Erdoğan tipi faşizm artık bir gerçektir-III

c) ErdoÄŸan ve Neo-faÅŸizm

Ä°slami kılıflı faÅŸizm, 28 Åžubat darbesinden sonra asıl yönünü bularak, ABD’nin yörüngesine girmiÅŸ, büyük bir hızla kitleselleÅŸme yoluna girmiÅŸti. Çünkü ABD’nin islami terörün yükseldiÄŸi, piyasa ekonomisi veya kısaca sömürü düzenine de darbe vurduÄŸu bu zaman kesitinde böylesine bir yöneliÅŸe ihtiyacı sonsuzdu. Destekledi, teÅŸvik etti. Fazilet Partisi’nin kapatılması ile Erbakan türü radikal islamizm ile yollarını ayıran ve bu partinin kapatılması ile kurulan Saadet Partisi’ne katılmayan ErdoÄŸan ve adamları tarafından ABD’nin istekle desteklediÄŸi bir yola girilmiÅŸti.

Fakat bu akımın partileÅŸmeye giden yolu oldukça ilginçtir. Hemen ÅŸunu kaydedelim ki, ErdoÄŸan kendiliÄŸinden ortaya çıkmadı. Onu bulup sivrilten isim ABD’nin bir zamanlar Ankara büyükelçiliÄŸini yapan Morton Abramowitz’dir. Bu adam sayesinde basit bir ilçe baÅŸkanı iken Ä°stanbul Belediye baÅŸkanlığına kadar yükselecekti. ErdoÄŸan, kendisine “ılımlı islam” ÅŸiarını empoze eden CIA OrtadoÄŸu ÅŸefi Graham Fuller ile de görüşmüş, olumlu not almıştı. 312. Madde’den ceza aldığı günlerde ABD’nin Ä°stanbul BaÅŸkonsolosu Caroline Higgins tarafından destek amaçlı olarak ziyaret edilmesi de ErdoÄŸan’ın tercih edildiÄŸinin iÅŸaaretidir. Higgins bu ziyarette verilen cezayı eleÅŸtirmekle hem ErdoÄŸan’a moral vermiÅŸ, hem de Kemalist FaÅŸizmi gözden çıkardıklarının iÅŸaretini vermiÅŸ oluyordu.

Kısacası partisinin kuruluÅŸ aÅŸamasında ABD’lilerle dirsek temasını hiç kaybetmeyen ErdoÄŸan, kurmakta olduÄŸu partinin dini ideoloÄŸu olarak ABD’de yerleÅŸmiÅŸ olan Fethullah Gülen’i tanımıştır. Bu ABD’lilerin de tercihi idi.

Ä°ÅŸte bu ön saptamalar, ErdoÄŸan tipi faÅŸizm için önemli ipuçları verir. ErdoÄŸan ideolojik olarak kemalist faÅŸizmden ayrılmakta, Türk Devleti’nin kuruluÅŸ felsefesi tedrici olarak terk edilmekteydi. “Ilımlı Ä°slam” gibi bir çizginin kendisini dayatması ve bu çizginin ABD yönetimi tarafından benimsenmesi, ErdoÄŸan’ın elini güçlendirmiÅŸti.

ABD için önemli olan “Ä°slami Terörizm”in frenlenmesi idi. Afganistan’da ve sporadic olarak islami rejim altındaki pek çok devlette bu arada Sudan ve Somali’de baÅŸ gösteren terör eylemleri “dünya düzeni” denilen sakin sömürü ortamını bir diÄŸer olumsuzluk lehine bozuyordu. Bu bakımdan imrenilecek ılımlı bir islam devleti önemli idi. Buna en yakın aday ise kuÅŸkusuz Türk Devleti idi.

Fakat bunun gerçekleÅŸmesi için Atatürk FaÅŸizmi’nin bekçiliÄŸine soyunmuÅŸ olan Türk Ordusu’nun etkisinin kırılması gerekiyordu. Bu da bir anda olacak gibi deÄŸildi. Ama yavaÅŸ yavaÅŸ yürünerek baÅŸarılacaktı, ki bunda Washington’un CIA’sı ve diÄŸer bazı istihbarat örgütleri belirleyici bir rol oynadılar.

Åžunu hatırlatmadan geçmeyelim: FaÅŸist ÅŸefler ve iktidarların tümünün hedefleri büyük sermaye lehine olmak üzere zayıfları ezmek olmasına raÄŸmen yollar ÅŸartlar gereÄŸi deÄŸiÅŸik olmaktadır. Ä°slami bir felsefe ile hareket ettiÄŸi varsayılan ErdoÄŸan’ın yolu ile Hristiyanlığı esas alan Hitler, Mussolini ve Franco’nun yollarının aynı olmayacağı aÅŸikardır. Fakat yine de kalın çizgileri ile bu yollar çakışma noktalarına sahiptirler.

