DTP Vak’ası, Laiklik ve Tamil DireniÅŸi

DTP Vak’ası, Laiklik ve Tamil DireniÅŸi

Türk Savcı birdenbire, bir yerine bir ÅŸey batmışcasına sıçradı ve beÅŸ DTP’li vekilimizi ifade vermeye çağırdı.. Bu vekillerimiz; Selahattin DemirtaÅŸ, Emîne Ayna, Aysel Tugluk, Fatma Kurtulan ve Sebahat Tuncel Türk meclis seçimleri öncesinde yaptıkları konuÅŸmalarda “suç iÅŸledikleri” gerekçesi ile o zat-ı ne muhtereme ifade verecek ve belki de tutuklanacaklar..

Vekillerimizden Sabahat Tuncel hapiste iken halk tarafından seçilmiÅŸ ve zidandan çıkarılmıştı.. Ä°ÅŸte bu noktada Türk Hukuk Sistemi’nin komedisi baÅŸlıyor. Önce Sabahat Tuncel’den baÅŸlayalım: Madem salıverdikten iki yıl sonra iafedeye çağıracaktınız, o zaman neden salıverdiniz? Buna cevap verecek bir babayiÄŸit göremiyorum. O zaman Türk Devleti’nin gerçek yüzüne bakalım:

Açık ve seçik görünen odur ki bu ifadeye davet iÅŸleminin General BaÅŸbuÄŸ’un kamuya akseden tavrından ve giderek perde arkasında DTP’nin önce mecliste grup kurmasının engellenmesinden ve sonra tümüyle Türk meclisinden silinmesi konusuındaki kararlarından bağımsız deÄŸildir. Bu noktada Türk Devleti’nin ve hukuk sisteminin kara yüzü sırıtır. Bazı sorular soralım:

-Madem DTP’li vekiller seçimlerden önce “suç” iÅŸlemiÅŸler, o zaman neden anında müdahale etmediniz? Neden seçim’e girmeden sorguya almadnız?

-Sebahat Tuncel Vak’ası’nda olduÄŸu gibi, neden tutuklu “sanığın hapisten çıkarak yemin törenine katılmasına müsaade ettiniz? Hani duymamış olabiliriz, o sıralarda bir kanun deÄŸiÅŸikliÄŸi veya mevzuat deÄŸiÅŸikliÄŸi mi söz konusuydu?

-Tamam, diyelim ki seçimler yapıldı ve DTP’li vekiller seçildi.. Peki neden “ifadelerine baÅŸvurmak” için iki sene beklediniz? Yoksa unutmuÅŸ muydunuz(!?)

-Bu sözlerim de Türk Meclis BaÅŸkanı’na: Aynı anda iki vak’a ile karşı karşıya kalıyorsunuz; Bir Abdullah Gül’e dair, diÄŸeri DTP’li vekillere dair. DTP’liler için iyi niyetli çabanızı gördük. Ama nihayetinde “zorla da olsa ifadeleri alınabilir” anlamına çekilebilecek sözler söylüyorsunuz. Aynı talep, üstelik yargılama talebi, Gül’e yönelince kükrüyor ve “yargılama asla bahis konusu olamaz” diyorsunuz. Neden bu çifte standard? Ãœstelik Gül konuÅŸmaktan deÄŸil, sahtecilikten yargılanacaktı (bu benim düşüncem deÄŸil, mahkemenin hükmüdür)..

Söz Gül’den ve mahkemeden açılmışken, günümüze rastlatılan bu kararın Türk CumhurbaÅŸkanı’na bir tehdit niteliÄŸinde olduÄŸu açıktır. Çünkü son zamanlarda, eÄŸer bir oyun deÄŸilse, Gül, Kürt Sorunu’nun barışçı metodlarla çözümlenmesi yolunda adımlar atılabileceÄŸi yönünde demeçler vermeye baÅŸlamış, bu tavrı ile ErdoÄŸan’ı bile korkutmuÅŸtu. Zaten sakat olan Türk hukuk sisteminin artık tamamen çökme noktasına geldiÄŸi bakar görmezlerin bile “evet” diyebileceÄŸi bir gerçektir.

Ergenekon Davası, gerçek bir temizlik operasyonu olabilecek iken, Türk siyasi iktidarı tarafından laisizmi ezme makinasına dönüştürülmüştür. Ergenekoncular ise demokratik dönüşümcü olacaklarına Arap Baasistleri’ne taÅŸ çıkaracak kadar ırkçı (hangi karmaşık ırk ise) bir söylem ve eylem ile sahalara doluÅŸmuÅŸlardır. Aynı anda Türk siyasi iktidarı, çöken hukuku kullanarak DTP’li normal Kürt insanlarının, siyasilerin ve gençlerin tutuklanmalarına yol açmıştır. Åžimdi ise sıra seçilmiÅŸ vekillerdedir. Ne devlet!

Avrupa BirliÄŸi bunların artık iflah olmaz, yayılmacı zihniyetlerine karşı tavır geliÅŸtirme durumuna gelmiÅŸtir. Türk Devleti’nin Kıbrıs iÅŸgali, Ermeniler’e bakış açısı, Kürtler’i imha zihniyetini görüyor. Türkler “Asla bir Avrupalı olamaz” söylemini dile getiren Alman ve Fransız yetkilileri Türkler’in müslüman oluÅŸuna deÄŸil, anti-demokratikliÄŸi içselleÅŸtirmelerine tavır alıyorlar. AB’nın bu tavrı doÄŸrudur.

Kısaca, ben konu ile ilgili olarak ÅŸunları söylüyorum: DTP’li vekiller doÄŸrusu, onurlusu ne ise onu yapıyorlar. Manevi desteÄŸim onlarla birlikte olacaktır. (devam edecek)

2009-05-19

A Sirac Kekuyon