Ahura, bunları büyük göreve uygun (kötü ile mücadele görevine uygun) güçler olarak tanı. Efendim, bizim sana sunduğumuz (dindarlık hatırına) aşağıya bize (gel).

29. yasna'nın yorumu ve açıklamalar

Bu yasna'nın içeriğinde daha ziyade şeytani güçlerin uyguladıkları şiddet ve yaptıkları tahribata karşı yardım çağrıları yer alır. Bunu dışında bir de sığırın (imanlılar'ın) feryadı işitilir.

1. “Hepinize“ şeklinde çevirdiğimiz “xşmaibya“ kelimesi, bugünkü Zaza Kürtçesi'inde hala yaklaşık bir şekilde kullanılıyor, şöyle: xşımai=şmay=Siz ki, bya=pya=birlikte; bunları birleştirdiğimizde “Siz (hepiniz) birlikte“ ibaresi ortaya çıkar. Bu ibarenin kimleri kapsadığı hususunda karışıklık olmakla birlikte bunların; Ahura Mazda, Aşa, Vohu Manah ve Spenta Mainyu oldukları hususunda geniş bir konsensus vardır.

Metinde “teşa geuş“ veya “geuş teşat“ ibaresi geçiyor, ki bu ibare de araştırmacılar tarafından çok tartışılmıştır ve tartışılmaktadır da. Teşat; yaratma fiilinin bir çekiminden ibarettir. Bunu bazı araştırmacılar “şekil verici“ olarak yorumlarken, diğer bazıları kelimenin Spenta Mainyu ve Ahura Mazda'nın bir sıfatı olduğunu, direkt yaratma fiili ile ilgili olduğunu kaydederler. Moulton bu Mitolojik kavramın aslında Mithra'nın yerini alan bir kavram olduğunu ileri sürer (in; Early Religious Poetry of Persia). Haug bunun “sığırı kesen“ anlamına geldiğini kaydeder. Insler ise Geuş Teşan'ın direkt Spenta Mainyu olduğunu ileri sürüyor. Fakat dikkat edilirse Ahura Mazda burada olayın dışındadır. Yani tek yaratıcının içinde yer almadığı bir olayla karşı karşıyayız. Demek ki ortada bir yaratma olayı yoktur, ancak bir şekil verme (to shape) söz konusudur.

Yorum getirirken her kelimenin direkt ve mecazi anlamı itibariyle kullanıldığını unutmayalım. Fakat yine de mecazi anlamlar çok daha fazla ağır basmaktadır.

3. Metinde konuşturulan figürlerin nerede konuşturulduklarına iyice dikkat ediniz. Eğer Aşa konuşturuluyorsa, problemin adalet ve dürüstlükle ilgili olduğu bilinmelidir. Bu bölümde “avışem“ sözcüğü biraz tartışma doğurmuşa benziyor. “Şu ötedekiler“ veya “şunlardan“ gibi anlamlara gelebilecek olan bu kelime, cümlenin akışı içinde açıkça “ölümlüler“ veya “yeryüzünün halkı“ anlamına geliyor. Eğer “şu ötedekiler“i, “şu yeryüzündekiler“ olarak algılarsak, yazarlar arasında yorum birliğine varırız.

4. Bu bölüm çok zorluklar çıkaran bir bölümdür. Aklını Rig Veda'ya takan ve açıkça Hristiyanlık gibi diğer dinlere cevap yetiştirmeye çalışan Xabardar'ın tercüme teşebbüsünü bir tarafa bırakırsak bile zorluk var bu bölümde. Insler, “sexvarı“ kelimesinin “söz“ anlamına geldiğini, bunun burada “agreement“ yada antlaşma anlamında kullanıldığını varsayıyor. Oysa anlaşma kelimesi Avesta'da “mithra“ olarak geçer ve bu çok esaslı bir kelimedir. Insler kendi anladığı şekliyle geliştirdiği yorumdan hareketle, Ahura Mazda'nın Daevalar'la anlaşma yaptığını ve sözünün eri olduğu için bu anlaşmalara hep bağlı kaldığını bu bölümü tercüme ederken “keşfetmiştir“. Oysa 49. Yasna'nın 9. Ha'sında açıkça İyi'nin Kötü ile ittfak yapmayacağı anlatılır. Bu Ha'da bir diğer zorluk, “meşyaişca“ kelimesinin tercümesinden doğmuştur. Bilindiği gibi meşya mitolojide ilk erkektir. Xabardar bunu bir Daevacı topluluk olarak kabul ediyor ve bunların Hazar Denizi'nin güneyini yurt edindiklerini söylüyor. Oysa oranın tarihi adı Mazandaran'dır ve orada Mazanalar yaşardı, ki bunlar gerçekten Daeva-yasnacı idiler. Ama kimse onları “meşyakalar“ olarak adlandırmıyordu.

5. Burada geçen “ajyao“ kelimesi belli bir ölçüde problem yaratıyor. Kelime; anlam itibariyle “doğurgan olabilecek yaşta“ şeklinde yorumlanabilir. “jya“ fiili, “ziya (Zazaki)“ ve “zê (Kurmanci)“ şeklinde günümüz Kürtçesinde hala kullanılır. “A“ kelimesi ise Kurmanci'nin bazı ağızlarında “O ki“ anlamına geliyor, ki burada da aynı amaçla kullanılmıştır. Insler, doğru olduğuna kanaat getirdiğim bir yorum getirerek, bu kelime ile; “imanlılar topluluğunu arttıran imanlı biri“ anlatılmak istenmiştir diyor. Ama yine de her yorumu çift yönlü olarak ele almak, “doğurgan bir inek“in Eski Aryanlar için önemli olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Ben kelimeyi “Ana (dişi) inek“ olarak çevirmekle her iki anlamı anlamı karşılamayı umdum.

6. “Ahu“ kelimesi “Efendi“, “sahip“ ve “kral“ anlamlarına gelebiliyor, ki bunu bazı yazarlar “yargıç“ veya “bilirkişi“ şeklinde çevirmişlerdir.

7. Bu kısımda “süt“ ve “yağ“ olarak çevirdiğimiz kelimeler, aslında 6. Ayet nazarı itibare alınmadan çözümlenemezler. Yağ ve süt burada güçlülük ve zenginlik anlamında kullanılmıştır. Bazı yazarlar ise, sığırın insanları beslemek üzere yaratıldığını baz alarak, yağın burada bu anlamda kullanıldığını kaydederler. Xabardar ise, “Mathra“yı ön plana çıkarmış ve bunun yaradılışla ilgili bağlantılarından hareket ederek, araştırmacılar arasında hiç kimsenin kabul etmediği sonuçlar çıkarmıştır, ki bundan da konu ile ilgili olarak bilgi sahibi olmanız için bahsediyorum. Metinde yer alan “sığır“ kavramının, bir yönüyle (ki en temel yönüdür bu) imanlılar topluluğu anlamına geldiğini unutmamalıyız.

8. Nihayet “emirlere kulak veren biri“ bulunmuş, “sığır“da ifadesini bulan “imanlılar“ı uyarıcı bir insan olarak seçilen Zarathuştra, Vohu Manah tarafından Ahura Mazda'ya takdim edilmektedir. Spitama Ailesi'ne mensup olan bu temiz tiynetli insan, Tanrısal Varlıklar'ın emirlerine “kulak vermiş olan“ tek insandır. Vohu Manah, bu peygamber adayının bilgilendirilmesi, yani ona vahiy yoluyla ulaşılması gerektiğini Ahura Mazda'ya ve Aşa'ya bildirir. Bundan da anlaşıldığı kadarıyla Vohu Manah Tanrı Katı ile peygamber arasında bir nevi aracı ruh rolu oynamaktadır. Tıpkı Müslümanlar'ın Cebrail kavramında olduğu gibi.

9. Fakat sığır (imanlılar) hala sızlanıyorlar. Çünkü seçilen peygamber etkisizdir, kendisini pek dinleyen yoktur. Gerçek yolu bulamamış olan sapkın yöneticilerin (kavaların ve onlarla paralel hareket eden karapanların) katliam politikalarını devam ettirecekleri gerçeği tanrısal güçleri ürkütmektedir.

10-11. Devreye giren Zarathuştra'nın yakarışı, Aşa'nın ve Vohu Manah'ın, yani adalet ve iyi düşüncenin hakim oldukları ve insanların bu sayede huzur içinde yaşayacakları bir adil düzene ulaşma özleminin bir ifadesidir.

30.yasna

1. ( Dindaşlara): Ben şimdi kavrayış (sahibi) insanların akıllarında tutmaları gerekli olan şeyleri, onları duymak isteyenlere açıklayacağım. (Bunlar) Ahura'ya ilahiler, İyi Düşünce'ye dualardır (dualar şeklindedir). Bir de akıllıca düşünenlerin Dürüstlük'leri (veya Gerçek) vasıtasıyla görebilecekleri göksel (cennetsel) ışıkla gelen mutluluktur (bu açıklayacaklarım).

2. Dinle kulaklarınla bu en gerekli olan şeyleri! İki İnanç arasında (Doğru bir) karar(a varmak) için onları (iyi olan şeyleri) açık bir zihinle gör. Her insanın Büyük ceza ve mükâfat (gününden) önce (karar verecekleri bu seçimi) sen kendin düşünerek bizim isteğimize (uygun istikamette olacak şekilde) bul.

3. Evet bunlar iki temel güçtürler (ruhturlar), ki bunlar kendilerini ikiz (zıt ikizler imişler gibi) açığa vururlar; düşüncede, sözde ve eylemde; İyi ve Kötü. Akıllı olan, bu iki güç arasında bir defada doğruyu seçer, ahmak (ise onu) değil.

4. Ne zaman ki bu iki güç ezelde (başlangıçta) bir araya geldi, hayat ve hayat olmayanı yarattılar. En nihayetinde (ölümden sonra) Kötü Hayat Yalan'ın takipçileri için olacaktır, fakat En İyi Düşünce (cennet) imanlılar içindir.

5. Bu iki güçten (ruhtan) Yalan olanı, en kötü şeyleri gerçekleştirmeyi seçmiştir. Fakat giysileri en sert taştan oluşan (yani bir taş gibi fikrinde direnen) gerçekten erdemli olan güç Gerçek'i seçti…(Ve böylece bunlar; Gerçek'i seçenler), süreklilik kazandırdıkları adaletli eylemleri ile Ahura Mazda'yı memnun edeceklerdir.

6. Kötü Güç kendilerini ikna ettiğinden dolayı, daevalar (ve onlara tapanlar) hiç bir şekilde bu iki güç arasında doğru olanı seçemediler. Onlar, Kötü Düşünce'yi seçtiklerinden beri şiddete rağbet ettiler, bu seçimleriyle onlar dünyaya ve insanlığa keder verdiler.

7. Fakat bu dünya için O (ahura Mazda), İyi Düşünce ve Dürüstlük'ün kuralları ile geldi ve bizim tahammüllü Dindarlık (vasıtasıyla Dünya'ya) vücut ve hayat verdi. O (Ahura Mazda) bu imanlı (kişileri) korumak için burada olacaktır, tıpkı (kıyamette) erimiş demir (imtihanında) hazır olacağı gibi.

8. (Ahura Mazda'ya):Günahkârların cezalarını çekip bitirmelerinden sonra Senin için, Ey Ahura Mazda, İyi Düşünce düzeni hazır (olacaktır). Bu (Yalan'a kapılmış olanlar), kendilerine bildirildiği şekliyle, daha sonra Gerçek'in ellerine teslim edileceklerdir.

9. Biz böylece (Dünya'nın) bu büyük rehabilitasyonunu (iyileştirilmesini) ve ilerlemesini sağlayacağız. (Yeni) Adil Düzen'in (kendisi) olan hediyelere kavuşmak için işe yarar bir hazır olma durumu ile, biz de Mazda'nın Ahuraları gibi olacağız( evet, tıpkı Senin gibi). Çünkü orada (Adil Düzen'in işlediği yerde) Gerçek Akıl kendi öz evinde oturacağı için, (orayla bütünleşmiş olan) bizim düşüncemiz de Gerçek Akıl haline gelmeye yüz tutacaktır.

10. Yalan'ın (yeryüzündeki veya imanlıların ruhlarındaki) tahribatları sona erdiğinden, En Süratli Atlar (yani imanlılar), İyi Düşünce'nin İyi Mekânı'ndan Ahura Mazda'nın ve Gerçek'in iyi ününe doğru koşacaklardır.

11. (Dindaşlara): Ey erkekler, ne zaman ki siz tüm bu buyrukları Ahura Mazda'nın ortaya koyduğunu; iki yoldan birinin çıkmaz, birinin de açık olduğunu; Yalan'a sapmışları uzun bir tahribat, imanlıları mükâfat beklediğini öğrendiniz; (o zaman) her biriniz bu buyruklara uyacaktır. Bunu böyle bil!

30. yasna'nın yorumu ve açıklamalar

1. İlk iki yasnadaki (28. ve 29. yasnalar) bazı tanıtımlar ve peygamber arayışlarından sonra bu yasnada Zarathuştra artık peygamber olarak tebliğlerine başlıyor. O, anlayış sahibi insanlara hitab ediyor ve bu anlattıklarının dinlenmesi, yani benimsenmesi halinde insan için mutlak saadete giden yolun açılacağını beyan ediyor. İnsanın bu söylenenlerin içerdiği anlamı kavraması halinde, gönül gözü sayesinde vaadedilen ilahi mutluluğu yaşarken bile görür.

2. Zarathuştracı ideolojide en merkezi bir yer tutan insan, İyi ile Kötü arasında seçimini kendisi yapacaktır. İyi ile Kötü arasında yapılacak olan bu seçim, onlar için hayatidir. İnsan bunu kendi iradesi ile yapacağından, sorumluluk da ona ait olacaktır. Eğer iyiyi seçmişse “öbür dünyada“ hakettiği mutluluğa erecektir. Bu seçimi yapacak olana Zarathuştra sadece uyarı görevini yerine getirmektedir. “Açık bir zihinle“ görülecek olan gerçek yolu seçmek insanın kendisine aittir.

3. Bu ayet, araştırmacılar tarafından en fazla tartışılan ve en fazla yanlışların yapılmasına yol açan bir bölümdür. İki kelimenin yorumudur tüm bu karışıklıklara yol açan. Bunlardan biri; xvafena, diğeri de yeema (ee'yi uzun e şeklinde okuyunuz). Xvafena; Kürtçe'deki “xevn“ kelimesine benzer ve Bartholomae tarafından bu kelimenin ifade ettiği anlamla, “somnõ“ yani “uyku“yu ifade ediyor şeklinde yorumlanmıştır. Bir kısım yazarlar bunu “dream“ olarak çevirme eğilimi gösterirler. Xabardar, Rig Veda'ya aşırı bir şekilde fikse olduğundan, bu kelimeyi -adı geçen dini kitaptaki bir benzetmeden hareket ederek-, “yetenekli bir işleyişe sahip“ veya “usta“ şeklinde yorumlamıştır. Bu kelimenin “dream“ veya “sleep“ şeklinde yorumlanmasına -bir dereceye kadar- Yaşt; 13.104 sebep olmuştur, ki kelime burada gerçekten Kürtçe'de olduğu gibi ve yukarıdaki yorumuyla kullanılmıştır. Oysa “uyku“ kelimesi Avesta'da “xvafena“ değil, Kürtçe'ye daha yakın olan “xvafna“dır. Moulton bu kelimeyi; “gizli görüntü“ veya “hayal alemi“ şeklinde anlamayı yeğlemiştir. Dinin genel karekteri göz önünde bulundurulduğunda bu daha mantıklı bir açıklamadır. İnsler ise bunun “xvafni-“ kökünden geldiğini ve “rivalry“ yani rekabet demek olduğunu kaydeder, ki ben de kelimeyi (parantez içinde olmak üzere) “zıt“ olarak yorumladım.

Yeema kelimesi, dinin yorumlanmasında karışıklıklara yol açtığından dolayı önemlidir. Bazı yazarlar bu kelimenin anlamı olan “ikiz“ sözcüğünden hareket ederek, Ahura Mazda ile Angra Mainyu'nun ikiz olduğunu söylerler. Zurvanistler, bu iki güce bir de baba bulurlar; Zaman tanrısı, Zurvan.. Dinkard'da geçen şekliyle (yani xvafna) olaya yorum getiren West, “Ohrmazd (Ahura Mazda) ve Ahraman'ın (Angra Mainyu'nun) aynı rahimi paylaşan ikizler“ olduklarını söyler. Bu öngörü dinin ruhuna tamamen ters gelmektedir. Oysa metindeki ikizlik “zıtların birliği“nde tarifini bulan bir ikizliktir. Biribirinin tersi davranışa sahip olma -veya xvafena ile de birleştirirsek-, rekabet halinde bulunma anlamında bir ikizliktir bu. Takibeden cümleyi yani; “düşüncede, sözde ve eylemde iyi ve kötü“ ibaresini de dikkate alırsak, ortada kardeşlikle ilgili hiç bir durum olmadığını görürüz. “Akıllı olan“ın iyiyi seçeceğini söyleyen son cümle ise bizi Moulton'u onaylama noktasına getirir. Yani bu güçler zihinsel güçlerdirler. Kendilerini zihnimizi etkilemeye çalışmak suretiyle açığa vururlar. Biz aralarında seçim yapmakla yükümlüyüz. Eğer bilge isek, iyiyi seçeceğiz, değil isek iyi olanı değil (seçemeyiz).. Üstelik bu ikilinin hiç bir elemanı Ahura Mazda değildir. Bunlar, İyi; Spenta Mainyu ile Kötü; Angra Mainyu'durlar.

4. Bu bölümde geçen “heen-jasaıtem“ kelimesi bazı açıklamaları gerektirecek önemdedir. İbare “bir araya gelmek“ veya karşılaşmak anlamına geliyor (come together, meet together). Buradaki anlam, dostça bir araya gelmek olarak algılanamaz. Hatta bazı yazarların yorumladıkları şekliyle; bu bir araya geliş nötral bir biraraya geliş de değildir. Bir araya gelişleri düşmancadır bu iki fundamental gücün. Bu bir karşılaşmadır. O zaman “gaım-ca“ ve “ajyaitiim“ oluştu. Buradaki gaım-ca'yı Spenta Mainyu, ajyaitiim'i ise Angra Mainyu temsil edecektir. Çünkü gaım-ca; hayat, hayatın nefesi gibi anlamlara geliyor. Bilindiği gibi gaım, Zazaki'de Gon olarak kullanılmaya devam ediyor. A-jya ise iyi tahlil edilirse Kurmanci'deki “bê jiyan“ ile aynıdır. Çünkü bazı yörelerde ve bazı kelimelerle kullanıldığında “a“ öneki Kurmanci'de olumsuzluk ifade eder. Bu açıdan ele alındığında “a-jya“ ajiyan buyin (Cigerxwin kullanır bu kelimeyi) aynı kelimedir. Bu ise “ölüm“ anlamına geliyor ve Kötü güçlerin sahip olduğu bir sıfattır.

5. Bu bölümde Erdemli Ruh'un (Spenta Mainyu'nun) Angra Mainyu'nun gerçek karşıtı olduğunu daha net bir şekilde görüyoruz. Ahura Mazda ise Tek Yaratıcı Tanrı'dır ve Spenta Mainyu'yu destekler. Ayet, aslında Zarathuştracılık'ın iki tanrılı bir din olduğunu savunanlara da açık bir cevap teşkil ediyor. Dikkatli bir okuyucu, Ahura Mazda'nın bu iki temel ruhun (veya düşünsel varlığın) dışında tutulduğunu açıkça görür. Çünkü ayet açıkça; “...Erdemli Ruh... Gerçek'i seçti. ..(ölümlüler arasında) onu seçenler, ...Ahura Mazda'yı memnun edecekler“ diyor. Demek ki bu dinde iki temel ruhsal kavram vardır; Spenta Mainyu ve Angra Mainyu. Spenta Mainyu'yu seçenler adaletli fiilleriyle Ahura Mazda'yı memnun ederler. Diğerleri ise, istikbaldeki hayatta çekecekleri işkencelere, yaptıkları yanlış seçimle, kendileri çanak tutmuş olurlar.

6. Bu ayette Kötü'nün, daevalar'ın da üstünde bir kavram olduğu görülecektir. Çünkü daevalar ve daevalara birer tanrı imiş gibi tapanlar da İyi ile Kötü arasında bir seçim yapmışlardır. Demek ki bu İki Temel Güç, daha doğrusu iki temel kavram, her şeyin üstünde bir pozisyondadırlar. Her varlık onlarla ilgili seçimini yapacaktır. Bu çok önemli bir saptamadır ve Zarathuştra'nın geliştirdiği dinin, bizzat onun takipçileri tarafından bile kolay anlaşılamayan en temel noktasıdır. “Çok Tanrılılık“ tezinin savunucularının sarıldıkları İyi Tanrı, Ahura Mazda; İyi Ruh (Güç) ile, Kötü Tanrı, Angra Mainyu; Kötü Ruh (Güç) ile (ruh yerine kullacak daha iyi bir kelime bulamadığımız için böyle çevirdik) özdeştir saptaması bu ayet ile havada kalıyor. “Çok Tanrıcı“ araştırmacıların tezlerine kanıt olarak getirdikleri şeyleri anlamsız hale getiriyor bu ayet. Yani; Zarathuşracılık'ın İki Tanrılı bir din olduğu hususundaki tesbitlerini temelsiz bırakan bir ayettir altıncı ayet. Daha sonra göreceğimiz gibi sadece Ahura Mazda yaratıcı olabiliyor. Daevalar (şeytani güçler) ve onların takipçileri, bir kavram olan İyi'yi seçemediler. Kötü'yü seçmekle ise şiddete çanak tuttular ve insanlığın kedere gark olmasına yol açtılar.

7. Ahura Mazda'da bu kavramlar arasında seçimini yapmış ve “bu Dünya için, İyi Düşünce ile Dürüstlük'ün kuralları“ ile (ona, yani dünyaya) gelmiştir. “Erimiş demir (veya metal)“ ibaresi metinde direkt olarak geçmiyor, ancak sadece demir veya metal kelimesi (eyengha, Kürtçe-Z; asın, Kur; hesın) yer alıyor. Bu ibare Avesta'nın diğer bölümlerinde; “ayahxşulta“ (erimiş demir) şeklinde yer almaktadır. Erimiş demir, kıyamette genel bir imtihandır ve her insan bu imtihana tabi olacaktır. O gün tüm Dünya'nın yüzeyini erimiş kızgın demir kaplayacaktır. İmanlı kişiler serbesçe bu kızgın demir selinin üstünden geçebildikleri halde, şeytana ruhunu teslim etmiş olanlar oracıkta kahrolacaklardır. Ahura Mazda'nın bu imtihan sırasında imanlıları koruyacağı, onların serbestçe bu seli geçmesini sağlayacağı dile getiriliyor.

8. Bu bölümde açıkça, cezalarını bitirdikten sonra herkesin Gerçek'in ellerine teslim edileceği söyleniyor. Bu da, Kötü'nün takipçisi olan daevasal ruhsal varlıklar ve ruhlarını tümüyle Kötü'ye teslim etmiş olan ölümlüler dışında, herkesin nihai durağının cennet olduğunun işaretidir. Daha sonraki ayetlerde göreceğimiz gibi, bunlar [yani Yalan'a sapmış ruhsal varlıklar (Daevalar) ve ruhlarını Kötü'ye teslim etmiş olan kavalar, karapanlar ve usıclar gibi üst sınıf mensupları] ya tümüyle inaktivasyona uğratılacaklar, ya da yok edilmek suretiyle bertaraf edileceklerdir. Günahlarından arınmış olan sıradan insanlar ise; her biri ahuralaşarak tanrı katına varacaklardır.

9. Olay, Dünya'nın büyük rehabilitasyonu, yani Evren'in Kötü'den arındırılarak iyileştirilmesi anlamına geliyor. Bu rehabilitasyon, evrenin tümüyle Kötü güçlerden arındırılması demektir. Yani büyük, evrensel hesaplaşmanın İyiler'in lehine sonuçlanmasıdır bu. Kötü kesin bir yenilgiye uğramıştır. İnsanlar cehennemde günahlarından arınmış olduklarından dolayı, Mazda'nın Ahuraları gibi olmaktadırlar. Gerçek'in ellerine teslim edilen insanlar gerçek aklın (mutlak aklın) evine ulaşacaklar ve kendi akılları da gerçek akıl haline gelmeye yüz tutacaktır. İrade-i Külliye'ye katılan İrade-i Cüz'iye onu tamamlamış, kendisi de onun bir parçası haline gelmiştir. En el Haq..

10. Bu bölümde “skendo spayathrahy㓠ibaresi çok tartışılmıştır. Skendo, bugünkü Kürtçe'de kullanıldığı şekliyle “şkandın“ veya “şıknayış“ anlamına geliyor (Türkçesı; kırmak, parçalamak). Bu tamam. Asıl gürültü “spayathra“ kelimesi üzerine kopmuştur. Zerdüşti geleneği bunu “ordu“ şeklinde yorumlamıştır. Mills; “darbe“ olarak yorumluyor kelimeyi. Tiele bunun (eğer böyle bir melek varsa) “tahribat meleği“nin özel adı olduğu kanısında. Yorum farkı ne olursa olsun, tüm düşünürler burada drujun=Yalan'ın veya onun taraftarlarının yok edildiğinin ifade edilmek istendiğini kaydederler. “En süratli atlar“ terimi imanlıları ifade etmek için kullanılan bir benzetmedir.

11. İnsanlar Gerçeği, yani Ahura Mazda'nın gösterdiği yolun açık olduğunu öğrendiklerinde, bu yolu tutarlar. Buradaki erkekler sözcüğü yine tartışma konusu olmuştur. Maşyangho'yu bazı yazarlar “Ey ölümlüler“ diye çevirirken, diğer bazıları “maşye“nin yaratılan ilk erkek (aryanlar'ın ademi) olduğunu, maşyangho'nun da bundan (yani erkekten) başka bir anlama gelmediğini söylerler.

31.yasna

1. (Ölümsüzlere): Sizin bu buyruklarınızı önemsiyoruz. Biz, bu Sözler'i (emirleri bilmeyenlere) öğretiyoruz, ki bu Sözler; Yalan'ın emirlerine uydukları için Gerçek'in takipçilerini tahrip etmeye devam edenlerin duymaya yanaşmadıkları sözlerdir. Fakat buna karşın Ahura Mazda'ya iman getirecek olanlar için en iyi sözlerdir (bu sözler).

2. (Taraftarlara): Eğer daha iyi olan rota bu sözler vasıtasıyla (dahi) ruh(unuz) tarafından (hala) görülmemişse, o zaman bırakın bir bilirkişi olarak ben size, Ahura Mazda'nın hangi yolu tuttuğumuzda Gerçek'in kurallarına uygun olarak yaşayacağımıza hükmettiğini göstereyim (size bu konuda klavuzluk edeyim).

3. (Ahura Mazda'ya): Şu her iki taraf için (açıkçası; Gerçek'ten yana olanlarla, Yalan'dan yana olanlar için), ruhunun (bir parçası olarak) yarattığın, Ateş ve Gerçek vasıtasıyla (onlara) vaadettiğin mutlulukları ve Senin taraftarlarının (yerine getirmeleri zorunlu olan) şu emirleri anlat Ey Ahura Mazda, kendi öz (ruhsal) ağzındaki dilinle, bilmemiz için anlat ki, bu (bilgiler) yardımıyla tüm yaşayanları (hak yoluna) çevire(bile)yim.

4. (Taraftarlara):Gerçek'in, Ahura Mazda'nın, (ahiretteki) ödülün saadeti ve Dindarlık ile birlikte diğer (tanrısal) Efendiler'in benim çağrıma uyarak ortaya çıkmalarını sağlayabildiğim zaman, mütekâmil İyi Düşünce(m) aracılığı ile Onlar'ın güçlerinin Egemenlik'ini arayacağım (ve bulacağım), (ki) bu suretle Yalan'ı alt edebileceğiz.

5. (Ahura Mazda'ya): Konuş! Gerçek'in benim için yaratmış olduğu mütekâmil İyi Düşünce'yi sezmemi (sağlamak) amacıyla konuş. (Konuş); Beni gaipten haber veren biri (Peygamber) haline getiren şeyleri İyi Düşünce(m) vasıtasıyla zihnimde tutmam (unutmamam) için konuş. Ey Ahura Mazda, olmayacak ve olacak şeyleri de konuş.

6. (Taraftarlara): (Şu) bana; O'nun (Tanrı'nın), Sağlık ve Ölümsüzlük'ünün Gerçek'ine ilişkin Mathra'yı (Doktrini, Gerçek Söz'ü) anlatacak olan bilge adama en iyi (ödül olarak) o (öğreticinin) olacaktır: “Bu (Gerçek Söz, Mathra); Mazda için Egemenlik'tir, ki her bir insan O'nun bu egemenliğini kendi İyi Düşünce'si ile arttıracaktır (genişletecektir).“

7. O'dur (yardılış'ın) başlarında; “bırak, kutsanmış ülkeler (alemler) ışıklarla dolsun' 'yı (gerçeğini) belleten, O'dur kendi bilgeliği ile Gerçek'i yaratan. O'dur aynı amaç için aynı zamanda mütekâmil İyi Düşünce'ye destek olan.

(Ahura Mazda'ya): Bu ruh vasıtasıyla ( Gerçek ve İyi Düşünce ile aynılaşan insanlar arasındaki bu ruh vasıtasıyla) Sen Ahura Mazda, (Seninle özdeş olan bu ruhlar vasıtasıyla) büyüdün, (sen ki) başlangıçtan bugüne kadar aynısın (hiç değişmemişsin), ey (yaratıcı) Efendi.

8. Evet, her ne kadar Sen ilk (Ezeli) isen de, düşüncemde Seni ebedi genç ve İyi Düşünce'nin babası olarak algıladım (kavradım), ey Mazda, o anda aynı zamanda (gönül) gözümle Seni, eylemlerinle; Gerçek'in hakiki yaratıcısı ve hayatın Efendisi olarak gördüm.

9. Dindarlık Senin olmuştu, (yani) sığırı şekillendirici (ruh), daha açıkçası şu büyük kararı veren ruh (senin olmuştu), ey Mazda Ahura, (işte) O zaman Sen onun (sığırın) önüne; (isterse) çiftçiliği iş olarak tutana, (isterse) çiftçi olmayacak olana gidebilmesi (bu seçimi yapması) için yol(lar) koydun.

10. O (sığır), bu iki (seçenekten, yeryüzünde) İyi Düşünce'nin (de) üreticisi (ve böylelikle) sığır-yetiştiricisi olan çiftçiyi kendisine doğru sözlü sahip olarak seçti. Ahura Mazda iyi ihtimam isteyen sığırın arkadaşlığını paylaşması için asla çiftçi olmayanı düşünmedi (bunu istemedi).

11. Sen, Ahura Mazda, başlangıçta bize; (Senin) kendi düşüncenle mahlukları, daenaları ve amaçları yarattığın için, sen (bize) beden ve ruhu yarattığın için, Sen hem eylemleri hemde sözleri yarattığın için-(ki tüm bunlarla) bir insan kendi öz iradesiyle seçimini açığa vurur,

12. (bunun için) kişi, kalbinin ve aklının gösterdiği yolda sesini yükseltir, (bu sesle o) 'Yalan-konuşan veya Doğru-konuşan', 'bilen veya cahil olan' olduğunu gösterir. Bir halden diğer hale geçişte (eğer) karışıklık başgösterirse Dindarlık; (kişınin) ruhu ile bu konuda (yardımcı olmak üzere) anlaşır.

13. Ey Mazda, Sen, çok büyük bir dikkatle; açık suçları, açıklanmamış suçları, çok küçük bir nahoşluk suçu işleyen insanı ve gayet büyük bir ceza alacak (olan insanı) berrak bir şekilde takdir eder, bütün bu şeyleri Gerçek'in (süzgecinden geçirir) takip edersin.

14. Sana ey (yaratıcı) Efendi(m), şu gerçekten gelmiş olan ve gerçekten gelecek olan olan şeyler hakkındadır sorum: (Yani) hesap günü geldiğinde, Ey Mazda; kayıtlarda hangi ödül veya cezalar şu imanlılara ve şu Yalan'a kapılmışlara biçilmıştir? (Bu ödül veya cezalar hesap gününde) nasıl ortaya çıkacaktır?

15. Ben keza, kötü eylemleri olan bir Yalancı'nın hakimiyetini yükseltecek olan birine hangi cezalar (uygun görüldüğünü) soruyorum Sana ey Efendi(m), sığırlara ve insanların uyandırılmış birer çiftçi olan kesimine zarar görecekleri bir hayattan daha iyi bir (şeyi onlara) vermeyecek olan öyle birine.

16. Ben keza; evin, bölgenin ve ülkenin yönetimini Gerçek ile ilerletmeye pek istekli olan -ve ey Ahura Mazda, Sana benzeyen- şu birinin nasıl olacağını, ne zaman ve hangi eylemlerle ortaya çıkacağını soruyorum.

17. (Söyle): İkisinden hangisi? İnanç sahibi biri mi, Yalan'a sapmış biri mi daha önemli olana yönelmiştir? Bırak Bilen Biri, bir bilene konuşsun, (fakat) cahil birinin (bu konuşmaya) iştirak etmesine müsaade etme. Ey Mazda Ahura, bizim için İyi Düşünce'nin esinleticisi ol.