Temellerine indiğimde Erdoğan iktidarını faşist diye nitelememi gerektiren temel taşları şöyle ortaya koyuyorum:

Sermaye:

-ErdoÄŸan, Anadolu Kaplanları’ndan yeni ve devlet tarafından teÅŸvik gören bir büyük sermaye yaratılmasına azami katkı sunmuÅŸtur, sunmaktadır. Böylece geleneksel büyük sermayeyi en aÅŸağısından siyasette devre dışı bırakan bir tavır sergilemektedir. Bu sermayeye ek olarak çok ciddi bir baÅŸka öge de Özal devrinden beri Türk Devleti’nin teÅŸvik ettiÄŸi, ÅŸimdi de ErdoÄŸan’ın koruması altındadır. Bu öge uyuÅŸturucu ticaretini çok iyi kullanan, yerden mantar gibi biten yeni holdingler kuran karanlık bir sermaye spektrumudur. Fakat her ÅŸeye raÄŸmen temel öge olan Anadolu Kaplanları ErdoÄŸan’ın gözdesidir ve bu sermaye Fethullah’ın da benimsediÄŸi, dini yönü ağır basan kiÅŸilerin yönetimindeki uyumlu bir sermayedir. Bu sermaye grubu genelde MUSIAD (Mustakil iÅŸ adamleri derneÄŸi) içinde örgütlenmiÅŸler. TUSÄ°AD’ı çaÄŸrıştıran bu ad, peÅŸin olarak rekabeti de çaÄŸrıştırıyordu. ErdoÄŸan bu grup lehine TUSÄ°AD’ı elinden geldiÄŸi kadar sıkıştırıyor, etkilerini asgari düzeye indirmeye çalışıyor. Son zamanlarda hem demokrasi alanında ve tabii ki demokrasinin en temel ayağı olan Kürdistan sorunu konusunda eskisi ile hiç bir ÅŸekilde benzeÅŸmeyen ve mukayese edilemeyecek kadar ileri olan bir tavır içinde olan TUSÄ°AD’ın bu duruÅŸu ErdoÄŸan’ın hiç iÅŸine gelmemektedir. Hatta son anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi oylamasında tarafsız olacaklarını ilan eden bu en güçlü patronlar örgütünü cepheden tehdit etmekte bir sakınca görmemiÅŸti (“Bitaraf olan, bertaraf olur” sözü ErdoÄŸan’a aittir).

Irkçı Milliyetçilik

-ErdoÄŸan tipi faÅŸizmin ikinci alanı ırkçı milliyetçilik alanıdır. Yeni Duçe, bu yönünü gizlemek için “bölgesel, etnik ve dini milliyetçiliÄŸe karşıyım” sloganını parlatıyor ve tabii ki yalan söylüyor. Çünkü ErdoÄŸan hem sözüm ona “etnik” ve hem de dini milliyetçilik yapıyor. Şöyle dıyor ErdoÄŸan:

“Milliyetçilik ortak mirası korumayı ve yaÅŸatmayı gerektirir”. "Dikkat ediniz, birileri milliyetçilik kavramını ve milli hassasiyetleri istismar etmeyi siyasetlerinin odak noktasına yerleÅŸtirirken biz hiçbir zaman buna tevessül etmedik. Kuru milliyetçiliÄŸe, slogan milliyetçiliÄŸine hiçbir zaman teslim olmadık. Bizim nezdimizde milliyetçilik, milletimizin ortak tarihine ve ortak kültürel deÄŸerlerine sahip çıkmaktır. Bizim için milliyetçilik, millete hizmet etmektir ve 8 yıl boyunca bunu yaptık. Ãœlkenin her köşesinde 73 milyonun hizmetkarı olmayı milletçilik olarak kabul ettik. 8 yılda Türkiye içinde yaptıklarımızı, 73 milyon için ürettiklerimizi kenarda tutuyorum. Dünyada yaptıklarımız, vatandaÅŸlarımız, soydaÅŸlarımız, akraba topluluklar, mazlumlar, maÄŸdurlar için yaptıklarımız bizim nasıl bir millet ve milliyetçilik anlayışımızın olduÄŸunu kıyas kabul etmeyecek derecede ortaya koymuÅŸtur.”

