ÇocukluÄŸumda kalan “warê Mexelû sîya”..

ÇocukluÄŸumda kalan “warê Mexelû sîya”..
-Ne güzeldir o orijinal yer adları, ne güzeldir o saf aşklar-

Kendinizi zorlayın zaza Kürtler’i ve bu yazıyı okuyun. DiÄŸer Kürtler de bundan çok ÅŸey çıkarabilirler.. Üşenmeden okuyun bu masalımsı hikayeyi..

Kürdistan’ın Kuzeyi’ne mecburi sürgünden sonra gelip yerleÅŸtiÄŸimiz Pul Köyü’nün Kumî (Puwêşit, Binî Pulî, ViyaÅŸ da deniyordu) Wisarware’si (Bahar yaylası) Murat Irmağı kıyısında uzanan bir cennet köşesi gibiydi. O sıralar Türk Devleti daha henüz Kürdistan’da orman katliamını ilerletmediÄŸi için gözle görülür bir erozyon yoktu. OdunlaÅŸtırılmış ormanlarımızı taşıyacak demiryolları da daha henüz yeni açılmaktaydı. Darêyênî son duraktı. Katliamı tamamlamak için MuÅŸ’a ve hatta Van’a kadar uzatmaları gerekiyordu yolu.

Onun için bilhassa yaz aylarında kristal gibi berrak akardı Murat. Kıyıdan baktığınızda dipteki balıkların yem arayışlarını, yavru balıkların oynaÅŸmasını, dipteki yosunlarla bitkilerin nazlı nazlı titreÅŸmesini seyretmeye doyulmuyordu. Türk Devleti’nin düzenlediÄŸi insanlık düşmanı orman katliamından sonra bunların hepsi kayboldu. Åžimdilerde Murat Irmağı, yaÄŸmur ormanları yok edildiÄŸinden debi kaybetti.. Çamur rengine bürünmesi de cabası. Mevsimlerin dengesizliÄŸi tabiattaki uyumun yok olması ile uç vermiÅŸ, eski halk takvimi kayıplara karışmıştı.

Ben PoÅŸit’teki ilk yıllarımda yüzme bilmediÄŸimden suda serinlemek için Guwelê Binî Pemî’yi tercih ederdim. Kirdone’nin (Kürtlük yerinin) kapalı bir toplum olduÄŸu zamanlar köylüler pamuÄŸu kendileri üreterek, fistandan tutun, iç çamaşıra kadar her ÅŸeylerini pamuk ve yünden üretirlerdi. Vadimizin dokuma merkezi Zoxpa Köyü bundan dolayı epey ziyaretçi toplardı. Yine de her köyde pamuk ipliÄŸi elde etmek için Duwelav denilen yerli malı bir araç bulunur, bu araç vasıtası ile üretilen pamuk ipliÄŸinden, fistan veya iç çamaşırı üretmek için bazı kumaÅŸlar dokunurdu. Fistanları renklendirmek için bitkilerden elde edilen kök ve yaprak boyaları kullanılarak bir albeni oluÅŸturuluyor kadınların zevkine sunulurdu (surlêy, sipyelêy, siyalêy vs). Ä°ÅŸte bu Guwelê Binî Pemî böylesi bir pamuk tarlasının (Yegê Pemî) alt tarafında yer aldığı için adı kendiliÄŸinden böyle oluÅŸmuÅŸtu.

Beni sabahları küçük hayvan sürümüze çobanlık yaptırmak için uyandırırken büyük nazımı ve isteksizliğimi de kırmak zorundaydı anam. Bunun için rüşvet olarak hep sabah kaymağını ben alır, hayvanları önüme katarak otlaklara yönelirdim. Özellikle keçilerin mazı ve palamut ağacı yapraklarından istifade etmeleri, koyun ve sığırların ise otların da bol sayılabileceği kuytu ormanlık bölgeleri tercih ederdim sabahları.İki zıt cins zevke sahip keçiler ile sığırları bir arada doyurmak gerekiyordu. Eh ormanlık alanlar bu iş için paha biçilmez yerlerdi.