18. Yalan gruba mensup hiç kimse Senin öğütlerini ve emirlerini dinlemedi. Böyle şahıslar yüzünden; ev, köy (klan), bölge ve ülke şimdiden kargaşa ve tahribat içindedir. Bundan dolayı bunları kendi (öz) silahınla kes!

19. Ey Mazda, senin Kızıl Ateşin vasıtasıyla (hesap gününde her) iki grup için de (yaptıkları) iyi(likler)in tasnifi yapılacakken, Gerçek'e riayet etmiş olan, gerçeği konuşma hususunda diline tam hakim olmayı bilen ve Dünya'yı Rehabilite edecek olan bu bilge kişi dinlenecektir (bilirkişi olarak).

20. gelecekte (ahirette) ilahi (ebedi yaşam) şimdi doğru sözlü ol(mayı seçmiş) olanların olacaktır. Fakat, ey Yalan'a sapmış olanlar! Karanlıklar, kötü gıdalar ve keder çığlıkları daenanızın (yaptığı seçimin sonucu olan) eylemlerinizin karşılığı olarak uzun süre (ahirette) size eşlik edecektir.

21. Mazda Ahura, Sağlık, Ölümsüzlük ve Gerçek'in üstünde deruhte ettiği (elinde bulundurduğu) sınırsız Egemenlik'i sayesinde, kendisine ruhta ve eylemde arkadaş olan(lar)ın, İyi Düşünce ile birlikteliğine süreklilik kazandıracaktır.

22. Bu (gibi) şeyler, onları İyi Düşünce ile (sağladığı) uyum içinde sarfettiği eforla kabul eden hayırlı bir adam için açıktır. O, kendi hakimiyeti boyunca Gerçek'e; iyi söz ve iyi eylem(i ile) hizmet etti. Böylesine bir kişi (ahirette) senin en gözde misafirin olacaktır ey Mazda.

31. yasna'nın yorumu ve açıklamalar

1. Peygamber, bu ayette Ahura Mazda ve onun veçhelerine (yani ölümsüzlere) hitap etmektedir. Onlara; buyruklarını, yani Kötü'ye direnilmesi gerektiğini, iyi düşünce, iyi söz ve iyi eylemli olunmasının yeniden dirilişteki ebedi mutluluk için şart olduğunu (bu emirleri duymayan) tüm halka öğretmeye çalıştıklarını anlatır.

2. Bu bölümde “adva“ kelimesi tartışmalara yol açmıştır. Son zaman çevirmenlerince “rota“ olarak yorumlanan bu kelime, daha eski araştırmacılar tarafından “kesin“, “daha iyi“ gibi şekilllerde de yorumlanmıştır. Fakat en nihayetinde varılan genel yorum değişmiyor. İnsanların gönül gözleriyle doğru yolu bulmaları isteniyor. Eğer onlar bu yolları kendileri bulamıyorlarsa, o zaman Peygamber, -bir bilirkişi olarak- onlara bu yolu bulmaları için yardımcı olmaya hazırdır.

3. Buradaki 'ãtrãcã“, yani “(senin) ateş(in) vasıtasıyla“ ibaresiyle insanın kalbine yerleştirilmiş olan kalp ateşi kastediliyor. Athar, bugünkü Zazakide kullanılan adır=ateş ile aynı anlama gelir, ki bu ilahi bir ateştir. Zerdüşti inancına göre bu ateşin karşıtı olan bir başka ateş; ihtiras ateşi ise şeytanidir ve Angra Mainyu tarafından insanların kalbine yerleştirilmiştir. Ahura Mazda'nın Gerçek ve Ateş vasıtasıyla vaadettiği mükâfatlar ve cezalar ölümden sonraki dönemde insanları bulacaktır. Peygamber bu ayetle direkt olarak Mazda'nın kendisine vahiyde bulunmasını istiyor. O, direkt olarak Tanrı'nın “öz (ruhsal) ağzındaki diliyle“ bilgileneceği için güçlenecek ve tüm yaşayanları -bu bilgileri kullanarak- hak yoluna çevirebilecektir.

4. Bu bölümde Zarathuştra, düşünce sisteminde bir adım daha atarak Tanrı'nın veçhelerinin güçlerinin Egemen olmasının sırlarını araştırıyor. Bunun, (kendisinin) mütekâmil İyi Düşünce'si vasıtasıyla olabileceğine inanmaktadır. Böylesine bir zihni yapı kazandığında Kötü'yü tecrit etmek işten bile olmayacaktır. Bu ise Tanrı'nın veçhelerinin egemenlikleri ile aynı anlama gelir. Metnin bu bölümünde geçen “Aojõnghvat“ kelimesi araştırmacılar arasında tartışmalara yol açmışa benziyor. Bazıları bunu “erkeklik kudreti“ şeklinde çevirmiş. Khabardar, bu kelimenin, benim “Aryan Mitolojisi“ adlı çalışmamda “xvarr“ olarak belirlediğim kavramın bir nevi karşılığı imiş gibi yorumluyor. “Hayati bir ısı“ ve “ışık“ olarak tarif ettiği bu kavram sayesinde, insanlar üremek suretiyle nesillerini devam ettirebilirler. Diğer bir kısım araştırmacı ise kelimeyi “kudret“ olarak çevirmişler.

Bu ayette en fazla tartışma yaratan ibare; “mazdaoscã ahuraonhõ“ ibaresidir. İbare bazı araştırmacılar tarafından (doğru sayılabilecek şekilde) “Mazda'nın Ahuraları“ olarak çevrilmiştir. Bunların çoğunluğu; Zarathuştra'nın bu ibare ile “Aşa“ ve “Armaiti“yi kastettiğini öne sürerken, diğer bazıları “Aşa“ ve “Vohu Manah“ın kastedildiğini söylerler. Bartholomae, Veda'nın çok tanrıcı dinindeki “Varuna ve onun astları“ ibaresi ile benzerliğine dikkati çekiyorsa da, bu fikir tek tanrılı Zerdüştizm'le çelişkili bulunmuş ve diğer araştırmacılar tarafından red edilmiştir. Khabardar ise, mutadı veçhiyle, apayrı bir telden çalarak “yaradılışın ve hayatın efendileri“ şeklindeki bir çeviride karar kılıyor. Bütün bunların ışığında dini bilgilerime de dayanarak bu ibare ile Zarathuştra'nın Tanrı'nın tüm veçhelerine çağrıda bulunduğu kanısına vardım. Onlar, Tanrı'nın birer veçhesi olduklarından dolayı, elbette “Efendi“dirler.

5. Aşa ya da Gerçek, Zarthuştra için İyi Düşünce'yi yaratmıştır. Çünkü, iyi düşüncenin anahtarı dürüstlük ile adalettir ve bunu da Aşa temsil etmektedir. Peygamber burada Ahura Mazda'nın vahiyleri yoluyla kendisini sürekli istim üstünde tutmasını istemektedir, ki böylece o, uyarı ile ilgili görevlerini de unutmayacaktır. İyi Düşünce'si, kendisine peygamberlik verilmesine yol açan şeyleri zihninde tutmasına yol açacaktır.

6. Metnin bu ayetinde (veya ayetler demetinde) "vîdvao“ kelimesinin anlamı değilde yorumu tartışmalıdır. Bilim adamlarının bir kısmı vîdvaonun Peygamber'in sıfatlarından biri olduğunu ve “bilge adam“ olarak kendisinin, sıradan insanlara Tanrı'nın kelamı olan “Mathra“yı anlatacağını kaydederler. Bu bilge adama ödülün en iyisi verildiğine göre bizim de kendisinin yaptığının benzerini yaparak böylesine bir ödüle kavuşmamızın mümkün olduğu anlatılmak isteniyor. Yeter ki iyi düşünce sahibi olalım.

7. Bu bölümde Ahura Mazda'nın bazı işlevleriyle birlikte tanıtımı söz konusudur. Alemlerin ışıklarla dolması, adalet ve gerçeğin topluma hakim olmasıdır. Bunun için gerçeği temsil eden Aşa'yı “kendi bilgeliği“ ile yaratmıştır. Ahura Mazda ezelden beri değişmemesine rağmen, “Gerçek ve İyi Düşünce ile aynılaşan“ insanların, mümin insanların ruhları sayesinde büyüyor! Bir çelişki gibi görünen bu ibare, aslında Ahura Mazda'nın insanları kendi özünden (başlangıçtaki ilahi ışıktan) yarattığı düşünülürse yerine oturur. Böylece müminlerin artmasının şeytani güçlere karşı bir zafer olduğunu, tanrının özüne bir dönüşü ifade ettiğini ve bunun da Ahura Mazda'nın “büyümesi“ olarak tarif edildiğini görürüz.

8. “Pourvim.. yazum.. stõi“ ibaresinde Ahura Mazda'nın “ezelden beri“ varolmasına karşın “ebediyen genç“ kalacağı anlatılmak suretiyle onun ölümsüzlüğü bir kez daha vurgulanıyor. O, İyi Düşünce'nin (Vohu Manah'ın) babasıdır da. Tabii ki burada kastedilen şey, iyi düşünce'nin Mazda'nın vasıflarından biri olduğu, bunun Mazda'nın evladı olmaya hak kazanacak kadar önemli bir kavram olduğudur. Ayetin sonunda parantez içinde kullandığım “gönül“ kelimesini, “caşmaini“yi sadece “görmek eylemi ile açıklamanın imkânsızlığından dolayı söz konusu ettim. Bu kelime ingilizce “in a vision“ ile açıklanabilir. Ben de kolaylıkla anlaşılsın diye “(gönül) gözü ile görmek“ şeklinde bir formül geliştirerek ibarenin ifade etmek istediği anlamı pekiştirmeye çalıştım.

9. Ayetteki “thwõi as armaitiş, thwe e geuş taşa“ ibaresi çevirmenler arasında bazı karışıklıklara yol açmış bulunuyor. “Thwa“ kelimesi Kürtçe'deki, yani Kurmanci'deki “te“ veya Zazaki'deki “thwı“ ile aynı anlama geliyor; “senin“. “Thwõi“ ise “seninki“ demektir. Armaiti bilindiği gibi bir anlamıyla “yer ana“dır. Bu bölümde “Geuş Taşa“ ve “Armaiti“ özdeşleştiriliyor. İlk kez Bartholomae'nin ortaya koyduğu bu gerçeği Bazı yazarlar sezinleyemedikleri için, ikisini ayrı birer ruhsal kavram olarak değerlendirmiş ve tercümeyi anlamından biraz uzaklaştırarak sunmuşlar. “Sığırı şekillendirici ruh“ kendisinin olduğunda, yani Yer Ana olarak bilinen Armaiti varlıkları barındırmaya başladığında, Mazda, İyi görüşün önüne iki seçenek sundu; ya “çiftçiliği iş olarak tutana“, yani imanlı dindarlara gidecekti, ya da böyle olmayanlara..

10. O, yani sığır, yani buradaki benzetmeyle “İyi Görüş“, yeryüzünde İyi Düşünce'nin de üreticisi olan çiftçiyi (imanlıları) kendisine sahip olarak seçti, ki bu tabiidir. Zaten Ahura Mazda'da asla aksini düşünmemişti. Bu benzetmeyi bazı yazarlar es geçerek doğrudan doğruya sığır-insan ilişkisine indirgerler -ki bu şekliyle de yanlış olmamakla birlikte- metin bu haliyle yorumlandığında anlam gücünden çok şey kaybeder. Metinde geçen “aşavanem“ kelimesinin tahlilindeki hata bazı yazarları bir başka kargaşa yaratmaya itmiştir. Aşavan kelimesi, aşa kökü ve Kürtçe'de de kullanılan -van= -cı son ekinden oluşur. Kürtçe'yi bilenler bunun “aşacı“ veya “doğru sözlü olan“ anlamına geldiğini bilirler. Böylece bir bütün olarak ele aldığımızda kelimenin; “aşa gereğince“ gibi bir anlama gelmediğini görürüz, ki bu pek çok yazarın tercih ettiği ve yanlış olan yorumdur.

11. Ahura Mazda, insanların iki temel güç arasında kendi seçimlerini yapmaları, kendi öz iradelerini açığa vurmalarını sağlamak için onlara lazım olan her vasıtayı yaratmış, hizmetlerine sunmuştur. Artık seçim onlarındır.

12. İnsanlar artık kalplerinin ve akıllarının “zereda“ -yani Zazaki'de söylendiği şekliyle (zerreda) “kalbinden“- sesiyle konuşur. Kimi “eraş-vaca“, yani Zazaki'deki gibi “raşt- vac(wex)“; doğru söyleyendir, kimi “mitha vacao“, yani aksini söyleyendir. Kimi bilendir, kimi ise cahil. Burada önemli olan tereddüt içinde olanlardır, ki onlara da Dindarlık'ları yardımcı olur, tereddütlerini giderir.

13. Bu ayette Ahura Mazda'nın takdir ederken gösterdiği hassasiyet dile getirilmiştir.

14. Mazda'ya, insanlar tarafından işlenen suçlara biçilen cezalar soruluyor.

15. “Yalancı'nın hakimiyetini yükseltecek biri“nden kastedilen, toplumun kaderine sahip kötü yöneticidir, ki Bartholomae'ye göre burada özel olarak daeva-yasnacı (şeytani güçlere tapıcı) şeflerden; yani “Bendva“ ve “Grehma“dan bahsediliyor. “Yalancı“ veya “Kötü“den kasıt doğrudan doğruya Angra Mainyu'dur.

16. ..“Ve ey Ahura Mazda , Sana benzeyen“ ibaresinde kastedilen şahıs, kıyametin yaklaştığı sıralarda zuhur edecek olan “Soaşyant“tır. Soaşyant'ın, Peygamber'in bir gölde saklanan tohumlarının o gölde yüzecek olan bir genç kızın yumurtasını dölleyerek ortaya çıkacağına inanılır ve insanlığı Angra Mainyu'dan kurtaracak son umuttur.

17.-18. Buradaki “Mazîyo“ Kurmanci ve Sorani'de “mezin“ kelimesi olarak devam etmiş olmasına rağmen, -metinde geçtiği şekliyle- bu kelime mecazi anlamda kullanılmıştır kanaatındayım. Kelimenin gerçek anlamı olan “büyük=mezin“ metnin bu kısmında yetersiz kalmaktadır ve burada kastedilen büyüklükten ziyade “önemlilik“tir. Fakat buna rağmen yorumcuların önemli bir kısmı kelimeye bu yorumu (yani; büyük) getiriyorlar. “Bilen Biri“, Ahura Mazda'nın kendisidir. “Bir bilen“ ise Zarathuştra. “Kendi öz silahın“ tabirindeki silah, İyi Düşünce ve Gerçek'e uygun eyleme sahip imanlı insanlar gurubudur. Bunların göstereceği direniş sonucu “evi, köyü, bölgeyi ve ülkeyi“ kargaşaya sürükleyenler elemine edileceklerdir.

19. Burada Kızıl sıfatını, asıl anlamı “parlak=İng; bright“ olan “Suxra“ kelimesinin anlamını daha da güçlendirmek, bugünün insanlarının anlayabilecekleri hale sokmak için seçtim. Çünkü suxra, Kürtçe'deki sur=kırmızı ile aynı anlama da geliyor. Dileyen buradaki anlamı ile (parlak şeklinde) okuyabilir. Metindeki bilirkişi ise Zarathuştra'nın kendisidir. Bu bilirkişilik olgusu, bazı yazarların (Bahdin'i kastederek) Zarathuştra'nın “yarı tanrı“ olarak sunulduğunu ileri sürmelerine yolaçmıştır. Oysa başka dinlerde de, örneğin Müslümanlar'da da Peygamberleri Hazreti Muhammed'in ahirette inananlar lehine şefaatte bulunacağı inancı vardır ve bu inanç hiç de Onu “yarı tanrı“laştırmaz. Tabii ki Zarathuştracılık'ta şefaat kelimesinin geçersiz olduğunu unutmuyoruz. Buna karşın Hristiyanlık gibi bazı dinlerin peygamberleri gerçekten yarı tanrı veya tanrının oğlu olarak kabul ediliyorlar.

20.-21. Metnin bu bölümünde, İyi ile Kötü arasında seçimini yapmış olan insanların ceza ve mükâfatları zikrediliyor. Burada geçen Sağlık bir yazatadır ve adı “haurvatat“tır, ki sağlığın yanısıra mutluluğu, refahı ve vücutsal bütünlüğü de temsil eder. Ahirette Ölümsüzlük ile birlikte gelecek olan refah ve Egemenlik'in mutluluğunu yaşayacaklardır. Onları İyi Düşünce Cenneti bekleyecektir.

22. Ceza ve mükâfatın ne olacağı imanlıların malumudur. Çünkü o, hayatı boyunca Gerçek'e hizmet etmiştir. Bu bölümdeki “asti“ kelimesi tartışma yaratıyor. Bartholomae çok doğru olarak kelimeyi Sanskritçe'deki “atithi“ kelimesi ile çözmüştür. Sanskritler'in “Atithi“ kelimesi, Kurmanci'deki benzeri “hati“ veya “hatın“ ile paralel anlam taşır; yani “gelen“ veya “misafir“ anlamında kullanılabilir. bazı yazarlar ise bunu “hizmetçi“, 'arkadaş gibi şekillerde tarif etmişlerse de dinin bütünlüğü içinde, yani günahlarından arınmış olan insanların nihai durağının tanrı ile birleşmek olduğunu düşündüğümüzde; kelimeyi “misafir“ şeklinde yorumlamaktan başka yolumuz kalmıyor.

32. yasna

1. Benim ayak diremem sonucu siz Daevalar, (yani) bir aile, (yani imanlılar topluluğu) klan ile bir arada (bulunan) bir “cemaat“, (şöyle diyerek) Ahura Mazda'nın lutfunu ısrarla istediniz: “Bırak sana düşman olanlara karşı (durmak) için Senin habercilerin (peygamberlerin) olalım.“

2. Onlara, İyi Düşünce ile birleşmiş (onunla aynılaşmış) ve Güneş gibi (parlak) Gerçek ile iyi bir yoldaş olan Ahura Mazda, kendi egemenliğine yaraşır bir şekilde cevap verdi: “Biz sizin İyi ve erdemli Dindarlık'ınızı seçtik. O bizim olacak.'

3. Fakat siz Daevalar ve size tapanlar, hepiniz Kötü Düşünce'den köklerini alan döllersiniz, yalancı ve soysuz! Sizin eylemleriniz de nefret doludur, ki siz bu dünyanın yedinci bölgesinde, bu özelliğinizle ünlenmişsiniz.

4. Siz bu (tür) eylemleri haklı gösterdiğiniz ölçüde, -ki bunlara en kötü ölümlüler hizmet eder-, siz Daevalar'ı kabule hazır olanlar artacaktır, ki bunlar (bir yandan da) İyi Düşünce'den uzaklaşmaya, Mazda Ahura'nın ve Gerçek'in arzuladığı (gösterdiği yoldan) kaybolmaya devam edeceklerdir.

5. Bu yolla siz, aşağı yukarı kendinizi Kötü Düşünce'niz ve Kötü Ruh'un kendisi ile aldattığınız gibi, ey Daevalar, insanlığı da hayatın iyi yolundan ve ölümsüzlükten uzaklaştırdınız. Eyleminiz kötü sözle birleşmiştir, bundan dolayı Hükümdar (A.M.), Yalan'a sapmış (o sizin takipçiniz olan) insanları damgalamıştır.

6. (Ahura Mazda'ya): Eğer (bu günahlar) hiç bir şekilde böyle şeylerden (Daevacı zihniyetten) gelmiyorsa (ki daevacılar bu tür günahlarıyla iftihar ederler), kişinin sahip olmakla tanındığı (bu tür) pek çok günahları (onun için) utanç vericidirler. (Fakat) Sen çok iyi bilirsin (ki), mütekâmil İyi Düşünce ile insanların özleri yüceltilir. Şöhret (o zaman sadece) Senin Egemenlik'inde Sana ve gerçek'e hizmet etmektir.

7. Bir bilge kişi, -davranışları (daima) yanlışsız olduğundan (ve olacağından) dolayı-, şu en önde gelen günah olarak kararlaştırılmış olan şeyleri (yaptığı savıyla) asla suçlanma durumuna düşemez. (Çünkü) ey Ahura Mazda, Senin sonuçlarını çok iyi bildiğin eritilmiş demir imtihanından (o bilge adam başarıyla) geçmiştir.

8. Vivaghvant'ın oğlu Yima'da bu tür günahlardan dolayı sıkıntı çekmişti. O ki yemin etmek suretiyle insanlarımızı; “sığır tanrıçadır“ diye ikna etmek istiyordu. Eğer ben kendim de bu günahla suçlanırsam ey Mazda, ben de senin (benzer şekildeki) yargına tabi olacağım.

9. Kötu doktrine mensup (olanlardan) biri (Kötü Ruh), (gerçek olan) sözleri tahrip etti. O, hayatın amacını kendi öz öğretileri ile tahrip etti. O, (insanları); İyi Düşünce'nin eseri olan takdir etme gücünden mahrum bıraktı. Ben, ruhumdan fışkıran bu sözlerle karşınızda ağlıyorum ey Mazda ve sana ey Gerçek.

10. Böyle (Yalana sapmış olan) her insan Senin öğretilerini yıkmışlardı. Bunlar (öyle birileridirler ki), “sığırı ve Güneş'i gözleri ile görmek en kötü (şeydir)“ diye iddia ederler, Yalan'ı gerçeğe tercih ederler, çayırları tahrip ederler, imanlı insanlara silah doğrulturlar.

11. Bu Yalan'a sapmış olanlar, gerçek mirasçıları (olan insanlardan) çaldıkları mallarla debdebe içinde yaşayan beyefendiler ve hanımefendiler olarak ortalıkta boy verirler, (işte bunlar) aynı zamanda müminleri mütekâmil İyi Düşünce'den saptırmaya çalışanlardır.

12. Öğretilerinin (karekteri icabı), onlar insanları en iyi eylemlerden saptırdıklarından dolayı, Mazda onlar için kötü (olan) bir hüküm verdi (onları kötü olarak niteledi), (bu hükmü) şu işkence etme alışkanlıklarıyla sığırın hayatını mahvedenler ve şu zengin karapanlar, tiranlar ve yalanın egemenliğini Gerçek'e tercih edenler (için verdi).

13. Böylesi (kötü) yönetimlerinden dolayı bu (yaşadığımız) dünyanın tahripçileri, zenginlikleri ile en Kötü Düşünce Evi'nde (cehennemde) yüzleştiler. Aynı şey, şu kendilerini Gerçek'i görmekten alakoyan (zengin olma) hırslarından dolayı senin Peygamberin'in mesajından şikayetçi olanların da (başına gelecektir).

14. Aynı zamanda Grahma ve kavalar da Yalan'a sapmış birine yardım etmeye başlamalarından ve “sığır, ölümü uzak tutanı (Homa'yı) bize yardım etmesi için tutuşturmak üzere kesilmelidir" dediklerinden beri, dikkatlerini bu dünyanın zenginliklerini zapt ve talan etmeye teksif etmişlerdir.

15. Bu gibi şeylerden dolayı (nefreti şeylerden dolayı), karapanlar sınıfı, kavalar ve şu kendileri tarafından tuzağa düşürülenler tarihe karıştı. Bunlar İyi Düşünce'nin ikametgâh'ından alınıp götürüleceklerdir (orada, hayatları üzerinde diledikleri gibi hükm edenleri etkileyemeyeceklerdir).

16. Bu, gerçekten harikulade Biri'nin (Ahura Mazda'nın)...inde (orijinal metnin bu kısmında bazı kelimeler kayıptır-NB) sürekli yatan (biri) için en iyi ile (cennet ile) eşdeğerlidir. Ey Mazda Ahura, benim; tehditleri sürekli bir şekilde bana karşı düşmanca olan her şahsın üstünde hakimiyetim (karşısında üstünlüğüm) olmalıdır, (bu hakimiyetle) değerli kişilere (imanlılara) karşı zararlı (işler yapan) Yalan'a Sapmış olanlar'ı ele geçiririm (etkisiz kılarım).

32. yasna'nın yorumu ve açıklamalar

1. Bu “Ha“ veya ayet'in çevirisinde müthiş bir kargaşa var. Bartolomae; bu bölümde geçen Xvaetu, verezıne ve airyaman kelimelerinin Zarathuştra'nın yaşadığı dönemlerdeki toplumsal sınıfları ifade ettiğini kaydeder (asiller, çiftçiler ve rahipler). Araştırmacıların çoğu bir zamanlar bu fikre fikse olmuşlardı. Bazı araştırmacılar ise metinde “mahmi menoi“ ibaresi yerine “hem menoi“ ibaresinin geçtiğini ve bunun “aynı zihniyete sahip“ anlamına geldiğini kaydederler, ki bu; metindeki güçlü anlamı hem zayıflatıyor, hem de saptırıyor. Oysa, Insler'in çok doğru bir şekilde işaret ettiği gibi, metinde “mahmi manoi“ ibaresi geçiyor ve bu da; “benim ayak diremem sonucu“ anlamına geliyor. Ayetin bundan sonraki bölümü ile bağladığımızda Peygamber'in, hakim sınıfların sıkıştıklarında dini resmileştirerek kendi hizmetlerine sokma eğilimine -ve dolayısıyla tehlikesine- göndermede bulunduğunu görürüz. Daevalar'ın; Mazda'ya müracaat ederek “habercilerin olalım“ şeklinde formüle edilen sözleri bunun en çarpıcı bir şekilde ifade edilişidir. Bu sözler; hakim sınıfların bu yalan'a sapmış güçlerin arkasına saklanarak iyiden yana görünüp kötülük dolu düzenlerini, bir başka ad altında sürdürme arzularına karşı uyanık olunması gerektiğini hatırlatmak amacıyla kaydedilmiştir. Bu “ha“daki bir diğer ilginç tesbit, daevaların imanlılar arasında varlığını sürdüren bir “aile“ olarak sunulmasıdır.

2. Ahura Mazda'nın bu “ittifak“ teklifine karşı daevalara cevabı çok açıktır; “biz sizin (ellerinizden) iyi ve erdemli Dindarlık“ı çekip alacağız. Sizden sadece bu bize gelecektir. Ahura Mazda, Daevalar'la ittifakı kesin bir şekilde red etmekte, onların elinde bulunan ve yanlış bir amaçla kullanılan Dindarlık'ı kurtarmaya çalışmaktadır. Yani bu Yalan'a sapmış güçler, artık Dindarlık gibi kutsal bir kavramın arkasına saklanmamalıdırlar.

3. Ahura Mazda, Dindarlık'ı seçtiğini fakat daevaların kendileri söz konusu olduğunda onları şiddetle red ettiğini belirtir. Çünkü onlar ve onlara yüksek bir şeref atfedenler “Kötü Düşünce'den köklerini alan döller“dirler. Burada geçen “Akãt Manangho“ açıkça “Kötü Düşünce“dir. “Cithrem“ asıl anlamı itibariyle “şeref veren kişi“ demektir. “Yazaişca“ ise “tapan“ anlamına geliyor. Metinde geçen 'bumyao heptaithı“ yedinci bölgedir, ki bununla Aryan ülkesi kastediliyor.

4. Ahura Mazda, bu ayette en kötü ölümlülerin hizmet ettiği (ve bu ölümlülere cazip gelen kötü) eylemlerin daevalar tarafından onaylandığı ve bu onayın onlara hizmet edenlerin artmasına yol açtığını bildirir. Ahura Mazda böylece birinci ayete atıfta bulunarak daevaları neden red ettiğinin sebeplerini açıklamış oluyor.

5. “İnsanlığı...ölümsüzlükten uzaklaştırmak“ tabiri ile, yenmesi yasak olan eti yemek suretiyle insanların sahip olduğu ölümsüzlüğün sona ermesine yol açan Yima'nın işlediği günaha atıfta bulunuluyor. Bu bölümde pek çok yazar “xşayo=hükümdar“ kelimesini atlamıştır. Bundan dolayı bunların büyük bir kısmı bu bölümü yorumlarken zorlamalara girişmişlerdir. En önemli zorlama ise kelimeyi “tahribat=Ing; destruction“ şeklinde yorumlamak olmuştur. Bunun için bir başka zorlamaya girişerek, bu bölümde “damgalamak“ anlamına gelen “fracinas“ kelimesini “ilerletmek“ gibi bir anlamda kullanmışlardır. Bundan dolayı anlatılmak istenen fikir saptırılarak çeşitli ve biribirini tutmayan yorumlar ortaya çıkarılmıştır. Oysa (bu bölümde) anlatılmak istenen şey, Ahura Mazda'nın Yalan'a sapmış olanları; ileride cezalandırmak üzere damgaladığıdır. İslamiyette bu damgalama tabirinin yerini “günah defteri“ alır.

6. Eğer bir insan direkt bir şekilde daevacı değilse, o geçmişte işlediği günahlarından hep utanç duyacaktır. Mütekâmil İyi Düşünce sahibi olmakla insanların özleri yüceltildiğinden dolayı, “iyi tanınmışlık“ veya “şöhret“in en ulvisi Ahura Mazda'ya ve Gerçek'e hizmet etmek olarak kabul edilmiştir. Böylesi insanlar için daevacı gibi tanınmak bundan dolayı utanç vericidir.

7. Bilge kişi “önde gelen bir günah“ işlediği savıyla suçlanamaz, çünkü o günah işlemez! Metinde geçen “Eritilmiş Demir (metal)“ imtihanı (xvaena ayanha) hem maddi dünyada hem de ölümden sonra söz konusu olabilecek olan bir imtihandır. Günümüzün bazı Kürt Kızılbaş Dedeleri de benzer bir imtihanı göze alırlar. Kızgın bir madenin veya kor halindeki bir ateşin üstünden, bu ateşin yakıcı tahribatından etkilenmeden yürüyerek geçen adaylar ermiş sayılırlar (ya da ocak sahibi). Bu tür insanların daevalardan etkilenmeleri mümkün değildir.

8. Bu bölümde geçen “sığır“, büyük bir ihtimalle Eski Aryanlar'ın “tanrıça“ olarak taptıkları yeryüzünü ifade etmektedir. Burada Zarathuştra “sığır tanrıçadır“ zihniyetine karşı çıkmaktadır. Çünkü maddi bir tanrı olamaz.

9. Bu bölümde “duş.sastiş“ kelimesi farklı yorumlara yol açmıştır. Yazarların bir kısmı bunu, maddi dünyadaki “Kötü'nün öğreticisi“ veya “öğretmeni“ bir insan olarak algılarken, benim de görüşlerine katıldığım diğer bir kısım araştırmacı, bu kelime ile Zarathuştra'nın “Angra Mainyu“yu kastettiğini söylerler. Fakat alternatif gibi görünen iki yorum arasında aşılmaz farklar olmadığına dikkat ediniz.

10. Burada “sığırı ve güneşi gözleriyle görmek“ tabiri ile “daeva-yasnacı“ların dini ayinlerinde yaptıkları şeyler kastedilir. Bunlar gece yaptıkları dini içki alemlerinde, sığırları lüzumsuz yere keserek telef eder bundan dinsel bir zevk alırlardı. İçkiye olan düşkünlükleri, insanlar arasında kin ve nefret tohumlarının ekilmesine yol açan bu din, muhtemelen Zarathuştra'nın ailesinin de mensubu olduğu dindi.

11. Bu (daevacı) dinin yayıcısı ve teşvikçisi olan üst sınıf mensupları, “gerçek mirasçıları“ olan insanlardan “çaldıkları“ mallarla debdebeli bir hayat sürdürür, kendilerini; “beyefendi ve hanımefendi“ olarak selamlatırlardı. Ayetin içeriğinden, Med toplumunun o dönem boyunca sıkı bir kastlaşma eğilimine girdiğini görürüz. Hakim sınıflar, saltanatlarını sürdürmek için, “Mütekâmil İyi Düşünce“den yana bir tavır takınmış olan insanları bu yollarından saptırmak için her türlü baskıyı uygulamaktan geri durmazlardı. Çünkü bu yeni din bir nevi isyandır ve bu isyancı eğilimin başarısı, Zarathuştra'nın deyimiyle “beyefendilerin ve hanımefendilerin“ saltanatlarının sonu olacaktı. Bundan dolayı bu hakim sınıfların mensupları “imanlılara silah doğrulturlar“.

12. "Grehma" bu bölümün problem kelimesidir. Eski kuşak yorumcuların bir kısmı bunu bir sınıf olarak algılarlar. Bu bir üst sınıftır. Çünkü kelime çoğul imiş gibi görünüyor. Bunların şu meşhur içki alemlerini yöneten rahipler oldukları sanılıyor. Yeni kuşak araştırmacılar ise kelimenin “diğer insanların zenginliklerini talan eden“ gibi bir anlama geldiğini kaydederler ki ben de onların düşüncelerine katılıyorum. “Geuş“ buradaki kullanılış şekli itibariyle hem yeryüzü, hem de imanlılar anlamına gelebiliyor. Ayete göre; onların (imanlıların) hayatları veya yeryüzü, daeva-yasnacı oldukları kesin olan hakim sınıflar tarafından mahf ve talan edilmektedir. Ayet bu haliyle buram buram çevrecilik kokuyor. Metinde geçen “karapan“ kelimesi, daeva-yasnacı bir rahipler gurubunu ifade eder. Ahura Mazda'nın bunlar hakkında vereceği “kötü hüküm“ ise ahirette tahakkuk edecektir.