Bunları söyleyen ErdoÄŸan, kendi milliyetçilik anlayışının ayırd edici noktalarını gizleyerek de olsa ortaya koyuyor. “Milleti oluÅŸturan unsurlar ortak bir tarihe ve ortak bir kültüre sahip olmalıdırlar” cümlesi açılmalıdır. ErdoÄŸan’ın ortak tarih kavramı’nın gerçek tarihle bir ilgisi yoktur. Onun tarih anlayışı, eski uyduruk kemalist tarih anlayışı ile baÄŸlarını koparmadan, bir kurum haline gelen psikolojik harp merkezinde ÅŸekillenen yeni ve sentez bir tarih anlayışıdır. Bu yeni ideolojik bakışta revize edilmiÅŸ (münafık) Ä°slami bir anlayış ön plandadır. Bahsedilen kültür, hırsızlığa dayanan Atatürk faÅŸizmi kültür anlayışı ile, Ä°slam Kültürü’nün sentezidir. Bu sentezin baÅŸ ideologları Fethullah Gülen’e sıkı sıkıya baÄŸlı olan ve geniÅŸlemekte olan bir çevredir.

ErdoÄŸan FaÅŸizmi’nde baÅŸ düşman; ulusal gururunu, kiÅŸiliÄŸini, tarih bilincini kaybetmemiÅŸ olan Kürt’tür. Bu Kürt’ün kendi kültürüne sahip çıkmasını engellemek için elinden gelen manevrayı yapan güçlü bir kadrosu vardır. TRT-altı bu amaçla kurulmuÅŸtur. Bu TV hiç bir kanuni dayanağı olmadan, sırf propaganda ve zihin çelme amacıyla hizmete sokulan modern bir asimilasyon merkezidir. Kürt’ün kendi ulusal kiÅŸiliÄŸi hakkında kararlar almasını yasaklayan, dilini eÄŸitimde kullandırmayan ErdoÄŸan’dır (tıpkı MHP ve CHP vs gibi). Fakat ErdoÄŸan’ın diÄŸerlerinden farkı, kendi kapalı milliyetçiliÄŸini neo-faÅŸizmin hizmetinde kullanma becerisidir. Bu bakımdan demokrat bir Kürt için AKP ile boÄŸuÅŸmak, MHP ve CHP ile mücadele etmekten çok daha zordur. Ama Kürtler AKP’yi çözdükçe onun çirkin, komplocu, kirli ve entrikalara dayanarak yükselen faÅŸist yürüyüşü daha belirgin bir ÅŸekilde ortaya çıkmaktadır.

AKP Kürt oylarını çalmakta kararlıdır ve baÅŸka çaresi de yoktur. %10 Seçim Barajı’nı kaldırmamakta veya indirmemekteki ısrarı bundan dolayıdır. ErdoÄŸan faÅŸizminin kırılma noktasının Kürdistan Sorunu olduÄŸunu politik gözlemciler çok iyi görüyor. ErdoÄŸan tipi milliyetçilikte, tıpkı Atatürk FaÅŸizmi’nde olduÄŸu gibi, Eski Osmanlı sömürgelerini yeniden ve neo-kolonyalizm temelinde Türk Devleti’ne baÄŸlamak vardır. Bunun için Ä°srail “sözde” düşmanlığı temelinde bir yaklaşım sergilemiÅŸtir. Sonuçta, ÅŸu anda Batı Sermayesi lehine dayak atmaya gittiÄŸi Kaddafi’den madalya, Saudi Kralı’ndan aferin almış, baÅŸta Suriye, Irak, Lübnan ve Ãœrdün olmak üzere bir çok Arap çoÄŸunluklu devletle iÅŸtah kabartan anlaÅŸmalar imzalamıştır.

Görüldüğü gibi ErdoÄŸan FaÅŸizmi’nin dayaklarından biri olan milliyetçilik, Hitler, Mussolini ve kısmen de olsa Franko faÅŸizminin saf ırkçı zihniyetlerini tamamen dışlamayan, ama onlardan ayrı renklerde bir milliyetçilik teorisi yaratmıştır. Bu faÅŸizm, tuhaf bir ÅŸekilde dışa bağımlı olarak geliÅŸmektedir. Bu din konusunda da böyledir. Alavilik (Kürt) ve Alevilik (Türkmen) asimilasyona uÄŸratılmak istenmiÅŸ, Ä°slamın içinde ise Hanefilik dayatılmıştır.

Yazı devam edecektir..

2011-03-27

A Sirac Kekuyon