Onurumla oynayanlar! Size değil kendime kızıyorum!

Onurumla oynayanlar! Size değil kendime kızıyorum!

Türkler, Farslar, Araplar... Vee yeniden Amerikalılar.. Hepsi boÅŸ buldukları meydanda bana dillerini çıkarıp ne yapmam gerektiÄŸini söylüyorlar.. Hepsinin ruhuma, maddi varlığıma dayattıkları tek ÅŸey var; KÖLELÄ°K.. Daha evvelsi gün ırkdaÅŸları köle olarak satılan Obama dahi “boyun eÄŸ!” diyor. Gel de dayan buna.

Bu durumda başkasında hata aramak, dünyayı vicdansız ilan etmek kolaya kaçmaktır. Kimsenin beş para vermediği bir kolaycılık.

Ben suçluyum. O peÅŸ para etmez yaratık benim! Mücadele kaçkınıyım. Gençlik yıllarımın pek azını Kürt Milleti’ne adamış olmanın suçlusu benim. 1951’den itibaren geldiÄŸim Kürdistan’ın Kuzeyi’nde verdiÄŸimi sandığım mücadele, Binê Xetê’yi istila eden Åžamaran Arap aÅŸiretine karşı verdiÄŸim mücadele kadar bile olamadı. O zamanlar altı yedi yaÅŸlarındaki bir çocuk olarak büyüklerimin ardında, etekleri düşmanlara karşı atılacak taÅŸlarla koÅŸmak, o düşmanı bozguna uÄŸratmak, ardından gelen Suriye-Arap ordusuna karşı direnmek, uaçalardan korunmak için kuytu köşe aramak ÅŸerefli bir savaÅŸtı. Neden bunu devam ettiremedim? Ä°ÅŸte buna yanıyorum.

BaÅŸkasını; “sen pehlivansın, sen kahramansın” diyerek phpohlayıp öne sürmenin ÅŸeref ve haysiyetle ne ilgisi var? Nice kahramanı topraÄŸa gömerken neden hala rahat oturabiliyorum? Neden bir anlık özgürlüğü yaÅŸayarak elde silah barbarların, vandalların, kan emici emperyalistlerin önünde diz çökmeden dimdik, alnında “ya özgür vatan, ya ölüm” kararlılığını göstererek ölmüyorum, ölmeyi düşünmüyorum? Bu bir alçaklık deÄŸil de nedir?

Soyumu inkara zorlayan 75 yaşındaki ikinci anamın evini 400 polis ile basan, üç kadının yaÅŸadığı evde 8 saat tarumar ederek “arama yapan”, 75 lik kadını 28’lük cezası için kelepçeleyip götüren canavarlar bunu yapıyorsa suçlusu benim! Tarihe karşı, halkıma karşı, evimin insanına karşı suçluyum.

Başbuğ adını alan bir devşirme çıkıyor, çıkıyor, açıkça beni/bizi nasıl teslim alacağını gazeteci denilen müridleri ile tartışıyorsa, gençlik günlerimi bir daha gözden geçirip suç dosyamı açmam gerekmez mi? Birleşmiş Milletler denilen bir haydutlar örgütü bana bağımsız yaşamayı yasaklamışsa ve ben hala birşeylerden umut bekliyorsam neye yararım? Tabiatım yanar, çevreci susar, işkence görürüm, amnesty susar, savaşan kardeşimin üstüne bütün yasak bombalar yağar Cenevre susar, Kadınlarımız her türlü insanlık dışı muameleye tabi kılınır, kadın örgütleri kayıplara karışır. 400 sivil çocuğumuz bilerek, isteyerek öldürülür çacuk hakları savunucuları Kürt olmayan bir kaç dünya çocuğunun başına üşüşür.. Onun için gözyaşı döker.