13. “Açiştahya“, “en kötü suç“ anlamına geliyor. Böylesine suçları ancak yönetim erkini elinde tutanlar işleyebilirler. Bu tür bir suçu işleyen insanlar, yönetimi ellerinde bulundurmak suretiyle insanları zarara uğrattıklarından dolayı en ağır suçlular olarak kabul edilmişlerdir. Çünkü yönetim erkini ellerinde bulundurduklarından dolayı avantajlıdırlar ve sıradan insanların bunlara direnme imkânları hemen hemen yok gibidir. Metinde atlanmaması gereken önemli bir mesaj daha vardır: “Zengin olma hırslarından dolayı Senin Peygamberin'in mesajından şikâyetçi olanlar..“ Demek ki Zarathuştra da zengin olma hırsı ile yanıp tutuşanlarla boğuşuyordu. Bu hırs onları “Gerçek'i görmekten“ alakoymaktaydı. Bu tip insanlar da cehennemlikti.

14. 'Ölümü uzak tutan“, Avesta'nın yasnalar bölümünde yer alan üç “Homa Yasna“da Homa'nın en önemli sıfatlarından biri olarak geçer. Zarathuştra öncesi Batı Aryan dinlerinin en önemli tanrılarından biri olan Homa, çok yönlü bir yazata olarak da kabul ediliyordu. Homa efor verici özellikleri olan bir bitki ile temsil ediliyordu. Bu bitki sığır yağı yakılmak suretiyle tüttürülmekteydi. Homa'nın tütsüsünün pek çok ilahi etkileri olduğu sanılıyordu (daha geniş bilgi için bkz; Aryan Mitolojisi adlı çalışmam). Bu eski dinin mensupları tanrılarını razı ettikten sonra her şey mübah der, gözlerine kestirdikleri her şeyi talan ederlerdi. Tanrılarını memnun etmek için ise bol bol kurban kesmeliydiler.

15. En nihayetinde bu yönetici sınıflar (Kavalar ve Karapanlar) ile kendileri tarafından tuzağa düşürülerek Kötü'nün takipçisi haline gelmiş olanlar yok olacaklardır. Bunlar “İyi Düşünce Evi“ diye anılan cennete intikal etmeyeceklerdir.

16. Pehlevi tercümeleri esas alan yorumcular, (bu bölümde olduğu gibi) yer yer “zend“ denilen yorumları da asıl metne katmışlardır, ki bu son derecede sakıncalıdır. Bundan dolayı “syas“ gibi özünde “yatan“ anlamına gelen kelimelerin metne vermek istedikleri anlamlar, tabir caiz ise güme gitmiştir. Syas, vahışta ile birleştirildiğinde “cennette yatan“ gibi bir anlam ortaya çıkar. Çünkü bu metinde geçen “vahışta“ kelimesinin bugünkü Kürtçe ve bazı İrani dillerde hala “beheşt=cennet“ anlamında kullanıldığını dikkate alarak, bu anlamıyla metnin vermek istediği mesajı pekiştirdim.

33. yasna

1. (Taraftarlara): Şu birinci hayatın kanunları olan şeylerle uyum içindeki nihai hüküm; Yalan'a sapmışlar için, müminler için ve hataları ile sevapları dengede bulunanlar için (yani her üç kategorideki insanlar için de) çok adil bir şekilde verilecektir.

2. Bundan dolayı; kim ki Yalan'a Sapmış Olan'ın kötü olarak kabul ettiği şeylere sözleriyle, düşüncesiyle ya da elleriyle neden olursa veya kim ki (Kötü'ye) tabi birini İyi'den yana aydınlatırsa, tüm bu (fiiller) onun (varmak) istediği hedeflerinde ona başarı getirecek ve o, Ahura Mazda'nın tasvibine mazhar olacaktır.

3. (Ahura Mazda'ya): Bir insan ki gerçekten yana olan bir insana (karşı) çok iyi (davranışlıdır), bırak (o gerçekten yana) olan (insan ile) ailesi veya (aynı) toplumun bir ferdi veyahut mensup bulunduğu klanı kendisi ile birlik olsun (müttefik olsun), dahası; o (gerçekten yana) olan insan, sığıra şevkle hizmet etmeyi sürdüren olsun, ey Efendim, böylesine bir şahıs bundan sonra Gerçek'in ve İyi Düşünce'nin çayırları üstünde olmalıdır.

4. Ey Mazda, ibadetimle; Senden itaatsizliği ve Kötü Düşünce'yi, aile içinden zıtlıkları, toplumun en yakın Yalan'a sapmışlarını, klan içinde insanları küçümseyenleri ve sığırın çayırını (işgal eden) en kötü danışmanı (Kötü Ruh'u) uzak tutacak olan benim.

5. Ben, (bu) Yalan'a sapmışları uzak tutarken, Sana en büyük İtaati (yani;Sraoşa göstermeleri) çağrısında bulunacak, bizim için uzun ömürlü (olacak olan) İyi Düşünce'nin Egemenlik'ine ulaşacak ve Ahura Mazda'ya (giden) Gerçek ile uyum içindeki bir yola ulaşacağım.

6. Gerçek ile uyum içindeki (o) rahip (Z.'nin kendisi) Üstün Ruh'un çocuğudur (dölüdür). Kendisinin rahip (olarak yüklendiği misyonu) kavratabildiğinden dolayı, O İyi Düşünce ile birleşmiştir (bir tek varlık haline gelmiştir). Bu (bir olduğum) Mütekâmil Düşünce'den dolayı ben, Senin görüşlerini ve öğütlerini almaya pek istekliyim ey Ahura Mazda.

7. Ey Siz En İyi olanlar, buraya bana gelin! Sen Mazda, Gerçek ve İyi Düşünce ile birlikte bizzat, (yani) açık ve net bir biçimde bana gel, ki bu vesile ile ben (tüm diğer) taraftarlarım karşısında ünleneyim. Bırakın (söz konusu olan) aydınlık hediyeler ve (hepinize karşı) sunulacak saygı aramızda aşikâr hale gelsin.

8. İyi Düşüncem'in yardımıyla karar vereceğim şu amaçlarımı önemseyin: Ey Ahura Mazda, (bu amaçlar) size ibadet ve Gerçek'in takdirine değer sözler etmektir. (buna karşılık) Siz (bana) Ölümsüzlük'ü ve ebedi Sağlık'ı bir bağış olarak verdiniz.

9. Evet Ey Mazda, bırak İyi Düşünce'nin yardım ettiği biri -ki İyi Düşünce, gerçekten (Yukarıda adı geçen) İki Arkadaş'ın (yani Ölümsüzlük ve Sağlık'ın) ruhudur- Senin için Gerçek'i; (dinin yerleşmesini sağlayacağı) yaygın mutluluk vasıtasıyla hakim kılsın. Bu ikilinin birliği çoktan beri yüksektir, ki bu birliğin Hakimiyet'indeki tüm ruhlar uyum içindedirler.

10. Tüm bu (varlıkların) hayatta seçtikleri yol Senin (onayını) almıştır. Ey Mazda; Şu yaşamış olanlara, şu yaşıyor olanlara ve şu yaşayacak olan (inanmış bu tür varlıklara) kendi tasvibinden bir pay nasip et. Kendini İyi Düşünce'n, Gerçek'in ve Egemenlik'in vasıtasıyla beden olarak ve nefes olarak büyüt.

11. Ey Ahura Mazda; çok güçlü Efendi, Ey yaratılmışları güçlendiren Dindarlık ve Gerçek, İyi Düşünce ve İyinin Egemenliği beni dinleyin; bir bedel (ödenmesi) söz konusu olduğunda bana karşı merhametli olunuz.

12. Bana doğru (Güneş gibi) yüksel Efendim, kendi çok Erdemli Ruh'unla (yüksel) ey Mazda, bana Dindarlık vasıtasıyla güç, (ödenen her bir) iyi bedel vasıtasıyla kuvvet, Gerçek vasıtasıyla yüksek bir kudret ve İyi Düşüncemiz vasıtasıyla mükâfat ver.

13. Engin ileri görüşlülüğün Efendisi (A.M.), benim İyi Düşünce(m için bir) ödül olan, Egemenlik'ini güvence altına alacak (olan) şu yardım (ile ilgili) gerçeği açığa vur. Şu Gerçek ile uyum halindeki (yukarıda bahsi geçen) kavramları bana, Erdemli Dindarlık'ımdan dolayı vahiy (yoluyla) bildir.

14. Zarathuştra, Mazda'nın yararına (olarak) İyi Düşünce ile birlikte Gerçek'le birleşmiş eylem ve sözün (ölümlüler arasında) ağır basması için kendi öz nefesini (canını) de verir. Böylece Ona (A.M.'ye) İtaat (Sraoşa) ve (Onun- A.M.'nin) Egemenlik'i artar.

33. yasna'nın yorumu ve açıklamalar

1. “Birinci hayattakine benzer kanunlar“ tabiri, pek çok gizi ele verir durumdadır. Birincisi; ölümden sonra bir başka hayatın olduğunu, ikincisi; bu hayata başlarken ilk hayattaki günah ve sevaplarının kişınin gelecekteki hayatını etkileyeceğini, üçüncüsü; bu yeni hayatta da ilk hayatta olduğu gibi yargı mekanizmasının işleyeceğini ve hatta dördüncüsü; Zarathuştra döneminde Doğu Aryanlar'ın kanunlarının bulunduğunu görüyoruz. Bilindiği gibi tarih kitaplarından, insanlar tarafından bilinen ilk (yazılı) kanunların Hamurabi döneminde kaydedildiğini öğrenmiştik. Metnin bir diğer bölümünden anladığımız kadarıyla üç kategoride insanlar vardır; suç işlememiş olan müminler (veya sevapları günahlarından daha ağır basanlar), günahları ağır basanlar ve günahları ile sevapları eşit olanlar. Bunlar fiilllerine göre ceza ve mükâfat alırlar. Günah ve sevapları eşit olanlar hakkında (geç dönem Avesta'dan öğrendiğimiz kadarıyla) Tanrı karar verir.

2. Bu bölümde Zarathuştracılık'ın temel iyileri olan; iyi düşünce, iyi söz ve iyi eylem ile Kötü'ye karşı çıkılmasının erdemi anlatılıyor.

3. “Ga“ burada gerçek sığırdan ziyade “iyi görüş“ olarak ifade edilebilecek olan “Mazdacı Düşünce“yi anlatmak için kullanılmıştır. “Gerçek'in ve İyi Düşünce'nin çayırları“ ise imanlılar topluluğudur. Bazı yazarlar bu “vastre=çayır“ kelimesini “work field“ olarak çevirmişler. Bazıları ise bu kelimeyi “ilahi bilgi sahipliği“ olarak yorumladıkları için, genel yorumlamalarda bir karışıklık başgöstermiştir.

4. Metinde “Senden“ derken, tanrı kavramından denilmek isteniyor. Çünkü sapkın mezhepler, tanrı kavramını kirletmişler ve ona İyi ile Kötü'yü birlikte yakıştırmışlar. Zarathuştra burada tanrı kavramını doğal haline getireceğini, onun insanların kafasında sadece İyi'nin temsilcisi olarak yer etmesini sağlayacağını söylüyor. Bu Ha'da ayrıca toplum için önemsenen bazı şeyler de sıralanmıştır. Buna göre; Ailede birlik, toplumda dürüstlük, klan içinde eşitlik ve “sığırın çayırı“ dediği imanlılar topluluğu içinde Angra Mainyu düşüncesi'nden arınmışlık çok önemlidir.

5. Bu Ha'da tartışılmaz bir şekilde doğru çevirebileceğimiz bir ibare vardır, ki bugünkü Kürtçe'de aynen muhafaza ediliyor; “darego jyait“. Darego bugünde Kürtçe'nin tüm diyalektlerinde “dırêj, derg“ şeklinde “uzun“u ifade etmek için; “jyait“ ise yine Kürtçe'nin başlıca diyalektlerinde “jiyan, gan“ olarak “hayat“ı ifade etmek için kullanılıyor. Fakat Veda'yı saplantı haline getiren bir iki yazar yine de bu kelimelerin gerçek çevirilerinde sapma gösteriyorlar. Dolayısıyla çeviride kargaşaya yol açmışlar.

6. Üstün ruh olarak çevirdiğimiz ibare; “mainyauş a vahıştat“ şeklindedir, ki buradaki “a“ bazı Kurmanci şivelerinde kullanıldığı şekliyle (“..nınki“) kullanılmıştır. Vahıştat, ise “behişt“leşmiş olarak cenneti, yani mükemmeli ifade eder ki burada da aynı amaçla ve aynı anlamda kullanılmış bulunuyor. “Zaoter“ Zarathuştracılık'ı tetkik edenlerin bilmeleri gereken bir kelimedir ve “başrahip“ anlamına gelir, ki Peygamber burada kendisini bir rahip olarak nitelemektedir.

7. “Dereşta.ca“ burada Kürtçe'dekine yakın bir şekilde kullanılmış. “Reşta“ Zazaki'deki “raşta“dır veya “rast“tır, ki metinde de Kürtçe'deki gibi “doğru“ anlamına kullanılmış. “xva“ zarfını Bartholomae doğru bir şekilde, tıpkı Kürtçe'de olduğu gibi “şahsen“ şeklinde çevirmiştir. Bu ikisini (xvathyaca...dareşatca) birlikte kullandığımızda; “..bizzat,..açık ve net bir şekilde“ gibi bir yorum elde ederiz. Yazarların çoğu bu yorumu kullanmıştır. Zarathuştra, Ahura Mazda ve onun ölümsüz veçhelerinin kendisine görünmeleri halinde ünleneceğini ve böylece görüşlerini Çevresine daha kolay kabul ettirebileceğini anlatmaktadır.

8. Bu Ha'da “Draonõ“ epey bir karışıklık yaratmıştır. Bazıları kelimeyi “offering“ olarak tercüme ederken, diğer bazıları ise bunu Homa'ya yapılan bazı sunularda takdim edilen bir nevi çörek olan dron'a benzetirler. Mills kelimeyi “possessions“ olarak anlama eğilimindedir. Ben kelimeyi “bir şeyi bağışlama“ olarak aldım, ki bu yukarıdaki yorumların bir kısmını doğrular ve metnin ruhuna uygun bir yorum getirilmesine imkan sağlar.

9. Bu bölümde iki arkadaş ruh terimi karışıklık yaratmıştır. Oysa Gathalar'ın tümünde “iki arkadaş“ olarak karşımıza sadece “Ölümsüzlük ve Sağlık“ olarak çevirdiğimiz “Ameretat ve Haurvatat“ çıkmaktadır. Xaberdar'ın bu iki arkadaş ruhu “Angra ve Spenta“ Mainyu olarak sunması tamamen yanlıştır. Insler de -sadece bu Ha için de olsa- “İyi Düşünce ve Dindarlık“ı arkadaş çift olarak almakla aynı hatayı yapıyor. Çünkü bırakın Gathalar'ı, Avesta'nın daha genç bölümlerinde bile hiç bir şekilde böylesine bir çifte rastlanmaz. Çünkü Dindarlık, İyi Düşünce sahipliğinin bir sonucu olabilir, onun arkadaşı değil.

10. Metnin bu kısmının son bölümü -Insler gibi bir iki yorumcu hariç- doğru bir şekilde yorumlanmamıştır. Oysa Zarathuştra düşüncesi bu yazarlar tarafından bir bütün olarak ele alınsaydı veya daha iyi kavranabilseydi (tabii ki bunu çok cüzi bir azınlık için söylüyorum), yorumları da doğru olacaktı. Bilindiği gibi Zarathuştracı Düşünce'de insan, Tanrı'nın kendi özünün de “hammaddesi“ olan Sonsuz İlahi Işık'tan yaratılmıştır (ilahi ilk ışık). Yaradılışın amacı, maddi(leştirilmiş) varlıkları şeytani güçlere karşı birer araç olarak kullanmaktır. Bu yaratılmış imanlı kişilerin yeryüzünde Kötü'ye karşı elde edecekleri her türlü başarı, Kötü'yü seçmiş olan güçlerin tecritine bir katkı olarak kabul edilir. Eğer insanlar arasında İyi Düşünce'nin ve Gerçek'in hakimiyeti artarsa, tanrının kendisinin de bu vesile ile büyüyeceği aşikardır. Çünkü Kötü'ye bulaşmış olan insan, kendi içindeki Yalan duyguları İyi Düşünce ve Gerçek vasıtasıyla tecrit etmek suretiyle tanrısal olan duygularını arttırmıştır. Bu da tanrının kendisinin kavram olarak büyümesi demektir. Bu büyüme İyi Güçler'in nihai zaferini hızlandırır. En nihayetinde bu, tanrının ilahi ışıktan ibaret olan bedeninin ve daenadan ibaret olan ruhunun büyümesi demektir. Metnin bu bölümü tam da buna işaret etmektedir.

11. Peygamber bu bölümde aslında kendisi gibi davranıp Gerçek'i seçenlere karşı nihai hesaplaşmada merhametli davranılmasını istemektedir.

12. “Bana doğru yüksel“ tabiri, “yardımıma gel“ anlamındadır ve bu konuda düşünürlerin pek ayrılığa düştüğü söylenemez. Ha'nın baş kısımlarında bir problem olmamakla birlikte, sonlardaki “zevo ada“ tabirinin yorumunda epey gürültü kopmuştur. Mills, Moulton ve Bartholomae gibi düşünürler bunu “mükâfat“ şeklinde yorumlamışlar. Xabardar ise onlara katılmayarak kelimeyi “dua ile yardıma çağırma“ şeklinde yorumlar, ki metnin bu bölümüne zorlamalara girişmeden böylesine bir anlam yüklemek mümkün değildir. Insler ise bu tabirin “koruma“ olarak yorumlanabileceğini varsayar. Ben, burada kastedildiği şekliyle, İyi Düşünce'nin koruyuculuğunu çağrıştıran bir anlam yakalayamadım. Ama İyi Düşünce, imanlılara her an bir ödül sağlayabilir.

13. ve 14. Bölümlerin yorumlarında önemli bir problem yoktur. Yalnız 14. Ha'da yer alan “..kendi öz nefesini (canını)“ feda etme arzusunun aynen İncil'de de yer aldığını görüyoruz (Rom; 12,1).

34. yasna

1. Ey Mazda; ister eylemle, ister sözle, ister ibadetle olsun, Sen kendi özüne Ölümsüzlük'ü, Gerçek'i Sağlık'a Hakimiyet'i aldın. Bırak (kendi özün için seçtiğin) bu gibi şeyler bizim tarafımızdan en geniş miktarlarda olmak üzere Sana verilsin, ey Efendim.

2. Dahası tüm bu şeyler Sana; kökünü İyi Ruh'tan alan (yanlışsız) Düşünce ve ruhu Gerçek ile uyum içinde bulunan O Erdemli Adam ve (bir de) evrensel ihtişamda (olan) övgü ilahileri yoluyla verildi, o ilahiler ki sizin türdeki (varlıklara) has bir evrensel ihtişamda (okunur), Ey Mazda.

3. Bundan dolayı bırak biz, Senin Egemenlik'in altında(ki biz) yaratıklar, (yani) İyi Düşünce ile beslenen bizler, hepimiz derin bir saygıyla Sana bir kurban sunalım Efendim ve (bir de) Gerçek'e. Ey Mazda, gerçekten bırak, erdemli adama kurtuluş; tüm (şu) Senin Gibiler arasından bağışlansın.

4. Şimdi biz Senin Ateşin'i diliyoruz ey Efendim, O Ateş ki (sahip olduğu) Gerçek vasıtasıyla güç sahibidir ve süratli etkileyici (bir) şeydir. (O) Senin destekçilerin için açık bir yardımcı olmuştur, fakat elindeki güçlerle O, Senin düşmanların için görünür bir eziyettir ey Mazda.

5. Ey Mazda; Gerçek ve İyi Düşünce ile birlikte sizlerin, aralarında gerçekten benim de bulunduğum yoksul insanlarınızı korumak için Egemenlik ve gücünüz var mı? Biz dedik ki; onlar (düşmanlarımız) ister azgın Daevalar olsunlar, ister (onların) ölümlü takipçileri, Siz hepsinin fevkindesiniz.

6. Eğer Siz; yani Sen ey Mazda ve Senin'le birlikte Gerçek ve İyi Düşünce, gerçekten öyle (en üstün) iseniz, o zaman bu dünyada meydana gelen her bir (olumlu) değişiklik yoluyla bana işaretler verin, ki bu suretle ben çok mutlu bir şekilde hepinize açılayım; ibadetimle ve dualarımla.

7. Nerede ey Mazda, sahip oldukları İyi Düşünce yoluyla, ahlaka aykırı fermanları ve acı veren mirasları ortadan kaldıracak olan şu samimi birileri? Ben Sen'den başka (bu işi) yapacak kimseyi tanımam. Bundan dolayı Gerçek'e uygun bir şekilde bizi koru.

8. Onlar, pek çokları için tehlikeli olan eylemleri ile -daha ziyade büyük bir güce sahip olan bir adamın, bir zayıfa yaptığı gibi- bizi korkuttuklarından dolayı, İyi Düşünce bu tür kişilerden uzak durdu. (Bunlar öyle kişilerdir ki), Senin emirlerine kinle (bakarlar) ey Mazda, (bunlar) Gerçek'i kabul etmemişlerdir.

9. İyi Düşünce'ye sahip olmadıklarından dolayı bu kötü eylemin adamları (kötü fiilli kişiler), Senin bilge takipçilerinin itibar ettikleri erdemli Dindarlık'ı terkettiler ey Mazda, (mümin olan) biri, Gerçek gereğince onlardan elbette uzaklaşmıştı, (tıpkı) vahşi hayvanların bizlerden uzaklaştığı gibi.

10. İyi Düşünce'den kaynaklanan eylemleriyle, iyi(den yana olmaya) karar vermiş olan adam; kendi anlayışını ve Erdemli Dindarlık'ını, bilge (Varlık'ın), ki öyledir, Gerçek'in yaratıcısı ve (aynı zamanda) arkadaşı (olduğunu) ve diğer tüm güçlerin Senin Egemelik'inin altında varlığını sürdürdüğünü açıklamıştı, ey Ahura Mazda.

11. Evet, Sağlık ve Ölmezlik'in ikisi de Senin gıdan olmak içindirler (gıdan olmak için vardırlar). Gerçek'le birleşmiş olan İyi Düşünce'nin Egemenlik'i ile birlikte bizim Dindarlık, (Senin için) bu iki sabırlı gücü arttırmıştır. Ey Mazda, bu şeylerle düşmanı terrörize etmelisin.

12. Talimatın nedir? Nedir Senin arzun? (Bu talimat veya arzu) dua ile mi ilgilidir? İbadet ile mi? Söyle ey Mazda, (söyle ki) bu direktiflerin işitilsin (ve) bunlara göre biri(leri) şu Senin direktiflerini takip edenlere ödüller tevzi etsinler. Gerçek ile birleşmiş (birinin) kolayca ilerlemesi için, öğret bize şu İyi Düşünce'(ye giden) yolları.

13. Ey Efendim, şu Senin bana anlattığın (şey) İyi Düşünce'nin yolu, şu ileride gelecek olan Soaşyant'ın (kurtarıcının) daenasının yolu oldu, bu yol boyunca Senin duacıların Gerçek'le ittifak içinde ilerleyeceklerdir. (Bunu yapmakla) hayırlı (olan kişilere) vaadedilen ödülle gerçekten şereflendirileceklerdir. (Bu öyle bir ödüldür ki) onu verecek olan tek kaynak Sensin, ey Mazda.

14. Ey Mazda, bu ödül -vücut ve nefes (yani ruh) için arzu edilir bir ödül olduğundan dolayı- eylemleri köklerini İyi Düşünce'den alan (kişilere eylemlerinin niteliği) dolayısıyla tesis edilmiştir, (ki bu ödüle layık olanlar) üretken sığırın toplumunda gerçekten var olmuşlardır. Dahası Efendim, toplumun her tarafına (yayılmış olan bu insanlar) Gerçek'le birlikte Senin iradeni (çok) iyi anlayanlardır.

15. Ey Mazda, bunun için bana şu İyi Düşünce ve Gerçek ile çakışmış (ittifak halinde) olan en iyi sözleri ve eylemleri bildir, ki bunlar benim (dile getireceğim) dualar için gereklidirler. Kendi Egemenlik'inle Efendim, Sen gerçekten bu dünyayı bizim umduğumuz gibi iyileştireceksin.

34. yasna'nın yorumu ve açıklamalar

1. Bu Ha'nın yorumu konusunda iki ana görüş çarpışır: Birincisinde, Ahura Mazda'ya Peygamber; eylemi, sözü ve ibadeti ile birşeyler verecektir (bunlar; ölümsüzlük, Gerçek ve Sağlık'ın Hakimiyeti'dir). İkinci ve benim de katıldığım görüş; Ahura Mazda'nın başta bunları kendisine aldığı, bizim ise (insanlar olarak) eylemimizle, sözümüzle ve ibadetimizle (tapınmamızla) bunu arttıracağımız varsayılır.

2. Burada "ruhu Gerçek ile uyum halinde bulunan erdemli insan“ Zarathuştra'dır. Bu bölümün çevirilerinde -diğer bölümlerde olduğu gibi- alternatif varyantlara rastlanıyorsa da, genellikle uyum vardır.

3. Burada bahsi geçen kurban=myazda, gerçek bir sunu olup bir içki veya yiyecekten ibarettir. Metinde geçen “xşmavesu“ kelimesi araştırmacılar arasında biraz karışıklık yaratmıştır. Kelimenin en doğru yorumu olan “Senin Gibiler arasından“ ibaresi benim tarafımdan da kullanılmıştır. İyi yaratıkların ancak İyi Düşünce ile beslenen yaratıklar oldukları herhalde dikkatinizi çekmiştir.

4. “Gerçek sayesinde güç sahibi olan“ İlahi Ateş tabiri çok önemlidir. Bu ateşin maddi ateş ile farkı, onun gerçek ile beslenen manevi bir ateş olmasıdır. O, kalplerdedir ve -hissedildiği zaman- çok güçlüdür. Bu ateş; imanlılar için açık bir yardımcı, Ahura Mazda'nın düşmanları için “görünür bir eziyet“tir. Çünkü Ahura Mazda'nın takipçileri onu kalplerinde hissederek doğru kararlar verirken, münkirler verdikleri ters kararlardan dolayı sürekli bir şekilde vicdanlarının verdiği azapla boğuşurlar. Fakat yukarıdaki “yardımcıdır“ ve “eziyettir“ sözcükleri bazı çevirmenler tarafından “yardımcı olmalıdır“ ve “eziyet olmalıdır“ şeklinde çevrilmiştir. Fakat örneğin “dereşta“; “eziyettir“ anlamına geliyor. “Eziyet olmalıdır“ anlamı burada havada kalıyor.

5. Bu bölümdeki; “thrayoidyai drigum yuşmakem“ ibaresi, Zarathuştra'nın ideolojikman kimin yanında olduğunu ve kendisini kimlerden biri olarak saydığını en iyi anlatan ibaredir. “Size tabi olan yoksul insanlarınızı korumak için“ anlamına gelen bu ibare, onun kast sistemine karşı adeta bir savaş yürüttüğünün en iyi delillerinden biridir. Bu ibareyi; “Yasna 46“'da ifade edilen Peygamber'in yurdundan kovulması ile ilgili bölümle birlikte ele aldığımızda, onun hakim güçlerin hışmına uğramasına nelerin sebep olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Zarathuştra bu bölümde Tanrısal Güçler'in egemenliklerinin durumunu araştırmaktadır. Bu, Gerçek ve İyi Düşünce'nin egemenliğidir ve bu egemenlik yeryüzünde Ahura Mazda'ya inanan kişilerin artışıyla orantılı olarak belirginleşir. Tanrısal güçlerin egemenliklerinin artması, müminlerin korunmasını birlikte getirecektir. Bu korunmanın sağlanması için, Tanrısal varlıkların sağladığı egemenliğin yeterli olup olmadığını soruyor ve birde saptamada bulunuyor; “...Siz hepsinin (Yalan'a sapmış güçlerin hepsinin) fevkindesiniz“ (çok güçlüsünüz).

6. Peygamber, Tanrısal Güçler'in Egemenlik'lerinin yeterliliği konusunda işaretler beklemektedir. Bu işaretler, dünya hayatında meydana gelecek olan pozitif değişiklerle belli edilmelidir.

7. İnsanlar, eski yönetimin yürürlükte tuttuğu “ahlaka aykırı“ ve “acı veren“ fermanları ortadan kaldıracak olan samimi birilerini beklerler. Bu samimi birileri sahip oldukları İyi Düşünce yoluyla, o fermanları ortadan kaldıracaklardı. Ama Peygamber, -biraz da bıkkınlık kokan bir şekilde- bu değişikliği yapacak Tanrı'dan başkasını görmemektedir.

8. Bu Ha da çok tartışmalara yol açmıştır. Bu çerçevede değişik ve biribirine zıt tercümeler ortaya çıkmıştır. Tartışılan şey, “byainti“ kelimesinin taşıdığı anlamdır. Bazı yorumcular, bunun “onlar (yani Kötü'nün yandaşları) korkutuldular“ gibi bir anlama geldiğini iddia ederken, benimde görüşlerine -bundan sonra gelen ayetin, taşıdığı mesaj dolayısıyla bu Ha'nın devamı olması gerektiğinden dolayı- katıldığım araştırmacılar aksini söylerler. Buna göre Kötü'nün uşağı olanlar -büyük bir ihtimalle yönetim erkini ellerinde tutan yöneticiler- iman sahibi insanları vahşet dolu eylemleri ile korkutmuşlardır. Bu Ha'da tartışılan bir diğer konu; “hyet as eojao naidyaonhem“ ibaresinden kaynaklanıyor. Insler -haklı olarak- bu ibaredeki “as“ kelimesini “aş“ şeklinde düzeltmiştir. İbare bu şekliyle (daha baştaki bölüm ile birleştirildiğinde); “onlar bizi korkuttular....daha ziyade çok güçlü bir adam, bir zayıflatıcı gibi“ şeklinde çevrilmiştir. Daha başka düşünürlerin; “çok güçlü bir adamın, zayıf birine yaptığı gibi“ şeklindeki formülasyonları da çok doğru gibi görünüyor bana. Ben tercümemde bu sununcuların görüşlerine katılmış bulunuyorum.

9. Metnin bu bölümü ile ilgili de bazı görüş ayrılıkları olmasına rağmen, yine de zıt görüşler ortaya çıkmamıştır. Kötü'nün yandaşları İyi Düşünce sahibi değillerdir. Bundan dolayı Dindarlık'ı terketmişlerdir. Oysa imanlı kişiler Dindarlık'ın takipçisidirler. Müminler bu kötü eylem sahiplerinden; “bir vahşi hayvanın bizden uzaklaştığı gibi“ uzaklaşırlar.

10. Bu ayetin yorumunda da derin karşıtlıklar vardır. Yorumların çoğunda Ahura Mazda'nın; Gerçek'in “yaratıcısı ve arkadaşı“ olması kavramı siliktir, ki bu da metnin formüle ediliş tarzından ileri geliyor. Ayrıca “iyi düşünceden kaynaklanan eylemleriyle.... iyiden yana olmaya karar vermiş adam“ veya orijinal şekliyle; “ehya venheeuş menenho şyeothena... huxretuş“ deyimi de pek çokları tarafından yanlış yorumlanmış gibi görünüyor. “Veocat“ kelimesini zorlama bir yorumla “söz verdi“ şeklinde bir yorum kalıbına sokan yazarlar deyimin tercümesini zora sokmuşlardır. Oysa bu kelime aynen bugünkü Zaza Kürtçe'sinde kullanıldığı anlamıyla metinde kullanılmıştır; “söyledi, deklere etti“. Ayrıca bu ibarede “sarılmak“ gibi bir yorumu çağrıştıracak hiç bir kelime de yoktur. Metinde geçen “iyiden yana olmaya karar vermiş olan adam“ Zarathuştra'dır. Bu ayette dindaşlarının da öyle olmaları gerektiği vurgulanmak istenmektedir. Metnin sonunda ise açıkça tüm güçlerin Ahura Mazda'nın Egemenlik'inde olduğu vurgulanır.

11. “İki Tanrısal gücün Ahura Mazda'nın gıdası“ olması şeklindeki ibare, açıklanması gereken derecede kapalı bir şekilde formüle edilmiştir. Sağlık ve Ölümsüzlük, dinin yarattığı iki kavramdır. Din ayrıca müminlerin kendisine olan sadakatıyla vardır. Burada müminlerin dine bağlılığının, Ahura Mazda için en arzu edilir gıda olduğu vurgulanıyor. Çünkü ölümsüzlük ve Sağlık bu vasıtayla artar ve kendisine daha bir kuvvetle ulaşır.

12. Bu bölümde geçen “ödüller'in tevzii“ ölümden sonra söz konusu olacaktır. Ayrıca Tanrı'nın direkt olarak kendisinin vahyedeceği emirlerine insanlar (veya imanlılar) uyacak ve mükâfatlarını alacaklar.

13. Peygamber, ilk bölümde sorduğu soruların cevaplarını almış ve tatmin olmuştur. Bu talimat artık onun tutacağı yoldur. Aldığı talimat, kıyamette ortaya çıkacak olan Soaşyant'ın daena'sının yolu olacaktır. Gerçek'i benimsemiş olan Ahura Mazda takipçileri de bu yoldan ilerleyeceklerdir. Zarathuştra'nın gösterdiği yoldan ilerleyenler, bu dünyada ve öteki dünyada layık oldukları mükâfatı alacaklardır.

