Kitaplarım - Barzani


3. Mahabat ve Cumhuriyeti

Barzaniler, savaşçi soy,
hergün yeni şahikalara dokru!"
Edgar O. Ballance

Mahabad Reqreq suyu havzasının güneyindeki şirin bir Kürt şehridir. 1940'ların ortalarına kadar ismi pek duyulma yan bu kasabanın nüfusu 16 bin cıvarındaydı. Kasaba, Uşniye-Miandoab hatının güneyi ile Saqız-Baneh- Serdest hatları arasında kalan tampon bölgedeki "Nomans land"ın merkezi idi. Bu küçük bölgede yaşayan halk, savaşın getirdiği talan ve karışıklık ortamından uzakta, hareketli günler yaşamaktaydı. Şimdi orada neler cereyan ettiğini anlamak içün, bölgedeki dünya ve mahalli güçlerin durumunu yorumlamaya çalışalım:

Sovyetler Birliği, 1939'daki Hitler-Stalin saldırmazlık paktına güvenmekte yanıldığını, Nazi orduları kapıyı çalmadan evlerine girdiklerinde anladı. Ama pek de hazırlıksız yakalandıkları söylenemez. Yeni durum, Kremlin yöneticilerini yeni ittifakalar aramaya itti. Böylece içinde ABD, Ingiltere ve Fransa'nın yer aldığı Müttefik Devletler'in saflarına katıldılar. Bundan sonraki dört yıl boyunca bu ülkelerin teşkil ettiği cepheye, "demokrasi cephesi" gayrıresmi adı verilecekti. Bu cephenin veya Müttefik Devletlerin irtiba sağlıyacakları emin ve kestirme bir yola ihtiyaçları vardı. Dünya cografyası, bu yolun Sovyetler Birliği'nin yumuşak karnı olan Kafkasya'nın güneyindekü Orta doğu'dan geçmesi gerektiğini söylüyordu. Burada Sovyetler Birliği ile sınırdaş iki ülke vardı ve bunlardan Türkiye buna müsaade etmiyordu. Geriye Iran kalmıştı. müttefiklerin nota bombardımanı buradan da sonuç almayınce ülkeyi işgal etmeye karar verdiler.

Sovyetler Birliği, kendi payina düşen kuzey Iran'ı işgal ederken çok temkinliydi. halka nazık davranıyor, önemli bir durum başgöstermedikce ortalıkta görünmemeye çalışıyorlardı. Onlar için birinci planda önemli olan batı cephesinde kendilerini sıkıştıran Almanlar'a karşı Körfez'den akacak olan Amerikan savaş malzemesinin yolunu garantiye almak ve yumuşak karınlarının dibindeki Iran'a Mihver Devletler'inin sızniasını engellemekti. Bundan dolayı Mihver Devletler'inün a , janlarınca kışkırtılabilecek olan yerli halkın gönlünü hoş tutmak ve taleplerini dinlemek durumundaydılar.

Işgali, önce Sakız-Baneh-Serdeşt hattına kadar genişleten Moskova yöneticileri, sonra gerisin geriye UşneviyeMiandaob hatına çekildiler. Işgal hareketi, Iran ordusunda çözülmelere yolaçmış, bunların çekilirken kaptırdığı silahlarla güçlenen Kürt aşiretleriden bazı başıbozuklar karışıklıklara sebep olmuşlardı. Cok nazik bir durumda bulunan Sovyetler Birliği ise, Kürtler'i karşısına almadan düzeni sağlama arzusundaydı. I. Dünya Savaşında (~arlık ordusunun zulmü zihinlerde tazeliğini koruduğuna göre ordunun yaklaşımı daha da önem kazanıyordu. Hata, oradaki halkın kaybedilmesi anlamına gelecekti. Bu yumuşaklık giderek Kürtler'i cesaretlendirmiş ve onlara güven vermişti. Bu güveni pekiştirmek için 30 kadar Kürt ileri geleni ve aşiret reisi Sovyetler Birliği'ne çağrıldı. Mahabad'dan Qadi Muhammed'ın yer aldığı bu heyette; sonradan Mahabad Kürt Cumhiriyeti Başbakanlığına getirilecek olan Hacı Baba Şeyh, Şemdinan'dan Nehriler'in soyundan gelen Seyyid Taha'ın oğlu Seyyid Muhammed Sıddıq'ta bulunacaktı. Kürt Heyeti Sovyet Azerbaycanı'nın Başkenti BakuVa gayet iyi karşılandı. Burada Azerbaycan Başbakanı Bakırof (Bagırov) onlara yaptığı komuşmada"Azeri Kürt kardeşliği"den bahsedüyor ve onları buradaki sanayi, tarım ve kültür kuruluşlarında gezdirerek ağırlıyordu.

Oysa Bakırof'un kardeşlik anlayışı çok tuhaftı. 19231e kurulan Kurdistanski Ozeyd (veya özerk Kürdistan Cumhuri yeti -NB) Azerbaycan'a bağlıydı ve Nalçin, Kelbajan, kotulin ile Zengılan şehirlerini içeriyordu. Başkenti Nalçin olan bu özerk Kürt bölgesi 1929'a kadar Azeriler tarafından "bilinmeyen" sebeplerden dolayı ortadan kaldırılmıştı (1). Geriye kalan Azerbaycan Kürtler'i ya kendilerine Azeri diyecekler veya 1937-1938 yılları arasında kitleler halinde Kırgızistan veya kazakistan'a surüleceklerdi (2). Bölgede 1926'da 42.000 kişi Kürt olduğunu söyleyebiliyorken, 1959'da bu sayı 303'e inecekti (3). Işte kardeşlikten bahseden böyle bür Bakırof'tu ve Kürtler'le bundan sonraki ilişkileri de hep bu düzeyde sürecekti.

Sonraki yıllarda husule gelen olaylara paralel olarak Sovyetler Birliği'nin bölge ve Iran politikası da değişiklikler gösterdi. 1942'de Sovyet yönetimi Iran'da yapılacak seçimlerden çok şeyler bekliyordu. Bu seçimlerde, Iran'ın en iyi örgütlemiş olan partisi "Hezbe-e - Tudeh-ye-Iran" (Iran Emekçiler Partisi)'ın iyi bir sonuç alacağı Sovyet işgal yönetiminde eğemendi. Fakat beklenen olmadı ve Tudeh meclise ancak 8 üye sokabildi. Bu büyük bir sürprizdi. Bundan sonra bölgede Sovyet politikası değiştü. 1940'lı yılların ortasında kurulacak olan Azerbaycan Demokrat partisi'ne giden yol onları daha fazla ilgilendirmeye başlamıştı. Bu partinin egemen olacağı bir Azerbaycan, Iran merkez yönetimini pro-Sovyetik olmaya zorlayabilirdi. hele Kürtler'i de yanlarına alabilirlerse! Bunun için Kürtler'e mesafeli bir baskı uyguluyorlardı. Istekleri, kü bu istekleri şekillendiren Bakırof'tu; Kürtler'in Azerbaycan'a katılmasını