Bir savaş/savaşım nasıl kazanılır?-II

Bir önceki bölümde Türk Devleti’ni yöneten ve artık yeni bir dikta rejimi olarak tanımlanması gereken Münafık AKP iktidarının çok bilinçli bir ÅŸekilde ve dini bir elbise giydirmek suretiyle daha da derinleÅŸtirdiÄŸi psikolojik savaÅŸ yürüttüğünü gördük. Åžimdi ben, Türk Devlet iktidarının bu hamlesine karşın neler yapılması gerektiÄŸini ortaya koymaya çalışacağım.

Bu hamleyi daha da bilinçli hayata geçirmek için Münafık AKP’nin iktidarı tüömüyle yeniden ÅŸekillendirdiÄŸi bu süreci Kemalizm’den koparmadan, ama ona yeni bir ruh veren ErdoÄŸan tipi faÅŸizmi kısaca açmak gerekiyor. Neo-emperyalist dönemdeki gidiÅŸatın ayak seslerini çok iyi ortaya koyan Georgi Dimitrov’un FaÅŸizm tarifini dışlamadan, ancak Türk Devleti’ne özgü olarak yaratılan bir faÅŸizm tipinden kısaca bahsedeceÄŸim. Evet, Kemalist Türk Devleti bir diktatörlük, ama yüzü faÅŸizme yönelik bir temelde doÄŸdu. Bu temelde:

-neredeyse tüm dünyadaki benzerlerinin papucunu dama atabilecek kadar derin bir şövenizm dalgası eÅŸliÄŸinde yürütülen ve emirle yaratılan bir millet ülküsü hakim kılınmıştır. Bu Türk Devlet literatürüne “Ulus-Devlet” yaratma savaşımı olarak geçmiÅŸtir. Artık Türk Devleti’ne bağımlı özellikle Kürdistan, Lazistan, Pontus ve DoÄŸu Gürcistan ülkeleri’nin ismi dahi silinmiÅŸ, bağımlılık hali ilhaka dönüştürülmüştür. Kemalist cumhuriyete baktığımızda Kürdistan’a alt-sömürge nitelemesi ortadan kaldırılmış, dil tamamen yasaklanmış, yer adları dahi o uyduruk türkçeye çevrilmÅŸtir.

-Yerel, bölgesel emperyalist bir devlet yaratmak için Hatay’da ve Musul Meselesi’nde olduÄŸu gibi bir geniÅŸleme siyaseti her zaman kafalarının bir köşesinde varlığını sürdürmektedir.

-İzmir İktisat Kongresi ile ulusal sanayi kurumlarını tereddütsüz teşvik edici tüm kurumları (Etibank, Sumerbank, Ziraat Bankası, İş bankası, Demiryolları vs) hayata geçirici adımlar atılmıştı.

Ama Türk Resmi Ä°deolojisi’nin en temel hareket noktası şövenizmdir. Bu Türk tipi faÅŸizmin de temel direÄŸidir.

Biz AKP’nin uygulama alanına koyduÄŸu faÅŸizmi, Ä°spanyol General Franco’nun “Katolic Espaniola” ve “Ulusal Sendikacılık” (Falang) öngörüsü ile uygulama alanına sokulan bu ülkeye özgü faÅŸizm ile mukayese etmek ve ortak noktalarını bulmak mümkündür. Franco faÅŸizminde tüm emekçiler ulusal falanglarda örgütlenmek zorunda bırakılırlar. Bağımlı uluslar Ä°spanyol Devleti tarafından yok sayılır, dilleri, ülkelerinin adı yasaklanır. Bask ve Katalonya buna en iyi örnektir.