14. Bu ayette geçen; “yoi zî geeuş verezeenı azyao“, yani; “üretken sığırın toplumunda gerçekten var olmak“ ibaresinde geçen “üretken sığır“ benzetmesi ile İyi Düşünce ve Gerçek'in takipçisi olan imanlılar topluluğu anlatılır. Zaten ayetin başında yer alan bölümden bunu anlamak mümkündür.

15. Bu bölümde önemli bir tercüme ayrılığı yoktur (bazı ekstrem yazarlar hariç).

II. Gatha Uştavaiti

43. yasna

1. ”(Her şeye) İstediği gibi hükmeden Mazda Ahura Ona, (yani) dilekleri olan O insana arzuladıklarını vermelidir.” Ben (bundan dolayı) Gerçek'e destek olmak için (bana) dayanma gücü gelmesini diliyorum. Bana Dindarlık'ım sebebiyle refahın nimetlerini ve bir İyi Düşünce hayatı bağışla.

2. Dahası, (ben) iyi amaçları olan bir insanı mutluluğa (gark edebilecek) olan tüm (aşağıdaki) şeylerin en iyisi olan şeyleri bu şahıs için diliyorum: Uzun bir ömrün mutluluğunu yaşayarak bu ömür boyunca kavrayışlı olsun. Ey Mazda, (bu) kavrayışlılığa Senin en Erdemli (olan) Ruhun vasıtasıyla ersin. Bu (Erdemli Ruh'unun) sayesinde Sen, Gerçekle birleşmiş olan (ittifak halindeki) İyi Düşünce'yi yaratmıştın.

3. …Ve bu adam iyiden daha iyi ne varsa ona ulaşmalıdır. (O öyle) bir adam haline gelmelidir ki bize; -şu maddi varoluşta ve (şu) ruhsal olanda- Güçlü Biri'ne giden dümdüz yolu ve Efendimiz'in en dorukta bulunan makamını öğretsin (giden yolu göstersin). (O), samimi bir insandır, iyi bir soydandır ve erdemlidir, tıpkı Senin gibi; ey Mazda.

4. Evet eğer Sen, Ey Mazda; Senin, gücü(nü) Gerçek'(ten alan) Ateş'inin sıcaklığı yoluyla hem Yalan'a sapmışlara hem de müminlere vereceğin ödülleri gerçekten elinde tutarak bana yardım edeceksen ve ayrıca eğer İyi Düşünce'nin güçleri benim (olmak üzere) gelecekse, ben gerçekten Seni hem güçlü ve hem de erdemli (Efendi) olarak kavrayacağım.

5. Fakat ey Mazda Ahura, hayatın doğuşunun en başında; İlk Biri olarak gördüğümden beri, Seni en Erdemli varlık olarak algılamıştım. Aynı şekilde Senin; (insanların) eylemlerin(in) ve sözlerin(in) birer (ödül veya ceza olarak) fiatı olduğuna, kötü için kötü, iyi olan için iyi mükâfatın verileceğine karar verdiğini gördüğümden beri (erdemli varlık olarak algılamıştım). (Ki bunların herbiri) Senin maharetin aracılığıyla yaradılışın son dönüm noktasında (verilmiş olacaklardır).

6. Bu hakiki dönüm noktasında (yaradılış'ın ilk anlarında), -ki o anda ben de (ruhsal anlamda) vardım-, Sen, ey Mazda; Erdemli Ruh'unla ve İyi Düşünce'nin Yöneticiliği ile (bu) dünyaya geldin. Bunun ( İyi Düşünce Hakimiyet'inin) eylemleri vasıtasıyla Gerçek ile birleşen yaratılmışlar (yaratıklar) geliştiler (başarılı oldular). Dindarlık, onlara Senin iraden(den doğan) hükümleri bildirdi, hiç kimsenin aldatamayacağı Senin iradenden.

7. …Ve ey Mazda Ahura; O (Erdemli Ruh) bana İyi Düşünce ile kulak verdiğinde, ben Seni erdemli olarak algılamıştım bile. (O sırada ) bana şunları sormuştu: ”Kimsin sen? Hangi taraftansın? Hangi işarete dayanarak sen, bugün kendi takipçilerine ve kendi özüne bu vahiyleri açıklamaya başladın (açıklamayı üstlendin)?”

8. Bunun üzerine Ona (Erdemli Ruh'a) ilk olarak şunları söyledim: ”(Ben) Zarathuştra'(yım). Eğer gücüm yeterse, ben Yalan'a sapmış olanın gerçek düşmanı ve Gerçek'in güçlü destekçisiyim.” Ben bir yandan Seni takdir edip överken, ey Mazda, (öte yandan da) Senin (yani) dilediği gibi Yöneten'in çabalarını (izah etmeye) başlamıştım.

9. Evet ey Mazda Ahura; O bana İyi Düşünce ile kulak verdiğinde, ben Seni (çoktan beri) erdemli olarak algılamıştım bile. Onun; 'Kime hizmet etmek isteğindesin?” şeklinde sorduğu soruya: ”senin ateşine! Gücüm yettiği sürece ben, Gerçek'in ululanma(m) için bir armağan(ı) bulunduğu (gerçeğine) riayet edeceğim.” cevabını verdim.

10. ”Bundan dolayı, bana Gerçek'i esinlet (vahiyle bildir), ki onu çağırmaya devam ediyorum. Dindarlık ile yoldaşlığımdan dolayı ben bu esini hak ettim. Bizim (Sana, yani Erdemli Ruh'a sorduğumuz) sorularımızı dikkate alarak, fikir ver (bize). Çünkü Senin çabalarınla öğutlenenler,-ki bunlar, Tek Hakim (varlık'ın-A,M'nın) güçlü ve kudretli olarak yaratmış (olduğu) Sana- (yani)güçlü birine ait öğütlerdir (ve bundan dolayı muteberdirler).

11. Evet ey Mazda Ahura, O bana İyi Düşünce ile kulak verdiğinde, ben Seni erdemli olarak algılamıştım bile. Fakat Senin sözlerinle ilk kez bilgilendirildiğimde, Senin; '(onlar için bu itikat) en iyisidir', dediğin (benim) itikatımın insanlara kavratılmasının çok zahmetli olduğunu görmüştüm.

12. Bununla birlikte Sen bana şunları söylemiştin: 'Sen Gerçek'e (gayretinin bir sonucu olan) kendi kavrayışınla vardın (geldin). Dahası, (bu süreç içinde) sen hiçbir şekilde itaatsizlik etmek suretiyle benimle çelişkiye düşmedin.” (Yani) Ben (Gerçek'i seçme şerefine), zenginlik bağışlayıcı ödüllendirmenin eşlik ettiği (Tanrının Sözü'ne) İtaat'in (Sraoşa'nın) -ki birileri buna göre, kurtuluş günlerimizde her iki gruba (mensup insanları) hak ettikleri (mükafat ve cezaları) dağıtılırlar- bana gelmesinden önce ermiştim.

13. Evet ey Mazda Ahura, O bana İyi Düşünce ile kulak verip benim erişmeyi arzuladığım amacı öğrenmeye çalıştığında, ben Seni (çoktan beri) erdemli olarak algılamıştım bile.”Bana şu erişmeyi arzuladığım amacı bir uzun hayat boyu bağışlayın, ki böyle bir şeye erişmek için şimdiye kadar hiç kimse sizi zorlayamadı. (Bir de) şu arzu edilir koşullarda (yaşama ile ilgili) arzumu (yerine getirin) -ki bunun Senin hükmün altında olduğu söylendi-.”

14. Evet ey Mazda, bana Kendi desteğini uygun (bir şekilde) ver, bu öyle bir şekilde olsun ki, (sanki istenen şeye) sahip olan yetenekli biri bunu arkadaşına sunuyor (gibi olsun), ki bu (yetenek); Gerçek ile uyum içinde (sürdürülen) Senin Hakimiyet'in vasıtasıyla kazanılır. Bırak (bu destekle) ortaya çıkayım ve Senin öğretine düşman olanları kovayım! Bırak (bunu) tüm şu Senin emirlerini hatırlayanlar ile birlikte (yapayım)!

15. Evet ey Mazda Ahura, O bana iyi Düşünce ile kulak verip, (şu) en iyi şeyleri tanrısal bir esinle bildirdiğinde, -bana düşüncelere dalmış biri (bildirdi bunları)-, ben Seni (çoktan beri) erdemli olarak algılamıştım bile. (Evet) o zaman en iyi şeyler söylenmişti: ”(İyi Düşünce sahibi olan) bir insan, Yalan'a sapmış olan pekçok kişiyi tatmin etmeyi ummamalı, çünkü onlar 'tüm müminler kötüdür' derler.”

16. Efendim, Bundan dolayı bu Zarathuştra herşeyden daha kutsal olan Senin Ruhun'a (hizmet etmeyi) seçti. ”Gerçek somutlaşsın ve hayat ile güçlensin. Dindarlık, Güneş'in ortaya çıkışına hakim olanın (A. M'nın) Hakimiyet'ine girsin. O kendi İyi Düşünce'si yoluyla, (hak eden) birinin eylemlerinin karşılığı olan mükâfatları dağıtsın.”

43. yasna'nın yorumu ve açıklamalar

1. Bu Ha'nın ilk iki satırı özel olarak ”Mathra”dan (Ezeli Tanrı Kelamı'ndan) alınmıştır. Zarathuştra bu iki satırı önceye almakla, Tanrı nezdinde dileklerin kabul edilebilirliğini ortaya koyuyor ve arkasından kendi dileğini -amacıyla birlikte- ifade ediyor. ”Vasta” ve ”uşta” kelimelerinin ikisi de aynı ”√vas”tan gelir. Çevirmenlerin bazıları (mesela Nyberg) Zarathuştra'nın Aşa'dan, bazı yazarlar ise son iki satırda Peygamber'in Dindarlık'tan (Armaiti'den) dilekte bulunduğunu kaydediyorlarsa da bu yanlıştır. O, burada; ”Aşa'ya destek olmam” için diyor, ”Dindarlık'ımdan dolayı” diyor. Metnin bütününü gözönüne getirdiğimizde, bu Ha'da sadece Ahura Mazda'dan dilekte bulunmanın söz konusu olduğunu (gramatiğe bile lüzum kalmadan) anlarız.

2. ”Bu şahıs”tan kasıt Zarathuştra'nın kendisidir. Bu bölümde geçen ”xvathra” kelimesi biraz değişik yorumlara yol açmıştır. Bazıları kelimeyi ”mutluluk” olarak çevirmişken, bazıları da ”ermişlik” diye yorumlamış. Daha uygun gibi görünen bir tercüme de Insler'den gelmiş; ”iyi amaç”. Metinde geçen ve tartışmasız bir şekilde tercüme edilen bir ibareyi Kürtçe bilen okuyucular hemen çözeceklerdir: ”Darego jyaiti=uzun bir hayat”. Vahişta kelimesinin buradaki anlamı da bazı yazarlar tarafından tartışmaya açılmış. Bunlardan Moulton, kelimeyi ”Behişt=Cennet” olarak tarif etme eğilimindedir. Oysa burada geçerli olan kelimenin asıl anlamıdır; ”en iyi”.

3. ”İyiden daha iyi olana” ulaşacak olan insan, Zarathuştra'nın kendisi olmalı. Bu ulaşılacak olan ”iyi” şey, Tanrısal vahiylerdir. O bunları öğrenecek ve etrafına öğretecektir. O ”soylu, samimi ve erdemli”dir, tıpkı Mazda gibi... Bu tabir, Zarathuştracı inanç bakımından ele alındığında çok önemlidir. Çünkü bu inanca göre insan ile Tanrı aynı kökten gelir; sonsuz ilkel ışıktan. Bazı yazarlar metinde geçen ”asti” kelimesini ”dünya” şeklinde çevirmişlerdir. Fakat bu kelime Rig Veda'da ”a stha” şeklinde ve ”tırmanış”ı ifade etmek için kullanılmıştır. İki dil arasındaki yakın benzerlikten hareket edersek, bizim seçtiğimiz ”doruk” kelimesi, astinin ifade ettiği anlamı karşılayabilecek en iyi yoruma imkan verecektir.

4. ”Gücünün kaynağı Gerçek olan Tanrı'nın Ateşi” kavramı, Zarathuştracılar'ı ”ateşe tapanlar” olarak niteleyen bazı Müslüman yorumcuların ne kadar cahil olduklarını ortaya koymaya yeter. Buradan da anlaşıldığı kadarıyla bu ateş, manevi bir ateştir. Bu ateşin sıcaklığı; yani sıcak bir gerçek vasıtasıyla ödül ve cezaları dağıtacak olan Tanrı'nın desteği esastır Zarathuştra için. İyi Düşünce ve ateş bu Ha'da Zarathuştra'nın istediği ikilidir.

5. ”Zatha” bu Ha'nın anahtar kelimelerinden biridir. ”Zatha” bugünkü Kürtçe'nin Tüm lehçelerinde ”ziyayış”, ”zayin=doğmak” şeklinde muhafaza edilmiş bir kelimedir. ”Hayatın doğuşu sırasında” Tanrı ancak İngilizler'in ”vision” dedikleri bir yolla görülebilir, ki Zarathuştra'da burada bunu kastediyor. Ancak geç Zerdüştiliğin fravaşi kavaramını da unutmamak gerekir. Buna göre Zarathuştra'nın ”koruyucu ruhu” sayılabilecek olan fravaşisi yaradılışın en başlarında şekillenmişti. Eğer bu kavram Zarathuştra tarafından da kabul ediliyor idiyse, O Tanrı'yı bu yolla da görmüş olabilir. Tanrı o sırada -Peygamber'in duyabileceği bir şekilde- kendisine; ”eylemlerin ve sözlerin birer fiatı olduğunu” bildiriyordu. Bu fiat (yani ceza ve mükafat) yaradılışın son dönüm noktasında (kıyamette) tebliğ edilecektir.

”İlk Biri” demekle Zarathuştra, Tanrı'nın kendisinden başka varlığın bulunmadığı anı (vision ile) yakaladığını söylüyor. Bu tesbitle, Ahura Mazda'nın tüm yaratılmışların yaradılışının başlatıcısı olduğu söyleniyor. Tek Tanrı..

6. ”Hakiki dönüm noktası” yaradılış anıdır. Böylesine bir dönüm noktası ile burada yaşamın başladığı ilk anlar kastediliyor. Yani yaşamın şekillendiği ilk günlerden bahsediliyor burada. İyi Düşünce'nin hakim olduğu bu dönemde yaratılmışlar, Kötü'nün güçlerine karşı başarılı bir şekilde geliştiler. İnsanlar bu dönem(den itibaren) Dindarlık vasıtasıyla Tanrı'nın hükümlerini öğrendiler. Bu hükümler, ”hiç bir gücün aldatamayacağı” Ahura Mazda'nın hükümleridir. İnsanlar, Tanrı'nın bu emirlerini yerine getirdikleri sürece Kötü'nün Güçleri'ni tecrit etme şansına sahip olacaklardır.

7. Bazı yazarlar metnin bu bölümünde, İyi Düşünce'nin gelipte Zarathuştra'ya kulak verdiğini kaydederler (ki bunlar ekseriyettedirler). Oysa Insler'in -doğru bir şekilde- saptadığı kadarıyla ”pairi .jasat=kulak vermek” ibaresi direkt bir şekilde ifade edilmemiş, yani metinde yer almayan bir süje gerektiriyor, ki bu anlaşıldığı kadarıyla ”Spentõ Mainyuş=Erdemli Ruh”tur (Ahura Mazda'nın oluştuğu ruh). Yani Erdemli Ruh, İyi Düşunce vasıtasıyla kendisine (Zarathuştra'ya) kulak vermişti.

8. ”Vasase xşathrahya”, ”dilediği gibi hükmeden” anlamına gelir. Fakat bu deyimi pek çok yazar değişik şekillerde yorumlamışlardır. Bartolomae'nin bu tesbitini biz günümüzün Kürtçesi ile -kısmen de olsa- takviye edebiliriz. Vasa, Zazaki'de hala ”Waşt” şeklinde ve aynı (istedi) anlamda kullanılıyor.

9. Çok zor olan Ha'lardan biri de budur. Bu ayetin tercümesinde çok çeşitli varyasyonlarla karşılaşabilirsiniz. Fakat bir gerçek hiç bir yorumcunun gözünden kaçmamıştır. Bu Ha'dan anlaşıldığı kadar Zarathuştra, Tanrının Ateşi'ne hizmet etmeyi istemektedir. Tanrının Ateşi ise gerçek ile sıkı bir ilişki içindedir. Yani Gerçek; Ateş'li bir sıcaklığa sahiptir, Gerçek; iç yakıcı bir mutluluk verir.

10. Peygamber ikisi arasındaki bu sıkı irtibattan dolayı Gerçek'in kendisine esinletilmesini istemektedir. Bu Ha'da da tercüme karışıklıkları yaşanmıştır. Söz konusu karışıklıklar bilhassa Gerçek-Zarathuştra-Dindarlık ekseninde cereyan etmektedir. Kimi yazar, bu bölümde hitap sahibinin Mazda olduğunu, bundan dolayı burada kastedilenin; Tanrı'nın Gerçeği Dindarlık ile birleştirdiğidir, derler. Bazıları ise; Zarathuştra'nın Tanrı'ya hitap ederek; Kendi dindarlığı'nı Onunki ile birleştirdiğini kaydederler. Bunun gibi pek çok varyant zikredilir. Fakat metnin kendisi de çok karmaşık bir şekilde formüle edilmiş olduğundan dolayı, bugün bile işin içinden tam çıkılabilmiş değildir. Ben metindeki kelimelerin kullanılış biçimine en uygun düşen yorumu seçmeye çalıştım.

11. Yazarların büyük bir çoğunluğu bu Ha'da vahiy taşıyıcı bir melek aramışlar ve -İslamiyet'in etkisinde kaldıklarını sandığım bu yorumcular- İyi Düşünce'yi bu iş için uygun bulmuşlar (Cebrail'i hatırlayınız). Bu görüş geniş ölcüde doğrudur. Oysa bu Ha'da İyi Düşünce'nin (Vohu Manah'ın) Peygamber'e gelişi mutlu bir olaydır, Fakat kendisinin ”Tanrı'nın Sözleri” ile bilgilendirilmesi; Erdemli Ruh'un, yani ”Spenta Mainyu”nun işidir. Peygamber kendisine yükletilen görevin ağırlığını tüm benliğinde hissetmekte ve bunu ifade etmektedir. Fakat Spenta Mainyu bu bilgilendirme işini Vohu Manah vasıtasıyla yapabilir.

12. Bu bölümde geçen ”fraxşnanı” kelimesinin yorumu ortalığı karıştırmışa benziyor. Bu kelimenin ”ayırdetme” anlamına geldiğini göz önüne alarak, ayırd etme kaabiliyetini ”kavrayış” olarak yorumladım. Yani ”To right shalt to go for teaching” yorumunun burada yeri yoktur. Çünkü Peygamber'in cisimleştirilmiş bir Gerçek'e gitmesi söz konusu değildir. O ”..hast come to the truth in (his) discernment”. Bu bölümde bahsi geçen ”her iki fraksiyon”dan kasıt, Yalan'ın ve Gerçek'in takipçileridir. Sraoşa'nın ölümden sonraki kişisel hesaplaşma sırasında insanlara gelip mükâfat ve cezalarını vereceğini düşünürsek, burada Peygamber; '..den önce' derken o hesap gününden öncesini kastediyor.

13. ”..Böyle bir şeye erişmek için şimdiye kadar kimse sizi zorlayamadı” sözünün muhatabı, Zarathuştra ile yüzleşen Kutsal Ruh'tur (Spenta Mainyu). Tanrısal Güçler'in hiç bir şeye zorlanamayacağının ifadesi olan bu inanç Müslümanlık'ta da devam etmiştir. ”Senin hükmün altında” ibaresinde, her şeyin Yaratıcı Efendi'nin hükmü altında olduğu tescil ediliyor. Bu hüküm; Gerçek'in ve İyi Düşünce'nin hakimiyetidir ve Spenta Mainyu tarafından harekete geçirilmiştir.

14. Zarathuştra'nın burada Mazda'dan istediği yardım, tahmin edileceği gibi bilgidir, iyi düşüncedir, gerçektir. ”(Sanki istenen şeye) sahip olan yetenekli biri -ki burada Ahura Mazda'dır- bunu arkadaşına sunuyor -ki burada Zarathuştra'dır-” cümlesindeki arkadaşlık ilişkisi; bilgilerin direkt vahyedilmesi isteği ile izah ediliyor. Yani Peygamber, Tanrı'nın kendisine -hiç bir aracı kullanmadan- istenen bilgileri vahyetmesini istiyor.

15. Moulton, burada geçen ”vahişta” kelimesini -eski yorumcuların hemen hemen tümünde bu eğilim görülür- ”cennet” olarak yorumlamış. Fakat burada kelime asıl anlamıyla; yani ”en iyi” anlamına gelmek üzere kullanılmıştır. Mills ise 14. ve 15. Ha'ların her ikisinde de ”Sraoşa=İtaat” kelimesini geçirmiştir, ki orijinal metinde bu kelime bu Ha'larda geçmez. ”Yalan'a sapmış” olan herkesi doğru yola çevirmek, bu kişilerin müminlere karşı olan ön yargılarından ileri gelir. Çünkü onların kafasında gerçek olarak kabul ettikleri bir saplantıları vardır; ”tüm müminler kötüdür'.

16. Zarathuştra bu Ha ile artık emin bir şekilde, Spenta Mainyu'ya neden hizmet etmeyi seçtiğini izah ettiğine kani olarak haykırmaktadır.Gerçek somutlaşmalı (ete kemiğe bürünmeli), yerleşmelidir. Yani insanlar tarafından kabul edilmelidir. Dindarlık, Ahura Mazda'nın Şeytani Güçler'e karşı mücadele etmekten ibaret olan amaçlarının emrine girmelidir.

44. yasna

1. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle. Ey Mazda, Sana benzer biri bana, -yani arkadaşına- bildirmişti. Saygılı bir şahıs, Ona; Senin yüceliğinde birine nasıl saygı göstermelidir? (Ve) Bizim tarafımızdan Gerçek ile arkadaş(lık ilişkileri içinde bulunan) topluluklar nasıl geliştirilmelidir? (Bu topluluklar) yoluyla O (yani Gerçek), bize İyi Düşünce ile birlikte gelecektir.

2. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: En iyi hayatın (yani ahiretteki cennet hayatının) başlangıcında verilecek olan ödüller, bu ödülleri alacak olanları mutlu edebilecek mi? Şüphesiz O, yani Gerçek, -(yani) kendi ruhunda herkesin günahlarını izleyen kutsal biri-, bu canlıların tümüne bağışta bulunandır, ey Mazda.

3. Buna Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Kuşakların başlangıcında, Yaradılış (süreci) boyunca kimdi Gerçek'in babası? Kimdi Güneş'in ve yıldızların yörüngelerini tayin eden? kimin vasıtasıyla Ay (önce) dolgunlaşır, sonra hilâlleşir? Bu gibi şeyleri ve diğerlerini ben gerçekten öğrenme arzusundayım.

4. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Kim aşağıdaki yeri, yukarıdaki göğü destekledi ve düşmelerine mani oldu? Nedir sular ve bitkiler? Kim süratliliği rüzgârla ve bulutla birleştirdi? Kimdir ey Mazda, İyi Düşünce'nin yaratıcısı?

5. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçeği söyle: Hangi sanatkâr şu ışıklı gök cisimlerini ve karanlık gökleri yarattı? Hangi sanatkâr hem uykuyu hem de hareketliliği yarattı? Kimin vasıtasıyla gün ağarması; öğlen ve akşam (vakitleri) ile birlikte sürer, ki tüm bunlar bir mümine amaçlarını hatırlatır.

6. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle, eğer bu söyleyeceğim şeyler doğruysa: Dindarlık, eylemleriyle Gerçek'e maddi bir vücut verdi. (Gerçek'i maddi vücuda kavuşturmuş olan) Dindarlık (ayrıca), Senin için İyi Düşünce'nin Hakimiyet'ini açık bir hale getirdi. Sen kimin için şekillendirdin sevinç getirici doğurgan sığırı?

7. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Kim Egemenlik'e ilave olarak itibarlı Dindarlık'ı şekillendirdi? Kim yarattı babasına ihtimamda saygılı (ihtimam gösterirken saygılı) olan oğulu? Ey Mazda, bu sorular(ıma aldığım cevaplar) vasıtasıyla ben, Erdemli Ruh'undan dolayı Senin herşeyin yaratıcısı olduğunun ayırd edilmesine yardımcı olurum.

8. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle. Ey Mazda, benim Senin (tüm) buyruklarını, (ve) hakkında İyi Düşünce'den akıl aldığım şu sözleri ve Gerçek ile uyum içinde (geçen) bir yaşamda (veya yaşam boyunca) doğru bir şekilde edinilen şu şeyleri unutmamak için (gerçeği söyle bana): Gelecekte hangi iyilere doğrulacaktır (ya da bunlar gibi hangi iyi şeylere varacaktır) benim ruhum?

9. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: -Ey Mazda şu Senin gibi, büyük güce (sahip olanlardan) biri olan- (yani) Kutsal Egemenlik'in Efendisi'nin, sahip olduğu Yüce Egemenlik'inden dolayı emrettiği (doğrultuda), kendi daenamı nasıl hayata geçirebilirim ey Mazda? O (yüce efendi) ki Gerçek ve İyi Düşünce ile birleşmiş olan mekânında oturur.

10. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Onlar, yaşayanların tümü için en iyi olan daenayı gerçekten kavradılar mı? Dindarlık'tan kökünü alan sözleri ve eylemleri ile, şimdiden Gerçek ile birleşmiş haldeki benim tüm takipçilerim, Gerçek'in arkadaşlık ettiği (daenalarını) geliştirebildiler mi? Benim sezgim sonucu onlar, Senin güçlerini(n yardımını) umut ediyorlardı.

11. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Senin fikirlerinin öğretilmiş olduğu birine, Dindarlık nasıl ayrı olarak gelir, ey Mazda? Ben onlar tarafından Senin en başta gelen (takipçin) olarak kabul edilmiştim. Sen diğer tümüne (Senin takipçin olmayanlara) ruhun düşmanlığı gözüyle bak(arsın)!

12. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle, Sana (şu prensipler) gereğince bunu soracağım: ”Gerçek yanlısı mümin kimdir veya Yalan yanlısı kim? Bu mudur Kötü, ya da şu mu?” Yalan'a sapmış kişi, -ki Senin nihai kurtarıcılığına karşı savaşmak için Kötü ile anlaşacaktır-, Kötü'yü seçmiş olan kişi şudur muhakkak, -bu değil-.

13. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Biz kendi içimizden (bize hakim olmaya çalışan) Yalan'ı nasıl (geri) püskürtebiliriz, nasıl şu itaatsizlikle malûl olan (adamların) da üstünden (geri püskürtebiliriz)? O (adamlar ki) ne Gerçek'in özeni ve arkadaşlığının ardından koşarlar, ne de İyi Düşünce'nin öğütlerinden zevk alırlar.

14. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Yalan'a sapmışların arasında güçlü bir inşikak (bölünme) yaratması için, onları acılara ve kötülüklere boğması için, nasıl yaparak Yalan'a sapmış olanı, -Senin Mãthran (vasıtasıyla bildırdığın) kurallar gereğince-, (onu) parçalaması için (Yalan'a sapmış olanı) nasıl Gerçek'in ellerine teslim edebilirim?

15. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Dünya'nın iki (ana) kitlesinin (İyi'nin ve Kötü'nün taraftarlarının) anlaşmak gibi bir eğilimleri yokken, (bu durumda) eğer Sen, şu desteklemeyi çok arzuladığın emirleri(n) gereğince Gerçek ile birleşmiş (olan) bu Dünya'yı koruyacak maharetteysen, Ey Mazda; zafer kazanmayı ne zaman ve kime nasip edeceksin? (İyi'ye mi, Kötü'ye mi?)

16. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Benim evimde, Senin Öğretin'e uygun bir şekilde yaşayan saf birilerini korumak için, kim Yalan'a sapmış olanın (koyduğu) engeli kıracaktır? Bana vahiy yoluyla (bildir) ey Mazda, Dünya'yı rehabilite edecek olan bilirkişinin (yargıç) bu işi nasıl yapacağını göster ve bırak O (yani dünyayı iyileştirici kişi) İyi Düşünce ile birlikte gelen Sraoşa (yani; İtaat) Senin istediğin her bir insana (gelsin).

17. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Ey Mazda, Seninle uyum halinde (olmak kaydıyla) Senin takipçilerini nasıl heyecanlandırabilirim, benim sesim; Gerçek'e bağlı kalınması(nı gerektiren) şu (ilahi) emre (Mathra) uygun olarak, Sağlık ve Ölümsüzlük ile birleşmek için çabalama (uğraşımda) nasıl yeteri kadar kudretli olabilir?

18. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Ben, aygırları ile birlikte on kısrak ve bir deveden ibaret olan ödülü, Gerçek vasıtasıyla nasıl kazanabilirim? Bu öyle bir ödüldür ki, benim kendi içime Sağlık ve Ölümsüzlük'ü ilham eder (vahy eder), tam da (öyle ki) bu ikiliyi Sen kendin için almışken.

19. Bunu Sana soruyorum Efendim, bana gerçekten söyle: Bir şahıs ki; bizim verdiğimiz söze uygun olarak alacağı bir ödülü kazanmış olan birine, onu (yani ödülünü) vermez, böyle bir şahıs için ilk ceza ne olacaktır? Ben nihai bir cezanın onu bulacağını biliyorum.

20. Ey Mazda, Daevalar herhangi bir şekilde İyi Hükümdarlar olmuşlar mıydı? Evet, ben (onlar hakkında) soruyorum bunları. Onlar ki kötü yöneticilere yalan söylemeye devam ettiler, bu (yöneticiler ve kendileri ile) birlikte şu karapanlar ve usigler Sığır'ı (böylelikle) şiddette maruz bıraktılar. Kavalar da (kendilerine katılmıştı).. Onlar, Onun ve çayırlarının Gerçek ile zenginleşmesine pek istekli değillerdi (sıcak bakmıyorlardı).

44. yasna için yorum ve açıklamalar

1. 'Sana benzer biri' gibi bir yoruma yol açan ”xşmavatõ” kelimesinin yer aldığı cümle bir bütün olarak ele alındığında aslında; ”Siz Ahuralar'dan Biri” yorumu ortaya çıkar. Buradaki ”Ahura nemangho” ibaresinin çoğul olma karekteri, bazı yazarları -eğer peşin hükümlü değillerse- Zarathuştra dininin niteliği hususunda bir kez daha şaşırtmıştır. Onlar bu ibarenin içerdiği anlamı, geliştirdikleri ”Çok Tanrılı Zarathuştra Dini” teorisine dayanak olarak kullanmışlardır. Oysa metnin bu bölümünde işaret edilmek istenen şey, ”Tanrı'nın Veçheleri”dir, ki Ha'nın sonlarına doğru bunlardan biri olan ”Aşa”dan açıkça söz ediliyor. Bilindiği gibi Tanrı'nın her veçhesi de tıpkı Tanrı Ahura Mazda gibi birer Ahura'dır. ”Gerçek ile dostça (veya yoldaşça) ilişkiler” Gerçeğe varmak, Gerçek ile birleşmek demektir.

2. Bu Ha'da Moulton'un tercümesine daha fazla yakınlık duymama rağmen, İnsler'in yorumu da yabana atılamaz. Birinde imanlı adam iyi şeyleri araştırdığı için kurtarılmış olacakken, diğerinde ise verilecek olan ödül, onu alacak olanı mutlu edecektir. Biraz derinlemesine baktığımızda iki öngörü arasında pek büyük bir fark yoktur. Metinde Aşa, insanların (daha geniş anlamıyla canlıların) tümüne ”vaadedilen mükâfatları bağışlayan” olarak tanıtılıyor. İnsan gerçeğe, -yani Aşa'nın temsil ettiği insani değere- sarılırsa bu gerçek ona ödül olarak geri dönecektir. Ayrıca Aşa herkesin günahlarını da izler. Çünkü günahları izleyemezse, hak edenlere ödüllerini ve cezalarını veremez.

3. Bu Ha'da açıklanması gerekli olan önemli bir problem yoktur.

4. Metnin bu bölümünün tercümesinde nüans farkları vardır. Mesela yazarların çoğunluğu ”kimdir (nedir) sular ve bitkiler” derken, Mills; -belkide haklı olarak- bu Ha'da suları ve bitkileri yaratanın kim olduğu sorusunun sorulduğunu tahmin ediyor. Metnin sonunda ise bu kez İyi Düşünce'yi yaratanın mı, yoksa ilham edenin mi araştırıldığı söz konusu olmuştur. Ama bence İyi Düşünce ruhsal bir kavram olduğu için, onun ilham edilmesi ile yaratılması arasında önemli bir fark yoktur.

5. ”Hangi sanatkâr....yarattı” ibaresi, tek yaratıcı olarak kabul edilen Ahura Mazda'yı işaret eder. Bu Ha'ya bakılırsa Mazda; karanlığı ve aydınlığı, uykuyu ve hareketliliği yaratmıştır. O, bunları yaratan tek ”Sanatkâr”dır. Çünkü ”Sanatkâr”dan tekil olarak bahsedilmiştir, çoğul değil.