Hayır Biz/Ben suçlu/yuz/yum! EÅŸini, çocuÄŸunu, ihtiyarını ve en önemlisi vatanını koruyamayanlar kimseye ÅŸikayette bulunamazlar.. Koruma, savunma sistemli olmalıydı. BaÅŸtan beri; “ya biz de özgür olacağız, ya hiç kimse” sloganının teorisyeni ve yürütücüsü ben olmalıydım (veya bir baÅŸka ‘ben’). Barışçı mücadelenin hiç bir iÅŸe yaramadığını çok önceden görmeli idim. Hiç kimsenin ben barışçı mücadele veriyorum diye, özgürlüğümü ve bağımsızlığımı bir madalya gibi göğsüme takmayacağını bilmeli idim Bundan dolayı “özgürlük ve bağımsızlığa giden her yol mübahtır” diyerek harekete geçmeli, düşmanı rahat hareket edemeyeceÄŸine inandırıcı bir tavrı karınca kaderince sergilemeli idim.

İşte o zaman bu kıçı büyük Askerbaşları, bu devşirme Türk Politikacıları, Bu hain Kürt siyasi korucuları belki de kaçacak delik ararlardı. Ama ben/biz rahatı seçtik. Kalbimizi vatan sevgisi kanı ile, ciğerlerimizi özgürlük havası ile doldurmak yerine hep başkalarından bekledik. Başkası yapmayınca onlara öfkelendik.

Sonunda ne oldu? Alçaklar bizi tehdit etmeye, ne yapmamız gerektiÄŸini emirle karışık dikte etmeye baÅŸladılar. Obama Türkler’in ÅŸaÅŸaalı misafir”perverliÄŸi”nin de katkısı ile siyasi önderlerimize; daha henüz konuÅŸmanın başında “bu iÅŸ silahla olmaz” deme aymazlığını gösterdi. Kürd’ü dinlemeden, neler döndüğünü anlama tenezzülünde bulunmadan hüküm verdi. Türk Devleti NATO üyesi imiÅŸ.. Hiç bir parçalanmaya izin vermezlermiÅŸ.. Oldu mu ya? O karşılaÅŸtığı Ehmedê Qesrê’nin parçalama gibi bir talebi mi vardı? Hayır. O halde hemen ÅŸu soruya geçelim; “bu durumda Kürtler de NATO üyesi olmuyorlar mı?” BoÅŸversene! Kim dinler Kürd’ün ne olduÄŸunu?

Ä°ÅŸte bu hengamede BaÅŸbuÄŸ denilen teröristbaşı, Güney’i de açıkça ve hiç bir tereddüte yer vermeyecek ÅŸekilde suçladı.. “PKK’ye karşı mücadelede” Güney’in de bulunacağını altını çize çize belirtti. Edepsiz alçak! Åžimdi ABD’nin veya Obama kabilesinin onayı ile Güney’i, en aÅŸağısından kısmen iÅŸgale kalkışıyor. Bunun için Irak Rejimi ile anlaÅŸmış durumda. Åžimdi en güçlü Åžii lider al-Sadr’ı ağırlıyorlar. BilindiÄŸi gibi al-Sadr eli kanlı bir kiÅŸiliktir. Çok sayıda ABD’li askeri öldüren bir kaatiller sürüsünün lideridir. Åžimdi bu al-Sadr vasıtası ile Kürdistan’ı destabilize etmeye kalkıyorlar. Hiç kimseden çıt çıkmıyor.

Bu durumda bazı sözlerimi geri alıyorum. Kürtler, Radikal Ä°slam, Radikal sol ve benzeri ne kadar örgüt varsa tümü ile güçbirliÄŸine gitme hakkına sahiptirler. Kasaplık koyun bile can verme anı yaklaÅŸtığında direnir. BoÄŸalar, bıçak darbelerini hisettiklerinde cellatlarına saldırmak için her fırsatı kollarken, Kürt neden kellesini “demokrat görünmek” için celladına uzatsın? Bunun bir mantığı var mı?

İzah edebilen varsa etsin de benim bu kalın kafama girsin!

2009-05-02

A Sirac Kekuyon