AKP ideologları da “tek adam” ErdoÄŸan’ın çevresinde buna benzer bir yapılanmayı geliÅŸtirme yoluna gidiyorlar. Ama AKP faÅŸizmi özgündür. Rakibi olan Kemalist faÅŸizm ile hala mücadele halindedir. AKP faÅŸizminde bağımsız tüm sendikalar ve işçi konfederasyonları büyük bir baskı altına alınmış vaziyettedir. Buralardan koparılan emekçiler “AKP falangları”nda, mesela Memur-Sen’de veya Hak-Ä°ÅŸ’te toplanmaya zorlanmışlardı, hala da zorlanıyorlar. Sivil halka yönelik baskılar da iÅŸin cabasıdır. Ä°ÅŸsizler ve asgari ücretliler ErdoÄŸan tayfasının gözetimi altındadırlar. Öğrenciler her zaman şüpheliler listesinde bulunuyorlar. İşçiler ise iÅŸlerini kaybetmeme çabasını gösterirken AKP’li “Anadolu Kaplanları”nın avı durumuna gelmiÅŸlerdir.

Öte yandan münafıklar rejiminde en büyük darbeyi Kürtler ve kadınlar yemiÅŸlerdir. Emekçiler hala olan bitenin farkında deÄŸildirler. Onların büyük bir kısmı “ÅŸehit kanı” söyleminin arkasına takılmış, büyük bir şöven dalganın kurbanları olmuÅŸlardır. Kendi öz taleplerini ertelemek zorunda bırakılmışlardır. Orduyu hizaya getirmek suretiyle Kemalizmi nötralize eden, polis teÅŸkilatını devleÅŸtirerek sokak hakimiyeti kuran, Adliye teÅŸkilatını Kemalistlerden koparıp üstüne oturan, güçler ayrılığı prensibini boÅŸa çıkaran, devletin tüm ideolojik aygıtlarına el koyup psikolojik savaÅŸ ÅŸartlarına göre yeniden dizayn eden AKP’nin karşısında içte iki cılız güç (MHP ırkçıları ve CHP’li kemalistler) ve dışta ise Kürtler kalmıştır. AKP münafıkları ÅŸu anda Kürt direniÅŸini dönek Kürt entelleri sayesinde içten çökertmek, arkadan vurmakla meÅŸguldur.

ErdoÄŸan boyuna sesleniyor.. “Sanatçılarımız ülkenize, Türkiye’ye dönün” diyor. Hiç bir ÅŸerefli anlaÅŸmaya yanaÅŸmadan bu çaÄŸrıyı yapıyor, kıçı büyük kafası küçük olan sanatçıları teker teker avlıyor. Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek dil sloganını asla bırakmayan ve etnik, bölgesel, dinsel milliyetçiliÄŸe karşı olduÄŸunu söyleyen yeni Türk Hakanı (Führer’i) ErdoÄŸan Dönek Kürt entellerini parmaklarının uçlarındaki ip ile bir kukla misali oynatıyor..

Öte yandan Kürtler’e yönelik cinayetler, tutuklamalar, iÅŸkenceler, ajanlaÅŸtırma deÄŸirmenleri hızla iÅŸliyor. FaÅŸizmin bu tür pisliklerine asla ses çıkarmayan TRT-altı tayfası, önlerine konan her türlü ihanet çorbasını kaşıklıyor, Kürd’ü karalayıcı bildirilere imza atmakta tereddüt etmiyor. TAK’a karşı yayınlanan ve asıl itibarı ile teslimiyetçiliÄŸe prim veren bildiride Celîlê Celîl’in de adını görmek beni hiç ÅŸaşırtmadı. Bir Êzdî’nin din hanesine Êzdî yazdırmak için Türk makamlarına müracaat etmesi ve bu müracaatın Türk makamlarınca red edilmesine hiç ses çıkarmayan Celîlê Celîl’dir bu imza sahibi. Kendisi de Êzdî olan bir bilim adamı. Gel de buradan yak!

Bir yandan Neo-FaÅŸizm’in Kürdistan’daki uygulamaları, öte yandan da Kürd’ün Kürd’ü hançerlemesi iyice analiz edilerek karşı atak hazırlanmalıdır.

(devam edecek)

2011-03-12

A Sirac Kekuyon