6. Bu Ha, daha ziyade Dindarlık'ın işlevlerini söz konusu etmektedir. Anlatılmak isteniyor ki; Dindarlık olmazsa Gerçek ”ete kemiğe” (manevi anlamda söylüyorum) bürünemeyecek, ya da kabul görmeyecektir. Dindarlık, Bundan başka Ahura Mazda için İyi Düşünce'nin Egemenliğini (dindar kitlelerin artması dolayısıyla) açık bir hale getirdi. Metinde bahsi geçen doğurgan sığır; Bartholomae'ye göre Zarathuştracı öğretide ”iyi kader”i temsil eder. Insler de aşağı yukarı aynı anlama gelebilecek bir saptamada bulunuyor.

7. Zarathuştra, sorduğu kritik sorularına, -ki bu soruların cevapları içindedir-, alacağı cevaplarla Ahura Mazda'nın hem maddi ve hem de manevi alemde her şeyin yaratıcısı olduğunu daha net bir şekilde anlayacak ve bu anladıklarını etraftaki insanlara anlatacaktır. Bu bölümde Mazda; manevi alemde Armaiti ve Xşathra'yı, maddi alemde ise erdemli oğulları yaratıyor. Metinde yaratıldığı bildirilenler, iki alemden de yaratılanlar arasında sadece misallerdir.

8. İyi Düşünce, ya da Vohu Manah, Peygamber'e Mazda'nın sözlerini (Kelam-ı Qedim'i) bildirmiştir. Biz burada Vohu Manah ile İslam'ın Cebrail'i arasında rahatlıkla bir paralellik kurabiliyoruz. Peygamber, Gerçek'le uyum içinde geçen bir yaşamda ise pratik tecrubeler kazanıyor. Zarathuştra bütün bunları sürekli akılda tutmak için ise, ruhunun daha sonraki aşamada varacağı gerçekleri bilmek istiyor.

9. Mazda, hakimi mutlak olmasından ileri gelen bir güce sahiptir. İşte böylesine bir gücün sahibi olan ve bundan dolayı ceza veya mükâfatla ilgili olarak verdiği sözleri tutan yüce Tanrı, insanlardan vicdanlarını kullanarak davranmalarını ister. İyi insan bunu hayata geçirmenin yollarını arar. Zarathuştra burada kendisini söz konusu ederek bunu anlatmaya çalışıyor. Öte yandan, Zarathuştra'nın inandığı Tanrı; ”Gerçek ve İyi düşünce ile birleşmiş” bir mekâna sahiptir. Yani insanlara, ”siz de böylesi bir mekân yaratınız” denmek isteniyor.

10. ”Yaşayanlar için en iyi olan daena”, İyi'den yana tavır aldığından varlıklar için en hayırlı olan şeydir. Zarathuştra'nın takipçileri, köklerini Dindarlık'tan alan sözlere ve eylemlere sahiptirler ve bu onlar için çok hayırlıdır. Çünkü Dindarlık onlara Mazda'nın emirlerini tebliğ eder. Bu yolla onlar, Tanrı'nın güçlerinden medet umabilirler.

11. Bu Ha'nın son mısrasının tercümesinde araştırmacılar hemfikir değildirler. Bazıları Zarathuştra'nın kendisinin ”ruhun düşmanlığı” gözüyle diğer tümüne, yani Ahura Mazda'ya tapmayanlara baktığını kaydederlerken, mantıki bir tahlil geliştiren Insler, ”ruhun düşmanlığı” gözüyle bakanın Tanrı'nın kendisi olduğunu söylüyor. Ona göre bu Ha'da geçen ”all others”den kastedilen, Zarathuştra öncesi dönemde geliştirilmiş olan bir başka Ahura Mazda kavramına tapan topluluktur. Bu Mazdacılar'ın, daha sonraları İran'da iktidarı ele geçirecek olan Akamenidler olduğunu görmek zor değildir. Zarathuştra; imanlılar tarafından Ahura Mazda'nın ”en önde gelen takipçisi” olarak kabul ediliyor. Ben bu Ha'yı, Med-Pers dinlerinin ayrı oluşunu gösteren en önemli delil sayıyorum.

12. Bu İki Ahura Mazdacı Grup arasında hangisi doğru yoldadır sorusu, iki din arasında seçim yapacak olanlar için can alıcı olacaktır. Çünkü bunlardan biri Tanrı'nın nihai kurtarıcılığına karşı, Kötü ile anlaşacak ve Ahura Mazda'ya karşı savaşacaktır.

13. Burada Zarathuşra ”Aşavan”lığın karşıtı olan ”druj” gibi Kötü'nün en belirgin yardımcısından içimizi nasıl temizleyebileceğimizin yollarını araştırıyor. Bununla da yetinmeyen Peygamber; ”ne Gerçeğin ardından koşan, ne de İyi Düşunce'nin öğütlerine kulak asan” itaatsizleri de Druj'dan kurtarmaya çalışır.

14. Aşa, Tanrı Kelamı olan Mathra'nın kuralları gereğince Druj'u parçalayacak olan Tanrısal varlıktır. Zarathuştra'nın öğretisine göre insan Kötü ile mücadelede merkezi bir role sahip olduğundan, insan O'nu tecrit etmek suretiyle Aşa'nın ellerine teslim eder. Kötü güçler arasında tecrit edilmişlikten dolayı bölünmeler meydana gelecek ve bu güçler acılara boğulacaklardır. En nihayetinde bu Kötüler, Aşa'nın bir darbesiyle parçalanacaklardır.

15. Metinde geçen ”spada” kelimesinden kasıt, İyi ve Kötü'ye bağlılık gösteren taraftar kütleleridir, ki burada Mazdacılar ve Daevacılar kastedilmektedir. Bu iki kütlenin anlaşmak gibi bir eğilimleri yoktur. Bu dünyada insanlar bunlar arasında bölünmüştür. Zarathuştra nihai bir zaferin bunlardan birine nasip olacağını, bunu kimin kazanacağının ve zaferin ne zaman kazanılacağının bildirilmesini istiyor.

16. Artık tamamen ahiret sorunlarıyla ilgili bölümlerdeyiz. ”Benim evimde yaşayanlar” deyimi, Zarathuştra'nın taşıdığı mesaja inananlardır. Dünyayı rehabilite edecek biri tayin edilecektir, ki bu; insanları kıyamete taşıyacak olan bir ahir zaman peygamberidir. Kendisine İtaat (Sraoşa) bağışlanmış olan O Peygamber, Tanrı'nın dilediği herkese İyi Düşünce ile birlikte gelecektir. Metnin bu bölümunde adı geçen Sraoşa daha sonraki Zerdüştiliğin önemli bir mitolojik figürü olacaktır. Bu yazatanın görevleri arasında bu metinde geçtiğine benzer, ahiretle ilgili bazı şeyler de sayılır.

17. Bu Ha'nın çevirisinde araştırmacılar hemfikir değil gibi görünüyor. Bu Ha'da bazı araştırmacılar ”amaç” kelimesini bulmuşlar, ki bu yoktur. Bazıları ise ”vaxş=ses” kelimesini es geçmişler. Bazılarınca ”Xşmat=Sizinle” kelimesi ile Tanrı'nın kastedildiği kısım da es geçilince ortaya değişık bir metin çıkarılmış. Ayrıca metnin ”ke=kim” soru edatı ile başladığı da gözardı edilerek, cümleler soru cümlesi olmaktan çıkarılmıştır. Oysa metinde bir etkileme söz konusudur. Ölümsüzlük ve Sağlık ile bir ittifak arayışı söz konusudur ve Aşa'ya bağlılık söz konusudur.

18. Çevirilerdeki karışıklık bu Ha'da da devem ediyor. Bunda gramatik güçlüklerin ve kelimelerin anlamlarının anlaşılamamasının rol oynadığı yadsınamaz. Benim tercih ettiğim şekliyle metnin tercümesinde geçen; ”..aygırları ile birlikte on kısrak ve bir deveden ibaret olan ödül” ibaresinde Zarathuştra kendi öğretisine sadakat gösterecek on erkek, on kadın ve bir lideri kastediyor. Insler bunların Kava Viştaspa'nın saray çevresi olabileceğini büyük bir isabetle kaydeder. Çünkü bu iltihak, Zarathuştra'yı (düşüncesi itibariyle) gerçekten Sağlık'lı yapmış ve Ölümsüz'leştirmiştir. Bilindiği gibi Viştaspa'nın Bahdin'i seçmesinden sonra din hızla yayılmış ve bir daha yıkılmayacak şekilde tutunmuştur.

19. Dünyevi cezaların da bulunması gerektiğini beyan eden bu ayetin tercümesinde önemli bir problem yoktur. Dikkat etmemiz gereken şey, Zarathuştra dönemi toplumda sözünde durmanın hayati bir önemi olduğudur, ki bu konu tüm eski Aryan toplumunda aynı önemdeydi. Söz verme veya antlaşma ile ilgili Mithra gibi çok güçlü bir tanrının varlığı bu toplumun sözünde durmaya verdiği önemin altını çizer.

20. Metinde geçen ”aeşma” Aşa'nın karşıtı olarak kabul edilen Kötü güçtür. Daevalar'a ”Tanrı” diye tapıldığı bir toplumda onların ”İyi” bir şeyler yapmadıklarını göstermek önemliydi. Çünkü bu tip Aryan tanrıları hep kötülük ettiklerinden, toplum tarafından korku ile anılır, insanlar bunları kurbanlar kesmek suretiyle yatıştırmaya çalışırlardı. Oysa Zarathuştra'nın felsefesinde tanrı asla kötülük yapamaz. Çünkü kötülük, tanrının hamurunda yoktur. Metinde geçen sığır; iyi görüş'ü temsil eder. Çayırlardan kasıt ise bu iyi görüşün imanlı takipçileridir, ki bunlar üretici köylülerdir.

45. yasna

1. (Taraftarlara): Evet, açıklıkla konuşacağım. Siz uzaktan (bilgiyi) araştıranlar, siz yakından (bilgiyi) araştıranlar, kulak verin şimdi. (Dinleyin) hepiniz bu emirleri. Çünkü o(nlar) açıktır(lar), unutma:” Kötü doktrinin Yalan'a sapmış olan adamı, -ki o diliyle ve kötü tercihi ile buraya (Yalan'a) yönelmiştir-, bir kez daha Dünya'yı tahrip edememelidir.”

2. Evet, ben hayatın iki temel gücünden söz edeceğim, onlardan Erdemli olanı Kötü olana şöyle demişti: ”Ne inançlarımız, ne de öğretilerimiz; ne tercihlerimiz, ne de sözlerimz; ne eylemlerimiz ve ne de daenalarımız veya ruhlarımız uyum içindedirler.”

3. Şimdi ben, Mazda Ahura'nın, yani Bilen Biri'nin bana bildirdiği (tebliğ ettiği) bu hayatın (maddi hayatın) en başta gelen (öğretisinden) söz edeceğim: ”Aranızdan kimler, benim tasarlayıp ifade ettiğim Mãthra'yı(bu Dünya'da) hayata geçirmezlerse, bu hayatlarının sonu(nda) kendileri(ni) bir felaket bekler.'

4. Şimdi ben, bu hayat için en iyi olan şeyden söz edeceğim: ”Ben biliyorum ki, onu yaratan Mazda; faal İyi Düşünce'nin babası oldu.…Ve onun kızı, İyi Eylemler'in Dindarlık'ıdır. Herşeyi gören Efendim aldatılamaz.”

5. Şimdi ben, En Kutsal olanın bana, ölümlülerin itaat etmeleri gerekli en iyi söz olarak bildirdiği şu (şeyden) bahsedeceğim: ”Aranızdan kim benim Efendim'i kabul edip (ona) İtaat (Sraoşa) ederse, o Sağlık'a ve Ölümsüzlük'e kavuşacaktır. Mazda Ahura, şu HayırlıGüç'ten kök alan eylemlerin Efendisi'dir.”

6. Şimdi ben, herşeyden Büyük Olan'dan bahsedeceğim, övgüler ona ey Gerçek, o ki; canlılar için Erdemli Ruh'u vasıtasıyla fayda sağlar. ”Mazda Ahura dinlemelidir, ki onun (ihtişamlı) parlaklığında (huzurunda)İyi Düşünce ile görüşmüştüm. O bana (kendisine ait en iyi niyetlerini bildirmelidir.”

7. Çünkü, şu yaşayanlar, şu yaşamış olanlar ve şu yaşayacak olanlar Ondan, yani özen gösteren Biri vasıtasıyla gelecek olan kurtuluşun peşinden koşacaklardır. (Onunla) Şu müminlerin ruhları Ölümsüzlük (kazanarak) kudretli olacaktır. Şu kederler (ise) Yalan'a sapmış olanı devamlı bir tarzda kuşatacaktır -bu şeyleri dahi, Mazda Ahura kendi Hakimiyeti sebebiyle yarattı (her şeyin üstünde olan Hakimiyet'i).

8. Ben ibadetsel övgülerle O'nu bizden yana çevirmeye çalışacağım. Çünkü, Bilinçli (bir şekilde) Gerçek vasıtasıyla şimdi (aldığım) vahiysel bir görüntü ile Mazda Ahura'yı gördüm; (O'nun) köklerini İyi Ruh'tan alan sözlerin ve eylemlerin Efendisi olduğunu öğrendim. Evet, bırak O'nun görkemini Şarkılar Evi'ne (Cennete) koyalım (taşıyalım).

9. Ben O'nu İyi Düşüncem ile memnun etmeye çalışacağım, O ki; bizi erdemli olan ve erdemli olmayan arasında seçim yapmak için serbest bıraktı. İyi Düşünce'nin Gerçek ile iyi ilişkisi sonucunda, sürülerimizin ve insanlarımızın gelişmesi için, Efendi(miz), -ki O kendi Egemenlik'inde bilgedir (Ahura Mazda'dır)-, bizi etkililik (fiiliyat) içine soksun (etkililik ruhu versin).

10. Ben O'nu Dindarlık(ımdan ileri gelen) dualarımla ululamaya çalışacağım, O'nu; (ululayacağım) yani bir Efendi(yi) ki; Kendi Ruhu'nda bilge olarak ünlenmiştir. Bunun için O, kendi öz Gerçek'i ve İyi Düşünce'si vasıtasıyla, Tamlık (Sağlık) ve Ölümsüzlük'ün Kendi Egemenlik'i altında, (ve gerçekten) dayanıklılık ve ebediliğin O'nun evine ait olacağı vaadini almıştı.

11. (Ahura Mazda'ya): O insan ki, (Gerçek ve İyi Düşünce'ye uygun davranmaya söz vermiştir ve) böylesi gerçekliği olan bir yoldadır, Daevalar'a ve böyle bir kişiye (Zarathuştra'ya) karşı çıkmaya devam eden ölümlülere -ki bunlar bu kişiye inananların dışındaki insanlardır- karşı koymuştu, böyle biri, kendisinin erdemli kavrayışından dolayı (Seninkiler'e) bir müttefik, bir kardeş veya bir babadır ey Mazda, (O); evin efendisi, bizi kurtaracak olan Soaşyant'ır.

45. yasna için yorum ve açıklamalar

1. Metinde geçen ve ”kötü doktrin” olarak yorumladığım ”duş.sastiş” Angra Mainyu'dur. ”Kötü'nün Babası” burada bir güçten ziyade bir doktrin olarak takdim ediliyor. Bu, onun (AngraMainyu'nun) başka vesilelerle bir güç olarak izah edilmesine aykırı değildir. Bazı yazarlar buradaki ”Kötü doktrin” yorumunu ”sahte öğretmen” olarak anlama eğilimindeler, ki ikisi aynı kapıya çıkar. ”İkinci kez dünyayı tahrip” tabirinde kastedilen şey, Zarathuştra öncesi topluma daevacı zihniyetin hakim olmasının yarattığı tahribatın tekrarı kastediliyor. Burada bunun tekrar etmeyeceği, bu kez İyi'nin hakimiyetinin sürekli kılınacağı anlatılıyor.

2. İki temel güç; Spenta ve Angra Mainyu'dur. İyi olanı (Spenta Mainyu); inancı, öğretisi, tercihi, sözü, eylemi, daenası ve ruhu itibariyle Kötü olanının (Angra Mainyu'nun) zıddıdır. Onlar hayatın her alanında mücadele içindedirler.

3. Tanrı'nın Söz'ü (Kelam'ı) olan Mathra'ya herkes dikkatle uymak zorundadır. Eğer bunlara maddi hayatlarında uymazlarsa, maddi ölümden sonraki ikinci hayatta (mana aleminde) bu onların felaketi olacaktır.

4. Tanrı'nın, kendisinin yarattığı İyi Düşünce ve Dindarlık gibi ilahi kavramların babası olması, eğer konkret olarak alınırsa olamaz. Fakat burada kastedilen, bu kavramlara sahip çıkmadır. Bu iki ilahi kavramın; ”İyi eylemlerin Dindarlık'ı” ve ”faal İyi Düşünce” gibi sıfatlarla birlikte anılmaları ve Tanrı'nın veçhelerine bu yönleriyle ”babalık” etmesi, bizim anılan sıfatlara daha ciddi eğilmemizi gerektiriyor. Çünkü Armaiti insanı iyi eylemlere teşvik ettiğinden dolayı yüceltiliyor. Ayrıca Vohu Manah'da ”faal” olduğu müddetçe, insanlar arasında üretici olduğu müddetçe yücedir. İnsanın kendisine sakladığı iyi bir düşüncenin, passif bir iyi düşüncenin yüceliği ne olabilir ki?

5. Metinde geçen Spentõ.temõ, Spenta Mainyu ile aynıdır. Bu ise Vohu Manah'ın direkt olarak vahy ettiklerini, Zarathuştra'ya malum kılan ilahi güçtür. Spenta Mainyu, insanları Ahura Mazda'nın Sözleri'ne itaat'e (Sraoşa) ve onun iyi kavramlarını kabule davet etmektedir. Bu daveti layıkiyle kabul edenlerin ”Sağlık ve Ölümsüzlük” e kavuşacaklarını bir müjde olarak verir. İmanlılar, tabii ki Sağlık ve Ölümsüzlük'e maddi ölümden sonra kavuşacaklardır. Onlara böylesine bir gelecek verecek olan Ahura Mazda, imanlılar arasında rağbet gören ve hayırlı güç'ten (Spenta Mainyu'dur bu güç) kökünü alan eylemlerin Efendisi'dir.

6. Zarathuştra öğretisinde ”Herşeyden Büyük Olan” tek mefhum, Tanrı Ahura Mazda'dır. Burada kastedilen şeyle, Dinkart'ta bahsi geçen ilk yüz yüze görüşme doğrulanıyor. Zarathuştra bu görüşmeye Vohu Manah tarafından Tanrı'nın huzuruna götürülmüştü (Bkz: Zarathuşra, 1995).

7. Bu Ha'dan anlaşıldığı gibi, O; yani özen gösteren biri, yani Ahura Mazda vasıtasıyla müminler için Ölümsüzlük'ü, Yalan'a sapmışları sürekli olarak kuşatacak olan acıları yaratmıştır. İmanlıların ruhları Ölümsüzlük'le güçlendirilirken, Yalan'a sapmış olanlar acılara gark olacaklardır.

8. Metinde geçen ”Nemah” kelimesini İnsler ”reverence=derin saygı” şeklinde yorumlamayı yeğlemiş. Bir yerde Tanrı'ya gösterilen derin saygı ve ibadet ayrılmaz iki parçadır. Ama yine de bu kelime Yaşayan Kürtçe'deki ”nımêj, nımaj” kelimesinin aynısıdır, yani ”namaz” demektir. Bu metinde ayrıca Zarathuştra'nın Gerçek vasıtasıyla Ahura Mazda'yı görmesi de söz konusudur. Metinlerde seçilen her kelimenin özel bir önemi olduğunu unutmayınız. Tanrı ”köklerini iyi ruhtan alan” eylemlerin ve sözlerin efendisidir, yaratıcısıdır. Yani bu sözler tanrısaldır. Metinde geçen ”Garo nidama” buradaki kastedildiği şekliyle cennet demektir.

9. İnsanın kendi İyi Düşüncesi, Gathaların metinlerinde çok sık geçer. Ayrıca bu Ha'da çok önemli bir yan cümlecik yer alıyor; ”O ki bizim Kötü ve İyi arasında seçim yapmamıza müsaade etmiştir”. Burada açıkça Mazdaizmin Zarathuştra versiyonunun özgür insan anlayışı dile getiriliyor. İnsan İyi ile Kötü arasında seçimini yaparken tamamen özgürdür. Bu seçim pek çok Ha'da gödüğümüz gibi insana sorumluluk yükler.

10. Bu Ha'da Tanrı'nın tüm veçheleri bir arada anılıyor. Ha'nın sonunda geçen ”tevisi utayuiti” ibaresi, Haurvatat-Ameratat ikilisi gibi bir çift olup, ”dayanıklılık ve ebedilik” gibi bir anlama geldiklerinden, onlarla hemen hemen aynı sıfatı paylaşırlar. İlginç bir olgu daha dikkatinizi çekmiştir sanırım, o da şu: Tanrı'nın öz Aşası ve öz İyi Düşüncesi, ona birşeyler vaad edecek kadar güçlü kavramlardır. Bu tesbit, Ameşa Spentalar ile Önasya dinlerindeki ”melek” kavramı arasındaki başlıca farktır. İslam, Hristiyan ve Yahudi dinlerindeki melekler, tanrının birer 'memuru” görünümündeyken, Zarathuştracı ”yazata” kavramındaki figürler insiyatif sahibidirler.

11. Bu ayette, kıyamete yakın bir zamanda gelecek olan ve ”Soaşyant” denilen Peygamber tarif edilmektedir. Bu, Zarathuştracı düşüncenin en önemli kavramlarından biridir. Bazı araştırmacılar, bu ayetin dikkatli bir tahlilinden çıkardıkları bir sonuçla, (haklı olarak) gelecek olan Soaşyant'ın Zarathuştra'nın kendisi olacağını iddia ederler. Son dönem Zerdüştileri Soaşyant'ın, Zerdüşt'ün bir gölde fravaşiler tarafından korunan tohumlarının, o gölde yüzecek olan bir bakirenin rahmine yerleşmesiyle doğacağını söylerler.

46. yasna

1. Hangi ülkeye kaçmalıyım? Kaçmak için nereye (yüzümü) dönmeliyim? Onlar (beni) ailemden ve klanımdan kovdular. Ne ortağı (üyesi) olduğum toplum, ne de ülkenin Yalan'a sapmış olan yöneticileri bana inandılar. Şu halde Seni nasıl inandırayım ey Ahura Mazda?

2. Ey Mazda, ben şimdi neden dolayı güçsüz olduğumu biliyorum. Sosyal durumum itibariyle sığırlarımın az oluşu, az adama sahip oluşumdan dolayıdır bu. Sana figan ediyorum! Bunu dikkate al Ey Efendim! Bir arkadaşın bir arkadaşa sunduğu gibi yardım et (bana)! Bırak İyi Düşünce ile birleşmiş olan Gerçek'in gücünü göreyim!

3. Ey Mazda, Gerçek'in Dünyası'nı sürdürmek için şafağın ışıkları ne zaman yükselecek? Şu kurtarıcı olacak olanların amaçları, Senin olgun öğretinle uyum içindedir. Biri, kimlere (hangi kişilere) İyi Düşünce ile yardım için gelecektir? Bana mı? Ben (sadece) Senin öğrettiklerini seçtim Efendim.

4. Evet, Yalan'a sapmış biri, Gerçek'in destekçilerinin -hem bölgesel düzeyde, hem de ülke düzeyinde- sığır (sürülerini) yükselt(mek için aldıkları) tedbirleri engellemişti, (bu Yalan'a sapmış adam,) kişi (olarak) kepaze, eylemleri itibariyle iğrençtir. Her kim ki (gelecekte) O'nu egemen olmaktan veya hayattan dışlar (veya öldürür), Ey Mazda, bu kişi (aynı zamanda) sığırı iyi anlayıştan (iyi görüşten) uzaklaşmaktan da kurtaracaktır.

5. Bir ailenin reisi, iyi soydan gelen biri, (evine) gelen herhangi bir kişiyi saygıyla kabul eder, bu kabul sonucunda (karşılayıcı kesin bir (nevi) antlaşmanın (Mithrõ) yükümlülüğü altına girmiştir. (Fakat) eğer (bu aile reisi) mümin adam, ki (kendisi) bu direktive göre yaşar (yani anlaşmalara uyar), (misafirin) Yalan'a sapmış biri olduğunu saptarsa, (bu adamı) tecavüzden korumak için, onu kendi öz ailesine (müminin ailesine) bildirmek zorundadır, Ey Mazda Ahura.

6. Fakat o kişi ki, tıpkı muktedir biri gibi, gelecek olanı evine almamışsa, o insan (kendisinden yardım istendiği halde vermeyen kişi) Yalan'a sapmış olanın (de içinde zincirli bulunduğu) mekanda zincirlen(ecektir). O adam (evine geleni geri çeviren adam) Yalan'a sapmış olduğundan, (kendisi) yalan'a sapmış olan (bir başkası) için olağanüstü uygundur. Şu adam mümindir, ki onun için mümin insan bir yoldaştır. Bu; Sen ilk kavramları geliştirdiğinden (yani; qa'l-u bela'dan) beri hep böyle olagelmiştir, Efendim.

7. Eğer yalan'a sapmış biri bana fenalık yapmaya kalkışırsa, Senin tayin ettiğin kim beni (ona karşı) koruyacak, Ey Mazda? Senin Ateşin ve (İyi) Düşüncen, -ki bunların faaliyetleri sonucu biri (insanlar) Gerçek ile beslenir-, dışında kim olabilir (bu koruyucu) Efendim? (İyi) fikirler hatırına (uğruna) açıkla bana bu harikulade gerçeği.

8. O şahsın, yani benim mülkiyetimde olanlara zarar vermeyi hedeflemiş olanın, eylemleri (sebebiyle beliren) tehdit bana uzanmasın (beni bulmasın). (Bu tehdit), düşmanlığa karşılık verilmesi yoluyla (tehdit sahibinin) kendisine (geri) dönmelidir (tersine dönmelidir), (bu düşmanlık) o kişinin kendisini hayatın doğru yolundan alakoyan şahsiyetine (geri dönmelidir), onu hayatın kötü yoluna sapmaktan alakoymayan şahsiyetine (geri dönmelidir). (Cevap) düşmanlığın her çeşidiyle (verilmelidir) ey Mazda!

9. Kimdir bu (gönüllü olarak yardım edecek olan) şahıs? Samimi biri(dir bu kişi) ki, bani ilk aydınlatacağı husus; çok Güçlü, doğru sözlü Efendi, eylemleriyle erdemli olan Sana nasıl riayet etmem gerektiğidir. Onlar (taraftarlar) gerçekten Senin şu Gerçek ile uyum içindeki şeylerini ve şu Sığırın Şekillendiricisi'nin Gerçek'e söylediklerini(n) ardından koşuyorlar (bu gibi gerçeklerin takipçileridirler)… (Ve bir de) Senin şu İyi Düşünce ile uyum içindeki şeylerinin.

10. Ey Mazda Ahura, bir erkek veya bir kadın, her kim olursa olsun (farketmez), bana, Senin (şu yaşadığımız) hayat için en iyi (olarak) kabul ettiğin şeyleri bahşetti, yani Gerçek için ve Gerçek'i İyi Düşünce'nin Egemenlik'ini (bahşetti). (Bu şahıs ile ve) ve şu eşlik edeceğim Sizin türünüz bir ihtişama sahip olanlarla (ilahi varlıklarla) birlikte, (evet) tüm bunlarla birlikte Cinvato Köprüsünü geçeceğim.

11. Karapanlar ve Kavalar, hakim oldukları süre zarfında, Dünya'yı ve insanlığı yıkmak için, kötü eylemleri ile (bizleri) boyunduruk altına aldılar. Fakat onlar Cinvato Köprüsü'ne vardıklarında (onların) öz ruhları ve öz daenaları kendilerine eziyet edecektir, (ki orada onlar) Yalan'a sapmışların evinde (Cehennemde) ebediyen misafir olacaklardır.

12. Sen Ey Gerçek; Turahyalı (Turani) Friyana'nın, -ki bu şahıs, kendi ailesini Dindarlık'ın şevkiyle zenginleştirmiş olan birisidir-, dikkate değer çocukları ile torunları arasında doğduğundan beri (onların Seni benimsemelerinden beri), Mazda Ahura -kendisini (onların) destekçisi olarak ilan etmek suretiyle- onları İyi Düşünce ile birleştirmişti.

13. (Taraftarlara):Ölümlüler arasında kim (gösterdiği) ilgi ile Spitama Zarathuştra'yı memnun etmişse, o iyi şöhret (sahibi olmaya) layık görülmüştür. Ona Mazda Ahura hayat, ailesine (ise) İyi Düşünce (bahşetmek suretiyle) zengin kılmıştı (bu onların zenginliği olmuştu). Biz onu, Gerçek'in iyi yoldaşarı olan sizler(den biri) olarak telakki ediyorduk.

14. Ey Zarathuştra, büyük amaç için sana kesin söz veren arkadaşın hangi imanlı kişidir? Dahası, kimdir bu (büyük amaç için gösterdiği) arzuyla ünlenecek olan? Evet kendisi ile birlik olduğun O (şahıs) Kava Viştaspa'dır. ”İyi Düşünce'den kökünü alan sözlerle, Senin, Ey Mazda Ahura, kendi mekânında toplamış olduklarına, o (kişilere) sesleneceğim.”

15. Siz Haecataspalar, Spitama'nın (soyundan gelenler), ben size dürüst insanları ve dürüst olmayan insanları nasıl ayırt edeceğinizi söyleyeceğim. Böylesi (ayırd etme) eylemler(iy)le siz Gerçek (olana) kendiniz için hükmedeceksiniz (karar vereceksiniz), (ki buna bu yolla hükmedilmesi) Efendimiz'in ezeli kanunlarına uygun (bir hüküm) olacaktır.…(burada metindeki bir cümle düşmüş)…

16. Fraşauştra Hvogva; -ikimizin de O'nun (Ahura Mazda'nin) lütfuna (mazhar olacaklarını) umut ettiğimiz-, şu samimi adamlarla birlikte, bu tarafa gel. Dindarlık'ın Gerçek ile uyum halinde olduğu bu tarafa (gel). Egemenlik'in, İyi Düşünce'nin elinde bulunduğu bu tarafa (gel). Mazda Ahura'nın olgunluk içinde (oturduğu) mekâna (gel).

17. Buraya, ey Jamaspa Hvogva, sana ayetler halinde -ayet olmayanlar olarak değil- bildirimde bulunacağım (bilgileri sunacağım) yere (gel) ki; (bu bildirimde bulunacağım şeyler) tümüyle vahy edilmiştir ve İtaat'la (Sraoşa'yla bana sunulmuştur), bize ihtimam sunan ihtişamı (ile) Ahura Mazda ve onun bilge danışmanı Gerçek, adaletli ile adaletsizi (uygun bir şekilde) karara bağlamışlardır.

18. (Ahura Mazda'ya): O kimse ki bana hayat (vermiş-A. M.), ona gerçekten -İyi Düşüncem'le kuvvetim dahilinde bulunduğu kadarıyla- iyi şeyler söz(ü) verdim. Fakat bizi kötüye çevirmeye çalışana, kötülükleri (vaad ettim)! Böylece Gerçek ile doyurulur Senin arzun, ey Mazda. Bu (vaad ettiklerim) benim irademin ve aklımın kararıdırlar.

19. O kişi ki bana, -Zarathuştra dahil-, Gerçek'e uygun olarak (ve) cidden; neyin (bizim) arzuladığımız (şekliyle dünya'yı) en iyi rehabilite edici (iyileştirici) olduğunu kavratırsa, Ona gelecek (hayatta) kazanacağı ödüllerinle birlikte, benim tüm mülküm ve bir doğurgan inek ile tosunu da (-bu yaşadığımız hayatta- kendisinin) olacaktır. Bu (iyileştirici) şeyleri de, bana öyle geliyor ki Sen çok iyi bilirsin, ey Mazda.

46. yasna için yorum ve açıklamalar

1. Zarathuştra'nın kimliği konusunda önemli ve önemli olduğu kadar da tartışmalı ipuçlarını içeren ayetlerden biridir bu. Peygamber; ”ailesi, klanı ve ülkesinin Yalan'a sapmış olan yöneticileri” tarafından, söyledikleri kendilerine çok ters gelmiş olacak, kovuluyor. Bu olay, Zarathuştra'nın öz babasının dahi daeva-yasnacı bir dine mensup olduğunu göstermektedir. Daevacı dinin mensuplarının ise Kuzey Medya'da ve Mazandaran denilen Hazar Denizi'nin güneyindeki bir bölgede çok yoğun olarak bulundukları biliniyor. Avesta'da Mazandaran ülkesi, Mazana olarak geçtiği için bazı yazarlar iki ülkenin aynılığını kabul etmez. Ama biz bu dinin kalıntılarının bölgede varlığını sürdürdüğünden haberdarız. Hatta bu dinin yeniden düzenlenmiş bir başka şeklinin günümüzün Kürdistan'ında ve sadece Yezidi, Alevi ve Ehl-i Haq Kürtleri'ne has olarak sürdüğünü biliyoruz.

2. Zarathuştra bu ayette insanların kaba güce ve mala ne kadar önem verdiklerini dile getiriyor. Eğer o da kendisinin sözünü dinleyen adamlarının ve sığırlarının çokluğu itibariyle güçlü olsaydı, onun da sözü dinlenirdi. Tanrı'dan bunu dikkate almasını istiyor. Bir arkadaşın bir arkadaşa sunduğu cinsten yardım istiyor ondan. Bu yardım ”İyi Düşünce ile birleşmiş olan Gerçek”in kendisine sağlayacağı güçtür.