Hayvanlarla iletiÅŸim, çobanlıkta çok önemlidir. Ben de bundan dolayı özel bir “dil” geliÅŸtirmiÅŸtim. Sesimi alçaltıp yükselerek meramımı anlatmak zaman içinde oldukça kolaylaÅŸmıştı. Sürüde, arkadaÅŸ bildiÄŸim bütün hayvanlara adları ile hitap ederdim. Zaten konuÅŸacak, arkadaÅŸlık yapacak baÅŸka kim vardı ki? Bilhasa keçiler; Qirê, Belê, guweÅŸar, kemer, hilê vs gibi adlarını çok iyi tanır, hitap edildiÄŸinde bakar emir beklerlerdi.. Darya erê herê diye bağırdım mı keçi yasak bir yöne gittiÄŸini anlar, derhal dönerlerdi.

Önce Yegê EyÅŸik’ten Yênî Altun’a yönelir oradan Xeydê Axon’a şöyle bir uÄŸrar ve derê gew’i aÅŸarak karşıdaki Yegê EyÅŸik’a, Merga Cîyêrîn’den ilerleyerek Kilî Merron’u Batı tarafından aÅŸardım. Oldukça serin ve yerden adeta fışkıran pınarı ile Yênî Altun’ın suyunu içer, oradan daÄŸa vururdum hayvanları. Bu su bizim ve Pîrika Pap’ın evlerini besleyen, sebzelerimize can veren yegane kaynaktı. Merga Cîyêrîn’den, Kilî Merron’u aÅŸtık mı Merga Mîyonîn’e varır, oradan da Darî Çalikon’a yönelmemiz ile sabah faslını bitirirdik. Hayvanlar sağıldıktan, ben de öğle yemeÄŸi niyetine yoÄŸurdu kaşıkladıktan sonra DeÅŸt’e yönelir, hayvanların neredeyse 40 dereceyi bulan sıcaklıktan korunması için oradaki siyênzyer ve guncyer aÄŸaçlarının gölgelerinde öğlen yatısına bırakırdım. Kendim de küçük karınca ve çekirge gibi hayvanların hayatlarını inceler, zaman zaman onlara iÅŸkenceler yapardım. Åžimdi bu hatıralarla o günlerde yürüttüğüm hayvan zulmunun altında eziliyorum.

Hayvanları bu kez Yerr Guwemme’lerinin karşısında, Murat’ın yanı başındaki kumsalda buz gibi fışkıran pınara götürür, tertemiz ve saÄŸlıklı sudan içirir, karşıdaki tepelere yönlendirirdim. Binî Puwêşîton’daki merge götürür, oradan biraz aÅŸağıda, Pullular’a ait olan çayır kalıntısına götürürdüm. Hayvanların en sevdikleri yerlerden biri de Mergê Hüsni Far idi. AkÅŸamın yaklaÅŸtığı saatlerde Qilî Duweq’e vururdum hayvanları. Sonra akÅŸamın son bir su içimi için Yênî Altun’a yönelirdik. Artık gün bitiyordu.. Günün son ışıkları kaybolmadan eve varıp hayvanların sağılması gerekiyordu.

Yaz aylarının başında en büyük heyecanımı, yaylaya çıkacağımız gün yaÅŸardım. Sabah saatlerinin alacakaranlığında uyanır, yolda bizi periÅŸan edebilecek güneÅŸten korunmak için gün doÄŸumuna kadar mümkün olduÄŸu kadar yükseklere çıkmak gerekirdi. Mexelû Sîya’ya varmak için tam bin metre tırmanmamız gerekiyordu. Ben, her zaman olduÄŸu gibi, hayvanlarla yol alırdım, ki bu çok büyük güçlükleri beraberinde getirirdi. Bilhassa iki-üç aylık oÄŸlak ve buzağılar bazan yorulur ve hareketsiz kalırlardı. Yayla için malzeme taşıdıklarından hiç bir at, katır ve eÅŸek de bulunmadığına iÅŸ bana kalacaktı. Bunun için Pul’dan itibaren yavaÅŸlamak benim de çikarımaydı.

