Reality vs Patriotism (yurtseverliğe karşı gerçeklik)

Kürdistan bağımsız olması gereken, nüfusu 40 milyonu bulan ve ÅŸu andaki daralmış hali ile yüzölçümü 500 bin kilometre kare olan bir büyük ülkedir. Ama aynı ülke sanki bağımsızlığına kavuÅŸmaması için çırpınan entellektuellerle (siz bunlara yarı-molla deyiniz) dolmuÅŸtur. Bu karşı çıkışlarını bir de gerekçe ile süslemiÅŸler ve “realite” (gerçeklik) diyorlar. Yani; özgürlük, federasyon, bağımsızlık gibi kavramlar için mücadeleye “evet” ama realite gözönünde bulundurulmak kaydıyla ÅŸu anda hayır. Gizli, süslü ve bilinç saptırmaya yönelik cümlelerin ardında, aslında “OÄŸlum Kor, teslim ol!” çaÄŸrısı var (Bu çaÄŸrıyı Deniz GezmiÅŸ ile birlikte hareket eden, adı bir bankadan para kamulaÅŸtırma eylemine karışan Kor Koçalak’ın babası oÄŸlunun teslim olması için yapmıştı).

Ama unutuluyor, Kürt Milleti, Kürt Halkı artık korku duvarlarını aÅŸmış, Ä°sveççesi ile “Frihet eller död” Rusçası ile ”svoboda ili smert”, Türkçesi ile “Ya özgür (vatan), ya ölüm” ve Kürtçesi ile “Yan mirin yan azadi”, “Niyû merg, niyû azadi”, “Mirdin yan azadi” ÅŸiarından hiç bir tehdit ve korkutma yöntemi ile dönecek gibi deÄŸil.

Bir tarafta bağımsızlık, özgürlük savaşçıları... Öbür tarafta teslimiyeti realite olarak yutturmaya çalışanlar, ya da Türk Devleti’nin Kürt Ä°nsanı’na karşı yürüttüğü psikolojik savaşın düşman tarafından kullanılan maÅŸaları.

Ä°ÅŸte bu iki kutup yurtseverlik gibi olmazsa olmaz bir noktada birleÅŸmeli. TV’lerde boy göstermek, teslimiyetçilik temelinde düşmanla uzlaÅŸmak tarih bilinci, kimlik bilinci, ulusal onur bilinci gibi deÄŸerlerle açık bir çatışma halinde olmak anlamına gelir. Bu tavır Kürt Ulusu’na, Kürt Halkı’na karşı açılmış olan psikolojik savaÅŸa omuz vermek demektir.

Dikkat ederseniz son yazılarımda Türk Devleti’nin Kürt Halkı’na karşı yürüttüğü psikolojik savaşı daha büyük bir dikkatle mercek altına almaya çalışıyorum. Aslında bu konuda bir kitap yazmış olmama raÄŸmen psikolojik savaÅŸta kullanılan son metodları da anlamaya çalışıyorum. Böylece Kürt entellektüellerinin (bir kısmı itibarı ile) yaÅŸadığı büyük ruhsal bozukluÄŸun kaynağına varıyorum.

Burada daha önceki yazılarımda ortaya koyduÄŸum intellegentsia ile intellektüel arasındaki farka bir paragrafla geri dönmek istiyorum. Kürdistan’da her ikisine de aydın diyenler çoÄŸunlukta. Oysa durum hiç de sanıldığı gibi deÄŸil. Sadece “intellegentsia”nın aydın yerine kullanıldığını bilelim. Ä°ntellegentsia hiç bir güce baÄŸlı olmayı kabul etmez. O her zaman ezilen sınıf ve tabakaların, ezilen ulusların, gerek cinsiyetleri, gerek dini tercihleri ve gerekse yaÅŸam tarzları itibarı ile toplumdan dışlanmış olan insanların yanında yer alır. Satın alınamaz. Kandırılamaz. Direnmenin hayat olduÄŸunu bilir. Güçlülerin baÅŸ düşmanıdır aaydınlar. Reality safsatasına beÅŸ kuruÅŸluk prim vermez. Buna karşın entellektueller çok oportünist tavırlar sergilerler. “Ansiklopedik bilgi” alanında üstlerine yoktur. Devrimlerin yükselme günlerinde en büyük devrimci onlardır. Mangalda kül bırakmazlar. Etraflarına küçümseyici bir tavırla bakarlar. Ama devrimlerin cezir günlerinde teslimiyet bayrağını ilk onlar çekerler. Galiplerin baÅŸ yoldaşı olma yarışına onlar girerler. “Eski Aydın” Ä°smail BeÅŸikçi’nin “aydın” dediÄŸi Kemal Burkay türü kiÅŸilikler bunların başında yer alır.

Türk Hükumeti’nin bu kiÅŸilik ve unsurları kullanarak yeni bir veçhe verdikleri psikolojik savaÅŸ gerilla liderlerinin sabrını taşırdığı için son verdikleri eylemsizlik (daha doÄŸrusu tek taraflı eylemsizlik) sürecinin ardından yeni bir aÅŸama yaÅŸayacağız demektir. Vedat Acar’ın hayatını ortaya koyarak gerçekleÅŸtirdiÄŸi eylemin ardından bu yarı eylemliliÄŸin çok ÅŸeye gebe olduÄŸu görülecektir. ABD’nin askeri açı itibarı ile bölgeden ayrılmasından sonra yaÅŸanacak olan bu süreç belirleyicidir. Türk Devleti’nin bacaklarını (ayaklarını) ne kadar uzatacağı merak konusudur. Bir ihtimal, aynı psikolojik savaÅŸ ağı Güney’e karşı da kullanılacak, bu “tecrubeli-tecrubesizler” yıldırılabilecektir. Ä°ÅŸte o ihtimali, akacak bir kardeÅŸ kanı açısından düşünmek dahi istemem. YaÅŸayacak ve göreceÄŸiz.

Yeni dönemde realite bunu icab ettiriyor diyenler hala duruÅŸlarında israr ediyorlarsa, unutmasınlar, Kürt Milleti’nin “hain” damgası çok ağırdır. Åžehit ailelerini kızdırmayın! Hapisteki insanların ailelerini tahrik etmeyin! Patriotlar sizin gibileri tükürüklerinde boÄŸacaklardır..

2009.03.01

A Sirac Kekuyon