3. Bu Ha'da genel bir yorum değişikliği yaratmamakla ”uxşano asnam” tabiri tartışma yaratmıştır. Bunda uxşano kelimesinin anlamının belirsizliği rol oynuyor. Bazı yazarlar bu tabiri ”...göklerin boğaları parlayacak” şeklinde çevirmeyi daha uygun bulmuşlar. Fakat aydınlığın gelmesi ile Gerçeğin Dünyası'nın sürdürülmesi arasında paralellik kurmak, bana Zarathuştra'nın öğretisi açısından daha bir gerçekçi gibi geldi. Metinde geçen ”..şu kurtarıcı olacak olanlar” tabirinde kastedilenler, dünyadaki inanç sahibi insanlar topluluğudur.

4. ”Yalan'a sapmış biri” Angra Mainyu'dur. ”Sığır sürüleri” ile imanlılar topluluğu kastedilmektedir. İyi anlayış, Zarathuştra'nın Öğretisi'ni ifade eden bir başka ibaredir. Bölögesel ve ülke düzeyinde imanlılar topluluğunu gelişmekten alakoyanlar ise ruhlarını tümden Şeytani Güçler'e teslim etmiş olan yöneticilerdir, ki bunlar Kıyamette Angra Mainyu ile aynı muameleye tabi tutulacaklardır.

5. Bu ayette, Zarathuştra dönemi ile günümüzün Kürdistan'ında misafirlere karşı davranışlar ve bu konuda var olan kaidelerde bir paralellik görüyoruz. Ha'nın bir başka özelliği ise ”Mithra” kelimesinin içinde yer almasıdır. Çok güçlü bir Aryan Tanrısı olan Mithra, bu Ha'da ”antlaşma koruyucusu” sıfatıyla yer alıyor, ama tabii ki sadece bir kavram olarak, tanrı olarak değil. İmanlı ev sahibi, misafiri kim olursa olsun, evine kabul ettiği andan itibaren onun hayatı ile ilgili olarak bir angajmana girmiş sayılır. Onun şeytani de olsa görüşlerinden dolayı bir tecavüze uğramaması için ailesini de uyarır.

6. Yardıma muhtaç olana yardım vermeyi red eden, misafir kabul etmeyen ve bencil olan kişiler kastediliyor burada. Zarathuştra, bu tip insanları direkt Angra Mainyu'nun soyundan gelme insanlar olarak kabul ediyor. Bunlar maddi ölüm kendilerini bulduğunda doğruca soydaşları olan yalan'a sapmış güçlerin mekânına zincirlenmek üzere gideceklerdir. Çünkü Kötü biri, ancak bir diğer kötünün arkadaşlığına layıktır. Mü'min insana da bir başka mü'min insanın layık olması gibi..

7. Metinde geçecek olan, ”Yalan'a sapmış biri” tabiri ile her zaman Angra Mainyu kastediliyor. İşte bu Yalan'a sapmış olan'ın insana yapmaya kalkışacağı fenalığa karşı koruyucu olacak olan güçler; Tanrı'nın Ateş'i ve İyi Düşüncesi'dir. Buradaki Ateş, manevi anlamdadır ve tanrısal güçler tarafından insanların kalbine yerleştirilmiş bir ateştir. Sonraki Zerdüştiler bunu giderek maddi ateş ile eşleştirmiş, bu ateşe Ahriman'a (Angra Mainyu'ya) karşı koruyucu bir fonksiyon yükler olmuşlar.

8. İmanlı insanların his edecekleri meşru düşmanlık, insanı Kötü'nün yoluna sevkeden veya sürükleyen kişiliğine yönelecektir. Kötü'ye sapmış olan kişi, müminlerin canlarına ve mallarına kastedecektir. Böylesine eylemleri iş edinmiş olan kişilere cevap, düşmanlığın her çeşidi ile verilir.

9. Zarathuştra, burada kendisini Tanrı'nın güçlülüğünü ve güvenilirliğini kendisine kavratacak olan Tanrısal gücün kim olacağını araştırıyor. ”Tanrı'nın Gerçek ile uyum içindeki şeyleri; ”doğru sözlülük”tür, ki bu imanlıların sahip olmaları gerekli olan üç hasletten biridir. İyi Düşünce, Zarathuştracı düşünce sahiplerinin sahip olmaları gerekli olan meziyetlerin ikincisidir. Taraftarlar bu iki şeyin peşinden koşmaktadırlar. Metinde geçen ”gauş taşa=sığırın şekillendiricisi” için açıklamalar bölümüne bakınız.

10. Burada ”erkek veya kadın” ibaresinde kastedilen varlık'ın göksel bir aracı, bir vahiy taşıyıcısı olduğu anlaşılıyor. Çünkü daha sonra bahsi geçen ”sizin türünüzde bir ihtişamda” tabiri direkt ilahi varlıkları işaret eder. ”Gerçek için Gerçek”; mokro kozmosa ait olan evrensel Aşa tarafından, onun bir parçasının insana özel, içsel olan Aşa olarak verilmesidir. Bildiğiniz gibi insana özel olan Aşa, evrensel Aşa'nın (Gerçek'in) parçasıdır. Öte yandan -Metinden anlaşıldığı kadarıyla- insanlar Cinvato pereto'yu geçerken onlara bazı ilahi varlıklar eşlik edeceklerdir.

11. Karapanlar ve kavalar, hakim sınıf mensuplarıdırlar. Yönetim erkini ellerinde bulundurdukları halde Kötü'den yana oldukları için, Zarathuştra bunları doğrudan doğruya insan kılığına girmiş olan ve aslında Kötü'nün tohumundan oluşmuş insan kılığındaki Kötüler olarak kabul ediyor. Kötü'nün tohumları olan bu yöneticiler cehennemde ebediyen kalacak olan insan kılığındaki (veya şeklindeki) tek gruptur. Büyük hesaplaşmadan sonra Angra Mainyu ile birlikte yok edileceklerdir. O zamana kadar onların kendi öz ruhları ve öz vicdanları kendilerine işkence edecektir.

12. Zarathuştra'nın Tura'lardan (Turaniler'den) bahsetmesi dininin belli bir bölge veya ülkeye has olmadığının işareti sayılır. O zamanın Tura'ları Aryani olsalar da en aşağısından Zarathuştra'nın mensup olduğu halk grubundan değildirler. Friyana misali, bu bakımdan Zarathuştra'nın dinde getirdiği yenilik açısından çok önemlidir. Çünkü o zamana kadar hemen hemen her kabilenin kendi tanrıları vardı. İnsanlar bu tanrılar uğruna büyük savaşlara girişirlerdi. Oysa Zarathuştra ulaşabildiği her sahada insanları sadece ikiye ayırıyordu; Kötü'ye direnenler ve Kötü'ye teslim olanlar.

13. Zarathuştra'yı memnun etmek, onun tebliğ ettiği dinin prensiplerini kabul etmekle mümkündür. Gathalar'da 29. Yasna'dan sonra ikinci kez Zaratuştra'nın ailesi olan Spitamalar'dan bahsedilmektedir. Bu Spitamalar'dan dini kaynakların dışında bahseden tek kaynak, Babillilerden kalma bir ticari tablettir, ki bu incelendiğinde söz konusu aileyi Medya'dan başka yerde aramak imkânsızdır.

14. Şimdi artık Bahdin'in en büyük azizini tanıtmanın vakti gelmiştir. Bu büyük Zarathuştracı, dinin yerleşmesinde belirleyici bir rol oynayan Viştaspa'dır. Bir kava olan Viştaspa, yeni dini kabul etmeden önce, Zarathuştra'nın sadece bir kaç yoldaşı vardı. Bu ayetin son cümlesinin çevirisinin nasıl olacağı hususunda araştırmacılar arasında büyük ayrılıklar baş gösteriyor. Bazıları bu sözlerin Viştaspa'ya ait olduğunu kaydederken, bazıları ise Ahura Mazda'nın sorusuna cevaben Zarathuştra tarafından söylendiğini kaydederler. Oysa diğer bazıları soranın da cevap verenin de Mazda olduğu kanısındalar. Fakat kesin olan şey; hitap için seçilecek sözlerin İyi Düşünce'den köklerini alan sözler olduğudur.

15. Haecataspa, Peygamber'in büyük babasıdır. Modern çağların Kürtler'inde olduğu gibi eskiden de aileler, büyük babaların veya ailenin geçmişinde ünlenmiş olan birinin adıyla anılırdı. Mesela benim kendi ailem, nedendir bilmiyorum; ”Kekuyon” veya ”Kekuyan” diye bilinir. Metinde ”Efendimiz'in ezeli kanunları” diye yorumladığım ibare ile evrenin yaradılış sebebi olan prensipler kastediliyor. Bilindiği gibi Ahura Mazda evreni Angra Mainyu'ya karşı mücadelede bir vasıta olarak yaratmıştı. Evren ”İyi” için bir mücadele enstrümanıdır.

16. Fraşauştra, Hvogva ailesine mensuptur. Viştaspa'nın sarayında önemli görevleri ellerinde tutan bu ailenin mensupları, Zarathuştra ile kurdukları akrabalık ilişkileri ile de dikkati çekerler. Bunlardan Fraşauştra'nın kızı Hvogvi Peygamber'le evlenmiştir. Kardeşi Jamaspa ise Zarathuştra'nın kızı Pourucista ile evlendi. Jamaspa'nın Avesta'yı yazılı hale getiren ilk insan olduğuna dair deliller var.

17. Zarathuştra, büyük bir dini mücahit olarak kabul edilen damadının adını Kutsal kitapta anmakla onun Bahdin için arz ettiği önemi belirtmek istemiştir. Bu vesileyle ayetlerin vahy edildiklerini de açıkça belirtir. Bu ayet, araştırmacılar tarafından çok farklı olarak yorumlanmıştır. Karmaşa, metinde geçen ”afşmani...anafşmam” kelimelerinin yorumlarındaki farklılıktan ileri geliyor. Bazıları bunları ”hata...hata olmayan” olarak yorumlarken, daha dikkatli ve avantajlı olan son kuşak araştırmacılar bunları ”ayet...ayet olmayan” diye tercüme ediyorlar, ki ben de bunlara katılıyorum. Metin bütünlük içinde ele alındığında bu tercihin doğru olduğu görülecektir. Bu metindeki bir diğer önemli husus; Aşa'nın, Tanrı'nın danışmanı olarak tanıtılması ve bu tanrısal varlığın Gerçek'i Gerçek olmayandan ayırma hususunda bilirkişi olarak kabul edilmesidir.

18. Burada Peygamber yaratıcıya, İyi Düşünce'si ile kuvveti dahilindeki en iyi şeyleri yapma sözü veriyor. İnsanları kötü yola sevkeden Angra Mainyu'ya ise en şiddetli düşmanlıkta bulunmayı vaad ediyor, ki bunlar onun kendi takipçilerinden yapmalarını istediği şeylerdir. Çünkü Tanrı'nın arzusu ”Gerçek ile doyurulur”.

19. ”En iyi rehabilite edici”, ibaresinde, tedavi edilecek yer olarak kastedilen dünya, genel olarak Yalan'a sapmış olanın dikte ettiği düzeni yaşamaktadır. Bu iyileştirmeyi sağlayacak olan fikrin, dünya görüşunün peşindedir metindeki seslenen insan. Bunu kendisine kavratacak olan insan zaten cennet ile mükâfatlandırılacaktır. Fakat ayetteki seslenen varlık, dünyevi mükâfatlar da öngörüyor. Bunların arasında kendisinin tasarrufunda bulunan herşey ile bir ”doğurgan inek ve tosunu” da bulunuyor. Bu seslenen varlığın tasarrufunda bulunan şeyleri tümüyle maddi anlamda alamayız. Bunlar çeşitli manevi destekler olabilirler. Metinde bahsi geçen ”gava azi”, Modern Kurmanci'deki (Kürtçe'nin Zazakisi dahil tüm lehçelerinde benzerdir) ”gayin ku bı zê” ibaresi ile aynı anlama gelir; ”doğuracak olan sığır”. Ben burada diğer yazarların (belki de haklı olarak) harfi tarife giderek metnin bu bölümünü ”iki sığır” şeklinde çevirmelerine katılmıyorum. İnsler'in ”bir sığır ve yavrusu” şeklindeki yorumu ve bu yoruma getirdiği izah beni tatmin etti. Ona göre burada ”sığır ve yavrusu” ile kastedilen ”iyi görüş ve onun ürünü olan Zarathuştra”dır.

gâthaâ spenta mainyû

47. yasna

1. 'Bir Erdemli Ruh ve en iyi düşünce vasıtasıyla, Gerçek'e yaraşır eylem ve söz ile onlar O'na (A. M'ye) Sağlık ve Ölümsüzlük vereceklerdir. Mazda, Egemenlik'te Dindarlık vasıtasıyla Efendi'dir.”

2. ”Bir kişi, kendisinin mütekâmil Erdemli Ruh'una en iyiyi; diliyle, İyi Düşünce'den köklerini alan sözlerle, elleriyle ve her türlü Dindarlık eylemiyle, kavratmalıdır. (Bunu,) 'Mazda Gerçek'in babasıdır' (ibaresinin ifade ettiği) tek anlayışa uygun olarak (yapmalıdır).”

3. Sen Dünya için şans (neşe) getiren sığırı yaratan bu Ruh'un erdemli babasısın. Dahası, (O) öğütlerini İyi Düşünce'den alırken, Sen; Onun (sığırın) sahibi için huzur ve Dindarlık'ı yaratmıştın, Ey Mazda.

4. Ey Mazda, Yalan'a sapmış olanlar, şu Erdemli Ruh'tan gelen (şekliyle) gereği gibi doğru sözlü olanları (Yalan'a) saptırma gücüne sahip değildirler. ”Bir adam ki (ister) gerçekten az bir (mal) değerine (sahip olsun), veya gerçekten (ister) fazlasına sahip olsun, bu adam (bu, yukarıda bahsi geçen doğru sözlü adam), doğru sözlü birine (karşı) sevgi dolu, Yalan'a sapmış olana (karşı ise) kötü olacaktır”

5. …(Ve) Bu tam Erdemli Ruh'un vasıtasıyla Sen, Ey Mazda Ahura; mümin kişiye tümüyle iyi olan ne varsa, gerçekten onları vaad ettin. (Fakat) Yalan'a sapmış olan adam, -hayatını Kötü Düşünce'den kökünü alan eylemleri ile (geçirdiğinden) dolayı- Senin tasvibini almaktan uzak bir pay alacaktır.

6. Sen ey Mazda Ahura, bu Erdemli Ruh ve Ateş vasıtasıyla, iyiyi her iki fraksiyon arasında (iyi ve kötü arasında), Dindarlık ve Gerçek'in dayanışması sebebiyle bölüştüreceksin. Çünkü (bu bölüştürme, bilgiyi) araştıran pek çok (insanı doğru yola) çevirecektir.

47.yasna için yorum ve açıklamalar

1. İtalik harflerle yazdığım ilk iki Ha, Ahura Mazda'nın emirlerinden yapılmış birer alıntıdır. İlk ayet, iyi incelendiğinde aslında Zarathuştracı öğretinin bir özetini veriyor. Spenta Mainyu ve onun içerdiği En İyi Düşünce (Vahışta-ca Manangha) tüm iyi şeyler için başlıca kaynaktır. Vahışta-ca Manangha'dan Aşa'ya yaraşır eylem ve söz doğar. Bu iyi eylem ve söz vasıtasıyla imanlılar Ahura Mazda'ya Sağlık (veya Bütünlük) ile Ölümsüzlük vereceklerdir. Çünkü yaradılış'ın amacı, Kötü'ye karşı mücadele etmektir. Yaratılanlar İyi'den yana tavır alınca bir parçası oldukları Tanrı'ya da Ölümsüzlük ve Sağlık vereceklerdir. Tüm bu tavırlar Dindarlık'ın topluma Egemen olması ile sağlanır. Yani her şeyin özeti, Eğer Dindarlık Egemen olursa, Mazda o zaman Ahura olur. Fakat bazı yazarlar, bunun tersini varsayarlar: ”Mazda bize, Egemenlik ve Dindarlık vasıtasıyla Sağlık ve Ölümsüzlük verir'. Tersi gibi, bu da doğrudur. Çünkü Mazda'nın veçhelerinden ”Egemenlik ve dindarlık” olmasaydı insanlar da seçimlerini doğru yapmazlardı. Uyarıcı peygamberler bundan dolayı yollanmaktadır.

2. ”Mazda Gerçek'in babasıdır” ibaresi, Ortadoğu kaynaklı dinlerdeki anlayışa şartlanmış olan dünyadaki insan çoğunluğuna ters gelebilir. Fakat bu basit bir tesbittir: Gerçek, Mazda tarafından yaratılmıştır, bunu daha önceki ayetlerden biliyoruz. Bu veçhesi, onun en önemli veçhelerinden biridir. Onun nezdindedir Gerçek. Bir başka deyimle o Gerçek'in babası oluyor. Bu Ha'da önemli olan insanın kendi öz ”Spenta Mainyu”sunun varlığıdır ve bunun insan tarafından dinin emrettikleri ile beslenme gereğidir.

3. ”Sen” denmekle kastedilen, yine Ahura Mazda'dır. Burada Gerçek (Aşa), aynı zamanda ”şans veya neşe getiren” Sığır olarak anılan ”İyi Görüş” veya Bahdin'in babası olarak kabul ediliyor. Yani Bahdin'in temelinde Gerçek oturuyor. Sığır'ın sahibi ise; Zarathuştra'dır. Zarathuştra öğütlerini İyi Düşünce'den alıyorken, Tanrı onun için Dindarlık ve huzuru yaratmıştı. Burada İyi düşünce'nin öğüt verici karekterini okuyoruz. Bu karmaşayı çok dikkatli bir şekilde çözersek; Bahdin'in gelmesinden önce Aryan ülkesinde geniş kitleleri mutsuzluğa sevk eden bir düzenin hüküm sürdüğünü, gelen yeni dini görüşün bu mutsuzluğu yok edecek bir düzen öngördüğünü görürüz.

4. İmanı bütün olanların, yani Spenta Mainyu'nun iyi düşünce vasıtasıyla ilettiği mesajı doğru bir şekilde algılayanların Yalan'a sapmış olanlarca yollarından saptırılamayacakları kesindir. Bu arada italik harflerle verdiğimiz ve Ahura Mazda'ya ait olan mesajdan, insanların ister fakir olsunlar ister zengin, yukarıdaki düşüncelere sahip oldukları müddetçe doğru sözlü birine karşı sevgi dolu, Kötü'ye sapmış olanlara karşı ise nefret dolu olacaklarını anlıyoruz.

5. Tanrı insanlara neyi vaad etmişse Spenta Mainyu vasıtasıyla vaad etmiştir. Bunlar iyi şeylerdir. Fakat Yalan'a sapmış olanların böylesi nimetlerden faydalanma gibi bir şansları yoktur.

6. İnsanlara, yaradılışlarının özelliği itibariyle ”İyi” bölüştürülmüştür. Bu, Spenta Mainyu ve İlahi Kalp Ateşi'nin (Athar'ın) yardımıyla insanların ruhsal bölgelerine yerleştirilmiştir. Yani insan aradığı gerçeği kendi öz bedeninde hazır bulur. Tabii bu arada Kötü'nün bedene yerleştirdiği kötülüğü yenebilir, seçimini doğru yapabilirse.

48. yasna

1. (Ahura Mazda'ya): Eğer Kötü'nün faal olduğu (şimdikinden) sonraki bir zamanda; biri Yalan'ı, Daevalar ve (onların takipçisi olan) insanlar (erkekler) tarafından Ölümsüzlük (kazanmak) amacıyla öğretilen o iğrenç Yalan'ı Gerçek ile bozguna uğrattı. Ondan sonra biri şu kurtuluş(un gerçekleştiği) zamanlarda Senin (ahura Mazda'nın) ününü arttıracaktır.

2. Bana söyle Efendim, (sadece) Senin bildiğin o şeyleri mukadder an gelmeden önce bana söyle, ey Mazda; müminler en sonunda yalan'a sapmışlara (karşı) zafer kazanacaklar mı? (Söyle), Çünkü bundan emin olunması, varoluşun iyi bir şekli olur.

3. (Taraftarlara): (Bunlar) O şahıs ki onları benimsemiştir, onadırlar. Bunlar, Gerçek vasıtasıyla hayırlı, (ve ayrıca) erdemli ve bilen olan Efendimiz'e ait emirlerdirler -ki bunlar emirlerin en iyisidirler-. (Ve) ayrıca onun derin öğretilerinin (emirleridirler).

(Ahura Mazda'ya): (Bunları benimseyen) O, İyi Düşünce'sinin kararlılığı sayesinde, Senin gibi biri olacaktır.

4. Kim onun aklına iyiyi koydu, ey Mazda ve kim kötüyü? Böylesi (her) bir kişi, (seçtiği) eylemde ve (safettiği) sözde keni daenasını takip eder; ayrıca, zevklerinde, arzularında ve tercihlerinde de (daenasını takip eder).(Fakat) Senin (onlar hakkındaki) kararın belli olduğunda, akibet (cennet-cehennem) her biri için değişik olacaktır.

5. Bırak şu İyi Egemenlik'in (sahipleri) bizi yönetsinler, -şu Kötü Egemenlik'inkiler değil-. (O İyiler), İyi anlayıştan kök alan eylemleriyle ve Dindarlık'la (bizi yönetsinler).

(Taraftarlara): Ey insanlar (erkekler), bırakın bizim yiyecek (ihtiyacımızı) karşılamak üzere yetiştirmeleri için, sığıra can verilmesindeki (şu) ulviyet, yeryüzünde anlaşılsın.

6. Onun (sığırın) bize barış ve İyi Düşünce'nin dayanıklı ve itibarlı gücünü getirmesi için (bu anlaşılsın). (Ve) Mazda, Onun için (sığır için) Gerçek vasıtasıyla bitkileri çoğaltacaktır, O (Ahura Mazda) ki hayatın ezeldeki doğuşundan beri Efendimiz'dir.

7. Bırak şiddet durdurulsun! Siz, şu Gerçek ile birlikte İyi Düşünce'nin dikkatini çekmeyi umanlar, defedin (tüydürün) acımasızlığı! Erdemli kişi (sığırın) gerçek yoldaşıdır.

Ahura Mazda'ya): Evet, onun (sığırın) zincirleri Senin mekânındadır Efendim.

8. Ey Mazda, Senin İyi Egemenlik'inin kudreti nedir? Ey Efendim, Senin mükâfatlarından hangisi banadır? Sana ait olan hangi mükâfat, -İyi Ruh'tan kökünü alan eylemlerin muhakkak (bir şekilde) samimi teşvikçisi olan-, şu adamlara (ayrılmıştır)?

9. Ey Mazda, eğer Siz, bana karşı düşmanca tehditleri olan herkese karşı, Gerçek vasıtasıyla tam (bir) üstünlüğe sahipseniz, ben bunu ne zaman bileceğim? Bırak İyi Düşünce'nin açık sözleri bana gerçekten söylensin. (Çünkü) O insan ki kurtarıcı olacaktır, kendisinin (alacağı) mükâfatın ne olduğunu bilmeli.

10. Ey Mazda, insanlar (erkekler) ne zaman katillikten vazgeçecekler? Onlar ne zaman şu (efor) verici içkinin (Homa'nın), -ki onun etkisiyle Karaplar ve (onlarla) aynı yapıda bulunan ülkenin kötü yöneticileri, bizim iyi amaçlarımıza kötü bir yolla eziyet ederler- korku yaratan çılgınlığını vurabilecekler?

11. Ey Mazda, Gerçek ile birlikte Dindarlık ne zaman gelerek, Egemenlik(leri) süresince barış ve çayırlar getirebicekler? Hangi adam, Yalan'a sapmış zorba kişilerin (sebep olduğu) acımasızlığı durduracaktır? Hangi adama İyi Düşünce'den kökünü alan anlayış gelecektir?

12. Evet, bu adamlar ülkenin kurtarıcıları olacaklardır, (böylesi) adamlar, senin öğretinden (ibaret olan) bilgilerini, İyi Düşünce ve Gerçek ile uyum içindeki eylemleriyle (birleştirip) takip edecekler, ey Mazda. Bunların şiddetin kovucuları (yok edicileri) olmaları gerçekten kaderleri haline gelmiştir.

48.yasna için yorum ve açıklamalar

1. Burada Ölümsüzlük'ün bir diğer yüzünü görüyoruz. Bu; daevalar ve onların takipçileri tarafından kendi ölümsüzlükleri, yani unutulmamaları için öğretilen veya dayatılan Yalan'a dayalı düzendir. Daevalar'ın hakim oldukları düzenin kökten ve bir anda yıkılmayacağı artık Peygamber tarafından bilinmektedir. Bunun için ”şimdikinden sonraki bir zamanda” bir başkası gelecek ve ”Yalan'ı Gerçek'le bozguna uğratacaktır”, diyor. Böylece sadece Ahura Mazda Tanrı olarak belleneceği için, O'nun ünü artacaktır.

2. ”Müminler en sonunda Yalan'a sapmışlara karşı zafer kazanacaklar mı?” sorusu da daevaların yakın bir gelecekte bozguna uğramayacaklarına Zarathuştra'nın inandığının bir başka işaretidir. Bundan emin olmaları insanları mutlu edecektir, bu bilgi onların morallerini yükseltecektir.

3. Tanrı, ”Gerçek vasıtasıyla” hayırlıdır. Ayrıca ”erdemli ve bilen”dir. O, şahıs ki İyi'yi seçmiştir, ”İyi Düşüncesi'nin kararlılığı sayesinde” Ahura Mazda gibi olacaktır. İçeriği itibariyle bu ayet, İslam mütefekkirlerinden bazılarının geliştirdikleri ”Wahdet'i Wucud” düşüncesine çok uyan bir ayettir. Dikkate değerdir ki bazı yazarlar bu ibareyi ”Seni de (Gerçek vasıtasıyla eğitir)” gibi anlamsız bir tarzda çevirmeyi tercih etmişler. Oysa aynı yazarlardan bazıları dipnot halinde de olsa ”thwavas” kelimesini ”Senin gibi biri” olarak çevirmişler. Bu thwavas ibaresinde kastedilen Mazda'dır ve kelime metinde; ”...thwavas Mazda...” düzeni içinde yer alır.

4. İki Güçten biri, insanoğlunun aklına İyi'yi, diğeri Kötü'yü koydu. Bu haliyle oluşan insan kendi daenası, yani bir yerde bağımsız vicdanı ile hangi sözü sarfedeceğini, hangi fiili işleyeceğini kendisi tayin eder. Zevkleri, arzuları ve tercihleri hep bu bağımsız daena vasıtasıyla yönlendirilir. Eğer daenasını, Kötü'nün onun kalbine yerleştirdiği Yalan'a kaptırırsa ölümden sonraki akibeti kötü, aksine olursa tabii ki iyi olacaktır. Bazı yazarlar metni; sanki insan, eylemi ve sözü ile daenasını belirler gibi bir sanı verecek şekilde çevirmişler. Oysa Zarathuştra'nın öğretisinde daena=vicdan söz ve eylemi belirler, söz ve eylem daenayı değil.

5. ”İyi Hükümdar bizi yönetsin” ki, ”Sığır'a can verilmesindeki şu ulviyet anlaşılsın” ibaresindeki Sığıra can verilmesi olayı, iyi görüşün hayata geçmesidir. Metinde geçen ”xvarethai=beslenme”, fikri beslenmedir.

6. Bu bölümün içeriği sayesinde, sığır kavramı ile kastedilenin iyi görüş olduğu daha net bir şekilde anlaşılıyor. ”Onun bize barış getirmesi..” ibaresiyle bir hayvanın anlaşılması Gathalar'ın ruhu ve mantık itibariyle mümkün değildir. Tanrı'nın onun için ”bitkileri=urvar'ı çoğaltması” ibaresindeki ”bitkiler”den; ancak iyi görüş ile beslenmeye çalışacak olan ”imanlı” kişiler anlaşılabilir.

7. Gerçek ve İyi Düşünce'nin hakim olduğu bir dünyada acımasızlık yaşayamayacağı için, eğer bu iki ilahi kavramın ”dikkatini çekmek” istiyorsak, acımasızlığı peşinen kovmalı, kaçırtmalıyız.Erdemli insanlar, iyi görüşün yoldaşlarıdırlar.

8. Metnin bu bölümünde İyi Güç'e yandaş olmayı tercih edenlere verilecek mükâfatlar soruşturuluyor.

9. Verilecek mükâfatlar arasında Ona (Zarathuştra'ya) karşı düşmanca tehditleri olanlara” karşı üstünlük sağlamak vardır. İyi Düşünce Zarathuştra'ya, alacağı mükâfatın ne olacağını söyleyecektir (vahy edecektir). Çünkü Zarathuştra bir kurtarıcı adayıdır, kurtarıcı adaylarının alacakları ödülün ne olduğunu bilmeleri haklarıdır. Aslında, kolayca anlaşılacağı gibi, bu vesileyle tüm imanlıların alacakları ödülleri bilmeleri söz konusudur. Bazı yazarlar, çevirilerinde Mazda ve Aşa'yı aynı kefeye koymuşlar. Oysa burada Aşa, her zaman olduğu gibi, bir vasıtadır.

10. Eski kuşak araştırmacılar bu ayetteki ilk bölümü; ”mesajı anlamak” şeklinde yorumlamışlar. Oysa metin incelendiğinde bu sonuca nasıl vardıkları anlaşılamıyor. Bunun, metinde geçen ”ajen=öldürmek” kelimesini kullanacakları yeri karıştırmaları dolayısıyla olduğunu sanıyorum. Bu öldürme ve şiddet olayları; Karapanlar'ın ve Kötü Yöneticiler'in teşvik ettikleri sarhoşluk verici ve dolayısıyla saldırganlık yaratıcı bir içkiyi dini amaçla çok kullanmayı teşvik etmelerinden ileri geliyor. Araştırmacıların hemen hemen tümü bu içkinin ”Homa” olduğunda hemfikirdirler.

11. Moulton'un bu bölümdeki bir mısraya getirdiği; ”kana susamış Yalan'a sapmışlarla barış yapmak isteyenler kimlerdir” gibi bir yorum var. Yalan'a sapmışlar'la, onlar bu Kötü düşünce sistemine sahip çıktıkları müddetçe, barış yapmamak Zarathuştracı düşünce'de esas olduğuna göre, metnin bu bölümünde bizi böylesine bir yoruma götürecek yeteri kadar bir sebep yoktur. Tam tersine, bu adamların sürdürdüğü şiddet rejimini durduracak bir adam aranıyor. Burada ”rdegvo.debiş xruraiş remem”, yani drujcu-kişiler'in (sebep olduğu) ”remem=şiddet”i durdurmak söz konusudur.

12. Yasna'nın son bölümü olan bu ayette artık ”sığır”ın kavram olarak neyi ifade ettiği gün gibi açığa çıkıyor: ”Bu adamlar ülkenin kurtarıcıları olacaklardır” deyimindeki ”bu adamlar” yani ”İyi Düşünce'nin ve Gerçek'in emrettiği yolda yürüyenler”in gittiği yol, kavram olarak metnin diğer bölümleri ile birleştiğinde, bu yolun; yani iyi görüş yolunun metinde ”sığır” olarak zikredildiği açıkça görülecektir.

49.yasna

1. Evet ey Mazda, tüm hayatım süresince en büyük karalayıcı olarak suçlandım, ben ki yetersiz (bir şekilde) korunan (yaratıkları) Gerçek ile tatmin etmeye çalışırım. Eğer bedel iyi ise, gel bana ve beni destekle! İyi Düşünce vasıtasıyla bunu (bu suçlamayı) kıracak (bir şeyler) bul.

2. Evet, bunun (bu suçlamanın) Yalan'a sapmış olan öğretmeni; (insanları) Gerçek'ten (saptırıp) kendisinin (Kötü doktrinine çevirmeye çalıştığından) dolayı, besbelli ki bu benzetmede kendisi karalayıcıdır. O hiçbir zaman ne -kendisinin olabilmesi için- erdemli Dindarlık'a yardım etmiştir, ne de İyi Düşünce ile fikir teatisine girmiştir.

3. Yine de ey Mazda; (bizim inancımızda) Dünya için şu mukadder kılınmıştır: Gerçek, kendi (iyi olarak) tercih (edilirliğinden) dolayı kurtarıldı, Yalan'a sapmış olan (druj) kendi (yalan) uğraşısından dolayı tahrip edildi. Bundan dolayı (onların tercihlerinden dolayı) ben, topluluğumuzdaki Yalan'a sapmış olanları kamuoyu nezdinde mahkûm etmek için, İyi düşünce ile birleşmeye can atıyorum.

4. Bunlar ki; kötü niyetlerini (ifade ettikleri) kendi öz dilleriyle, sığır yetiştiricileri arasında şiddet ve acımasızlığı arttırdılar, bu sığır yetiştiricisi olmayanlar, ki onların kötü etkililikleri daha henüz iyi etkililikle yenilgiye uğratılmamıştır, Daevalar'ın hizmetindedirler, ki bu (Daevalar) Yalan'a sapmış olanların daenalarıdırlar.

5. Fakat şu adam, ey Mazda, Senin için hem süt hem de tereyağıdır, yani bu öyle bir adamdır ki kendi daenasinı İyi Düşünce ile birleştirmiştir. Dindarlık'ın böylesi bir adamı, Senin Egemenlik'inde varlığını sürdüren Gerçek ve tüm şu (diğer güçlerle) aynı iyi soydandır, ey Efendim.