Lewê Say Pîl’den itibaren hafif bir düz yol ile Guweê Duzrîgon’u (Sülükler gölü) geçipQilawer’e vardık mı, Yenî Tuwîyeron’un suyunserin suyunu hayvanlarla birlikte içtik. Qeymê Xîçî’yi lewe Xîç’e vardıktan sonra Pul’un o coÅŸklu veren serin yollarını tırmandık. Yênî Saron’dan suyumuzu içtik ve Kê Husnî’yi geçerek daÄŸlara vurduk. Bundan sonraki hedef Warê Zuwexpa idi. Hayvanları kuwem’lerin alt tarafların hem otlamaları, hem de dinlenmeleri için bir süre durdurdum. Pul’a giden suyun kaynağından yavaÅŸ yavaÅŸ içtim. Yarım saat kadar dinlenmek hayvanlara da iyi gelmiÅŸti. Biraz otlamak, buz gibi soÄŸuk kaynak suyunu midelerde depolamak da cabası..

Pul’un tapulu malı olan Warê Zuwexpa’yı öğlen üzeri geçip Weka Derg’e (uzun ... ‘Türkçe karşığını bulamadım’) daldık. Oldukçu uzundu bu eski su yolu. Hayvanlarla birlikte Bu dolambaçlı vadimsi yolu katettikten sonra artık tırmanmanın bitiÅŸine az kalmıştı. En üst düzlükte olan oldu ve buzağı olduÄŸu yerde çöktü.. Artık bir adım daha atacak takatı kalmamıştı. O yaşımda (takriben dokuzdu) sırtladım bu küçük yorgun yavruyu. Oradan Peleng’in bulunduÄŸu yere kadar taşıdım. Son noktaya vardığımda artık ikindi vaktiydi ve benim için efsanevi deÄŸeri olan Mexelo Siya’da idim. AÄŸaçsız, fakat binbir çeÅŸit bitkinin yaydığı bir koku ziyafetinin tam da ortasında idik. DaÄŸ Pune’si, Helerg, elbik, kıkor, suwesin’dan yayılan kokuların yaratıığı koku cümbüşüne adını hala öğrenemediÄŸim birçok bitki katkıda bulunuyordu. Mexelo Siya! Şêx Åžerîf’in karış karış dolaÅŸtığı topraklardı. Batı Cephe Komutanı’nın her gün dürbünü ile düşmanı kolladığı Küçük kayalık bir heykel gibiydi ve Kuwem’imizden bütün hatları ile görünüyordu.

Kuwem’ler kaba hatları ile bitmiÅŸ, sıra kilkor’lamaya gelmiÅŸti. Ä°ÅŸ yine baÅŸa kalmıştı. Kilkor’u toplamaya sicimim ile defalarca gidiyor, dönüşte ya sadece kilkor, ya da yakıt olarak kullandığınız kilkor’un kurumuÅŸ, çürük odunumsu xezuz’lerini de toplayıp getiriyordum. AkÅŸama kadar her ÅŸey tamamdı.

Erken yatıldı.. Ertesi gün sağılabildiÄŸi kadar sütten yapılan yoÄŸurt meÅŸk’te ayranlaÅŸtırıldı, yağı alındı.. Ben daha sonraki günler bazı arkadaÅŸlarla etrafı keÅŸfe baÅŸladım. Ä°lk durağım Şêx Åžerîf’in Düşman askerlerini kolladığı küçük kayalık oldu. Elinde dürbünü, Layê Çolîg’în (Çşlig suyunun) aktığı Dol’u (vadiyi) ve mexter yönünü kolladığı küçük kayalıkta, tam oturduÄŸu yere kuruldum. Her yer buradan çok iyi kontrol edilebiliyordu. Layê Çolîg’in aktığı vadinin tam sağında ihbar edilip yakalandığı maÄŸara vardı. Şêx Åžerif geceleri burada yatıyordu. Ä°hanet ve cehaletin gözü kör olsun!

Daha sonra Kerrê Qertal’in tepesine çıktım ve alttaki Meton Pelengi’ni (Metanlı yaylacıları) seyre koyuldum. Sıra Guwelê gerrinduwel’deydi. Buz gibi suları aslında Layê Xeylonî veya Layê Zuvyêr’i besleyen kaynağın veya yeraltı su deposunun dışa vuran ufak bir bölümüydü. Bu gölün Güney’inde Şêx Åžerif’in ibadet ettiÄŸi tek kiÅŸilik bir mescit vardı, ki halk arasında buna “comiyê Şîyex Åžerif” deniliyordu. Gölün kuzeyindeki bir yükseltiyi aÅŸtığınızda karşınıza bu kez bütün ihtiÅŸamı ile Mexelo Suwar yayla yeri çıkar. Güneyde ise hemen alt tarafta Xeylon’luların yaylalarından biri olan Berxone, onun doÄŸusunda Xeydmem yaylası; Yênî Rêmî uzanır. Daha doÄŸudaki Mêrg Çeqêr dört peleng’in (Mexelo Sîya, Meton, Yenî Rêm ve Berxone’nin) hayvanlarının otladığı bir çayır olarak uzanır. Burada da bir zamanlar pelengler vardı..

