Republic of Fear

Republic of Fear

Öncelikle Türk Devleti’nin sebep olduÄŸu Mardin’deki katliamı ÅŸiddetle kınıyorum. Köyden göçe zorlananların topraklarının paylaşımı dolayısıyla ve Türkler’in verdikleri silahlarla gerçekleÅŸtirilen bu korkunç katliamdaki vahÅŸeti de unutmuyoruz. Bir avuç toprak kalacak diye beÅŸikteki ve ana karnındaki bebeÄŸi gözünü kırpmadan öldüren bir yaratık, nemenem bir yaratık olabilir?

Şimdi asıl konumuza geçebiliriz..

Republic of Fear, ya da “Korku Cumhuriyeti”, Kanan Makiya’nın kaleme aldığı ve okuma fırsatını bulduÄŸum bir kitabın adıdır. Bu kitap Saddam Rejimi’nin nasıl bir rejim olduÄŸunu, nasıl yürüdüğünü detayları ile anlatır. Bir kaç yönü hariç, ErdoÄŸan’ın yarattığı Türk rejimi bunun bir kopyasıdır. Saddam Rejimi’nin baÅŸlıca dayanağı istihbarattır. Herkes biribirinin hakkında istihbari bilgi vermek zorundadır. Hatta çocuklar bile ailelerinin aleyhine muhbirlik yapmak zorunda bırakılıyordu. Ä°stihbarat toplayan örgür sayısı aklımda kaldığı kadarı ile altı idi.

Türk Devleti’nde ise;

-MÄ°T

-Askeri Ä°stihbarat

-Jitem

-Özel Harekat

-Emniyet Ä°stihbarat,

bildiÄŸim haberalma teÅŸkilatlarıdır. Saha baÅŸkalarının olmaması ise kuÅŸku götürür. Bu Ä°stihbarat örgütleri en tepedeki generaller hakkında da istihbarat bilgileri toplarlar. Kaatil general Büyükanıt bunu açıkça şöyle dile getirmiÅŸti: “Bana istihbarat bilgileri getirecek olan örgüt, benim hakkımda istihbarat topluyordu!”

ErdoÄŸan’ın kontrol altına aldığı bunca haberalma teÅŸkilatına raÄŸmen yine de bazı handikapları vardır. Bunlardan birincisi; destekçisi olan ABD ve özellikle AB’ye demokratik görünme mecburiyetidir. Åžu anda suyun yüzünde göründüğü kadarıyla yürütülen polis veya korku cumhuriyeti bile eleÅŸtiriliyor. Tahammül edilemez bir korku cumhuriyetidir kurulan.

ErdoÄŸan’ın ikinci önemli handikapı; aynı mekanizmanın baÅŸka ellere geçmesi ve kendi aleyhine kullanılmasıdır. Fakat diktatörlerin bu riskleri göze alması macburidir.

ErdoÄŸan’ın üçüncü handikapı; alacağı halk desteÄŸinin sınırına ermesidir. Bu durumda ya kanlı dikta rejimini daha da ileri götürme zorunluluÄŸu vardır. Hatta dikkatleri içteki tıkanmadan uzaklaÅŸtırmak için dış maceralara atılabilir. Daha da açık konuÅŸursak bu maceranın alt yapısını tamamlamış durumdadır. Onların Askerbaşı BaÅŸbuÄŸ’un, sözüm ona, planlamasına bakılırsa bu sene içerisinde Kürt Sorunu’nu bütün bölgede bitirmek niyetindedir.

Pervasız ve haddini aÅŸar bir ÅŸekilde ne yapılacağının iÅŸaretlerini veren BaÅŸbuÄŸ’un konuÅŸmasının üstündeki Perdeyi kaldırırsak ÅŸunları görürüz:

Birincisi; bu edepsiz kiÅŸilik, Güneyli Liderler’e PKK ile mücadele konusunda emirler veriyor. Ya-pa-cak-lar-dır gibisinden sözleri sarf eden bir askerbaşı elbette gücünü yeni ABD Yönetimi’nden, Obama’dan almaktadır. Bu yönetim Türk Devleti’nin mevcut yönetimini OrtadoÄŸu’da yeni vekil, yeni patron yardımcısı tayin etmiÅŸ olmasını en verimli bir ÅŸekilde deÄŸerlendirmeye çalışmaktadır.

Ä°kincisi; eÄŸer Kürt Tarafı bu sözüm ona emirlere uymazsa BaÅŸbuÄŸ ordularına Kürdistan’ı iÅŸgal etme emri verecektir.

Üçüncüsü; Kürt Tarafı, Güney itibarı ile, bu emre uysa dahi, “Kerkük’ten uzak durmak mecburiyetindedir” emrini daha yüksek bir sesle dile getirmektedir. Bu konuda da cesareti Obama’dan almaktadır. BM Irak Temsilcisi’nin hazırladığı rapor daha henüz elimize geçmiÅŸ deÄŸildir. Ama bu rapordaki tekliflerden birinin Kerkük Referandumu’nun beÅŸ yıl daha geri atılmasıdır.. Ben raporun özellikle bu bölümünü önemsiyorum. Bu teklif, Irak’ın daha henüz Kerkük konusunda dik duruÅŸunu engelleyici bir güç eksikliÄŸini iÅŸaret etmektedir. Türk Devleti bunu gayet iyi bildiÄŸi için açık bir ÅŸekilde direkt veya dolaylı müdahaleye hazılanmaktadır. Maliki ile yapılan görüşmeler bunun iÅŸaretleri ile doludur. Hele son günlerde hamam oÄŸlanı el-Sadr’ın en üst güvenlik tedbirleri ile ağırlanması oldukça dikkat çekicidir. Eli kanlı bir teröristi “direnişçi” olarak takdim etmeleri, BaÅŸbakanları ErdoÄŸan’ın bu hamam oÄŸlanının Türk Devleti’ni ziyaretine en üst düzeyde deÄŸir vermesi, adı geçen devletin yöneticilerinin ne kadar iÄŸrenç olduklarını gösterir.

Kısacası ÅŸunu beyan etmek isterim: Kürt Milleti hala belirleyici bir kuvvet ve moral üstünlüğüne sahiptir. Bunu oldukça verimli bir ÅŸekilde iÅŸletmek; PDK, YNK ve PKK’ye baÄŸlıdır. Hiç kimse küçük düşünme hakkına sahip deÄŸildir. Bilhassa Kuzey, nostaljik birlikteliklere deÄŸil, çözüm getirici bir vizyona sahip olmalıdır..

2009-05-07

A Sirac Kekuyon