6. Ben size -Sana ey Mazda ve Gerçek'e- (bize) sizin arzuyla kastettiğiniz (şeyin) ne olduğunu söylemeniz için ısrar ettim. (Bu ısrarı); onlara (Yalan'a sapmışlara) bu şeyi ne kadar duyurabildiğimize hükmetmek için (yaptık), şu sizin türünüzde birine ait olan daenayı (ne kadar duyurabildiğimizi merak ettiğimiz gibi), Efendim.

7. Ey Mazda, bırak bir kişi şu [(size ait kavramları (tıpkı daenanın vermek istediği mesajı dinlediği gibi)] İyi Düşünce ile dinlesin. Bırak onu Gerçek ile dinlesin. Yap Efendim, (buna) kulak da ver (ayrıca). Hangi (aryalılar) topluluk(u), hangi (nerenin) vatandaşlar(ı) Senin kanunlarına bağlı kalacak? Böyle (dinleyen) biri (tüm) toplum(una) iyi ün verilmesine (yol açacak işler yapacak mı)?

8. Fraşaoştra'ya; (ona) çok mutluluk veren Gerçek ile birlik olmayı bahşet, -ben bunun için Sen'den ısrarla ricada bulundum, ey Mazda Ahura- ve aynı zamanda bana, açıkçası, şu Senin İyi Egemenlik'inin altında varlığını sürdüren birliği (bahşet). Biz ebediyen Senin elçin olacağız.

9. Bırak, kurtarma işi için yaratılmış olan (şu İyi Düşünce) çiftçi(si) bu bilgileri dinlesin: ”Gerçekleri konuşan adam, hiç bir zaman Yalan'a sapmış biri ile ittifak halinde (olduğunu) açıklamamıştır, bunlar (gerçeği konuşanlar özleriyle) Gerçek'e bağlandıklarından beri, hesap gününde kendi daenalarını en iyi ödülle birleştirmişlerdir.” Evet Jamaspa.

10. Ey Mazda, sen mekânında bu İyi Düşünce'yi ve mümin kişilerin ruhlarını savundun, (ve) şu Dindarlık ve süt ile saygı (dolu bir) birlik arzedenlere, (kısacası) Sen, Sana Egemenlik bahşeden (tüm bunları) değişmez bir kalıcılıkla savundun.

11. Fakat Yalan'a sapmış olan kişiler, Yalanın Evi'nin (cehennemin) gerçek misafirleri olduklarında, (bu) yönetirken kötü, eylemlerinde kötü, (söyledikleri) sözleri kötü, daenaları kötü (dujdaeneng) ve düşünceleri kötü (dujmanaha) olanları, ruhları sürekli pis gıdalarla karşılaştıracaktır.

12. Şu (Sana yardım için) çağrıda bulunan Zarathuştra'ya, Gerçek vasıtasıyla (sunacağın) ne tür yardımın var? Hangi yardımın vardır İyi Düşünce vasıtasıyla bana? Ben ki övgülerimle hepinizin teveccühünü kazanacağım. Ey Mazda Ahura, (öyle biri ki) Senin mülkünde bulunan şu en iyi olana (kavuşmak için) istekli.

49. yasna için yorum ve açıklamalar

1. Metinde geçen 'bendvo” kelimesi araştırmacıların hala başını ağrıtıyor. Bartholomae, Mills ve Moulton gibi eski kuşak araştırmacılar bu kelimenin, daeva-yasnacı bir grup şefin adı olduğunu kaydederler. Kelime; ”√ban=hastalandırıcı” kökünden geliyor ve bir bütün halinde ”ahlak bozucu, karalayıcı” anlamlarını ifade etmek için kullanılabilir. Geç Zarathuştracı gelenekte Peygamber'in soğuk bir kış gecesi kapısına geldiği Bandva'nın benzeri olan kötü bir daeva-yasnacı Kava tarafından kovulduğu uzun uzun anlatılır. Bu olay kısa bir şekilde Gathalar'da da yer alır. Fakat metnin bu kısmında kelime, fakirleri koruyan eylemlerinden dolayı karalanan Zarathuştra'nın yöneticiler tarafından ”karalayıcı” olarak suçlandığını belirtmek için kullanılmıştır. Peygamber, metnin bu bölümünde, yukarıda arzettiğim karalama olayından dolayı ilahi güçlerden destek arıyor.

2. Yalan'a sapmış olanın öğretmeni buradaki haliyle Angra Mainyu olamaz.”Yalan'ın öğretmeni” maddi bir varlık olmak durumundadır. Çünkü bu varlık insanları Gerçek'in yolundan saptırıp, ”kendi Kötü doktrinine” çevirmeye çalışıyor. Bundan dolayı Yalan'a sapmış olan varlık ”karalayıcı”dır. Bilindiği gibi karalayıcılık, Kötü'ye sapmış olan insanlara has bir özelliktir. Aksi taktirde ”karalayıcı”lık bu tür insanlara öğretmenleri olan ”druj” tarafından onlara telkin edilirdi. O, ayrıca Dindarlık'a ve İyi Düşünce'ye de karşı olan bir varlıktır. Bu bölümde araştırmacılar arasında yine Bandva'yı özel isim yapmak için yorum farklılıkları baş gösteriyor. Mesela; Yalan'a sapmış olanın kendisi Gerçek'ten uzaklaşmış gibi gösteriliyor.

3. Gerçek kurtarılmış, Yalan tahrip edilmiştir. Bu, Dünya için bir kader olmuştur. Yukarıda söylenenlerde ima edilen ”Yalan'a sapmış kişiler” kamuoyu nezdinde mahkûm edilmelidirler. Zarathuştra bunu yapabilmek için İyi Düşünce ile birleşmeye can atıyor. Ben burada kastedilen şeyi daha güçlendirmek için ”bizim inancımızda” ibaresini tercüme metninde parantez içinde de olsa vermeyi tercih ettim. Bazı yazarların tercüme metinlerine dahil ettikleri bu ibarenin ögelerini, orijinal metinde bulmak mümkün değil, ama orada da kastedilen budur.

4. Bu bölümde geçen ”sığır yetiştiricileri” ile iyi görüş takipçileri, ”sığır yetiştiricisi olmayanlar” ibaresiyle ”Yalan'a sapmış olanlar” kastediliyor. araştırmacılar arasında bu ayetin son satırının çevirisinde bir karmaşa hüküm sürüyor. Buna sebep ise; Bartholomae'nin metinde geçen ”dan=hizmet etmek” kelimesini ”dam=ev” kelimesinin bir çekim hali olarak yorumlamasıdır. Bunu böyle kabul eden bazı yazarlar metni zorlayarak ”bunlar daevaların evine (cehenneme) konacaklar” gibi metinle ilgisi olmayan bir yorum sunmuşlar. Mills'in de yaklaşımını dikkate alırsak, Insler'i esas alarak verdiğim yorum en kabul edilebilir olanıdır.

5. Metindeki ”ija=süt” ve ”ajuiti=tereyağı” kelimeleri, hemen hemen her yazar tarafından ayrı yorumlara sebep olmuştur. Genellikle Geldner'in yorumunu kabul eden ve bu sözlerin arkasında yatan anlamı araştıran asıl araştırmacı-yorumcuların yanında, direkt tercümeciler çoğunluktadır. Bunlardan Insler'in bu ikili için teklif ettiği yorum, bence Zarathuştra dinine en uygun olanıdır. Buna göre süt; güçlülüğü, tereyağı ise başarıyı ifade eder. Yani her yeni dindar insan, tanrıya yeni güç katar ve bunlar inancın birer başarısıdırlar. Bu dindarların daenaları, İyi Düşünce ile müttefiktir ve bunlar Aşa ile aynı soydan gelirler (tanrısal birer varlıktırlar).

6. Moulton, bu ayetteki ”daena'yı direkt ”din” olarak çevirmiş. Oysa burada dinden daha geniş bir şey kastediliyor. Bunun yerine, eğer ”daena” kelimesi orijinal haliyle çeviri metninde kullanılmak istenmiyorsa, onun tercüme edilmiş hali için ”kavram, vicdan” yorumu daha uygundur.

7. Bu kavramların birileri tarafından dinlenmesi gerekir. Metni tercüme edenlerden bazıları, bunun Vohu Manah ve Aşa olduğunu ileri sürer. Fakat metnin başından beri kastedilen maddi bir şahıstır. Gramatikteki zorluk, metni bütünlük içinde düşündüğümüzde kolaylıkla aşılabilir. Metnin bu bölümünde bir zorluk da ”airyama”, ”xvaetuş” ve ”verezena” kelimeleri çerçevesinde kendisini belli ediyor. Barholomae bu üçlüyü Zarathuştra'nın yaşadığı dönemdeki toplumsal sınıflar olarak kabul ediyor. Eski Aryanlar'ın (özellikle Medler'in) toplumsal yapılarını incelerken bu unsurlardan airyama'yı, ben asiller sınıfının hemen altında yer alan ruhani bir tabaka olarak nitelemiştim. Fakat burada yer aldığı şekliyle ”aryalılar” veya ” aryalılar topluluğu” anlamını çıkarmak daha mantıki gibi geliyor. Justi toplumsal sınıfların; yani rahiplerin, asillerin ve vatandaşların tümünün birden ”xvaetu” kelimesi ile ifade edildiğini bildiriyor. Ben bu belirlemelere katılıyorum. ”Verezena” ise Mills'in sözlüğünde ”topluluk” veya ”cemaat” anlamına gelen ”community” olarak yer almıştır.

8. Son satırda yer alan ”fraeştaonghho” kelimesi araştırmacılar arasında bazı tartışmalara yol açmıştır. Rig Veda dilinde yer alan ”prestha” kelimesine olan benzerliğini göz önüne alan Geldner, bu kelimenin ”sevgili” şeklinde çözünlenmesini teklif etmiştir ve pek çok çevirmen kelimeye getirilen bu yorumu almıştır. Bartholomae ise, bana daha doğru imiş gibi görünen; ”haberci” yorumunu getirmiş bu kelimeye.

9. Buradaki dregvato kelimesi ile direkt olarak Angra Mainyu kastediliyor. Böylece dürüst hiçbir insanın Kötü ile ittifak yapamayacağı bir kez daha vurgulanıyor. Çünkü o, özü itibariyle Gerçek'e bağlanmıştır ve daenası en iyi ödülle birleştirilmiştir. Insler buradaki ”gerçekleri konuşan adam” ibaresi ile Ahura Mazda'nın kastedildiği inancındadır. Ama metinde geçen ve Insler'in Ahura Mazda olarak nitelemeye hazır olduğu ”adam” gibi somut bir varlığın Zarathuştracı tanrı kavramında yeri yoktur.

10. ”Bu İyi Düşünce” ibaresinde kastedilen, yukarıdan beri ortaya konan iyi düşüncedir. Kötü ile, Kötü olarak kaldığı sürece uzlaşmayan, onunla mücadele eden bir iyi düşüncedir bu. Metindeki ”ija” kelimesi yine tartışma yaratmış. Geldner'in bu kelimeyi ”süt” olarak tercüme ettiğini biliyoruz. Moulton, kelimeyi birinci yorumunda ”mutluluk” olarak anlarken (Y,49.5), bu kez ”gayret, şevk” şeklinde çevirmeyi uygun bulmuş. Mills ise ”özverisel gayret” demeyi daha uygun buluyor. Insler bu kez de ilk yorumuna bağlı kalmakla birlikte, ikinci bir yorumu da ihmal etmiyor; ”ibadet”. Metnin bu bölümünün sonunda, imanlı kişilerin tanrıya Egemenlik bahşettikleri ve bundan dolayı ebedi hayatlarında bunların tanrı tarafından korunacakları kaydedilir.

11. Bu bölümde geçen ”pis gıda” ile ruhun gıdası olan mutluluk-mutsuzluk ikilisindeki ”mutsuzluk” kastediliyor. Kötü yöneticinin, kötü eylem sahibinin, kötü söz sahibinin, vicdanını kullanırken kötü ve düşüncesi kötü olanın gideceği cehennemde karşılaşacağı şey ruhsal işkencedir. Bu işkenceyi, daha önceki bölümlerden bildiğimiz gibi onların öz daenaları onlara yapacaktır.

12. Buradaki ”toi” kelimesini ”senden” diye yorumlayan bazı yazarlar, Zarathuştra'nın bu bölümde Aşa ve Vohu Manah'tan yardım istediği izlenimini vermeye çalışıyorlar. Oysa burada ”toi”den kastedilen ”vasıtasıyla”dır. Kim bunlar vasıtasıyla ona yardım edecek? Tabii ki her zaman olduğu gibi Ahura Mazda..

50.yasna

1. Kişi olarak benim, (bana) yardım sunabilecek (olan) herhangi birinin üstünde denetimim olabilecek mi? Kim benim sürülerimin koruyucusu olmak için tayin edildi? Kim benimki (benim koruyucum olarak tayin edildi)? Benim çağrım gerçekten vukubulduğunda, Sen'den, ey Mazda Ahura, Gerçek'ten ve İyi Düşünce'den başka kim (olabilir bu koruyucu)?

2. Ey Mazda, bu kişi şans getirici (mutluluk verici) sığırın peşinden nasıl koşabilir? Bu istekli kişi ondan (söz konusu sığırdan) kendisine çayırlar getirmesini umut edebilir mi? Bu (istekli kişi), -bize gizlice ihanet eden pek çokları arasında-, (yine de) Gerçek'e uygun bir şekilde namuslu bir hayat sürer. Red et (o bize ihanet eden) kötüleri, (fakat) bu dürüst olanı benimse.

3. Çünkü o (sığır); gerçekten Gerçek ve İyi Düşünce'nin Egemenlik (sürdürdükleri) zaman zarfında, kendisine İyi Düşünce vaad edilmiş olan öyle birine ait olacaktır. O şahıs vaad edilen öylesine bir armağan ile güçlendirilmeliydi, (aksi taktirde) Yalan'a sapmış biri, o adamın en yakın yoldaşı olan yaratığı (sığırı) iç edecektir (çalacaktır).

4. Evet, ben her zaman size; Gerçek ile, mütekâmil İyi Düşünce ile ve bir de onların (Gerçek ve İyi Düşünce'nin) Egemenlik'leri ile birleşmiş bir halde (ve) övgüyle ibadet edeceğim ey Mazda,, (O Egemenlik ki) onun vasıtasıyla biri (iyi) gücün patikasında (yürümek üzere) dikilecektir. Ben size her zaman İtaat (Sraoşa) edeceğim, (Sizlere, yani) O Şarkılar Evi'nde devamlı yaşayan varlıkları (olan) gerçekten içten olan birileri(ne).

5. Efendim, bırak bilim; Gerçek'in eşliğinde (onunla arkadaşlık ederek) Dünya'nın her tarafına gelsin! Evet, eğer siz peygamberinizden memnun olacaksanız, (o zaman) kendini (ona) görünür yardımla göster (tanrısal bir esinle bildir), onu kendi elinle güçlü kıl, bu vasıtayla o (peygamberiniz) bizi mutluluğa (gark edecek).

6. Saygılı (riayetkâr) Zarathuştra, sesini yükselten peygamber, Ey Mazda; (O) Gerçek'le birleşmiş birisir. Yaratıcı, İyi Düşünce vasıtasıyla bana yöneleceğim rotayı öğretmelidir (bildirmelidir), (bunu) benim arzumun ve dilimin yöneleceği (yön) olması için (yapmalıdır).

7. Evet, ben sizin için en hızlı atları boyunduruğa vuracağım, bunlar sizin ihtişamınızın zaferiyle Gerçek ve İyi Düşünce ile güçlenerek engine (gidici olacaklar). (Eğer) siz bana yardım etmeye hazır idi iseniz, (bu yardımın verdiği güçle hazırlayacağım) bu atlarla siz sürekli (ileriye doğru) yarışacaksınız.

8. Ellerim açılmış olarak ben hepinize 'sofuca (bir gayret)' ile hizmet edeceğim. Dahası; size Gerçek ile ve samimi olan birinin derin saygılı (tavrıyla hizmet edeceğim). Dahası; size İyi Düşünce'nin ustalığı ile (hizmet edeceğim).

9. Övgü! ey Mazda, ben sizinle işte böylesi bir ibadetin (sağlayacağı olanakla) karşılaşacağım, (ve) kökünü Gerçek ile birleşmiş İyi Düşünce'den alan eylemlerle. Kendi mükâfatımı istediğim gibi kullanma iktidarına sahip olduğum anda, (yani) bunu yapabildiğim zaman, böylesine bir gücü kullanarak, kutsal birinin (Gerçek'in) uzun soluklu yoluna çıkacağım.

10. Evet, Senin kavrattıkların bu gibi şeylerdir, aynı şekilde (ayrıca) Senin eylemlerinle eriştiğin şeylerdir (kavrattıkların)…(Ve) bu (gibi) şeylerdir herhangi bir şahsın İyi Düşünce'si vasıtasıyla saygı göstereceği. (Bu şahsın) kendi görüş alanındaki -güneşin ışıkları, günlerin parlak isyanı- (tüm) bunlar sizin şanınız içindir (sizin ihtişamınızın ifadeleridirler), Ey Gerçek ile birleşmiş olan Mazda Ahura.

11. Evet, ben sizin duacınız (öveniniz) olmaya yemin edeceğim ey Mazda, (ve) gücüm yettiği, bunu yapabildiğim sürece ben öyle de kalacağım, ey Gerçek. Hayat'ın Yaratıcısı, İyi Düşünce vasıtasıyla, neyin en fazla iyileştirici olduğu (hususundaki) kavrayışımızın gelişmesine yardım edecektir.

50.yasna için yorum ve açıklamalar

1. Pek çok Ha'da olduğu gibi gramatik güçlükler, burada da tercüme karışıklıkları yaratmıştır. Mesela, ”kat moi urva ise cahya avangho” tabiri için bir yazar; ”yardıma bel bağlamak” yorumunu getiriyorken, bir diğeri; ”yardım sunacak olanın üstünde denetim” gibi bir şeyin bu Ha'da kastedildiğini söyler. Halbuki kelime kelime çeviri yapsak bile; ”kat=(şimdiki Kurtçe'deki) qet”, ”moi=şimdiki Kürtçe'deki mın” ve ”urva= ruh, şahsiyet” gibi kelimeleri ard arda sıralasak bile benim seçtiğim yorumu takip etme gereği doğuyor. Fakat yine de bunlar, sonuçta biribirine zıt olmayan yorumlardır. Belli bir hata payı ile bu tür yorumların da kabul edilebilirliklerini unutmamak gerekir.

2. Burada ”sığır” demekle kastedilen şey, iyi görüştür. Bilindiği gibi Geldner ve Barholomae ”şans getirici sığır”ı, ”gelecek hayatta vaadedilen mükâfat” olarak yorumlama eğilimindeler. Fakat Bartholomae bu Ha'da geçen ”sığır” kelimesinin ”cennet” veya ”ödülün kendisi” şeklinde yorum getirilecek şekilde anlaşılmaması gerektiğini söyler. Metinde geçen ”vastrem=çayırlar”ın bir çekim şekli olan ”vastravaiti” kelimesi ile burada ”barış ve özgürlük” kastediliyor. Öte yandan eski kuşak araştırmacılar ”pouruşa hvare pisyasu” deyimini; ”güneşi gören pekçokları arasında” şeklinde çevirmişler. Bunlara göre ”hvare” ile ”güneş”, ”pisyasu” ile ise ”görenler” kastedilmiştir. Bu kelimelerin tahlilini yapan ve benim de görüşlerine katıldığım Insler, sonuçta ”hvare”nin ”gizlice” anlamı yüklenecek şekilde, ”pisyasu” kelimasinin ise Rig Veda'daki ”pisuna” sözcüğüne benzerliğinden dolayı ”yalancılar” anlamı yüklenecek şekilde çözümlenebileceğini belirtir.

3. Çok zor gramatik problemlerle yüklü olan bu Ha'yı kendi metnimdeki gibi yorumlamayı uygun buldum. Burada ”O” ile kastedilen ”şans getirici inek”, ya da ”iyi görüş”tür. ”Armağan”dan kasıt, vaad edilen gelecektir. Metnin tartışma konularından bir de ”dregva”dır. Bu, ”Yalan'a sapmış (kişi) kimdir” sorusunun cevabında neyin kastedildiği konusunda araştırmacılar hemfikir değildirler. Barthaolomae, orijinal metinde birden fazla kişinin kastedildiğinden ve bunların Bendva ile Grahma gibi somut şahsiyetler olduğu hususundan emin gibi görünüyor (tabii ki eğer Bendva ve Grahma gerçek birer şahsiyet iseler). Insler ise kastedilen ”kişinin” Angra Mainyu olduğunu söylüyor. Bence de eğer söz konusu olan inek, iyi görüş ise o zaman bu iç edici varlık (veya daha doğrusu güç) Angra Mainyu'dan başkası olamaz. Yok eğer inek, gerçek varlığı ile kastediliyorsa o zaman ”iç edici” olarak, yaşayan ve Kötü'yü seçmiş olan bir kısım zorbalar aramak gerekir.

4. Moulton, metinde geçen ”akao” kelimesini ”yargıç” veya ”bilirkişi” şeklinde yorumlamak eğiliminde olduğu için, gramatik güçlükleri aşacak doğru vasıtalara da sahip olmadığından, metin içinde bilirkişiler arıyor ve ”Vohu Manah” ile ”Xşathra”yı buluyor. Kelime anlamı itibariyle akao, ”o ki tanrıya çok yaklaşmış ve bundan dolayı ona aşikar (Pehl; aşkarak, Kürtçe; eşkera) olmuş ve onu görmüş biri” anlamına geliyor. Bundan dolayı metindeki akao'dan, Şarkılar evine (yani cennete girmeye) yaklaşmış olan birine bunların malum olması veya görünmesini anlamak gerekir. Benim katıldığım ve size sunduğum tercüme metni, çok önemli ve bir yorumda bulunmayı gerektirmeyen belirlemelerde bulunuyor.

5. Burada ”Mazda”; ”bilim”, ”bilgelik” gibi gerçek anlamlarda kullanılmış gibi görünüyor. Bartholomae ve Geldner, orijinal metindeki ”Mazda Aşa Ahura” söz dizinini; ”ey Mazda Ahura ve Aşa” şeklinde çevirmeyi yeğlemişler. Bunlardan Bartholomae, daha eski çevirilerinde ”Ahuralar ikilisi” gibi bir kavramın varlığına kapıldığından, tabiri; ”siz iki efendiler” şeklinde çevirmişti. Fakat gerek sonradan konuya daha yakından eğilmesi, gerekse Zarathuştra'nın düşüncesi konusunda bilincinin artması sonucu hiç olmazsa bu tesbitten vazgeçti. Metine bir kere yanlış bir bakış açısından eğilince, gerisi de yanlış gitmiş, metin az da olsa saptırılmıştır. Fakat bu sapma (eğer zorlanmazsa) öze dokunacak cinsten değildir.

6. Aslında ”Ye Mathra vacim” tabiri; ” sizin Mathra'nızı söyleyen” gibi çevrilebilir. Ama burada bir haykırma söz konusudur. Haykıran kişi bunu Aşa ile birleşerek yapmaktadır. Bu bölümde geçen tartışmalı bir kelimeyi, yani ”naemangha”yı; ”saygılı” şeklinde çevirmeyi yeğledim. Bu ”naemangha” kelimesi genel olarak ”namaz”ın karşılığı olarak kullanılan bir kelimedir. Fakat burada daha geniş bir anlam yüklenen kelime ”ibadetsel bir saygı” şeklinde yorumlanabilecek şekilde kullanılmış gibi görünüyor.

7. ”En hızlı atlar”dan kasıt, güvenilir kişiler ve iman sahibi kişilerdir (Insler-1975). Bu hızlı atlar, Gerçek ve İyi Düşünce ile gıdalanarak güçlenecek ve imanlıların görevi olan zaferi kazanacaklar. Kötü'ye karşı mücadelede (yarışta) bunlardır İyi'nin silahları, veya yarışacak olan atlarıdırlar.

8. Bu da çok zor olan bir Ha'dır. Ben yine de genel hatlarıyla Insler'in çizgisini takip etmeyi tercih ettim. Fakat bir farkla: Buna göre burada ”sütün ünlü ayak izleri” yerine, Bartholomae'nin ”sofuca bir şevkle” ibaresini kullandım. Yoruma büyük bir fark getirmeyen bu davranışla orijinal metne sadık kaldım. Çünkü ”ija” kelime anlamı itibariyle ”ciddi gayret, sofuluk” demektir. Burada, Tanrı'nın kendisine ibadet edenlere bu yolla verdiği güç anlaşılmalıdır. Okuyucuların bu tabirin tercümesini okurken her iki alternatifi de göz önüne getirmelerinde fayda vardır. Kelime kelime tercümede Insler'in metni geçerlidir. ”Ustana-zasto” veya ”ustanazasto” kelimesi, zast=Kürtçe'deki ”dest” ve ustana=açılmış kelimelerinden oluşmuş bir bileşik kelimedir.

9. Şu bir gerçektir, ki eski kuşak araştırmacılar, Zarathuştracı düşüncenin geliştirdiği ve bu düşünce sisteminin en önemli unsurlarından biri olan ”şahsa özel İyi Düşünce” gibi bir kavramı hazmedememişler veya daha sert bir ifade ile; ”kavrayamamışlar”dir. Bundan dolayı ”kökünü İyi Düşünce'den alan eylemlerle” gibi bir deyimi zorlayarak, ”İyi Düşünce'nin eylemleri ile” şeklinde yorumlamışlar. Birincisinde eylemin sahibi, aynı zamanda İyi Düşunce'nin de sahibi iken, ikincisinde İyi Düşünce kişiden bağımsız olarak vardır ve bu hep böyledir. Daha önceki bazı tercüme farklılıklarını da bu açıdan değerlendirmek gerekir. Oysa Altılar'ın tümünün iki yönü vardır; birincisi kozmik, ikincisi insana özel. Bunu kavradıktan sonra, Zarathuştra'nın düşünce sistemini anlamak daha bir basitleşir.

10. ”Raocao xveng”de bir problem yok, bu ibare ”güneş ışıkları” anlamına geliyor. fakat problem, bu ibareyi güçlendirmek amacıyla kullanılan ”asnam uxşa” ibaresinin yorumunda patlak veriyor. Ben bu konuda Justi'nin yorumuna katılıyorum. Insler'in ”Ay'ın doğması” gibi bir yorumu akla getiren benzetmesi buraya uymamaktadır. Zarathuştra bu ayette şafağı tarif etme yoluna girmiş gibi görünüyor. Göklerin parlak isyanı, ”Güneş'in doğması ile karanlıkların yok olması”nı ifade eder. Bu, Tanrısal Güçler'in ihtişamlarının ifadesidir. İslamlar'da da benzer bir ifade var; ”Haq geldi batıl zail oldu”. Burada ifade edildiği şekliyle, Tanrısal Güçler'in ihtişamı öyle bir ihtişamdır ki, bunlar kendilerini bir vasıtayla gösterdiklerinde, Kötü ve onun güçleri, gün ışığının karanlığı yırttığı gibi yok olurlar.

11. Bu bölümde pek fazla bir problem yoktur. Ancak yine de son mısrada ”tanrının arzusu” ile ”insanın arzusu” biribirlerine karıştırılmıştır.

gathaâ vohu xşatraâ

51.yasna

1. İyinin Egemenlik'i seçilmiş olmalıdır, ki O, insanlara ciddi bir gayretle yanında, iyi kaderi en iyi (bir şekilde) getirir. Gerçek ile birleşmiş (olarak) O (Egemenlik), eylemleriyle (bizim için) en iyiyi kuşatacaktır (içine alacaktır) ey Mazda. Bu Mütekâmil Egemenlik'i ben şimdi bizim için kavranır hale getireceğim (çözümleyeceğim).

2. Bu (yukarıda adı geçen) şeyler (yani İyi Egemenlik, İyi kader ve en iyi olan her şey) gerçekten ilk anda size aittiler, Sana ey Mazda Ahura ve Gerçek'e. Fakat, Sana ey Dindarlık, ben bu şeyleri (bu dünyadaki insanlar arasındaki bu şeyleri) gücümün sonucu olarak (eğer gücüm olursa) tanrısal bir esinle bildireceğim. Ey Dindarlık, Kutsal Güçlü Biri (Ahura Mazda) için, sizlerin İyi Düşünce Egemenlik'ini (bize) bağışla.

3. Şu (insanlar ki daha şimdiden) eylemleri ile sizinle (A.M ve Gerçek ile) birleşmişlerdir, bırakın onlar kulaklarıyla da sizinle birleşsinler. Sen, Gerçek ile uyum içindeki dilin ve İyi Düşünce'den kökünü alan sözlerinden dolayı Efendi olduğun için, ey Mazda, ezeli vahy edicisin (bilgilendiricisin).

4. Hasar (vermenin) yerini ne zaman koruma alacak? (Cezalandırmanın yerini) merhamet ne zaman alacak? Gerçek ne zaman kutsanacak? Erdemli Dindarlık (için b u) ne zaman (olacak)? Mütekâmil İyi Düşünce (için bu) ne zaman (olacak)? Ey Mazda, Senin Egemenlik'in vasıtasıyla (bunlar) ne zaman (insanlar tarafından kutsal olarak bilinecek)?

5. Bütün bunlara dayanarak, kendi eylemlerinden dolayı yüce olan çiftçinin, Gerçek'e uygun bir şekilde sığıra nasıl hizmet edeceğini soruyorum. O, iyi kararın (seçimin) riayetkâr takipçisi bir şahıs olmaya devam eden biridir. (Ve) O, iki ödülün (iyi-kötü ödülün seçimi için) bir (karar verme) gücüne sahip olup, hakka riayetkâr olan insanlar (hakkında) verilecek özel hükmün doğru bir şekilde bilincindedir.

6. Biri ki, iyiden daha iyi olanı benimsemiştir ve Kendisi(nin-A.M.'nın) arzu ettiği şey için başarının gelmesine neden olacaktır, (onu) kendi Egemenlik'inde Mazda (Bilge) olan Ahura (benimsiyecektir). Fakat O'na (A. M'ya) hizmet etmeyecek olan şu adam için, hayatın nihai dönüm noktasında en kötünün kötüsü olacak (bu tür bir ceza onu bekleyecek).

7. Ey Mazda, Sen ki en Kutsal Ruh vasıtasıyla sığırı, suları ve bitkileri yaratansın, Sen'in Mutekâmil Erdemli Ruh'undan ötürü bana; Sağlıklılık'ı ve Ölümsüzlük'ü ver, bu iki tahammüllü güç ki, İyi Düşünce ile övülmüşlerdir.

8. Ey Mazda, (bu iki hediyeden dolayı) daha sonra ben Sana -çünkü bir insan bunu Bilen Biri'ne söylemeliydi-; Yalan'a sapmış birine (karşı kötü olanı) yapmış olmam gerektiğini söyleyeceğim, tıpkı O'nun (A. M'nın) Gerçek'i destekleyen Mathra'sı gereğince (bunu yapmalıydım). Ona, (yani) Bilen Birine onu (yukarıda söyleneni) söyleyecek olan bu peygamber, gerçek (bir şekilde) mutlu olur(du).

9. Ey Ahura Mazda, Kendi Kızıl Ateş'in ve erimiş demir (imtihanı) vasıtasıyla, yalan'a sapmış olanı yıkmak ve mümini kurtarmak amacıyla, her iki gruba (iyi-kötü) vereceğin o karşılıklar (ceza ve mükâfatlar), yaşayan varlıklar için verilmiş (uyarıcı) bir işaret gibi oldu.

10. Evet Mazda, o kişi ki gerçekten bizi öldürmeye (parçalamaya) çalışır, bizden değişik (bir yapıdadır): O, kökünü Kötü'nün Yaratıcısı'ndan alan bir oğul, o suretle de (şu) yaşayanlar (için) bir vicdansızdır. Ben (bundan dolayı, yani ona benzememek için) Gerçek'e çağrı yapıyorum, ki (bana) iyi mükâfatımla gelsin.

11. Ey Mazda, hangi insan Zarathuştra Spitama ile birleşmişti? Hangi biri kendisini Gerçek'in öğütlerine terketti? Erdemli Dindarlık kiminle birleşti? İyi Düşünce'nin hangi adamı, kendisinin (büyük) amaç için (yeteri kadar) yücelmiş olduğunu gösterdi?

12. Yaramaz (bir insan olan) kava (yukarıda zikredilen) yollardan hiç biri ile,

bu Zarathuştra Spitama'yı Yer-Köprüsü'nde hoşnut etmeye kalkmadı, o (kava) düştüğü bu kötü durumdaki (Z'yı evine almayı) red etmişti, (ki o esnada Z'nın) iki taşıyıcı hayvanı yorgunluktan ve soğuktan titriyorlardı.

13. Bu sebeple, Yalan'a sapmış olan kişinin daenası Doğru Yol'un kendisi için (sağlayacağı) güvenceyi yıkar. Tabii ki onun ruhu Cinvat Köprüsü'nde onun canını sıkacaktır, burada gerçek'e giden yolda kaybolacak (o yola giremeyecek), (bu kayboluşa) sebep; kendisinin öz eylemleri ve dilinden (dökülen sözlerdir).

14. Karaplar bizim müttefikimiz olamaz, onlar ki, bizim yasalarımıza ve çiftçilere uzak mesafededirler. Sığıra kendi eylemleri ve sözleriyle kötülük yapmaktan zevk alma onların (işidir), bu (adamların savundukları) öyle bir doktrindir ki, en sonunda onların yalan'a Sapmışların Evi'ne (Cehennem'e) kapatılması ile sonuçlanacak (bir yola sokmuştur onları).