13 yaşıma vardığımda Warê Heydêr’i bir sabah erken saatlerde seyrettim. Uzaktandı. MeÅŸk sallama bitti bitecek, iÅŸte öyle bir saatteydi. Peleng’in, yaÅŸları 11-12 arasında deÄŸiÅŸen kızları, ya da zerec’leri son hazırlıklarını yapmış, Xeylon’da, tarlada çalışan ailenin erkeklerine ayran, biraz çökelik, yoÄŸurt vs gibi yiyecekleri taşınabilecek bir ÅŸekilde baÄŸlamış, yola koyulmak üzere toplaşıyorlardı. Ben pelengi çok iyi gören bir taÅŸa sırtımı dayamış, duyguları, acıları ve sevinçleri ile pelenge neÅŸe katan bu küçük zerecleri binbir duygu ile seyrediyordum. O sırada dudaklarımdan Kirdone’nin en duygu yüklü lawik’i “zerec” dökülmeye baÅŸladı. Çok derin duyguların kısa naÄŸmelerle dile getirildiÄŸi umutsuz bir aÅŸk seli gibiydi Zerec.

Ä°ÅŸte bu idi benim çocukluÄŸumun dünyası.. 1925 DireniÅŸi’nin ayak izlerini takip ederek, acıları, uÄŸradıkları iÅŸkenceleri, yakılan köyleri, açlığa mahkum ediliÅŸleri ile bir yöre halkını anlamaya çalıştiÄŸim günlerdi onlar. Ama yine de inadına aÅŸk vardı. Vatana duyulan sevda, yaÅŸama; uÄŸrunda ölünecek kadar duyulan sevda ve bir sevgiliye, ürkek bir zerec’e duyulan sevda ile yorulmuÅŸ hayatlar ne güzeldi.. Evet, sevgilisini taÅŸtan taÅŸa seken, ürkek bir zerec’e, bir mari’ye benzeten o meçhul aşık kimdi bilmiyorum.. Vatanın topraklarına baÄŸlı bir aşığın duygularını kesik, ama yerine oturan naÄŸmelerle bizlere ileten o lawik yapıcıları artık çıkmıyor.


Di heb’, di tewîr zerec vacyên Kirdoned’. Yo: Zerecê Xeylonî Siwon. Di: Zerecê Xeylon’ Navêrç.. Niyozon çinêraw, ez Zerecê Xêylon’ navêr ra hînya zaf heskeno.. mi çimid ina yo lawik niya, yo tewirî nimajû.. Qalonî lawik kîyi yo heta vêrdîzik, eya musîqîyag lewonra yena war û ÅŸina cuwar, eya têna eÅŸkena zerrê keson (insonon) bihelno. Eya soda (sewda), sodêy xûwerton kirdonîya.. Zêrra yena..

De boniyen ci, ey qalig (vatêyig) lawikê zerecra vîr mid may çiney:

“Êla zerec perrena ciyordû yena,

Êla berkwar perrena ciyordu yena,

Êla zerrê mi helnena

Vono vono zerecirî

Vono vono berkuwarirî..”

ÃŽtyad, zerrê lacêk kota yo kênek. Wirdiz Xeylonîc. Hêt yerê sero. Kênê peleng’ Warê Heydêr koti piye hê dow ra yen vare. Lacek miyonî Qeflid’ waÅŸtiyê xwi vinon û ey naÄŸmey cûwarîn yi fekra vicyên û bên yo laser. Çi Tewir zerre lacêk helyena, o qêde zerre kenekizik helnon..

Bacê in qêde veng fînon kûwêyon xeylonî..

“Warê Heydêr bêrzîyarî warono

Ho pa pelêng Xeyloncono

Perron refî zerecono

Vono vono zerecirî

Vono vono berkuwarirî”

2009-07-20

A Sirac Kekuyon