15. Zarathuştra, taraftarlarına önceden ne ödül vaad etmişse,-(ki bu) Şarkılar Evi'ne (Cennet'e giriştir)-, Ahura Mazda oraya İlk Biri olarak gelmişti. Bu ödül (A.M'nın içinde bulunduğu cennete gidiş) sana kurtuluş günleri sırasında, senin İyi Düşünce'n ve Gerçek'in dolayısıyla vaad edilmişti.

16. Kendi yöneticiliği boyunca İyi Düşünce'nin yolunu (takibeden) Kava Viştaspa, Gerçek ile uyum içinde (bulunarak) kabul ettiği bizim (ifa ettiğimiz) şu görevimizi kavrayış (düzeyine) erdi; ”Mazda Ahura erdemlidir. Bundan dolayı Ondan, kendisini bize bildirmesini dileyin.'

17. Fraşaoştra Hvova bana, iyi daena uğruna takdir edilesi bir Dindarlık örneğini sürekli olarak gösterdi, (onun bu fiilinin) sonucu olarak bırak Hükümdar, (yani) Mazda Ahura, Gerçek'in uzun adımlarla (süren) yürüyüşüne erişebilmesi için Ona (F. H'ya) kuvvet bahşet.

18. Kutsal Jamaspa Hvogva, Onun (A. M'nın) gücünü şu kavrayışıyla (açıkladı): ”Biri, şu Gerçek ile birleşmiş olan İyi Düşünce'nin Egemenlik'ini, (O'na -A: M'ya) hizmet etmek için seçer. Ey Ahura Mazda, bana desteğini bağışla.”

19. Bu adam, Maidyoimaongha Spitama, bu (yukarıdaki düşünceyi) kendi (iyi) daenasının gayretiyle (anladığı) andan itibaren, (o Egemenlik'i) önüne bir amaç olarak koydu. O (M:Maongha), gerçekten hayatı gören oldu (ve) kendisi için; Yaratıcı Mazda'nın hayat için, hayatın eylemleri vasıtasıyla neyin iyi olduğunu söylediğini (emrettiğini) bildik yapmaya çalıştı.

20. Aynı mizaca sahip olan siz tüm (ölümsüzler), bırakın 'İyi Düşünce ile birleşmiş Gerçek' (şeklinde formüle edilmiş olan) sizin kurtarıcılığınız bize bağışlansın. (Biz) bir yandan (bize) destek sunan Mazda'ya saygı ile ibadet ederken, (öte yandan da size) Dindarlık ile birleşmiş sözler (sunacağız).

21. ”Erdemli olan; Dindarlık'ı (seçmiş olan) adamdır. O, kendi daenası, kendi sözleri, kendi eylemleri ve kendi fikirleri dolayısıyla böyledir. Gerçek ve İyi Düşünce'nin Egemenlik'leri erdemlidir. (Bu Egemenlik'i) yaratan Mazda Ahura'dır (ve) ben Kendisi'ne (A: M'ya); bu (Egemenlik'te yaşamayı) bana nasip etmesi için yalvaracağım.”

22. ”Ben kime ibadet ettiğimde (taptığımda) Gerçek gereğince (benim için) en iyi olacağını biliyorum. Bu (ibadet edeceğim) Mazda Ahura olduğu kadar, şu varolmuş olanlarla, şu varolmaya (devam) edenlerdir (ölümsüzlerdir). Onlara ben, kendilerinin öz adlarını (anarak) ibadet edeceğim ve (ayrıca onlara) sevgiyle hizmet edeceğim.”

51. yasna için yorum ve açıklamalar

1. Çoktan beridir ”√ija” kelimesi problem çıkarıyor. √ija, kelime olarak ”ciddi gayret”, ”sofuluk” anlamına geliyor (Mills-1913). Ben bunu dikkate alarak daha gerçekçi bir yorum elde ettim. Metinde ayrıca Egemenlik'in eylemleri ile ”en iyi” bizim için ”kuşatılacaktır” ifadesi geçiyor. Yani denmek isteniyor ki; Gerçek ile birleşmiş olan mütekâmil Egemenlik, Kötü'nün tecritini de birlikte getirecektir. Çünkü tamamlanmış veya mütekâmil bir Egemenlik, dinin tüm insanlığı kapsaması, Kötü'ye sapmış olanların kalmaması anlamına gelir. Bu da Angra Mainyu'nun tecrit edilmesi gibi, istenen bir sonuç verir.

2. Metnin bu bölümünde geçen 'ta” edatına getirilen yorumlar cümlenin akışını değiştirmiş gibi görünüyor. ”Ta” kelimesi, Mills'in detaylı sözlüğünde her Ha'da kullanılış amacı itibariyle değişik yorumlanmış. Bazan ”...vasıtasıyla” anlamına geldiği, bazan da ”bundan dolayı” gibi bir anlam taşıdığı kaydedilmiştir. Hatta bir yerde ”the two...” gibi bir yorumu da yer alır kelimenin. Insler, bu edatla birinci Ha'ya atıfta bulunulduğunu söylüyor. Böylece tercüme, diğerlerininkinden tamamen ayrı bir şekil alıyor. Son cümlede kastedilen, imanlıların dindarlığının İyi Düşunce'nin Egemenlik'ini yeryüzüne taşıyabilecek olan tek güç olduğudur. Bazı yazarlar son cümleyi; ”İyi Düşünce vasıtasıyla Kutsal Egemenlik'ini bağışla” şeklinde çevirmişler.

3. ”Ahuro aşa hizva” ibaresindeki söz diziminin ifade etmek istediği anlam, araştırmacılar'ın çoğu tarafından atlanmıştır. ”Aşa hizva”, doğrudan doğruya ”doğru sözlülük” veya ”Gerçek ile uyum içindeki dil” anlamına gelir. Özne kişi bu vasıta ile ”Ahura”dır, ki bu Mazda'dır. ”A vee gouş.a hem yantu..”, ”bırak kulaklarıyla da birleşsinler” terimi de yanlış yorumlanarak; (Ey Ahura ve Gerçek) ”bırak sizin kulaklarınız dinlesin (onları)” şekline çevrilmiş. Son bölümde ”(onlara) Sen, Ey Mazda ilk öğretmen (olduğun) için” diyen bu yazarlar, dinlemesi gerekenleri ”öğretmenleştirmişler. Bu yanlıştır. Çünkü öğrenecek olan dinler.

4. Bu bölümde de epey tercüme karışıklıkları olmasına rağmen, genelde uyum vardır. Ayet'in gösterdiği kadarıyla, Zarathuştra'nın bu dizeleri seslendirdiği sıralarda İran'da acımasızlığın, yalan'ın, Kötü'nün egemen olduğu dinlerin, Kötü Düşünce'nin toplumu sarstığı bir toplumsal karmaşa söz konusudur.

5. ”Vastryo” ile burada imanlı insan kastediliyor, ki kelime aslında ”çiftçi”, ”hayvan bakıcısı” gibi anlamlara gelir. ”Gam” kelimesi ise ”öküz” sözcüğünün bir çekimidir ve ”öküze” anlamına gelir. Ama burada kastedilen; ”iyi görüş”tür. Bazı yazarlar ”ratum=yargı” kelimesini ”yargıç” şeklinde anlama eğimindeler ve buradaki yargıcın Zarathuştra'nın kendisi olduğunu kaydederler.

6. Bu bölümün tercümesinde nüans farkları hariç, bir problem yoktur. Metin iki insanı biribirleri ile mukayese ediyor. Biri İyi'den yana, diğeri değil. Ahirette, yani ”hayatın nihai dönüm noktası”nda bu iki zıt insana ne olacağın cevabı veriliyor.

7. Birinci mısrada geçen ”daidi moi= bana ver(bağışla)” ibaresinde bir şeyi verecek olan olarak, ikinci mısradaki ”ameretat= Ölümsüzlük” ve ”Haurvat=Sağlık” kastediliyor. Hitapçı, bu ölümsüz varlıklara bana bunları ver(in) diyor. Bazı yazarlar Ameretat ve Haurvat'a; ”..ye gam taşo apasca urvaraosca” ibaresindeki sıfatı yüklüyorlar. Bu ibarede ”Sen ki öküzü, suları ve bitkileri yarattın..” denilmektedir. Geç dönem Zerdüştiler'i bu ikiliyi yukarıdaki varlıkların koruyucuları ve yaratıcıları sayarlar, ki bu yüklemeye bu kolaycılık yol açmıştır sanıyorum. Oysa ”Bunları yaratan sen, bana Ölümsüzlük ve Sağlık'ı bağışla” diye Tanrı'ya hitap ediyor Peygamber. Zarathuştra, ancak taraftarlarının çokluğu ile ölümsüzlük ve Sağlık'a kavuşacağı için, imanlılar topluluğunun artmasını dilemektedir.

8. Burada bazı yazarlar ”Mathra”nın sadece Tanrı'ya has olduğunu ”unuttuklarından” dolayı ”dãdrê” yani, ”ona bağlıdır” ibaresini de yanlış yerleştirmişler. Bundan dolayı ”uştã”nın buradaki kullanımı itibariyle ifade ettiği ve Ahura Mazda'nın Gerçek'i destekleyen ”arzululuğu”nu belirten ibare de yanlış yorumlanmış.

9. Bu Ha'da önemli bir çeviri çelişkisi yaşanmıyor. Bilindiği gibi ”ayağha xşusta”, erimiş demir imtihanıdır. Zarathuştracı inanca göre ”kıyamet”te Dünyanın tüm yüzeyini erimiş demir kaplayacaktır. Mü'minler bunun üstünden ılık bir şeylere basar gibi geçerken, günahkârlar azap çekecekler.

10. ”Hunuş”, burada ”Şeytani Güçler'in dölü” anlamına geliyor. (Moulton'un deyimiyle) garip bir şekilde Avesta'da ”döl” olarak bu kelime ile sadece Kötü kastedilir. Bu Ha'da geçen ”mã”, yazarların çoğu tarafından haklı olarak ”beni” şeklinde çevrilmiş. Fakat metnin genel gidişinden bu ”ben” kelimesinin Zarathuştra tarafından kendisini özdeşleştirdiği tüm imanlıları kastedecek şekilde (çoğul olarak) kullanılmıştır. Bundan dolayı bazı çeviri nüansları ortaya çıkmıştır, ki bunlara dikkat etmek gerekir.

11. Bu Ha'da önemli bir problem yoktur. Sadece son satırda dikkat çekici bir karışıklık var, o da şu: Bazı yazarlar metinde geçen; ”kee va vağheuş manağho” ibaresini yanlış yorumlamışlar. Buna sebep, ”kee=hangi” kelimesinin yerini göz ardı ederek yoruma gitmeleridir (yani soru edatının fonksiyonunu es geçmelerinden dolayı yanlışa sapmışlardır).

12. Hem ”peretao zemo” ibaresinin anlamı, hem de yorumu tercümede sorun yaratmıştır. Bazı yazarlar Avestik; ”zemo=yer”yu, ”zımo=kış” ile karıştırmış olduklarından dolayı ibareyi ”kış köprüsü” şeklinde çevirmişler. İnsler'in de aralarında bulunduğu diğer bazı yazarlar ise kelimeyi doğru olarak çevirmelerine rağmen, bu köprüyü somut bir yer adı olarak yorumlamışlar. Bu konuda geç dönem Zerdüştiler'den de yardım almışlardır. Bununla ilgili hikâyeler pek çok dini kitapta ayrıntılı bir şekilde anlatılır. Oysa benim kanıma göre Zarathuştra tarafından; ”yer köprüsü=peretao zemo”, ölümden sonraki hayata ait olan ”sırat köprüsü=cinvato peretao”nun alternatifi olarak, özellikle metne yerleştirmiştir. Peygamber bununla, insanların hem ölümden sonra bazı imtihanlara tabi tutulacaklarını, hem de maddi hayatta bazı imtihanlara tabi tutulmakta olduklarını anlatmak istemiştir.

13. Ben yukarıdaki yorumda iki köprünün, iki hayattaki imtihanlarla ilgili olduğunu söylemiştim. İşte bu Ha, bu konuda ne kadar haklı olduğumu gösteriyor. Olay, Daena=vicdan'la ilgilidir. İnsanla Gerçek arasındaki bağlantı, insanın kendi öz daenasının yol açtığı eylemlerle ya sağlanır, ya da yıkılır. Yer yüzündeki imtihan köprüsünde başarısız kalanlar, daenaları ile Gerçek arasındaki köprüyü yıktıklarından, ölümden sonra da ”Gerçek'e giden yol”da, cinvato pereto'da kaybolacaktır.

14. ”Datoibyas-ca=kanunlar(ımıza) ve”, ”vastrat=çiftçiler”e uzak dururlar, ibaresi bazı yazarlarca ”çiftçilerle ilgili kanunlara” şeklinde çevirmiş ve devamında ”(bu kanunlara).. uymak istemezler” diyorlar. Bu da netice itibariyle doğrudur. Metinde geçen ”sığır” her zamanki gibi ”iyi görüş” olarak yorumlanmalıdır. ”Çiftçiler” ise ”imanlılar topluluğu” olarak yorumlanmalıdır. Fakat Insler çiftçilerin muhtemelen imanlılar topluluğu olarak yorumlanmasına itiraz etmez, fakat bu çiftçilerin ”Gerçek ve İyi Düşünce” yetiştirdiklerini, onların çiftçisi olduklarını söylüyor. Böylesi bir gerçeği belirtmek bile yersizdir, çünkü imanlıların manevi hayat anlamında, bunlardan başka yetiştirecekleri neleri olabilir ki?

15. Bu ayette pek önemsenecek bir problem yoktur. Ölümden sonra imanlıların ruhları, İslamlar'ın cennet kavramının karşılığı sayılabilecek olan ”garo demane”ye gidecektir. Fakat oraya onlardan önce Ahura Mazda erişmiştir, ki aynı yerde büyük birleşme sağlanacaktır. Böylece insan, bir parçası olduğu Tanrı ile tek bir ruhsal vücut haline gelecektir. Bundan da anlaşılacağı gibi garo demane'de buluşma Kötü'ye karşı kazanılması kaçınılmaz olan nihai zaferden sonra olacaktır.

16. Metnin bu bölümünde, 11. Ha'da sorulan sorulara cevap veriliyor; buna göre böylesi bir adam, yani soru konusu olan İyi Düşünce'nin adamı, Kava Viştaspa'dır. Çünkü Viştaspa büyük amaç için yeteri kadar yücelmiş olduğunu göstermiştir. Bilindiği gibi bu Kava, Bahdin'i kabul etmek suretiyle dinin kaderini değiştirmiş, onun cihanşumul olmasını sağlamıştır. İtalik harflerle yazılı olan kısımların, Viştaspa'nın kendisine ait sözler oldukları kabul ediliyor.

17. Çok zor bölümlerden biri olan bu ayet de çeşitli şekillerde tercüme edilmiştir. Mills, tamamen kurduğu bir teoriye binaen geliştirmiştir tercüme metnini. 46. Yasna'nın 8. Ha'sında Fraşaoştra Hvogvo'yu ve ailesinin diğer fertlerini tanımıştık. Bazı yazarlar, -ki bunlar eski kuşak araştırmacılar arasında ekseriyettedirler-, Aile adı olan Hvogvo'yu, daha sonra Peygamber ile evlenecek olan Fraşaoştra'nın kızı Hvogvi ile karıştırırlar. Böyle olunca da tüm güçleriyle metni bu görüşe uygun olarak tercüme etmek için zorlarlar.

18. Çok karmaşık tercüme varyantlarıyla karşılanan bu ayeti yine İnsler'in çizgisini takip ederek çevirmeyi uygun buldum. İtalik harflerle yazdığım kısımlar Jamaspa'nın kendi sözleridir veya peygamber'in onun ağzından duyurmak istediği mesajdır. Bilindiği gibi Jamaspa, Zarathuştra'nın damadı ve çok bilgili bir ”Asahbe”dir.

19. Maidyoimaongha Spitama, Peygamber'in amcası oğlu ve Geleneksel Zerdüşti Yayınlar'ına bakılırsa ilk Bahdini'dir. Metinde kastedilen Egemenlik, her zaman olduğu gibi, Gerçek ve İyi Düşünce'nin toplumda egemen olmasıdır, ki bu insanın yaradılışındaki amaçtır. Maidyoimaongha, bu arada Tanrı'nın Peygamber vasıtasıyla bildirdiği ve hayat için nelerin iyi olduğu gibi mesajlarını da insanlara bildik yapmaya çalıştı. O, en iyi dinsel propagandistlerden biri idi.

20. ”Aynı mizaç veya yaradılışa sahip” olanlar, içine Kötülük karışmamış olan ilahi varlıklardır. Bunların tümü, Evren yaratılmadan önce var olan ilkel ilahi ışıkın bir parçası olarak var idiler. Geleneksel Zerdüşti inancına göre, yaradılış işlemi başlarken Ahura Mazda bu ilahi ışıktan ilk olarak fravaşileri ve ølümsüz Altılar'ı yaratmıştır. Tanrı'nın kendisi de bu ilahi ışıktan oluştuğu için, metnin bu bölümü tümüne ”Siz aynı yaradılışa sahipsiniz”, yani Kötülük'ün bulaşmadığı varlıklarsınız diyor.

21. Yasna'nın sonu olan bu ve bunu takip eden ayeti gördüğünüz gibi italik harflerle yazdım. Bunlar kutsal dualardır. Dinin esaslarının bir özeti olarak anlayabilirsiniz bunları. Buna göre; erdemli insan, Dindarlık'ı seçmiş olan insandır. Böylesi bir insan Dindarlık'ı seçmeye Daenası vasıtasıyla karar vermiştir. Bu tip insanlar sayesinde Gerçek ve İyi Düşünce'nin Erdemli Egemenlik'i tesis edilmiş olur.

22. İnsan ancak Tanrı Ahura Mazda ve Ölümsüz Tanrısal varlıklara ibadet ettiğinde, bu kendisi için Gerçek gereğince en iyi olanı sağlar.

gathaâ vahışta îstış (ıştıî)

53. yasna

1. (Taraftarlara): Eğer Ahura Mazda kendisine, şu Gerçek ile uyum içinde (bulunan) kazanılmış bilgileri ve varolduğu sürece iyi bir hayatı bağışlıyacaksa, Zarathuştra'nın en iyi arzusu duyulmuş demektir. Aynı şekilde (bu Zarathuştra'ya bağışlananlar), Onun (A. M'nın) İyi Daenesı'ndan kökünü alan sözlerini ve eylemlerini benimseyip öğrenmiş olanlara da (bunlar bağışlanmıştır).

2. Dahası; (Gerçek'ten kaynağını alan) doğru yollara ve Efendimiz'in kendi Soaşyant'ına bahşettiği daenaya hizmet etmek suretiyle O'nun, yani Mazda'nın kudsiyeti için, bırak Kava Viştaspa, Zarathuştra'nın oğlu ve Fraşaoştra; kendi bilgilerine -ve kendi dualarına- böylesi (bir İyi) Düşünce ile uyumlu sözleriyle ve eylemleriyle sürekli eşlik etsinler (bu bilgi ve dualar doğrultusunda hayatlarını sürdürsünler).

3. Sebat et sen, ey Haecataspa ve Spitamalar'ın soyundan gelme (olan) Zarathuştra'nın kızları arasında en küçük olanı; Pouruçista! Sana O (A. M.), sağlam temelli bir; İyi Düşünce, (sağlam temelli bir) Gerçek ile birleşme ve (sağlam temelli bir) bilgelik bahşedecektir. Bundan dolayı kendi öz anlayışınla (amacınla) anlaş ve Dindarlık'ın kutsal (eylemlerini) uygula(ma alanına sok, gerçekleştir).

4. Ben onu (Pouruçista'yı) aranızdan biri ile evlendireceğim. Eşe, çiftçilere ve aileye hizmet edecek öyle birine. Eğer O (Pouruçista), doğru sözlü olanlar için doğru sözlü ise, Mazda Ahura ona Güneş benzeri bir İyi Düşünce bağışlıyacaktır. (Bunu) ona tüm hayatı boyunca (sürmek üzere), onun iyi daenası (hatırına bağışlayacaktır).

5. (Zarathuştra): Ben şimdi bu sözleri evlenmiş olan kızlara ve sizlere, siz damatlara söylüyorum. Bunları da unutmayın (zihninizde taşıyın). Yerinde (karar veren) daenalar vasıtasıyla kendiniz için ve karılarınız için İyi Düşünce'ye uygun bir yaşam kazanın. Bırakın her biriniz (evli çiftin her bir tarafı) Gerçek yoluyla diğerini kazanmaya çalışsın, çünkü bu her biri(niz) içinde iyi bir kazanç olacaktır.

6. Bu (söylediğim) şeyler gerçekten doğrudur, ey erkekler, gerçekten ey kadınlar. Siz ne zaman Yalan'a sapmış olanın bir başarısını görürseniz, (biliniz ki) 'Yalan'a sapmış olan' bir taraftar daha (kazanmıştır). (Fakat) ben bu (başarılılık durumunu onun şahsından (geri) alıyorum. Kirli gıda onlara olacak, tıpkı apaçık keder(in onların olduğu) gibi. (O bulundukları yerde) Gerçek'i ihlal eden (bu) Yalan'a sapmış kişiler için mutluluk kaybolmuştur. Onlarla birlik içinde (olmakla) sizler, ruhsal varoluşu yıkmaya doğru gidersiniz.

7. Bununla birlikte, aşağıdaki görev için size orada (verilecek) bir (iyi) mükâfat olacaktır. Açıkçası, orada(yken) en büyük mümince şevk (senin tarafından) sarfedilmelidir, (orada, yani) ayağın yere basarken (birinci hayatında), Yalan'a sapmış olanın sonunda kaybolacak (olan) ruhu gittikçe batarken, (sen bunları yapmalı, bu şevki göstermelisin). Eğer siz bu görevi (yapmaktan) vaz geçerseniz keder kelimesi (bu hayatın) bittiği yerde sizin (için de geçerli) olacaktır.

8. Bu gibi şeyler dolayısıyla, bırak şu kötü etkilerle oluşan şeyler (kötü insanlar) çocuk (oyuncağına dönüşsünler) ve gülünç bir hale gelsinler. Bırak onların tümü avaz avaz bağırsınlar. Fakat; adam öldüren ve insana saygısızlık eden (Kötü'ye sapmış) birilerine karşı (düşunceleri itibariyle) iyi bir üstünlüğü olanlarla birlik olarak, bırak şu barışcı yerleşik (insanlar için) bir adam sükûnet yaratsın. Bırak şu keder, şu ölüme mahkûmiyet şu (Yalan'a sapmış olanlara) gelsin, (ve) bırak o (kötülükler onlara) çabuk gelsin.

9. Kötü'yü tercih edenler(in vücuduna vaeşo= zazaca weş) zehir yapışır. Onlar batmıştır ve karanlıktırlar, Gerçek'in azgın bozguncularıdırlar, ki bu tip kişiler mahkûm edilmişlerdir (kınanmışlardır). Nerede onları hayattan ve özgürlükten kovacak olan doğru sözlü Efendimiz?

(Ahura Mazda'ya): (İşte) bu türdür Senin Egemenlik'in, Ey Mazda, ki onun vasıtasıyla Sen, Senin şerefiyle yaşayan yoksul takipçilerine en iyi neyse (onu) bağışlayacaksın.

53. yasna için yorum ve açıklamalar

1. Bu ayetin kimin, kime hitabı olduğu hususunda araştırmacılar arasında uyuşmazlık var. Bazıları bu Ha'nın Zarathuştra'nın ölümünden sonrasına ait olduğunu kaydederler. Moulton'un takip ettiği çizgideki yazarlar (Bartholomae ve Geldner) bu ayetin bizzat Zarathutra'nın bir hitabı olduğunda fikir birliği arzederler. Bu bana da doğru gibi geliyor. Nüans farklarıyla bu grup araştırmacıların bu ayete getirdikleri tercüme ve yorumlar biribirlerini tutuyor.

2. Ayetlerdeki kelime sayısı arttıkça, tercüme sahasında yaşanan kargaşa da artıyor. Bunun ilk ”kurbanları” ise gathalar'ın Pehlevi tercüme versiyonunu esas alan araştırmacılar oluyor. Hele Pehlevice'den Farsça'ya çevrilen metinleri esas alarak kolay bir yolla tercüme elde eden Ortadoğu'lu ”araştırmacılar”, deyim yerindeyse bu kutsal ayetlerin tercümeleri konusunda tam bir bilimsel ”katliam” gerçekleştirmişler. Bu konuda bir fikir edinmek için bir Türk'ün ”çevirdiği” Gathalar'a bakmak yeter sanırım. Bu ayetin çevirisinde de böylesi bir kargaşa var. Pehlevi tercüme versiyonunu esas alarak (bir çok ayette yaptığı gibi) bu ayeti çeviren Mills, -tabir yerindeyse- tam anlamıyla bocalamıştır. Metinde geçen ”Zarathuştriş Spitamo” ibaresinin yorumu veya tercümesi buna en canlı bir misaldır. Pehlevi çevirmen bu ibareyi direkt ”Zarathuştra Spitama” şeklinde okumuş. Mills bunu red etmesine red etmiş ama tabire mantıklı bir açıklama da getirememiştir. Oysa metinde geçen ”Zarathuştriş” kelimesi ”Zarathuştra'nınki”, veya Zarathuştra'nın oğlu anlamına geliyor. Metnin kastettiği bu oğul, sonraki Zerdüşti metinlerinde ismiyle de yer alır; İşat-vastra.

3. Metin burada Zarathuştra'nın kızları arasında en küçük olanına direnme tavsiye ediyor. Peygamber'in bununla tüm imanlı kadınları kastettiğine hiç kuşku yok. Bu kadınlar, kendi amaçları ile barışık bir şekilde kutsal Dindarlık'ın eylemlerini hayata geçirecekler. ”Kutsal Dindarlık'ın eylemleri” tabiri ile Mazda'nın prensiplerinin kavratılması kastediliyor.

4. Metindeki ”spereda nivarani” çok zor bir terimdir. Insler'in tahliline göre nivarani, metnin daha sonraki bölümünde geçen ”paithyaeca=koca (evlilik anlamında)” kavramına varmak için yapılan bir şeyi, evlendirme işleminin kendisini ifade etmeli. ”Spereda” ise evlilik anlamına geliyor. Yani tabir bir bütün halinde düşunüldüğüne ”evliliğe sokmak” veya kısaca evlendirmek demektir. Bir kızı kim evlendirir? Babası tabii. Fakat tercümeyi karıştıran Barholomae, Geldner ve onların takipçisi Moulton; burada kocasını, yani Jamaspa'yı konuştururlar. Dolayısıyla metni zorlayarak bir başka sonuç çıkarma durumunda kalmışlar. Mills ise, (neden olduğunu bilmediğim bir sebepten dolayı) yukarıdaki nivarani kelimesini bölerek yerine; ”varani=sevgi” gibi bu metinde yer almayan bir kelimeyi aldığından dolayı bambaşka bir telden çalıyor.

5. Bu ayet, Zarathuştracı düşüncede evlilik müessesinin de iyi insan yetiştirmek için kullanılması gerektiğini göstermesi bakımından önemlidir. Kadın olsun, erkek olsun, her iki taraf da biribirini Gerçek'in yoluna kazanmakla yükümlüdür. Böyle davranmak, herikisi için de kazanç olacaktır.

6. Bazı karışıklıklar yaratılmakla birlikte genel havasıyla metin doğru denebilecek bir şekilde çevrilmiştir. Fakat yine de dinin genel ruhuna aykırı olmamakla birlikte bazı tercüme hataları görülebilir. Mills her nedense metinde geçen ”vayu.beredbyo” kelimesinde, Aryan Mitolojisi'nin önemli figürlerinden biri olan ”Vayu”yu keşfetmiş, ki bu Pehlevi çevirmenlere fikse olmuşluktan ileri geliyor. Metnin bu bölümü de çok önemli şeyler anlatıyor. ”Nerede Kötü'ye (yeni) sapmış birini görürseniz, bilin ki Yalan'a Sapmış olan (yani Angra Mainyu) yeni bir başarı kazanmıştır.” Onun kazanması demek, İyi Düşünce'li birinin daha kaybedilmesi demektir. Onlarla birlik olmakla imanlı kişiler, nihai amaç için çok tehlikeli bir şey olanı, yani ruhsal varoluşu dahi yıkarlar!

7. Metnin birinci cümlesindeki ”orada” kelimesiyle ”maddi hayatın sona erdiği yerden itibaren” anlaşılmalıdır. İkinci cümledeki ”orada” kelimesi ile ise, -metinde de açıklandığı gibi- ”ayağın yere (tabana) değdiği zamanlar”, yani maddi hayat yılları anlaşılmalıdır. Bu, metinde ”bunoi huxtayao” ibaresiyle ifade ediliyor. ”Yalan'a sapmış olanın ruhu gittikçe batarken” ibaresiyle, müminlerin gittikçe güçlenecekleri anlatılmak istenmektedir. Eğer insanlar druj'a karşı görevlerini yerine getirmezlerse, onların da akibetleri Kötü'nün yandaşları gibi olacaktır.

8. ”Bu gibi şeylerin etkisiyle” ibaresinde kastedilen, druj'a karşı görevlerini yerine getirmektir. Üçüncü cümleden itibaren yeniden İran'daki sosyal kargaşanın işaretlerini alıyoruz. Bu toplumda ”adam öldüren”, ”insan haysiyetine saygısızlık eden” birileri vardır, ki bunlar (daha önceki bölümlerden açıkça anlaşıldığı kadarıyla) toplum hayatında ağırlığı olan siyasal ve dinsel yöneticilerdir. Biri, ki bu Zarathuştra'dır, bunlara karşı direnmektedir. Eğer Bu'nun diğer iyi insanlarla birleşmesini sağlarsak, topluma huzur ve barış gelecektir. Çünkü bu birleşmenin sağlayacağı kuvvet, Kötü'yü yenilgiye uğratacaktır. Onların tecrit edilmeleri, keder içinde ölümleri ile eş anlamlıdır.

9. Metinde geçen ”Vaeşo” olduğu gibi bugünkü Zaza Kürtçesi'nde kullanılıyor ”weş”. Bu kelime bir nevi hastalık yapıcı mikrop veya zehir anlamına geliyor. Ben metni bu anlamı itibariyle kullandım. Moulton, aynı cümleyi; ”Kötü İtikat'ın adamlarına (vücudun) bozulacağı yer yaraşır” şeklinde çevirmiş, ki bu hiç de fena olmayan bir yorumdur. Kötü'nün takipçileri batmışlardır. akibetleri de kendileri gibi karanlıktır. Gerçek'in azgın bozguncularını ”hayattan ve (bozgunculuktan ibaret olan) özürlük(lerin)den kovacak olan Doğru Sözlü Efendimiz” aranıyor.

yazıldıkları orijinal dille gathalar'dan bir örnek

28. yasna

1. ahyã yãsã nemanğhã ustãnazastõ raefèdharhyã mainyèuş mazdã paourvım spètahyã aşã vıspeeng şyaothanã vangheeuş xratûm manağhõ yã xşnevişã geeuşcã urvanem

2. yee vao mazdã ahurã pairi.jasãi vohû manağhã maibyõ dãvõi ahvao astvatascã hyatcã manağhõ ãyaptã aşãt hacã yãiş rapantõ daidit xvãthrı

3. yee vao aşã ufyãni manascã vohû apaourvim mazdamcã ahurem yaıibyõ xşatremcã aghjõvamnem varedaiti ãrmaitiş ã mõi rafedhrãi zaveeng jasatã

4. yee urvanem meen gairı vohû dadı hathrã manağhã aşişcã şyaothananam viduş mazdao ahurayã yavat isãi tavãcã avat xsãai aêşê aşahyã

5. aşã kat thwã daresãni manascã vohû vaıdemnõ gãtûmcã ahurãi seviştãi seraoşem mazdãi anã mathrã maziştem vãurõimaidi xrafstrã hizvã

6. vohû gaidi manağhã dãidi aşã dao daregãyû ereşvãiş tû uxdhãiş mazdã zarathuştrãi aojõnghvat rafenõ ahmaibyãcã ahurã yã daibişvatõ dvaışao taurvayãmmã

7. dãidi aşã tam aşım vahheeuş ãyaptã manağhõ dãidi tû ãrmaitı viştãspãi işem maibyãcã daostû mazdã xşayãcã yã vee mathrã srevimã rãdao

8. vahiştem twã vahiştã yeem aşã vahiştã hazaoşem ahurèm yãsã vãunuş narõi feraşaoştrãi maibyãcã yaıibyascã it raoğhağhõi vıspãi yavı vağheeuş manağhõ

9. anãiş vao nõit ahurã mazdã aşemcã yãnãiş zaranaımã manascã hyat vahiştèm yõi vee yõithemã dasemı stûtam yûzeem zevıştyåaoğhõ ışõ xşathremcã savağham

10. at yeeng aşãatcã võistã vağheeuşcã dãtheeng manağhõ erethweeng mazdã ahurã aêibyõ perenã ãpanãiş kãmem at vee xşmaibyã asûnã vaıdã xvaraithyã vaintyã sravao

11. yee ãiş aşem nipaoğhê manascã vohû yavaıtãitı tveem mazdã ahurã frõ.mã sişã thwahmãt vaocahnhhı mainyeeuş hacã thwa eeeaoğhã yãiş ã ağhuş paouruyõ bavat